Toprağın ŞarkısıYaşlı bir Yahudi olan Yaakov Hazan, İsrael'in kendisi için ne kadar önemli olduğunu ifade eden hikayesini anlatmaktan asla vazgeçmemişti.

Hazan 90 yaşındaydı ve toprağın müziğinden bahseden bu hikayeyi tekrar tekrar, bıkıp usanmadan anlatmayı çok seviyordu.

Hikayesine neredeyse bir asır öncesine giderek başlardı. O zamanlar, Polonyalı, varlıklı bir çiftçi sahibinin yanında çalışan yoksul bir işçiydi. Varlıklı çiftçi, bazı zamanlar eğilip bir kulağını toprağa koyardı. Orada sanki bir senfoni dinliyormuş gibi sessizce dururdu. Gözlerinin dans ettiğini, vücudunun, toprağın içinden duyduğu yumuşak bir ezgiyle sağa sola hafifçe sallandığını görebilirdiniz.

Doğal olarak, Yaakov da bu güzel müziği duymak istemişti. Topraktan böylesine eşsiz ve yumuşak ezgiler çıkabiliyorsa, niye bundan yararlanmıyor, Doğanın bu ritimlerinden ruhunu neden mahrum bırakıyordu?

Böylece günün birinde, yavaş ve dikkatli bir biçimde, Yaakov da, zengin çiftçinin güneşli bir öğleden sonra yaptığı gibi, dizleri üzerine eğilmiş, tam o noktaya kulağını dayamıştı. Eliyle diğer kulağını kapadıktan sonra pür dikkat beklemeye başlamıştı.

Yaakov uzun süre bekledi. Ama müzik yoktu. Hiçbir ses gelmiyordu. Hiç bir şey...

Çiftçi yere eğilmiş ve yüzünü toprağın içine bulamış zavallı Yaakov'u gördü ve onu ayağa kaldırdı. Yaakov, öğretmenini karşısında görünce vücudunu dik tutmaya çalışarak şöyle sordu: "Neyi yanlış yapıyorum? Neden müziği ben de duyamıyorum? Sizi güzel bir ezgi mırıldanırken hatta dans ederken gördüm. Kaç kere topraktan geldiğini söylediğiniz o ilahi müziği içinize çektiğinize şahit oldum. Ben neden bunu yapamıyorum?"

"Yaakov, " dedi Polonyalı çiftçi biraz utanarak, "Sen müziği duyamıyorsun, çünkü burası senin toprakların değil. Sen bir Yahudisin ve burası da Polonya toprakları. Sadece buraya ait olan kişiler bu özel müziği duyabilir."

Yaakov Hazan bu olayı hiç unutmamıştı. 20. yüzyılın başında kibutzlara gelen ilk öncülerden biri olarak, ekip biçmek, kendini evinde hissetmek, bir karış toprağa sahip olmak, başkalarına çiftçilik öğretmek için atalarının topraklarına gelmişti. Yaakov; Rusya, Polonya ve Doğu Avrupa'nın diğer bölgelerinden, bu harap bitap diyarı yeniden canlandırmak, kahverengi kuru toprağı zengin ve meyve dolu kırmızı toprağa dönüştürmek için gelen Yahudiler arasında, Anavatan için yaptığı çalışmalarla tanındı.

Yaakov, hikayesini anlatırken, sözlerini şöyle bitirirdi:

"Şimdi evimdeyim. Bu topraklar benim toprağım. Şimdi kulağımı toprağa dayadığımda o harikulade müziği duyabiliyorum! O güzel müziği şimdi hissedebiliyorum..."

"İşte bu ülkeyi bu yüzden seviyorum!" derdi, " İşte buraya bu nedenle geldim. Müziği duymak için. Onunla dans etmek, şarkılar söylemek, ondan esinlenmek için... Burası benim toprağım ve şimdi müziği duyabiliyorum. Ritim, içime işledikçe, ruhum yükseliyor, zenginleşiyor ve hissediyorum ki artık evimdeyim"

Rabi Dov Peretz Elkins

**

Rabi Dov Peretz Elkins, dünyanın en tanınmış hahamlarından biridir. Kitapları ve diğer yazıları; hahamlar, eğitmenler, öğretmenler ve cemaat liderleri tarafından, Kuzey ve Güzey Amerika, İsrael, Avrupa, Afrika ve Asya'da kullanılmaktadır. Yahudilik ile doğu dinlerini, psikolojiyi ve eğitimi eşsiz biçimde birleştirmesi ve yoğurması, kendisini uluslararası arenada, interaktif, ruhani eğitim alanında ön plana çıkartmıştır. Popüler seminerlerine, dünyanın dört bir tarafından binlerce öğrenciler katılmaktadır.

Rabi Elkins'in Temple Üniversitesinde Yahudi Teoloji eğitimi almıştır. Kendisi şu anda New Jersey Princeton'da Yahudi Merkezinde haham olarak görev yapmaktadır.