Gücümüzün aslında nereden geldiğini fark ettiğimiz zaman, kutsanmış oluruz.

Ben Vereen

Teksas'taki Sherman kenti Yeşiva'dan oldukça uzaktaydı. Ama bana görevimin orada olduğu söylenmişti. Bu nedenle oraya gitmek durumundayım. Bu görev, hahamlık okulunun, yapılan uygulamaları da öğrenebilmek için, bir ay boyunca hafta sonları, sürekli bir haham bulunduramayan ancak, sinagogun açık olması için yeterli çoğunluğa sahip küçük cemaatlerde görev yapma zorunluluğuydu.

25 Yahudi ailesinin oluşturduğu Oklohama'nın güneyindeki Beth Emet Sinagogu da benim görev yerimdi. Dallas'tan emekli bir hahamın geldiği Roş- Aşana ve Yom Kipur günleri dışında, o cemaate, yerleştikleri yirminci yüzılın başından beri sürekli gelen ilk haham ya da öğrenci haham, bendim. Cemaat için hahamlık kavramı o kadar yeniydi ki, Yahudi olmayanlara bazen " Rabi Steven Leder, Yahudi Kilisesinin rahibi" diye tanıtılırdım.

İlk ziyaretimde, her işimi, genç ve enerjik bir öğrenci hahamın yapacağı şekilde yapıyordum: dualar, bir kaç çocuğa öğretmenlik, yetişkinlere öğretmenlik, Ana caddedeki Yahudi işyerlerini ziyaret, sinagog yöneticisi ile bir caféde buzlu çay içmek, vs...

Cumartesi öğleden sonraları boş zamanım olduğunda, cuma akşamı dualara katılmayan yaşlıları ziyarete de gidiyordum. Bill de bu Yahudilerden biriydi.

Bill, kalbinden rahatsızdı. O kadar kötüydü ki Dallas'taki doktorlar onun en iyisi, evinde, bol oksijenli ve telefona yakın bir yerde durmasını öğütlemişlerdi. Eşi Betti, 45 yıl boyunca onu Roş Aşana ve Yom Kipur'da sinagoga getirirdi. Ama şimdi onun da gözleri kötüydü. Bill sinagoga gelebilse bile, eşi onunla beraber olamıyordu.

Bill ve Betti'nin evine yaptığım ilk ziyaretti. Biraz hayatları ve neden Sherman'a yaşamaya geldikleri hakkında sohbet edeceğimizi, ardından biraz da kendi hikayemi anlatacağımı, sonra da onlara iyi günler dileyip gideceğimi düşünmüştüm. En azından, bahçedeki eski sandalıelerin yanından geçip kapılarını tıklattığımda aklımdan geçen buydu.

Evin içi sanki uzun zamandan beri değişmemiş gibiydi. Solmuş resimler, siyah-beyaz ekranlı bir televizyon, 1973 Mexiko turundan hatıra alınmış bir küllük vardı. Bill, mutfakta bize buzlu çay hazırlıyor, Betti'nin bir gün önce yaptığı kekten dilimler kesiyordu. Üçümüz formika masanın etrafında oturduk, turuncu plastik tabaklardaki kekimizi yedik, ve tam tahmin ettiğim gibi şundan bundan bahsettik. Hayat onlar için zordu, ama yine de bunu çok dert edinmiyorlardı kendilerine.

Bir saat kadar sonra, hahamlık görevimi tamamlamış olarak, saatime baktım, bir ziyaretim daha olduğunu belirterek kalkmaya hazırlandım. Tam onlara teşekkür edip bir sonraki ay yeniden ziyaret edeceğimi söylerken, Betti elimi hızlı ve sıkı biçimde kaptı. "Belki de bizi kutsamak istersin haham," dedi...

Zayıf ve gülünç olan Bill başını salladı ve fısıldadı: "Evet. Haydi bizi kutsa Haham." Dedi. Bir eliyle Betti'ninkini tutarken diğerini de bana uzattı.

Orada ayakta, Teksas'ta küçük bir mutfakta üçümüz elele duruyorduk. Kör bir kadın, yaşlı Yahudi ve sadece basit bir ziyaret için gelmiş şaşkın bir haham okulu öğrencisi. Bir kutsama mı? Kendi kendime düşündüm ve bunun ne yeri ne de zamanı olduğuna karar verdim. Ne demeliydim ki?

Ama onlar duruyorlardı, gözlerini kapatmışlardı, ellerini sıkı sıkı tutmuşlardı ve beni bekliyorlardı. O anda dudaklarımdan aslında Baş Rahip tarafından söylenen ve bugünün mermer ve camdan yapılmış mabetlerinde hahamlar tarafından söylenen dua döküldü: "Tanrı sizi kutsasın ve korusun". Ve işte Teksas'ta bir mutfakta, " Tanrı hayatınızı aydınlatsın ve merhametli olsun". Kapının ardında: "Tanrı'nın ruhu üstünüzde olsun ve huzur sağlasın".

"Amen" dedi Bill ve Betti. Gözlerini açtılar. "Amen"

Mutfaktaki o öğleden sonrayı hiç unutmadım, çünkü orada önemli bir ders öğrendim. Hepimiz, ihtiyacı olan insanlar için dua edebiliriz. Kutsamaların ve duaların çok büyük kutsiyete, mermerlere, altın yaldızlara, mikrofonlara ihtiyaçları yoktur. Dua - ve Tanrı - için kısa bir süre, hayatın sessiz mücadelesi içinde kilitlemiş ve solgun resimleri arasında anlamı arayan iki insan yeterlidir. İşte ihtiyacımız olan bu. Birazcık zaman ve iyi dileklerimi söyleyebileceğim bir kaç sözcük...

"Amen" dedi Bill ve Betti gözlerini açarken. "Amen".

Rabi Steven Z. Leder.

**

Rabi Steven Z. Leder, Los Angeles Wilshire Boulevard Sinagogu'nda 1986'dan beri görevini sürdürmektedir. Northwestern Üniversitesi mezunudur ve hahamlığını Hebrew Union Kolejinden almıştır. Los Angeles Times'daki köşesi "Jewish Journal", Amerikan Yahudi Basın Birliği Rapoport Ödülüne layık görülmüştür.