Piyangodan tam bir milyon dolar kazandığınızı düşünün. Mutluluktan uçuyorsunuz ve adeta kendinizden geçmiş haldesiniz!
Peki bu yeni zenginliğinizi, zekânıza ve inanılmaz dehanıza mı bağlarsınız?
Kesinlikle hayır.
Öte yandan, eğer size bir milyon dolar kazandıran bir ürün keşfetmiş olsanız, kendinizi dev aynasında görmeye başlarsınız.
Başarınızla birlikte gelen olumlu bir duygu vardır - ve bu en doğal hakkınızdır. Ama yaşamın kurallarına göre: Bir şeyi başardığımızda, "kibir" ve "keyif" arasındaki farkı ayırt edebilmemiz gerekir.
Kibir = "Bunu ben yaptım. Bu da diğer insanlardan üstün olduğum anlamına gelir."
Keyif = "Tanrıya şükür, bu işten zevk alıp, üstesinden gelmeyi başardım. Diğerlerinden daha iyi değil, yalnızca şanslıyım."
Aino maç'zik tova li'atzmo tam olarak "başarıyı kendine mal etmeme" anlamına gelir. Bir an durup, kibirlendiğiniz şeyleri aklınızdan geçirin. Bunlar sizi minnettar mı yapıyor - yoksa küstah mı?
DOĞAL GÜÇLER, ALLAH VERGİSİ YETENEKLER
Küstahlık, çoğu zaman doğal yetenekler konusunda yapılır. İnsanlar genellikle bedensel güçleriyle, sağlıkları ya da dış görünüşleriyle gurur duyarlar. Oysa bu çok saçmadır! İnsanlar bu yönlerini, spor ya da rejim yaparak geliştirebilseler de, temel olarak bu özellikleri Allah vergisidir. Çok düzgün bir burnu ya da çıkık elmacık kemikleri var diye, bir insanın diğerlerinden üstün olduğunu söylemek ırkçılık sayılır!
Yine de insanlar çoğu zaman, bu özellikleriyle böbürlenirler. Hiç korkunç bir gribe yakalandığınız ve ziyaretinize gelen birinin size gururlanarak, "Biliyor musun, ben hayatımda bir gün bile hastalanmadım," dediği oldu mu? Gücünüz olsa yatağınızdan kalkıp, onu boğabilirsiniz!
Peki ya zihinsel yetenekler? Bir dahi, iyi bir beyne sahip olmak gibi bir şansı olduğu için övülmeli mi?
Sonuç olarak, sahip olduğumuz her şey Tanrının bize bir armağanıdır. Küstah insanlar bunu kabullenmekte zorlanırlar. Başarılarıyla övünmekten vazgeçmek istemedikleri için, Tanrının onlara yardım ettiğini kabul etmezler.
Bir dahaki sefere, doğal yeteneklerinizden biriyle gururlandığınızda, "Bunu kazanmak için herhangi bir şey yaptım mı?" diye kendi kendine sorun.
İyi koşabiliyor musunuz? Güçlü bir hafızanız var mı? Peki ya sanata yeteneğiniz? Keyif alın. Kibirlenmeyin.
BAŞARMANIN GURURU
Hiç, birden bire zengin olan ya da işinde üstün bir başarı sağlayan, sonra da sizi tanımazdan gelen bir arkadaşınız oldu mu?
İnsanların çok çalışarak elde ettikleri şeyler konusunda kibirlenebildikleri bir gerçek, çünkü ne de olsa insan bir şeyler "başardığını" hissediyor.
Böylesi bir gurura karşı önlem almanın bir yolu, sahip olduğunuz anlayışınıza ve başarı yolunda size yardımcı olan insanlara minnet duymaktır. Ailelerimiz, öğretmenlerimiz ve önümüzde bir çığır açan atalarımız olmasa, bizler hiçbir şey başaramazdık. Başarılarınızdan keyif almak çok güzel bir şey, ama bunun sizi diğer insanlardan üstün kıldığını düşünecek kadar değil!
Örneğin, bilgisayar kullanmasını biliyorsunuz. Büyükanneniz ya da büyükbabanız, sizin kadar akıllı oldukları halde, belki de hayatlarında asla bir bilgisayar kullanmamışlardır. Bilgisayar konusundaki yeteneğiniz yalnızca iyi bir zamanlama meselesi. Ve sizden sonra gelecek olan nesil, hiç şüphesiz, gözünüzü bir o kadar korkutacak teknolojik yeteneklere sahip olacaktır.
Hepsi bir odaklanma meselesi. Bir dahaki sefere gururunuzun kabardığını hissettiğinizde, kendi kendinize, "Bu harika fırsatı elde etmek için, doğru yerde ve doğru zamanda olmamı sağlayan tüm koşulları ben mi idare ettim?" diye sorun.
KÜSTAH İNSANLARDAN SAKININ
Küstah insanlar ezici olurlar. Kendileriyle aynı başarıyı sağlayamayan insanlara karşı sabırsızdırlar.
Kendilerini başarılı olarak gören anne babalar, kendileriyle aynı beceriyi ve yeteneği gösteremeyen çocuklarına başarısız olduklarını hissettirmeye çalışırlar. Çoğu anne baba, yalnızca çocuklarına duydukları sevgi yüzünden onlara o kadar sert davranırlar ve onları o kadar zorlarlar ki, en sonunda çocuklar kendilerini birer başarısızlık örneği olarak görmeye başlarlar.
Öte yandan başarıları konusunda minnettar olan anne babalar, bazı yeteneklerden yoksun insanlara- kendi çocukları dahil olmak üzere - karşı çok daha sabırlı olurlar.
Yaşam kuralları der ki: Gurur, hor görmeye yol açar; minnet ise sevecenliğe. Küstahlık, başkalarını küçümsemek demektir. Bir işi başarırken, başkalarını yok etmemeye dikkat edin.
ERDEMLİ GURUR
İyilik adına yapılan küstahlık en tehlikeli olandır, çünkü dünyanın en büyük kötülükleri, genellikle "iyilik" adına yapılanlardır.
Hiç, birisinin: "Hayatımda hiç kimseyi incitmedim," dediğini duydunuz mu? Bu eğer doğru olsaydı, çok başarılı bir davranış olurdu. Oysa bir insanın yaşamı boyunca aile fertlerinden ya da arkadaşlarından birine bir kez olsun hakaret etmemiş olması neredeyse olanaksızdır.
"İyiliğin" daha üst düzeyleri de vardır - sosyal adaletle mücadele gibi. Yapmış olduğunuz iyilik konusunda kibirli ya da küstah olmayın, çünkü ne kadar çok yapmış olursanız olun, iyiliğin sonu yoktur.
Peki ya dindar insanlar, diğerlerinden üstün olduklarını düşünürler mi? İşin aslı, Tanrının ifşa ettiği söze sahip olmak, insanlarda gurura ve kibre yol açabilir. Bu yüzden dindar insanlar, alçak gönüllü olma konusunda diğerlerine oranla daha fazla çaba harcamaya çalışırlar.
TOPLUMDA KİBİR
Hepimiz bir şekilde toplumuzla, ülkemiz ve kültürümüzle gurur duyarız. Çin'de doğmuş olanlar Komünist olmaktan gurur duyuyor olabilirler. Eğer İspanya'da doğmuş olsaydınız, hiç kuşkusuz Katolik olmaktan gurur duyardınız. Ve eğer İran'da büyümüşseniz, kökten dinci bir Müslüman olmaktan gurur duyuyor olabilirsiniz.
Toplumun etkisi o kadar güçlüdür ki, çoğu zaman bazı değeri farkında bile olmadan benimseriz. Bu değerler zamanla, "zihinsel farkındalıktan" çok, "duygusal bir içgüdü" halini alırlar. Örneğin Amerikalılar, İngilizce'yi kaba bir vurguyla konuşan her insanın, diğerlerine oranla daha az zeki olduklarını düşünebilirler!
Elbette ki teknolojinin, ahlak ve sevecenlikle bir ilgisi yoktur. Wanasee Konferansına (Yahudileri yok etmek için "Son Çözüm" ün kararlaştırıldığı Nazi toplantısı) katılan 13 kişiden, 9'u felsefe doktoruydu. Bu insanlar, uygar dünyanın en yaratıcı, en sistematik zekâlarına sahiptiler.
Yaşam kurallarına göre, inançlarınızı değerlendirmeniz çok önemlidir. Aksi halde, toplumun cansız bir parçası gibi, insanları körü körüne izlersiniz.
1. Değerlerinizin kaynağını izleyin.
2. Onları tanımlayın.
3. İyi değerler olup olmadıklarını, yansız olarak değerlendirin.
4.Size ait olduklarına emin olun.
BİLGELİĞE ENGEL
Kibir, bilgeliğe ermek konusunda en büyük engeldir. Eğer küstah biriyseniz, başkalarından bir şey öğrenmeniz olanaksızdır! Bilgelerin dediği gibi, "Bilge kişi kimdir? Tüm insanlardan bir şeyler öğrenendir." (Pirke Avot 4:1)
Öğretmenlerinize minnettar olun. "Bu çok basit. Ben bunu zaten biliyordum," demek küstahlıktır. Eğer biri size bir şeyler öğretmek için zamanını harcıyorsa, çabasını önemseyin - bir şey öğrenmediğinizi düşünüyor olsanız bile.
Kibrin neden olduğu zararın farkında olun. Eğer biri gelip de, gururlandığınız bir konuda size meydan okursa, kişisel olarak saldırıya uğradığınızı hissedersiniz. Kendinizi savunmaya geçer ve o noktadan sonra size söylenenleri duymazsınız.
Ama eğer o kişi, hatalı olduğunuz ve kibir değil de keyif duyduğunuz bir konuda sizi uyarırsa, birden kulak kesilirsiniz. "Eğer doğru olduğunu düşündüğüm bir işi yapmak bana bu kadar zevk veriyorsa, gerçekten doğru olduğundan emin olduğum bir iş, bana kim bilir ne denli büyük bir mutluluk verecektir!"
İnsanlar, kendilerini başarılı hissetmek için, yaptıklarını herkese yaymak zorunda oldukları yanılgısına düşerler. Oysa aslında, başarılandan bu denli gururlanmamak çok daha iyi sonuçlar doğurur, çünkü bu şekilde iyi olanı yalnızca iyi olduğu için yapmış olursunuz, size kazandırdığı şöhret adına değil.
KÜSTAHLIĞI TEDAVİ EDEN İLAÇ
Önemli biri odaya girdiğinde, sürekli başarılarıyla övünen birine ne olur? Birden bire, esrarengiz bir biçimde sessizleşir.
Küstahlığa en iyi gelen ilaç, Tanrının bizi bu dünyaya, yararlı işler yapmak için gönderdiğinin farkındalığıdır. Hepimiz büyük başarılara imza atmak isteriz. Eğer bu olgunluğa duyduğunuz gereksinimi kabullenirseniz, şimdiye dek ne yapmış olursanız olun, henüz gizilgücünüzü ortaya koymadığınızı fark edersiniz.
Örneğin eğer emlakçılıkla uğraşıyorsanız, 10.000$'a almış olduğunuz bir evi, 25.000$'a satmak sizi gururlandırır. Ama evi sattığınız kişi, aynı evi yeni bir alıcıya tam 1.000.000$'a satarsa, daha kat edecek ne kadar çok yolunuz olduğunu fark edersiniz!
"Şişman kedi koşamaz," diye, eski bir atasözü vardır. Eğer yaptıklarınızdan fazlasıyla hoşnutsanız, daha büyük bir ilerleme kaydedemezsiniz. Sürekli olduğunuz yerde sayarsınız.
Yaptıklarınızla fazlaca övündüğünüzü hissettiğinizde, gerçek büyüklüğün ne olduğunu ve gizli gücünüzün henüz ne denli gerisinde olduğunuzu kendinize anımsatın. Bu, ayaklarınızı yeniden yere basmanızı sağlayacaktır. Sonra, şimdiye dek başardıklarınızdan zevk almaktan vazgeçin. Bu da dengenizi sağlamaya yarayacaktır.
NEDEN "KÜSTAHLIKTAN SAKINMAK" BİLGELİK AÇISINDAN GEREKLİDİR?
Eğer şimdiye dek yaptıklarınız için sürekli övünürseniz, daha fazlasını başarmak için hiçbir gayret göstermezsiniz.
Eğer düşüncelerinizi sürekli savunursanız, başkalarının söylediklerine kulak vermezsiniz.
Eğer kendi düşünceleriniz hakkında kibirlenirseniz, kendi kendinizi sınırlarsınız.
Eğer minnet duyarsanız, büyürsünüz.
Eğer doğru şeyi yapmanın zevkine varırsanız, daha fazla zevk almanın yollarını ararsınız.