Herkes barış dolu bir dünyada yaşamak ister. Ama bir çok insanın fark etmediği gerçek, barışın ilk önce evde başlamadığıdır.
Çevremizdeki insanlarla, yani ailemizle, arkadaşlarımızla ve komşularımızla, uyumlu biçimde yaşamak için çaba sarf edersek, dünya barışına gerçek bir katkıda bulunmuş oluruz.
Bu haftanın Peraşası, Yahudi Baş rahibi Aaron'dan söz eder. O, bir barış adamı olmakla ünlüdür. Herkese kibar ve sevgi dolu bir biçimde konuşur ve karşılaştığı insanlar arasındaki anlaşmazlıları çözmek için çaba sarfeder. Eğer her birimiz onu örnek alırsak, dünya çok daha barış dolu bir yer haline gelir.
HİKAYE
Hikayemizde, bir kız dünyaya daha fazla barış getirmek için çalışır.
BARIŞ GÖRÜŞMELERİ
Okul bahçesinde ilk kez yürüyenler için her şey tamamen normal görünebilirdi. Çocuklar koşuyorlar, ip atlıyorlar, banklarda birbirleriyle sohbet ediyorlardı. Ama Yeşilbahçe Lisesinde bir süre kalan herhangi biri bazı şeylerin yolunda gitmediğini hemen anlayabilirdi.
Silvia ve Suzi, hem okulun en popüler kızları, hem de birbirlerinin en iyi arkadaşlarıydı. İkisi, her gün olduğu gibi, büyük çam ağacının altındaki, adeta onların olmuş banklarında oturduklarında, bütün yüzler onlara çevrilirdi ve kısa bir süre sonra etraflarında büyük bir kalabalık toplanırdı. Bu olay hiç şaşmazdı. Ama bugün Silvia, bahçenin diğer ucundaki bankta yalnız başına otururken, Suzi, diğer uçta oturmaktaydı. İşte bu günün biraz garip olmasının nedeni buydu.
Kısa bir süre sonra etrafa söylentiler yayılmıştı bile. İki kız, önceki akşam kavga etmişlerdi. Bir partiye ikisi de aynı kıyafetle geldiklerinde, birbirlerini, fikir çalmakla suçlamışlardı. Şimdi de konuşmuyorlardı!
İlk şok atlatıldığında, çocukların bir çoğu işlerinin başına dönmüştü. Ama Jenet bu duruma çok sıkılmıştı. Bu kadar yakın olan arkadaşların birbirleriyle konuşmadıklarını görmek onu çok üzmüştü.
"Eminim her ikisi de kendilerini çok kötü hissediyorlardır" diye düşündü Janet. "Keşke onları barıştırmak için yapabileceğim bir şey olsaydı..."
Birdenbire, Janet'in aklına, parlak bir fikir geldi. Silvia'nın oturduğu yere gidip, yanına oturdu ve sohbete katıldı. Orada bulunan bir kaç kişi sohbeti sürdürünce, Janet daha ciddi konuşmaya başladı. "Silvia, işine karıştığım için umarım beni affedersin, ama Suzi'nin, olanlar yüzünden kendini çok kötü hissettiğini gördüm. Seninle gerçekten barışmayı çok istiyor..."
İlk başta Silvia konuyu kapatmak istediyse de, Janet ısrarlı ve yumuşak sözleriyle konuşmayı sürdürdü Kısa bir süre sonra Silvia da, aslında barışmayı çok istediğini itiraf etti.
İşte bu tam da Janet'in duymak istediği sözlerdi! İki dakika sonra, bahçenin öbür tarafına doğru ilerlemeye başladı. Bu sefer Suzi'ye Silvia'nın barışmak istediğini söylemeye gidiyordu. Kısa bir süre sonra, samimi çabaları sonucunda, Janet her iki arkadaşın öğle arasında, kendi banklarında buluşmalarını sağladı.
Tabii ki, bu buluşma bol gözyaşının aktığı ama yine de mutlu bir buluşma oldu. O andan sonra her iki kız, eski zamanlarda olduğu gibi beraber olmaya devam ettiler. Herkes bu olayın kendi kendine olduğunu düşündü. Ancak pek az kişi, bir barış aracısının, dünyaya daha fazla uyum getirmek için çaba sarf ettiğini anlayabilmişti....
TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ
Soru: Sizce Silvia ve Suzi birbirleriyle konuşmadığı zamanlar kendilerini nasıl hissediyorlardı?
Cevap: Her ikisi de çok mutsuzdu. Biriyle tartışmak, hiç bir zaman insanı mutlu etmez.
Soru: Barıştıkları zaman neler hissettiler?
Cevap: Barıştıkları için çok daha mutluydular. Ayrıca Janet'e de, kendilerini bir araya getirdiği için minnettardılar.
6-9 YAŞ
Soru: Barış içinde olmak savaşmamakla aynı şey midir?
Cevap: Savaşmamak, barışın koşullarından biri olsa da, bu tek başına yeterli değildir. Sanki taraflardan biri savaşmayı istiyormuş da, biri onları engelliyormuş gibi görünür. Böyle bir 'barışın ömrü uzun değildir. Gerçek bir barış, her iki tarafın da birbirleriyle uyum içinde yaşamasını ve birbirlerine saygı göstermesini gerektirir.
Soru: Tora bizlere barışı "takip etmemizi" öğretir. Barış içinde olmakla barışı takip etmek arasındaki fark nedir?
Cevap: Barış takip etmek başkalarıyla iyi geçinmek için, onlar doğru yolda ilerlemiyor olsalar bile, çaba sarf etmek anlamına gelir. Barışı takip etmenin başka bir yolu da, insanların birbirleriyle iyi geçinmelerini sağlamak için onlara yardım etmektir.
10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: "İçsel barışa" sahip olmak ne anlama gelir? Bir insanın içsel barışı, çevresindekilerle ilişkilerine nasıl yansır?
Cevap: İçsel barış, kişinin kendini bilmesi ve kabul etmesiyle birlikte gelen, belli değerlere ve amaçlara sahip olmaktır. Tanrı'ya bağlanmak ve O'nun bize rehberlik ettiğine güvenmek, içsel barışa sahip olmamızı sağlar. Bir insan kendiyle barışıksa, etrafındakilerle barış içinde ilişkiler kuracağı açıktır. İçsel barış olmadan başkalarıyla uyumlu olmak son derece zordur.
Soru: Alimlerimiz, iki insan barış içinde olduğu zaman, bıçak sırtında bile rahatça yaşayabileceklerini, ama barış içinde değillerse, koca dünyanın onlara dar geleceğini söylerler. Siz bu sözlerden ne anlıyorsunuz?
Cevap: Genellikle, bir insanın yer ihtiyacı, fiziksel gereksinmelerinden çok davranışlarına bağlıdır. Barış içindeki iki insan birbirleriyle olmaktan mutluluk duyarlar ve birbirlerine yer açarlar. Böyle uyumlu bir ortamda, en küçük yer- bıçak sırtı bile- onlar için yeterlidir. Tersi durumda, iyi anlaşmayan iki insan sürekli, diğerinin kendisini etkilemeye çalıştığını hisseder ve bütün dünya onlara dar gelir. Çevremizle uyumlu olmaya çalışmak çok önemlidir. Bu hayatı daha mutlu yapar.