"Az yaşir Moşe Uvne Yisrael et aşira azot L'Ad... vayomeru lemor. Aşira L'Ad... ki gao gaa -
Ve Moşe ile İsraeloğulları bu şarkıyı Tanrı'ya söylemeyi seçtiler ve onlar şunu söylediler: Yücelmiş olan Tanrı'ya şarkı söyleyeceğim." (Şemot 15/1)
Her gün okunan Tanrı'ya söylenen Şirat ayam giriş cümlesi ile bile kafamızdaki soru işaretlerini arttırmaya başlamaktadır. Bu bir zafer şarkısıdır ancak bu şarkı zafer dolu sözcüklerle değil Tanrı'nın yüceltilmesi ile başlamaktadır. Kendi zaferlerini kutlamak yerine Bene Yisrael Tanrı'yı övmektedir. Çünkü bu bir Kiduş Aşem'dir. Kiduş Aşem de Yahudi hayatındaki en büyük motivatördür.
Okuduklarımız içinde ilginç olan başka bir bölüm ise herkesin merakla izlediği Kadiş adlı duadır. Matem senesi dahilinde okunan Kadiş içerik bakımından ölümle uzaktan yakından ilgili hiçbir söylemi içermez. Hatta Tanrı'nın isminin yüceltilmesi ile başlar ve genellikle ose şalom yani barışın tesisi ile sona erer. Elbette matem kurallarında veya Aşkava'da bu dünyadan ayrılanların anılması vardır, ancak yaşayanlar Kadiş duasını okuyarak kendi yaşamlarının devam ettiğini ve bağışlayıcı Tanrı'ya sığındıklarını ifade ederler. Kabala'nın öğretisinde ise Kadiş duasında Tanrı'yı yüceltmek sureti ile bu dünyadan ayrılan kişinin ruhunun çekebileceği sıkıntıların azaltılabileceği görüşü hakimdir.
Yine bir başka dua olan Şema duasında Tanrı'yı bütün kalbimizle sevmek mitsvası vardır. Bu mitsva Tanrı'yı yaşamımızda yanımızdaki sevgi dolu varlık olarak tanımamıza yardımcı olur. Kişiler "Tora öğretileri ne güzeldir çünkü bizlere güzel davranmayı öğretirler" ifadesini sevgiyle kullanarak gerçek bir Kiduş Aşem örneği verirler. Ancak ne yazık ki Tora'nın kişinin karakterini olumlu etkilemediğini iddia edenler ve bunu ifade edenler de vardır ki bu davranış Tanrı'nın ismini lekelemekten başka bir şey değildir.
Düğünde okunan Şeva Berahot'un ikincisi "şeakol bara lihvodo" her şeyin Tanrı'nın onuru için yaratıldığını ifade eder. Yeni evlenen çiftin Tora yolunu izleyerek edinecekleri iyi ve özlü davranışlar onların evliliğini kutsal bir birliktelik haline getirecektir. Bu da birbirlerini anlamak, sevmek, saymak ve tabii ki sahip olunan değerlerin korunması ve uygulanması ile mümkün olabilecektir. Bu şekilde bir gelişim bir başka Kiduş Aşem olarak karşımıza çıkar.
Bazen bir şeyi yapmak veya yapmamak arasında şüpheye düştüğümüz anlar olabilir. Bunu doğru bir şekilde anlamanın en kolay yollarından biri şudur: bu davranışı yaptığımız halde sonuçta Tanrı'nın yüceltilmesine mi neden oluruz yoksa tam tersi bir durum mu ortaya çıkar. Buna gelin bir örnek verelim. Rabi şimon ben Şatah'ın bir öğrencisi bir araptan aldığı eşeğin semerinde büyük bir elmas bulur. Rabi bunu hemen iade etmek gerektiğini söyler. Ama öğrencisi karşı çıkar. Çünkü arap da orada bir elmasın varlığından haberdar değildir. Rabi ısrar ettiği üzere elması iade eder. Sonuçta arap Tanrı'nın büyüklüğünü ifade eden sözler söyler. Bu da Rabi'nin yaptığının bir Kiduş Aşem olduğunu bizlere gösterir.
Rabi Dr. Twersky yukarıdaki farklı dualara ait Kiduş Aşem örneklerini verdikten sonra bu şarkının neden bu sözlerle başladığını da bizlere öğretir. Moşe halka bu şarkıyı öğretirken kendi zaferlerini kutlamadan önce Tanrı'nın büyüklüğünü övmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğu bilincini verebilmiştir. Dolayısı ile de bu şarkı bu sözlerle başlamıştır. Bu şarkıyı her sabah güçlü bir kavana ile söylemenin hem ruhsal gelişimimize hem de kazancımıza yaptığı katkı büyüktür. Hayatımızı Kiduş Aşem üzerine kurmak Tanrı tarafından bizlere verilen bütün toplumlara örnek olmak görevini de yerine getirmemiz için yardımcı olacaktır.