Saldırmazlık
anlaşmasının gizli bir planı olarak,
Stalin ve Hitler, Polonyayı aralarında paylaşmışlardı.
Anlaşmaya göre, Almanya, ülkenin batısındaki
% 60lık bölümü, Rusya ise, geri kalan % 40 lık
doğu bölümünü alacaktı. Polonya tamamen
yokolacaktı ve öyle de oldu.
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/genel_bir_bakis/almanya_polonyayi_yutuyor1.jpg)
Rus işgali
hakkında bir deneyim:
Rusya
tankları Chorostkowa ulaştıklarında
19 yaşındaydım. O gün, 17 Eylül 1939 günü,
bir dönemin sonu , bir yenisinin ise radikal bir başlangıcı
olmuştu. Polonyadaki Yahudilerin yüzyıllarca
süren tarihlerini sona erdirmiş, bana tanıdık
görünen herşeyi etkilemiş,Galiçyada
Yahudilere ait ne varsa etkisi altına almıştı.
|
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/genel_bir_bakis/almanya_polonyayi_yutuyor2.jpg)
|
Polonyanın;
batıda Alman ordusu , doğuda ise Sovyet ordusu tarafından
işgali ve paylaşımı 2 hafta öncesinde,
1 Eylül 1939 günü başlamıştı.
Chorostkowda, o gün kimse radyolarının başından
ayrılmamıştı. Birçok kişi,
Polonya şehirlerinin Alman hava birliklerince bombalanma
haberlerini dinleyebilmek için kentteki kahvede toplanmıştı.
Bu zalimliklerin ne kadar doğuya erişebileceğini
düşünüyorduk. Herkesin gözü önündeki bu saldırıdan
şok olmuştuk ve Batılı ülkelerin
de bu davranışları görmezden gelmeyeceklerini,
savaşın da kısa sürede biteceğini
bekliyor ve umuyorduk.
Hitlerin
1933te Almanyada başbakan seçildiği günden
beri ,kitabı Mein Kampftaki nefret dolu anti-semitik düşünceleri
takip ediyorduk. Bunun yanında radyodan, Hitlerin kin
dolu konuşmalarını dinliyor, bütün Avrupayı
Yahudilerden temizlemek istediğini öğreniyorduk.
Herşeyi doğrudan söylüyordu. Peki bu nefreti ne
boyutlara ulaşabilirdi acaba? Bütün bu tehditlerinin ne
kadarı lafta kalacaktı ? Ve acaba ne kadarını
gerçekleştirecekti ?
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/genel_bir_bakis/almanya_polonyayi_yutuyor3.jpg)
|
Geçmişe
bakıp, onun kitabını ve sözlerini daha
fazla önemseseydik, daha faklı davranabilirdik.
Yine de anti-semitizim takıntısı o kadar
aşırı uçlardaydı ki , bize son
derece mantıksız ve inanılmaz görünüyordu.
Polonya işgal edildikten sonra bile, bu olayın
ülkenin tümüne getireceği felaketleri , veya
Yahudiler açısından sonuçlarını
sadece birkaç kişi tahmin edebildi. |
Polonya
ordusunun askeri direnişiyle karşılaşan
Alman güçleri , batı Polonyayı ele geçirdi. Ülke,
Molotov- Ribbentropp paktı gereğince Sovyetler Birliği
ve Alman Krallığı tarafından paylaşılmıştı.Ülkedeki
sosyalistler, Sovyetler Birliğinin faşist
Almanlar ile böyle bir anlaşma yapmaları karşısında
şok olmuşlardı. Bu şeytanla bahse
girmekti. Darbeler bununla da bitmemiş, bunu takip
eden diğer kötü olaylar bu ilk ihanetin kat kat üstüne
çıkmıştı. Rusya tankları gelene
kadar, kendimi,bu geleneksel toplumdaki yaşam tarzını
benimsemiş genç bir insan olarak görürdüm.Tıpkı
babamın ve onun babasının , yüzyıllar ötesine
uzanan bir yaşam tarzını benimsedikleri gibi.
Aile meslekleriyle geçinmeyi prensip edinmiştik. Pazarın
kurulacağı günlerinde havanın iyi olmasını
umar, günde üç kere dua eder, Allahın varlığının
bilincine yaşar , Mitsvaların diğer herşeyden
önemli olduğunu kabul eder ve eşlerimizin çocuklarla
birlikte mutlulukla yaşayabileceği Yahudi bir ev
yaratarak yaşantımızı sürdürürduk.
Rus
işgaliyle, herşey değişiverdi. Bir gece içinde,
korkunç gerçeğin zorluklarıyla yüzleşen bir
yetişkin oluvermiştim. O zaman hiçkimse, büyük çapta
bir Avrupa savaşının nelere mal olabileceğini
tahmin edemiyordu. Bizler de Sovyetler in laik, dini
olmayan yönetiminde nasıl bir Yahudi yaşantısı
sürdürebileceğimizi bilemiyorduk.
Tüm
şehirde yankılanmaya başlayan, hava saldırısını
haber veren sirenler bir süreliğine durmuştu.Bomba
sığınakları olmadığından,
çok az kişi evlerini terkedip, gölün yakınlarındaki
düzlükte güvenli bir yer aramaya çıkmıştı.
Sirenin tiz sesi kesilince, Yahudi yaşamının yüzyıllardır
güven ve barış içinde sürdüğü
Chorostkowun üzerine derin bir sessizlik çökmüştü.
O gün, geçen tüm zaman boyunca , büyüdüğümü
hissettim.
Savaşın
başlamasından 2 hafta sonra, cuma akşamı,
tüm aile Şabat sofrası etrafında toplanmıştık
ve herkes elinden geldiğince Şabat mitsvalarını
gerçekleştirmeye , şarkı ve neşeyle
Şabatı kutsamaya çalışıyordu.
Fakat içimizde, herbirimiz Almanların buraya
gelmesinin ne kadar zaman alacağını düşünüyorduk.
O zaman, Rusya yı hiç hesaba katmıyorduk. Şabatın
kutsiyetni bozacağından, böyle kötü konulardan
bahsetmiyorduk . Herkesin aklında savştan başka
birşey olmasa da bu konu hakkında tek söz bile
etmedik. Sonunda, babam, aileye ve konuklara dönerek şöyle
demişti: Sevgili dostlarım, hepimiz , zor
zamanların bizleri beklediğini biliyoruz. Fakat
hepimiz , daha önce ,milletinin yok olmasına asla izin
vermemiş İsraelin Allahına güvenmeliyiz.
Onun yardımıyla, bu zor zamanlar da geçecektir.
Masadakilerin bazıları Amenderken , bazıları
da başlarını onaylayarak sallamıştı.
Şabat
akşamüstü, üçüncü yemeğimizi yedikten sonra,
tam Şabat bitiş duası Avdalayı söyleyecekken,
uçak sesleri duyduk. Hepimiz sessiz kaldık ve düşecek
bombaları duymayı bekledik. Fakat hiçbir patlama
olmadı. Biraz daha bekledik, uçakları yeniden
duyunca, babam bardağı şarapla doldurdu, esans
kutusunu açtı, ve Avdala için özel yapılmış
örgü şeklindeki mumu yaktı. Kutsal olanla olmayan
arasındaki farkı ve Şabatla normal günlerin
farklılığını anlatan duayı söyleyerek
, Allaha ailemizi ve ulusumuzu koruması ve barış
dolu zamanlarda doğru yolu bulmamıza yardımcı
olması için yalvardık.
Bu,
Yahudiler olarak özgürce kutlayabileceğimiz son Şabat
olmuştu. Ertesi gün Pazartesi pazarına hazırlanmak
için erkenden kalkmıştım. Garip gürültüler
duyunca neler olduğuna bakmak için pencereye koştum.
Kırmızı yıldızlı garip araçlar
sokakları doldurmuştu. Tekerlekleri yerine şeritleri
vardı ve zırlıydılar. Bunlar Rus tanklarıydı.
O pazartesi günü pazarın kurulmayacağını
anlamıştım.
Kızılordu,
Polonya sınırını gece aşmıştı
ve Chorostkow çok yakın olduğundan, o sabah da
buraya ulaşmışlardı. Haki üniformalı
Rus askerleri, korkmuş halka bildiriler dağıtmaya
başlamışlar ve yüksek sesle okumuşlardı:
Halkı, Polonya boyunduruğundan kurtarmaya
geldik
Tavan
aralarında ve kilerlerde saklanan Yahudiler, karşılarında
ölümcül Alman askerleri yerine Rusları görünce
,saklandıkları yerlerden çıkıp sokaklara
doluşmaya başladılar. Bazıları,
kendilerini Alman zulmünden ve sınırda
Yahudileri katletmek için fırsat kollayan Ukraynalılardan
kurtardıkları için Rusların yanına
gidip tankları öpmeye başladılar. Ukraynalı
köylülerden korkmanın iyi bir nedeni vardı.
Ukraynalılar, şehirdışında, bıçaklarını
, mızraklarını almış, Yahudilere
saldırmayı ve evlerini kundaklamayı
bekliyorlardı. Varlıkları, Chorotkowda yaşayan
tüm Yahudileri korkuya boğmuştu.
Kısa
bir süre sonra, Chorosthkowdaki ve Polonyanın geri
kalan yerlerindeki Yahudi yaşamının, Sovyet işgali
altında aynı koşullarda kalamayacağı
ortaya çıktı. Sionist organizasyonlar yasadışı
ilan edildi ve dağılmaya zorlandı. Pek çok
insanın , İsrael topraklarına dönme umutları
da böylece yokolmuştu Bunun yanında, Sovyetler,
dinsiz bir rejimdi ve bu nedenle Yahudilere ,onların
yaşam tarzlarına ve eğitimlerine sıcak
bakmıyorlardı. Sonuç olarak, Komunist olan , Sovyet
rejimi, ne kadar küçük olursa olsun herhengi özel bir
topluluğa karşıydı.
Rus
işgalinden 2 sene sonra, 22 Haziran 1941de, Almanya,
Sovyetler Birliğine savaş ilan etti. Alman
tankları, yeni Rus sınırına doğru
ilerlerken, Stalin, tüm erkekleri Alman faşistlerle savaşmaları
için orduya çağırdı. Ben ve iki erkek kardeşim
de güçlü ve sağlıklı geçler olarak
Stalinin ordusu için adaylar arasındaydık.
En
büyük kardeşim Avrum Hayim, Almanyanın saldırısından
iki gün sonra, 24 Haziran 1941de orduya çağrıldı.
Görevliler, şehre gelip onunla birlikte, bin kadar genç
adamı ordu görevi için çağırdılar..
Alman güçleri Chorostkowa yaklaşıyorlardı
ve kaybedilecek zaman yoktu. Askerler, genç adamları bir
futbol sahasında topladılar ve bütün gün orada
tuttular. Bir an bile Avrum Hayimin yanından ayrılmadım.
Sonunda, gençler tren istasyonuna getirilirken de ona eşlik
ettim . Sanki içimden bir ses onu bir daha göremeyeceğimi
söylediği için Avrum Hayime hüzünle hoşçakal
dedim. Ona sarıldım ve tren gelene kadar ağladım.
Sıcak gülüşü ve bana el sallayışı
,bana ondan kalan son hatıralar oldu.
Hitler
yenildiğinde, yeniden birleşeceğimizi umut
ederek, istasyonu terkettim ve eve doğru üzgün bir
halde yürüdüm. Fakat Avrum Hayim ve birliği, Almanlar
tarafından yakalanmış ve o,savaş tutsağı
olmasına rağmen, sırf Yahudi olduğu için
vahşice öldürülmüştü.
**
Naziler,
Auschwitz den bazı tutukluları çıkarmış
ve onlara Alman üniformaları giydirmişti. Bu
kişileri, sınıra götürüp vurmuşlar
ve Polonya saldırıyor! diye bağırmışlardı.
Daha sonra da Alman birlikleri sınıra gelmişlerdi.
6 hafta sonra da Polonya diye bir yer kalmamıştı.
Şu farkedilmeli ki Naziler ile normal Alman ordusu
arasında büyük fark vardır. En azından,
Alman birliklerinin temelinde Polonyaya
Yahudileri yoketmeye gidiyoruz şeklindeki
sloganlara rastlayabilirsiniz.
Almanya,
Polonyayı işgal ettikten sonra savaş
başladı. Hitler, Fransa ve İngilterenin
katılacaklarını düşünmüyordu.
Onların savaşa katılmalarını,
fakat herhengi bir girişimde bulunmamalarını
Hitler , hayretle karşıladı. |
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/genel_bir_bakis/almanya_polonyayi_yutuyor4.jpg) |
Durumu
en iyi açıklayan cümle : Doğu cephesinde
Blitzkierg, Batı cephesinde Sitzkierg vardı. Bu
durumda tarihteki en önemli sorulardan biriyle karşı
karşıya kalınmıştı: Ya İngiltere
ve Fransa, hemen Almanyaya saldırırsa ne olurdu?
Fakat
İngiltere ve Fransa işgal etmediler. Bir sonraki
yaza kadar yerlerinde durdular. |