"Düşündüğün kadar iyi değilsin; dünya da düşündüğün kadar kötü değil"
Yahudi
geleneğinde, Yahudiler arasında Eliyahu Hanavi olarak anılan peygamber
Eliyahu kadar çok sevilen bir peygamber daha yoktur.
Bütün bunlar bir yana Tora'ya, Eliyahu hakkındaki asıl kaynağa dönüldüğünde çoğu Yahudi biraz şaşırır. Zira Tora'daki Eliyahu'nun, Yahudi folklorunda rastladığımız şefkat dolu ihtiyarcıkla hiçbir ilgisi yoktur. Aksine o, peygamberler arasında en cengaver olanıydı. Bir keresinde, Bene Yisrael'i tek Tanrılı dinden uzaklaştırmaya çalışan 450 putperest Ba'al rahibini yoketmek için halkının liderliğini üstlenmişti. Bu savaştan sonra da, Kraliçe İzevel'in onu öldürmeyi planladığını (Melahim 1 19:2) öğrenince Eliyahu çöle kaçmış ve burada kendi ölümüne izin vermesi için Tanrı'ya dua etmişti. Tanrı'ya inanan bir tek kendinin kaldığına ("Bene Yisrael senin antlaşmanı reddetti... yalnız ben kaldım"; Melahim 1 19:14) ve dini bir varlık olarak Bene Yisrael'in sonunun geldiğine kanaat getiren Eliyahu, yaşama arzusunu artık kaybetmişti.
Ancak Tanrı, Eliyahu'nun kendi kendine acımasına ve kendini diğer insanlar arasında en erdemli olarak görmesine izin vermedi. Ona, etrafında hala tek Tanrı'ya inanan en az yedi bin kişi daha olduğunu hatırlattı ve yeni görevler vererek yola koyulmasını emretti.
İyimser bir dünya görüşüne sahip olan Rav Shlomo Telushkin, Eliyahu'nun Yahudi yaşamında tekrar tekrar ortaya çıkmasının sebebinin özünde diğer bütün Yahudileri aşırı derecede kınamasının yattığını açıklardı. Kendinin son Yahudi olduğuna kanaat getiren Eliyahu'nun kaderi, her Yahudi erkek bebek antlaşmaya (b'rit) katıldığında ve her Yahudi ailesi Seder'i kutladığında hazır bulunarak, Bene Yisrael'in sonsuzluğuna sürekli olarak tanıklık etmek olacaktı (b'rit mila - sünnet ve Seder en çok yerine getirilen Yahudi geleneklerindendir).
Eliyahu, Yahudilerin sonunun geldiğine hatalı olarak kehanet eden umudunu kaybetmiş uzun bir insan silsilesinin arasında yer almaktadır.
Aynı şekilde biz de, Yahudilerin geleceği hakkında olumsuz fikirler öne sürmeye veya çocuklarımızın veya toplumumuzun geleceği hakkında karanlık tahminlerde bulunmaya yeltendiğimizde, kötümserliğimizi kontrol altında tutmayı görev saymalıyız. İçinde yaşadığımız zamanlar ve arasında yaşadığımız insanlar hakkında çoğumuz, zaman zaman iftiralar öne sürebiliriz. Ve bu yoğun eleştiri anları kendimizi erdemli addetmeye veya başkalarını aşırı bir şekilde eleştirmeye kolayca dönüşebilir.
İşte bu anlarda Hasidik rabi Strikov'lu Wolf'un sözleri bize rehberlik etmelidir: "Düşündüğün kadar iyi değilsin; dünya da düşündüğün kadar kötü değil." ***