Çocuklar dünyaya geldiklerinde, karakterleri kalıtım ve çevre koşulları tarafından belirlenecek "üzerine hiç yazı yazılmamış birer levha" değildir. Her anne babanın hızla öğrendiği gibi, dünyaya geldiklerinde belirgin kişilik ve mizaca sahiptirler.
Bir babanın iki oğlu varmış. Bağırıp çağırarak onları hiçbir şekilde etkileyemezmiş. Büyük çocuk aşırı derecede duygusal olduğundan babanın ona yönelttiği sert tenkitler onu fazlasıyla üzer, ulaşılmak istenilen sonucun tam aksine bir tesir yaratırmış. Diğer çocuk ise vurdumduymaz olduğundan, babanın kızgın tenkitlerine ve yüksek sesli haykırışlarına hiç aldırmaz, buna karşılık mantıklı sohbetlerden çok etkilenirmiş. İki durumda da baba, çocuklarını etkilemek için en doğru yöntemi deneme yanılma ile keşfetmek zorunda kalmıştır."Çocuğu tutması gereken yola göre yetiştir." (Mişle 22:6)
Çocuklarınızın her birine eşit derecede sevgi göstermeli, ancak aynı şekilde davranmamalısınız. Zira her biri farklıdır. Çocuğunuzun duygusal eğilimini iyice anladıktan sonra, onun özelliklerini kavradığınızı ve bu özelliklere değer verdiğinizi hissetirecek şekilde hareket etmelisiniz.
Dahası, bir anne baba olarak, çocuğunuzun özel zihinsel becerilerinin, ilgi alanlarının ve sanatsal eğilimlerinin farkında olmak zorundasınız. Bir çanta üreticisi, fabrikasından çıkan her parçanın birbirine tıpatıp benzemesini isteyebilir, ancak unutmayalım ki çocuklar çanta değildir. Çocuğunun tam olarak nasıl bir kişi olması gerektiği hakkında kesin görüşleri olan bazı anne babalar vardır. Bunlar çocuklarının kişiliklerini ve özel ilgi alanlarını hiç dikkate almazlar. Böyle bir tutum çocuğun kişiliğinin gelişmesini engeller. Çocuklar anne ve babalarının gerçekleşmemiş rüyalarını veya yaşanmamış yaşamlarını yerine getirmek zorunda değildir. Örneğin sizin fen veya edebiyat konusu ile hiçbir ilginiz olmayabilir. Buna karşılık çocuğunuz bu konulara ilgi gösteriyorsa, bu konularda kendini yetiştirmesi için ona yardımcı olmanız gerekir.
Buraya kadar söylediklerimiz ne kadar da mantıklı değil mi? Ancak pratikte çoğu anne baba, çocuklarının kişilik, zihinsel ve mesleki ilgi gibi konularda kendilerine benzemesini beklerler.
Çocuğunuzu "tutması gereken yola göre yetiştirmek" için, sizden ve kardeşlerinden farklı biri olduğuna kendinizi inandırmanız gerekecektir. Dolayısıyle çocuğunuzun farklı bir birey olduğunu kabul edip, kendisine bu yönde davranmalısınız. Başkaları sizin ayırt edici özelliklerinizi nasıl farkedip kabul ediyorsa, siz de çocuğunuza aynı mantıkla yaklaşmalısınız.
Bu prensibi yaşamınızın ayrılmaz bir parçası haline getirebilmek için şunu denemenizde fayda var: Haftada bir kere (belki de Cuma akşamları çocuklarınızı takdis ettiğinizde) her çocuğu, kendine özgü bir becerisini veya sahip olduğu bir niteliğini vurgulayarak övmeye çalışın. Bu uygulama bir ebeveyn olarak sizi, her çocuğun sahip olduğu özelliği zamanla kesfetmeye zorlayacaktır.***