Bu Hafta İçin Saatler |
10 ŞEVAT |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5784 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
16:21 |
17:40 |
----- |
Yeruşalayim |
16:27 |
17:46 |
Tel Aviv |
16:40 |
17:42 |
20 OCAK |
Tel Aviv |
16:46 |
17:48 |
İstanbul |
17:51 |
18:32 |
2024 |
İstanbul |
17:59 |
18:40 |
İzmir |
17:57 |
18:48 |
|
İzmir |
18:05 |
18:56 |
BO- בא Aftara: Adavar Aşer |
||||||
25 OCAK 2024 PERŞEMBE TU BİŞVAT |
Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot10:1-13:16)
Mısır'da gerçekleşen on belanın son üç tanesi aktarılmaktadır: Bir çekirge istilası, tüm ürünleri ve bitki örtüsünü tüketir, koyu ve elle dokunulabilir bir karanlık, ülkeyi etkisi altına alır ve Nisan ayının 15'i gece yarısını vurduğu sırada Mısır'ın tüm behorları ölür.
Tanrı, Bene-Yisrael'e bir halk olarak verilen ilk mitsvayı bildirir: Ay'ın hareketlerine göre düzenlenmiş bir takvim belirlemek. Bene-Yisrael'e bunun yanında Tanrı Adına bir Pesah-korbanı getirmeleri emredilir. Buna göre bir kuzu ya da oğlak alınıp kesilecek ve Mısırlı behorları öldürmek üzere geldiğinde, Tanrı'nın Yahudi evlerini pas geçmesi için, bu hayvanın kanı evlerin kapı sövelerine sürülecektir. Korbanın ateşte çevirme yapılarak pişirilen eti, matsa (mayalanmamış ekmek) ve maror (acı otlar) ile birlikte yenecektir.
Behorların ölümü, sonunda Paro'nun direnişini kırar ve Bene-Yisrael'i ülkesinden kelimenin tam anlamıyla kovar. Yahudiler ülkeden o kadar telaş İçinde çıkmak zorunda kalırlar ki, yoğurdukları hamurlar mayalanmaya vakit bulamaz ve yolluk olarak yanlarına sadece mayalanmamış yiyecekler alırlar. Çıkışlarından önce Mısırlı komşularından altın gümüş ve giysiler isterler ve Mısır'ı servetinden ederler.
Bene-Yisrael'e tüm behorları kutsal olarak ayırmaları emredilir. Ayrıca her yıl, yedi (Diaspora'da sekiz) gün boyunca iyeliklerinde hiç (tahıl bazlı) mayalı yiyecek bulundurmayarak, matsa yiyerek ve kurtuluşlarını çocuklarına aktararak, Mısır Çıkışı'nın yıldönümünü kutlayacaklardır. Bunun yanında Mısır Çıkışı'nın ve bunun sonucunda Tanrı'ya olan sadakatlerinin bir hatırlatıcısı olarak kol ve başlarına tefilin takacaklardır.
Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
SAFARİ
Sorunlarımız var: Hayatın zorlukları içinde endişeli olmak artık sıradan bir durum haline gelmiş gibi görünüyor. İşler zorlaştığında, işler karmaşıklaştığında, sorunlar baş gösterdiğinde, etrafımızda bir sürü şey olurken bile kendilerini kontrol altında tutan insanlar vardır. Burada sözünü ettiğimiz trajediler ve kişisel kayıplar değil elbette. Daha çok hepimizin uğraşmak zorunda olduğu günlük sorunlardan ve baş ağrılarından söz ediyoruz. Çoğumuz küçük bir şey ters gittiğinde mesela hakarete uğradığımızda veya bir sorunumuz olduğunda ve bunun nasıl çözüleceğini bilmediğimizde endişeleniriz. Bu yüzden soğukkanlı kalan, sarsılmayan, çoğunlukla sakin ve kendine hakim olan insanlar bir başka görünürler.
Birkaç öneri: Bu harika özelliği kazanmak için ne yapabiliriz? Hayatın sorunları ve zorluklarıyla uğraşırken sakin ve aklı başında kalmak için kendimizi nasıl eğitebiliriz?
Mısır'daki on bela hikayesinin ilginç özelliklerinden biri, Mısır'ın bilgelerinin kısmi başarısı gibi görünür. Tanrı'nın getirdiği belaları tekrarlamaya çalışan firavunun büyücüleri bazı durumlarda benzerini yapmayı başarırlar.
Bilgelere kulak verin: Ancak günümüzde durum biraz daha farklı boyutlarda karşımıza çıkar. Bir zamanlar doğa kanunlarına hükmedebilen ve bazı şeyleri yapabilen bilgelerin olduğu sır değildir. Ancak günümüzde bu tür bilge ve insanların ya çok az olduğunu ya da hiç kalmadığını biliriz. Bunun nedeni hakkında son zamanların en büyük bilgelerinden olan Rav Yaakov Kamenetsky’nin öğretilerine kulak vereceğiz.
Rav Yaakov, Tanrı'nın özgür irademizi sağlamak için her zaman işleri dengelediğini açıklar. Örneğin, Tanrı Bene Yisrael için denizi ikiye ayırmadan önce, gece boyunca güçlü bir rüzgar eser, böylece insanlar mucizenin doğal yollarla gerçekleştiğini görür. Aynı şey bazı alametler için de geçerlidir. Eski zamanlarda, Tanrı ile insanlar arasında doğrudan bir iletişim hattı olan peygamberlik vardı. Doğrudan doğruya peygamberler Tanrı ile konuşur ve ara sıra O'nun varlığını ve otoritesini inkâr etmeyi neredeyse imkânsız kılan mucizeler gerçekleşirdi. Ancak zamanımızda peygamberlik ve bazen doğaüstü şekillerde gerçekleşen mucizelere tanık olamıyoruz.
Bugün kehanetimiz olmasa da, Tanrı'nın varlığını şüphe götürmez bir şekilde apaçık gösterecek başka bir şeye sahibiz: Bilim. Modern bilimsel araştırmalar, doğal dünyanın akıllara durgunluk veren karmaşıklığını ve mükemmelliğini ortaya çıkarmaya başladı. Hücreler, atomlar ya da hayvanlar alemi gibi konuları ciddi bir şekilde inceleyen herkes, Tanrı'nın dünyasının parlaklığı karşısında hayrete düşmeden duramaz. İnsan vücudunun ya da herhangi bir canlının her yönünün yaşamın var olabilmesi için nasıl bu kadar mükemmel bir şekilde koordine edildiğini görmek şaşırtıcı ve ilham vericidir.
Biraz sayılara bakalım: Gematria Tora’nın açıklanması için en popüler yöntemlerden biri olarak karşımıza çıkar. Tanrı’nın kutsal isimlerinden bir tanesi olan E.loim sayısal olarak seksen altı sayısını verir. Doğa anlamına gelen “Hateva” sözcüğü de aynı sayısal değer sahiptir.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Tanrısal isim iki ayrı kelimeden meydana gelmiş gibi görünür. Bu sözcükler “kim” anlamına gelen “mi” sözcüğü ile “bunlar” anlamına gelen “elle” sözcüğüdür. “Mi” sözcüğü inlardan, doğa güçlerinin ardında bir ilahi varlık görmeyi reddeden görüştür. Aslında “mi” bir soru sözcüğüdür. Moşe firavunla ilk karşılaşmasında Paro “Tanrı kim ki onun sesini dinleyeyim” karşılığını vermiştir. Bu sözcük kişinin doğal dünyaya bakıp meydan okurcasına ve retorik bir şekilde "kim" demektir. Dünyada olup bitenlerin arkasında kimsenin ve hiçbir şeyin olmadığı konusunda ısrarcı olmak anlamına gelir. Onlara göre her şey tesadüfen, kendi kendine, kimsenin kontrolünde olmadan gelişir.
Tersi yaklaşım“elle” sözcüğü ile ifade edilir. Yani kişi Tanrı’yı işaret edebilir. O'nun sorumlu olduğunu, tüm bu harikaların ve ihtişamın arkasında O'nun olduğunu söyleyebilir. Bu da doğanın kendi kendine işlediğini düşünmekten ziyade, en ince ayrıntısına kadar her şeyin Tanrı tarafından mükemmel bir şekilde yönetildiğini ve kontrol edildiğini fark etmek anlamına gelir.
Şimdi de “Mitsrayim – Mısır” sözcüğüne bakalım. Bu sözcüğün ilk üç harfi kişinin sınırlı ve kısıtlı olduğunu anlatan bir sözcüğü oluşturur. Son iki harf ise yine “mi” sözcüğünün harflerinden oluşur. Yani dünyayı “mi” ideolojisiyle gördüğümüzde sıkıntı baş gösterir. Kişi burada rastgele, gelişigüzel olaylar dizisinin tuzağına düşer. Firavun gibi bakanlar bu gruba dahildir. Onlar çoğunlukla sıkışmış çaresizlik hisseden korkuyla etrafına bakanlardır. Paro bütün görkemine rağmen bu korku ve çaresizlik iklimini cezalardan sonra sıklıkla yaşamaya başlamıştır. Ancak Tanrı’nın varlığına inandığımızda ve dünyayı “elle” olarak gördüğümüzde her şeyin Tanrı tarafından yönetildiğini ve yönetildiğini bilerek kendimizi sakin ve güvende hissedebiliriz. İşte peraşamızın başlangıcında Tanrı’nın alamet ve harikalar olarak nitelendirebileceğimiz “ototay” yapmasının nedenini Mısır’a hakim olan inancın yerine “elle” görüşünün getirilmesi olduğunu görürüz. Hatta pasuk “ototay elle bekirbo” şeklindedir ve amaç yani “elle” ile araç yani “ototay” aynı cümle içinde kullanılmıştır.
Rabi’nin Safari heyecanı: Rabi Joey Haber eşiyle gittiği bir Safari etkinliğinden söz eder. Önce Johannesburg ve Cape Town'daki Yahudi toplumlarıyla zaman geçirirler daha sonra Safari’ye çıkarlar. Rabi bu deneyimin onda inanılmaz bir “elle” duygusu yaşattığını öğretir. Tanrı’nın yarattıklarını daha önce hiç olmadığı gibi gözlemleme fırsatını bulur.
Doğayı izlemek nefes kesicidir, aynı zamanda hakkında bilgi edinmek ilham vericidir. Rehber onlara neler gördüklerini ve bazı canlıların yaptıklarını neden yaptıklarını anlattıkça, Tanrı’nın sonsuz büyüklüğünü görmemek imkansız bir hal alır.
Örneğin, ağacın tepesinde impala yiyen bir leopar gördüklerinde rehber doğadaki dengenin nasıl işlediğini bu örnek üzerinden açıklar. Leoparın yediğinden sonra geri kalanın bir kısmın akbabalar tarafından tüketilir. Akbabalar gittiğinde artıklar çürümeye başlar. Çürük yiyecekleri hastalanmadan yiyebilen sırtlanlar, kalan etleri yerler. Sonra böcekler gelip geri kalan her şeyi tüketirler. Bu süreç tamamlandığında, geriye hiçbir şey kalmaz ve bu şekilde orman hastalık tarafından istila edilmez.
Bunu dinledikten sonra Rabi doğanın mükemmel bir uyum içinde çalıştığına tanık olur. Tanrı her şeyi hassas bir şekilde ayarlamıştır ve düzen tam olarak doğru şekilde çalışmaktadır.
Aslında insan hayatı doğanın kendisinden çok da farklı değildir. Farklı insanların farklı yetenekleri ve zorlukları, güçlü ve zayıf yönleri, avantajları ve dezavantajları, yetenekleri ve ihtiyaçları vardır. Hasta hastaların yardıma ihtiyacı olduğundan onlarla ilgilenen doktorlar yanımızdadır. Bir kişi almak isterken diğeri satmaya uğraşır. Bazı insanlar geçimlerini sağlamak için belirli hizmetler sunarken bazıları da ihtiyaç duydukları bu hizmetlerin bedelini öderler. Tanrı, dünyamızı bu tür bir uyum ve denge ile yaratmıştır.
Kendimizi kötü, kapana kısılmış ve çözümü olmayan imkansız bir durumda sıkışmış gibi hissettiğimizde, “elle sözcüğününmesajını hatırlamaya çalışalım. Her şey, Tanrı tarafından kontrol edilir ve yönetilir. Bunu hatırlar O'nun sonsuz bilgeliğiyle her şeyi çözebileceğini anlarsak, o zaman koşullar ne olursa olsun her zaman sakin, soğukkanlı ve aklı başında kalma şansımız vardır.
DİVRE TORA
Rav İzak Peres
Pesah, Matsa u Maror
Pesah korbanının kesiliş sebebi Tanrı’nın Mısır’da evlerden atlamış olmasıydı. Matsa yememizin sebebi, Mısır’dan hamurlarını mayalayamadan çıkmış olmalarıydı. Marul neden acıyı hatırlatmak için şükür sebebi olarak kullanılmıştır?
Rabiler der ki ‘ Bu acıları yaşadığımız için ne kadar sevinmemiz ve müteşekkir olsak azdır!’ Bene Yisrael oğulları, bu sıkıntılar sayesinde Mısır’dan çıkmak hakkını elde etmişler ve Tanrı’nın ismini yüceltmişlerdir.
Talmud Baba batra sayfa 10 da Tornosrofos, Ribi Akiva’ya şu soruyu sorar:
‘Tanrınız fakirleri seviyorsa, o zaman neden onların geçimine yardımcı olmuyor?’ Rabi şöyle cevap verir: ‘ Cehennem cezasından kurtulabilmemiz için.’
‘Zenginler, cehennem cezasından kurtulacaklar diye benim sıkıntı çekmem adil midir?’ diye karşılık gelince Rav Desler Z’’L bu soruyu soranın insanın başkalarına iyilik yapmak için yaratıldığını anlamamış olduğunu belirtir.
Bir eşek, yükünün altında eziliyorsa veya yüküyle çöktüyse eşeğin acı çekmesini önlemek adına önce yükü boşaltılır, eşek kaldırılır, daha sonra da tekrar yükleme yapılır. Bilindiği gibi, yükü indirmek, yük bindirmekten daha kolaydır. Mitsvanın büyüğü de yüklemekte yatar. Önemli olan, işin kolayına kaçmadan arzulamasak bile doğru olan yerine getirmektir.
Talmud Hagiga sayfa 15’de Elişa ben Abuya yaratılışın gizemini incelemekteydi. Melek Bene Yisrael’in zehutlarını yazarken kendisine oturma izni verilmiştir. Elişa bu izni yanlış anlamış, yukarda iki güç olduğunu sanmıştır. Sonrasında meleğin 60 ateş sopası yediğini söylemiştir. Anlaşılması gereken nokta şudur ki meleğe verilen izin Bene Yisrael’in saygınlığı sayesindeydi. Elişa’nın hata yapmış olması neden meleğin ceza almasına sebep olmuştur?
Bir Yahudi’nin yanlış düşünceye sapmasını önlemek için, meleğin ceza alması uygundur.
David Ameleh’in teilim’de (118:21) dediği gibi ‘odeha ki ani tani, vatei li lişua.’ ‘Sıkıntı için de teşekkür ediyorum, çünkü bu sayede göklerden kurtuluş gelmiş, Tanrı’nın ismi yüceltilmiştir.’
GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres
Yemek bitip örtüyü kaldırdıktan sonra ortaya yemiş veya meyve geldiğinde nasıl beraha söylenir?
Seuda sırasında Birkat Amazon söylenmediyse beraha aharona (yemekten sonra okunması gereken beraha) söylemek zorunluluğu yoktur. Çünkü Birkat Amazon bunları kapsar. Ancak ekmekli seuda devam etmeyecek şekilde tamamlandıysa ki buna örtüyü değiştirme eylemi demek mümkündür bundan sonra meyve veya kuruyemiş ortaya gelirse ayrı olarak beraha rişona (yemek öncesi) ve beraha aharona (yemek sonrası)söylenmelidir.
YETMİŞ İKİ’ DEN SEÇMELER
(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf
Pirke Avot birinci bölüm on dördüncü Mişna’da İllel’in efsana öğretisi yer alır. İlle burada “im en ani li mi li” diyerek mitsvayı kendisinin yapmasına gönderme yapmaktadır. Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) Darhe Hayim’deki açıklamalarında önce Raşi’nin görüşüne yer verir. Raşi’ye göre eğer biz kendimiz mitsvaları yerine getirmezsek kim bizler için mitsvaları yerine getirebilir. Rabi Palaçi burada dedesi büyük bilge Hikre Lev’in yazarı Yosef Rafael Hazan (Z’Ts’K’L’)’ın öğretilerine gönderme yapar. Mitsva yapılmasını sağlayan kişinin mitsvayı yapar gibi görünmesine rağmen mitsvayı kendisinin yerine getirmesinin mitsva için “elçi” olmasından daha değerli olduğunu paylaşır.
HAFTANIN SÖZÜ
"Yahudi cemaati her yıl Ulu Günler’de bize tövbe ve bağışlanmaya olan ihtiyacımızı hatırlatıyor." (Billy Graham)