"[MS ikinci yüzyılda yaşamış olan Roma imparatoru] Hadriyanus, günlerden bir gün Tiberyas yakınlarındaki bir yolda yürürken, ağaç dikmekte olan bir adama rastlamış.
Hadriyanus ona şöyle sormuş, 'Kaç yaşındasın?' Adam şöyle cevap vermiş, 'Yüz yaşındayım.' Hadriyanus şöyle devam etmiş, 'Seni aptal, bu ağaçların meyvelerinden yiyecek kadar yaşayacağını mı düşünüyorsun?' İhtiyar adam şöyle karşılık vermiş, 'Eğer değerli isem, yiyeceğim; yok eğer değilsem, atalarımın benim için ağaç diktiği gibi ben de, çocuklarım ve torunlarım için ağaç dikmiş olacağım.'- Koelet Rabba 2:20
Geleneksel Yahudi kaynaklarında emeklilik konusunu işleyen fazla bir esere rastlanmaz. Zira o zamanlarda insanlar, emekli olacak kadar çok yaşamazlardı. Çok uzun yaşayanlar ise işlerini sürdürmeye çalışırlardı. Yoksul oldukları için çalışmaya ve gelir elde etmeye devam etmeleri gerekirdi.
Yahudiliğin örnek kabul ettiği bilge kişiler de, emekliliği teşvik eden cinsten değillerdi. Tora, Moşe'nin ileri yaşta olmasına rağmen Bene Yisrael'e önderlik ettiğini aktardıktan sonra şöyle devam eder, "Moşe öldüğünde yüz yirmi yaşındaydı; ne gözleri zayıflamıştı, ne de gücü tükenmişti" (Devarim 34:7). Önde gelen bilge Yahudilerden Hillel, Yohanan ben Zakkai ve Akiva gibi Rabilerin ise, yüz yaşını geçmiş olmalarına rağmen halka önderlik etmeye devam ettikleri söylenir.
Günümüzde emeklilik yaşının altmış beş veya yetmiş yaş civarında olduğunu düşünürsek, bu örnekler bizlere neyi öğretmektedir? Yahudi geleneğinin yaşlı insanlardan beklentisi nedir?
Yahudilik, işlerinden emekli olmuşlarsa bile kişilerin hayattan emekli olmamaları gerektiğini savunur. Gençler gibi yaşlıların da buyruklara uymak zorunda olduklarını öne sürer. Emekli olmuş yaşlı kişiler, genelde, sinagoglarda günlük dualara katılan cemaatin büyük bir kısmını teşkil ederler. Rav Dayle Friedman'a göre, onları buyrukları yerine getirmeye teşvik etmek, diğer sorumluluklardan kurtulmuş olan ileri yaştaki bu kişilere itibarlarını geri verir: "Yaşlılara, onların da diğer Yahudiler gibi 'mitzva'lara bağlı olarak yaşamaları gerektiğini söylemek, kendilerinden halen bir şeyler beklendiğini ve katkılarının hala önemli olduğunu onlara hissettirir."
Maimonides, sekiz yüz sene önce kaleme alınmış sözcüklerle, her yaş insan için hala geçerli olan bir yol önermektedir: "Fakir veya zengin, sağlıklı veya hasta, genç ve güçlü veya yaşlı ve zayıf her Yahudi, Tora'yı öğrenmeye mecburdur... İnsan hangi yaşa kadar mı Tora öğrenmelidir? Öldüğü güne kadar" (Mişne Tora, "Tora Öğrenme Yasaları," 1:8, 10).
Yahudiler özellikle gençlerin eğitimine çok önem verirler. Diğer taraftan Maimonides, yaşlıların yaşamlarını bilgi ile doldurmaya ihtiyaçları olduğunu hatırlatmaktadır. İyov kitabında da belirtildiği gibi, yaşlıların bilgeliğinin özel bir değeri vardır: "Bilgelik yaşlılarda, akıl uzun yaşamdadır," (İyov 12:12).
İyov'un dediği gibi "bilgeliğin yaşlılarda" olması fikri, modern toplumlarda görülen gençlik ve güzelliğe tapma eğilimi ile çatışmaktadır. Tora'nın ve Yahudiliğin bu konuya yaklaşımı esas olarak daha olumludur: Kişinin fiziksel görünümüne çok önem veren modern toplum anlayışına göre kişi olarak değerimiz, zaman geçtikçe azalır; buna karşılık bilgeliğe ve deneyime önem veren Yahudi geleneğine göre kişi olarak değerimiz hayatımız boyunca artar. ***