Sahip olduklarımızla tatmin olmak kolay bir şey değildir. Kişi, ihtiyacından fazlasını elde etse bile, daha da fazlasına sahip olmak ister. Bu haftanın Peraşa'sında, Yahudi insanlar çöldeyken, Tanrı, onlara ellerindekiyle yetinmek ve kendilerine güvenmekle ilgili önemli bir ders verir. Tanrı, onlara özel bir yiyecek olan Magna'yı gönderir. Ancak herkes, kendisine sadece bir gün yetecek kadar alacaktır. Bazı insanlar bu konuda endişelendiler. "Yarın ne olacak?" diye sordular kendi kendilerine. Paylarına düşenden daha fazlasını toplayıp saklamaya çalıştılar. Ama Tanrı, mucizevi bir şekilde, eve götürülen yiyeceğin sadece bir gün yetmesini sağladı. Zaman ilerledikçe, insanlar, sadece bir günlük yiyeceği alabildiklerini fark ettiler ve daha fazlasını kapmaya çalışmaktan vaz geçtiler. Bundan sonra, çok daha mutlu ve memnun oldular. Bizler de bu şekilde yaşamayı öğrenebilir, hayatımızda çok daha mutlu olabiliriz.
HİKAYE STORY
Hikayemizde, bir çocuk, arkadaşına mutlulukla ilgili bir ders öğretir.
"SIRANIN DIŞINDA"
Normalde sessiz olan Nehir Vadisi Yaz Kampının yemek salonunda bugün yoğun bir hareketlilik vardı. Kimsenin yemekten bir şikayeti yoktu. Ama bugün, sabahleyin kampı ziyarete gelen bir kaç yöneticinin, katılanlara armağan olarak, bir sürü abur cubur yiyecek verecekleri söylentisi bütün kampa yayılmıştı. Öğle yemeği sırasında bütün o çikolatalar, şekerler kampçılara dağıtılacaktı!
Kamp görevlileri, herkese yetecek kadar yiyecek bulunduğunu anlatamaya çalışsalar da, bütün çocuklar sıranın önüne geçmek için yemekhanenin kapısından itişe kakışa geçtiler ve koşarak ön taraflara ilerlediler. Herkes birbirini itiyor, başa geçmek için sabırsızlanıyordu. Aaron Segal ve arkadaşı Semi, kendilerini birdenbire bu karışıklığın ortasında buldular. Semi, gerçekten bu kargaşaya katılmak istiyordu. Kararlı bir şekilde önünde duran çocukların arasından geçmek için çabalıyordu. Arkasına döndüğünde Aaron'un geride kaldığını gördü.
"Haydi Aaron! Sen benden daha güçlüsündür. Gel de itelim şu öndekileri. Şu güzel yiyecek paketinden sen de almak istemiyor musun?"
"Tabii ki ben de istiyorum. Sence niye bu..."sırada" duruyorum ki? " diye cevap verdi Aaron, gülümsemeye çalışarak. "Ama niye deliler gibi itiş kakış arasında gireyim? Her şekilde bir paket alacağım zaten. Ne de olsa herkese yetecek kadar paket var. Yemek salonunun arkasında kolileri getirirlerken gördüm. "
Aaron konuşurken, heyecanlı, kızıl saçlı bir çocuk onu iterek öne geçti. Semi gözlerini kırpıştırdı. "Ya biterse? Öne geçmenin tek yolu insanları itmek. Sen istersen arkada kalabilirsin ama ben, hakımı gerçekten alabileceğimden emin olmak istiyorum."
Sıranın şimdiden arkalarında kalmış Aaron sadece omuzlarını silkti. "Buradaki herkes zaten o paketlerden alacak." diye tekrar etti ve sabırla sırasında beklemeye devam etti.
Daha sonra iki arkadaş yemek salonunun dışında karşılaştılar. Semi, parmaklarında kalan çikolataları yalıyordu, ancak halinden hiç de mutlu görünmüyordu. "İyi misin?" diye sordu Aaron.
Semi, "Sence? O sıranın önüne geçtiğim zaman, bütün paketler itiş kakıştan ezilmişti. Bana verdikleri paketin içindeki yiyeceklerin yarısı dökülmüştü ve her tarafında parmak izleri vardı... Iyyy! Ama en azından bir tane alabildim. Sıra sana geldiğinde onların ne hale geldiğini düşünmek bile istemiyorum. Bir tane bile alabildin mi?"
Aaron kızardı. Konuşup konuşmamak hakkında bir an tereddüt etti. "Şey, aslında ben aldım... iki tane. Biz arkadakilerin sırası geldiğinde, etrafta neredeyse kimse kalmamıştı. Mutfak görevlileri, fazladan bir kaç tane kolinin daha olduğunu fark ettiler. Hepsi de gayet iyi durumdaydı. Kolileri kalabalık toplanmadan dağıtmak istediklerinden, hepimize ikişer tane paket verdiler."
Semi gözleri açık bir şekilde arkadaşına inanamayarak baktı: "Sanırım bütün o itiş kakış hiç bir işe yaramadı" dedi.
TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ
Soru: Semi, arkadaşı Aaron'un kendisi gibi önündekileri itmediğini gördüğünden ne hissetti?
Cevap: Arkadaşının hiç bir şey alamayacağını düşündü.
Soru: Aaron'la bir daha karşılaştığında neler hissetti?
Cevap: Aaron'un hiç kimseyi itmediği halde, kendisinden daha da fazlasını aldığını fark etti. Tanrı, bize ihtiyacımız olanı, başkalarını itmeden elde etmemizi sağlayacaktır.
6-9 YAŞ
Soru: Hangi çocuğun, istediğini elde etmede takındığı tavır daha iyiydi? Neden?
Cevap: İlk başta Semi'nin, Aaron'dan daha avantajlı olduğu sanılabilirdi. Çabalıyor ve hakkı olan bir şeyi ele geçirmeye çalışıyordu. Ama sonuçta enerjisini ve zamanının büyük bölümünü boşa harcıyordu. Aaron da bir çaba içine girmişti. O da, sırada beklemeye katlandı ve sabretti. Ama o, hakkı olan bir şeyi itişip kakışmadan, kendisine ya da başkalarına zarar vermeden alabileceğine dair güven duyuyordu.
Soru: Bir insan, sadece ihtiyaç duyduğu kadarına sahip olmaktan ne öğrenebilir?
Cevap: Bu ilk başta korkutucu görünebilir. İnsan, ihtiyacından fazlasına sahip olmanın yarattığı güven duygusunu hissetmek ister. Ama belli bir zaman sonra, gerçekten bir şeye ihtiyaç duyduğu anı görecektir. Tanrı, bu ihtiyacını ona en inanılmaz şekillerde verecektir. O, artık sahip olduklarına, kendisini daha az bağımlı hissedecek, Tanrı'nın şevkatine yakınlaştığını duyumsayacaktır. Hikayemizdeki Aaron gibi, ihtiyacı olana sahip olabilmek için prensiplerini terk etmesine gerek olmadığını anlayacaktır.
10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Alimlerimiz, "Yüze sahip olan iki yüz isteyecektir. İki yüze sahip olduğu zaman da dört yüz isteyecektir " derler. Bu cümle size ne ifade ediyor?
Cevap: Bu, insan doğasına çok önemli bir ışık tutmaktadır. İnsan, sahip olduklarıyla asla yetinmez. Ne olursa olsun, "Bir tane daha... olsaydı ( Boşluğu siz doldurun: bin tane, milyon tane, ya da milyar tane!) o zaman mutlu olabilirdim!" duygusu her zaman insanın içinde dolaşır Ancak bu mutluluk asla uzun sürmez. Çünkü gerçek mutluluk sahip olduğumuz mallarda değildir. Mutluluk, Tanrı'nın, ihtiyaçlarımıza sınırsızca cevap verebilme yetisine duyduğumuz güvende yatar. Böylece, insan, manevi "banka hesabını " doldurmanın, diğer her şeyden daha önemli ve daha akıllıca bir şey olduğunu anlayacaktır.
Soru: Bu fikri benimsemek ilişkilerinizi nasıl etkileyecektir?
Cevap: İnsanların arasındaki gerginliğin büyün bölümü mahrumiyet duygusundan kaynaklanır. Herkes, ihtiyacı olanı karşısındakinden nasıl alacağını düşünmeye başlar. Bizler, Tanrı'nın kaynaklarının sınırsız olduğunu fark etmeliyiz. Bu da, birbirimize, Tanrı'nın istediği gibi, daha adaletlice davranmamızı sağlar. Sonunda, bizler asla kaybetmeyiz.