Kutsallığıyla tanınan Nickelshbourg'lu Rabi Şmelke, "Şuvu Yisrael, peki nasıl teşuva yapacağız?
Hangi yükümlülüğü seçmeliyiz? Aynı hatalara düşmemek için hangi çitleri çekelim hayatımıza?" diye sorar.
Bunu bir hikaye ile açıklayalım.
Adamın biri güneşin yakıcı sıcaklarında yakındaki şehre gitmek üzere evden çıkar. Kısa bir süre içinde başına güneş geçmeye, terler boşalmaya ve sırtındaki yük de git gide dah ağırlaşmaya başladı. Gözlerini kaldırıp daha ne kadar yol gitmesi gerektiğine bakınca, isteğinin zorluğundan şikayet etmeye ve sonunda da evine geri dönmeye başladı. Daha serin bir günde gitmek daha akıllıca olacaktır.
Ancak aklı başında adam gelmesi gereken ve hala çok uzaklardaki varış noktasını aklından çıkartır ve kendisine şöyle der; "Şimdiki hedefim 200 metre ötedeki ağaca gelmek. Gelince altında 2 dakika oturup dinlendikten sonra yoluma devam edeceğim." Ağaca gelip iki dakika dinlenince, "yeni hedefim ise 500 metre ilerdeki kaya parçasına ulaşmak. Kaya parçasına ulaştığımda orada da oturup, iki dakika dinlenip yoluma devam edeceğim" der. Bu şekilde ilerleyen insan, sonunda varış noktasına kolaylıkla varır.
Tora'da yazan "Şuvu Yisrael", peki nasıl? Sorusunun cevabı, kendine belirlediğin en yakın amaca kadar. Sadece ilerlemeyi düşündüğün noktaya kadar şuvu Yisrael. İnsan teşuva yapmak istediği zaman, hemen aklına "ya hep ya hiç" düşünceleri gelir. "Eğer teşuva yapıyorsam bütün Tora'yı korumaya başlamam lazım. Kaşeruta bakarken, sinagoga Şabat günü arabayla gidemem. Veya içimde tsitsit varken, eski arkadaşlarımla oturup eskiden yaptığım muhabbetleri artık yapamam" düşünceleri aklını sarar. Bu tip düşünceler insanı ümitsizliğe itmek, yolunun ne kadar uzak olduğunu ve zorlu olduğunu göstermek için aklına gelir. Ancak insan Tora'yı korumaya bu şekilde başlarsa, aynı şekilde de geriye düşer.
Bu nedenle insan kendisine hedefler belirlemelidir. İlk başta tsitsit mitsvası ile başlayacak. Alıştığı anda bir adım daha - tefilin. Alıştığı anda bir adım daha - kaşerut. Ancak diğer yandan mitsvalara olan dönüşünü Tora öğrenimiyle birlikte yapmalıdır. Mitsvaları yaparken hem nasıl yapılacağını, mitsvaların bize neler öğrettiğini ve Tora'nın bize neler öğrettiğini öğrenmemiz gerekir.
Şelomo Ameleh'in Mişle kitabında dediği gibi, Ner Mitsva ve Tora Or - Mitsva mumdur, Tora ise ışığıdır. Mitsvalarımız sayesinde bir çok mumlar yaratıyoruz ama Tora öğrenmediğiniz için mitsvaların nedenini ve bizlere neler öğrettiğini öğrenmediğiniz için mumlar sönük kalıyor.
Bu nedenle mitsvaları yaparken Tora da öğrenen kişi Şuvu Yisrael Ad Aşem Elokeha - Tanrı'ya kadar ulaşıp teşuva yapar.
Hayatı boyunca köyde yaşayan, köyün sınırlarını geçmeyen ve tek sosyal yaşantısı tavuklar, kuzular ve atlar olan bir genç vardı. Evlenme çağına gelince babası şehirde yaşayan saygıdeğer bir aile ile konuştu. Aile de damat adayı hakkında bilgi almak için onları şehre davet ettiler.
Oğlu doğduğu günden beri köyde çalıştığı için ne Tora, ne Mişna ne de görgü kuralları öğrenmişti. Baba oğlunu tanıdığı için ona en azından saygın kişiler arasında nasıl davranması gerektiğini öğretmeye başladı.
"Dinle oğlum. Onlarla yüzyüze geleceğin zaman onlar sana 'Şalom Alehem?' diye soracaklar. Sen de hemen elini uzatacak ve onlara, "Alehem Şalom, sizler nasılsınız?' diye soracaksın. 'Yolculuk nasıl geçti?' diye soracakları zaman, 'Baruh Aşem' diye cevap vereceksin. Sana odanı gösterecekleri zaman, 'Çok teşekkür ederim efendim' diye cevap vereceksin. Uyumaya gideceğin zaman ise, 'Hepinize iyi geceler diyeceksin'. Sabah uyanacağın zaman ise, 'Safra Tava - Günaydın' diyeceksin."
Baba oğlunun bu görevde başarılı olacağından pek emin olmadığı için sürekli tekrar etmesini ve alıştırma yapmasını istedi.
Oğul aileye gelince tüm aile onu kapıda karşıladılar. Oğlan da güler yüzüyle ilk karşılaştığı kişinin elini tuttu ve "Şalom Alehemi, Alehem Şalom, Baruh Aşem, İyi geceler ve günaydın" diyerek şiirini söyledi. Ardından yanındakinin elini kaptığı gibi aynı şiiri tekrarladı.
Aile karşı karşıya kaldıkları durumdan şok oldular. Yüzleri bembeyaz oldu ve ardından herkes yerlere düşüp gülmeye başladılar.
Teşuva kolay bir süreçten ibaret değildir. İnsanın düşünmesi ve hangi durumlarda kuvvetlenmesi gerektiğini, aynı hatalara düşmemek için nerelere çitler çekmesi gerektiğini belirlemesi gerekir.
Teşuva güven dolu adımlarla ilerlenmesi gereken bir süreçtir. Çoğu zaman rav desteği gerekir. Rav o kişiyi manevi olarak yüceltir, düşebileceği hataları önceden sezer ve onu uyarır. İnsan teşuva yapmak ve teşua sürecinde başarılı olabilmek için çok dua etmesi gerekir. İlerlediği yolunda daha az problemlerin çıkması ve daha kolay ilerleyebilmesi için Tanrı'nın merhametine ihtiyacı vardır.
Her ne kadar başlangıç olsa da, yolun devamın gün ışığını, ona mutluluk veren, hayatına anlam katan, keyif dolu bir hayata sahip olacaktır.
Ancak tüm Elul ayı boyunca sessiz kalan, uzaktan bakan kişi Roş Aşana'yı da bu şekilde geçirdiyse, Yom Kipur günü söyleyeceği beş tefila, on viduy ile o köylü çocuktan ne farkı kalacaktır?
Tora'nın, Şuvu Yisrael - Ad Aşem Elokeha - İsrael, Tanrı'na kadar teşuva yap derken demek istediği şudur. İnsan Yom Kipur'dan önce manevi bilançosunu yapmalı, nerelerde tamir yapması gerektiğini belirlemeli ve tüm günahlarından Tanrı'nın huzurunda özür dilemelidir. Bunları yapabiliyorsa, ne güzel!