kabilelerde nüfus sayımı

Tanrı, 10 Emri verir vermez, İsrailoğulları 'ndan kabilelere ayrılmalarını ve bir nüfus sayımı gerçekleştirmelerini istedi.

(Bu kitabın, Bamidbar yani 'Sayılar' olarak adlandırılmasının sebebi budur,) Kabileler halinde yaşamak, - nasıl desek biraz aşiret yaşamına benzemez mi, insanların farklı olduğunu vurgulamaz mı? Herkesi eşit olarak kabul etmek, politik olarak, doğru bir davranıştır- Yahudi, Yahudi olmayan, erkek, kadın, siyah, beyaz, İrlandalı, Çinli - gökkuşağının tüm renklerinin bir arada, gri bir bütünlük oluşturması gibi... Ama ne kadar garip, Tora'nın bu konudaki fikri, farklılıkları yaşatmak ve ortaya çıkartmak!

Her ulusun, kabilenin ve her insanın, başkalarına katacağı kendilerine özel bir yönü vardır. Eğer kişisel özelliklerimize sahip çıkabilirsek başkalarına daha çok katkıda bulunabiliriz. 

"Bir gün, kızımın kulağı ağrımaya başladı ve onu doktora götürdüm. Muayeneden önce doktor (bir Yahudi'ydi), bana dedi ki: "Neden dinden hoşlanmadığımı biliyor musun? (Bu mesleğimin tehlikelerinden biri... 3 yaşımdaki kızım ağrılar içinde ama ben birdenbire kendimi dinle ilgili bir tartışmanın ortasında buluyorum!)

"Hayır, bilmiyorum. Neden dinden hoşlanmıyorsun?"

"Çünkü din çok sınırlayıcı bir şey. Ben arkadaşlarımla dışarı çıkıyorum, biri Çinli, biri Filipinli... Ve bence olması gereken de bu."

"Problem, " diye cevap vermeye başladım, "senin arkadaşlarının Filipinli veya Çinli olması değil ki. Problem, kendi dinin hakkında hiçbir şey bilmediğinden, senin onların arasında, ortaya paylaşacak bir şey sunamayan tek kişi olmandır... Şimdi lütfen kızımın kulaklarını kontrol eder misin?"

YEMİN ETMEK

Tora, 'Nazir'den söz eder. Zevklerinin ve duygularının kendi kararlarını yöneteceğini düşünen bir adam saçını kesmemeye ve şarap içmemeye yemin eder. Ve 30 günün sonunda, saçlarını keser ve mabede getirir.

Tüm bunlar ne anlama gelir?

Saç, nefsine düşkünlüğü sembolize eder. ( Hiç fare gibi bir kızın, saçlarını açıp savurduğu zaman Marilyn Monroe 'ye dönüştüğünü gördünüz mü?) Nazir 'in saçlarını sunmasının sebebi, tüm nefsini ve cinsel enerjisini Allah'a adadığını ve onlardan kurtulduğunu göstermek içindir.

Alkol da bizim 'saçlarımızı savurmamızı' sağlar ki bu da içmeyi sevmemizin nedenidir. Bir tıp öğrencisi, ilk kez kadavra gördüğünde kusar. İkinci seferinde daha az zorluk çeker. Fakat sömestrin sonunda, kadavralarla çalıştığı zaman yemeğini yiyebilir ve kafatasını küllük olarak bile kullanabilir.

Boşanma, bir zamanlar enderdi. Zaman geçtikçe, bu olaya alıştık ve şimdi de çok yaygınlaştı. Artık, buna çok şaşırmadığımızdan, evlilikler de eskisi kadar güvence altında değil. Eğer tanıdık birinin boşandığını duyarsanız, " Aynı olayın benim başıma gelmeyeceğinden nasıl emin olabilirim ?" diye kendinize sormaktan kaçının.

CASUSLUK HİKÂYESİ

Yahudiler, İsrail topraklarının sınırına gelirler. Her kabileden önde gelen bir kişi, bu toprakları en iyi nasıl ele geçirebileceklerini araştırmak için casus olarak gönderilir. Bu casusular, İsrail Toprakları' n da 40 gün kalırlar, Geri döndüklerinde, toprakların verimliliğinin kanıtı olarak, bol bol meyve getirirler. Fakat yaşayan insanların çok korkunç olduğunu, şehirlerin de çok iyi korunduğunu söyleyip uyarıda bulunurlar.

Yahudiler cesaretlerini kaybederler, aralarında tartışmaya başlarlar ve yeni bir liderin onları Mısır'a geri götürmesini isteyecek kadar ileri giderler.

Allah, Yahudiler'in 40 yılı çölde geçirmelerini emreder. ( Casusların İsrail topraklarında geçirdiği her gün için bir yıl ) Ve ancak, Mısır'dan çıkan nesil yok olup, yeni bir nesil yetişince Yahudiler, Vaad edilmiş topraklara girebileceklerdir. (Bamidbar, 13: 1- 44 )

Neden Yahudiler topraklara girmemek için isyan çıkartmışlardı? 

Allah'la bir anlaşma yapmak büyük bir ayrıcalıktır. Aynı zamanda yıpratıcı bir sorumluluktur da. Mısır'daki 210 yıllık kölelik ve çölde zorlu bir yolculuktan sonra, Yahudiler rahatlayıp keyiflerine bakmaya hazırdı. Fakat casusların raporunu dinledikten sonra, toprakları ele geçirip yerleşebilmeleri için Allah'ın daha fazla yardımına muhtaç olduklarını fark ettiler. Bu noktadan sonra, yıpranma dayanılmaz boyutlara ulaştı. Mısır'ın baskısı ve sefaleti bile, Allah'ın beklentilerine göre yaşamaktan daha çekici gözüktü. 

Bu ana kadar, Allah, insanların yakınmalarına sabır göstermişti. Buradaki tepkisi neden bu kadar sert ve merhametsiz olmuştu? 

Allah'ın Yahudi insanlarla olan ilişkisi çoğunlukla yanlış yorumlanarak, 'Eski Ahit'te ki intikamcı Allah ' şeklinde açıklanır. Fakat yapılan birçok araştırmanın sonucu, çocukların ne çok fazla sevgi dolu, ne de fazla otoriter bir ortamda iyi bir şekilde yetiştirilebileceği sonucuna varıyor. Çocukların sevgi ve desteğe olduğu kadar; kesin sınırlara, beklentilere ve hareketleri için önceden kestirilebilir sonuçlara da ihtiyaçları vardır.

Sadece sevgiyi kullanırsanız, ' İstediğin her şeyi yapabilirsin " sonucu çıkar. Ve sonunda, bencil ve şımarık çocuklar büyütürsünüz. Eğer sadece ceza ve sonuçlar üzerine yoğunlaşırsanız, sürekli ' Senden nefret ediyorum ' mesajı veririsiniz. Çocuklarınızla hiçbir iletişimde bulunamazsınız.

Allah'ın Yahudi insanlarla olan, deneme ve zorluklarla dolu ilişkisi, tamamen O'nun sevgisinden ileri geliyordu. Fakat Yahudiler 10 kez isyan ettiler. Allah, artık sonuçları görmeden, Yahudiler'in bazı şeyleri öğrenemeyeceğine karar vermişti.