İftiranın her türlüsü, yani doğru olmayan ifadelerin başkalarına aktarılması, genel olarak ahlak kurallarına ve yasalara aykırıdır. Ancak çoğu insan, başkaları hakkında olumsuz fakat doğru olan ifadelerin aktarılmasını ahlak açısından kabul edilir sayarlar.
Ancak Yahudi yasaları aynı görüşte değildir. Bir ifadenin doğru olması, onun başkaları tarafından bilinmesi gerektiği anlamına gelmez. Yahudi yasaları tarafından yasaklanan başkaları hakkında konuşma eylemine İbranice laşon hara (tam anlamı "kötü lisan") denir.
Laşon hara aslında doğru olan, ancak hakkında konuşulan kişiyi toplumda küçük düşürücü nitelikteki sözleri ifade eder. Bu durumda arkadaşlarınızla şu veya bu kişinin çok yediğini, şununla bununla yatıp kalktığını, çalışma arkadaşları tarafından tembel olarak tanındığını paylaşmak, söylenenler doğru olsa bile, yasaktır.
İtiraf etmek gerekir ki, bu standardı her zaman tutturmak kolay değildir: Talmud'un kendisi bile nerdeyse herkesin günde en az bir kere konuşma ahlakını ihlal edebileceğini kabul eder (Bava Bathra 164b-165a). Yine de, bu kurallara uymaya kendilerini zorlayanlar bir süre sonra başkaları hakkında daha "düzgün" bir şekilde konuşmaya başladıklarına şahit olacaklardır.
Dedikodu konusunda çoğumuz, "Sana yapılmasını istemediğini başkalarına yapma", Altın Kuralını devamlı olarak ihlal ederiz. Bir odaya girerken, eğer içerdekiler sizin hakkınızda konuşuyorlarsa, duymak isteyeceğiniz en son şey, karakterinizin zayıf yanları veya sosyal hayatınızın gizli kalmasını tercih ettiğiniz yönleridir. Yine de başkaları hakkında konuştuğumuzda bu tip dedikoduların, en ilginç sohbet konularını teşkil ettiğini de inkar edemeyiz.
Az da olsa, başkaları hakkında zarar verebilecek bilgiler aktarılacak zamanlar da vardır. Olumsuz, ancak doğru bir konunun aktarılması bir iftira davasında geçerli bir davranış olabilir. Ancak önemli bir Yahudi ahlak kuralının da ihlal edildiği unutulmamalıdır. ***