Ribi Akiva Eiger (1761-1837) Şabat sofrasında konuklarını ağırlıyormuş. Misafirlerinden biri masaya çarparak istemeden kırmızı şarap dolu bir kadehin örtünün üzerine dökülmesine sebep olmuş.
Bunun üzerine Ribi Akiva, çok mahcup olan misafirinin özür dilemek için ağzını açmasına fırsat bile vermeden masayı ayağıyla hafifçe kımıldatarak kendi önündeki şarap kadehini devirmiş. "Bu masanın bir sorunu var galiba," diyerek de misafirini rahatlatmış, "şabat bittikten sonra baktırmam gerekecek". Büyük ihtimalle Pirke Avot'taki (2:13) "meslektaşının (arkadaşının) onuru kendininki kadar değerli olsun" öğretisi, bu büyük bilginin katkısıyla oluşmuştur. Bu tür duyarlı davranışları çocuklarımızla da muhakkak paylaşmamız gerekmektedir. Rav Neil Kurshan kendi çocuklarının da zaman zaman masaya içecek döktüğü günleri anımsar. Misafirlerinin mahcup olmasını engellemeye özen gösteren Ribi Eiger'ın aksine Ribi Kurshan, hemen tepki göstererek çocuklarını suçlardı: "Bir sorununuz mu var? Nasıl bu kadar sakar olabilirsiniz? Ben bu gece bu pantolonu giyecektim. Masa örtüsündeki üzüm suyu lekelerinin çıkarılamadığını bilmiyor musunuz?"
Doğal olarak bu öfkeli çıkışların çocuklar açısından hiçbir eğitici yönü yoktur. Çocuk kendini zaten yeteri kadar kötü hissetmektedir. Ribi Kurshan şöyle düşünmektedir: "Böyle olaylar olduğunda farklı bir tavır takınabilsek ne kadar da iyi olurdu: 'Sorun değil. Bir kaza oldu. Gel bu dökülenleri beraber temizleyelim...' Ancak, bazı sıkıntılı ve yoğun iş günlerinin gecelerinde çocuklarımıza karşı öfkelenmek, onların hislerini anlamaktan daha kolay gelebilir."
Yahudilikte ölümden sonraki hayat "Yom şekulo Şabat" olarak hayal edilir. Bu gün, hiçbir konuk veya çocuğun basit kazalar yüzünden mahcup duruma düşürülmediği (ve daha birçok güzel şeyin olabildiği) sonsuz bir Şabat günüdür.