Hali vakti yerinde olan bir kişinin bu konudaki ifadesi şöyleydi:
"Anne babamın maddi durumu iyi. Onların bana veya kardeşlerime önemli bir miras bırakacakları konusunda herhangi bir beklentim yok. Bu da beni pek rahatsız etmiyor. Ellerindekini kendileri için harcamalarını istiyorum. Ebeveynlerin yetişmiş çocuklarına para bırakma konusunda herhangi bir ahlaki zorunlulukları olduğunu düşünmüyorum."
Diğer bir kişinin tepkileri ise çok farklıydı:
"Babam öldüğünde şunun farkına vardım. Hayatının son senelerinde sürdürdüğü gösterişli hayat tarzı, bir zamanlar sahip olduğu hatırı sayılır servetini büyük ölçüde azaltmıştı. Büyük bir miras beklentisi içindeydim. Bana ve kardeşime çok az bir şey kaldığını öğrenince çok üzülmüştüm."
Yahudiliğin çocuklara miras bırakma konusundaki görüşü nedir?
Bu konuda kesin bir görüş belirtmek zor. Şu şahane öykü, önde gelen bir bilge kişinin düşüncelerini çok iyi ifade etmekte:
"Günlerden bir gün Rav Choni yolda yürürken tarlada keçiboynuzu ağacı dikmekte olan yaşlı bir adama rastlamış. Ona şöyle sormuş, 'Bu ağacın meyve vermesi ne kadar sürecek?' adam şöyle yanıt vermiş, 'Yetmiş yıl kadar'. Choni sormuş, 'Meyvesini yiyebileceğine, yetmiş yıl daha yaşayabileceğine inanıyor musun?' Adam şöyle demiş, 'Dünyaya geldiğimde ben yetişmiş keçiboynuzu ağaçları buldum. Atalarım benim için nasıl ağaç diktiyse ben de çocuklarım için aynı şekilde ekiyorum.'" (Talmud Bavli, Ta'anit 23a).
Son senelerde anne babadan kalan servetin önemi daha da artmıştır. ABD'deki Yahudi yaşamının ilk zamanlarında, her yeni neslin eskisine göre maddi açıdan daha üstün olacağı beklentisi hakimdi. O senelerde anne babaların çocuklarına bırakabilecekleri maddi varlık çok büyük değildi. Şimdi artık durum böyle değil. Şu anda yetişen nesil, genel olarak, anne ve babalarına göre daha az varlığa sahip ilk nesil olacaktır. Kişilerin gelirleri bir taraftan çok yavaş artarken, etkin bir Yahudi yaşamının gerektirdiği giderler dramatik bir şekilde yükselmiştir (örneğin ABD'de üç çocuklu orta gelirli ebeveynler için Yahudi okulundaki eğitimin masrafları, gelirin yüzde 15 ile yüzde 25'ini teşkil etmektedir.)
Bu durum Yahudi anne babaları geçmişe göre daha yaratıcı miras çözümleri bulmaya sevk etmektedir. Örnek: Büyükbaba, çocuklarının eğitimine yönelik belli şartlarda kullanılabilecek önemli bir fon yaratmıştır. Bu fonun gelir ve faizleri torunların Yahudi okullarındaki eğitiminde kullanılacaktır. Yahudi okullarında okumayan torunlar bu fondan yararlanamayacaktır. Ancak herhangi bir ayırım yapmadan bütün torunların üniversite eğitimi bu fonun gelirlerinden karşılanacaktır. Bu adamın öncelikleri açık ve övülmeye layık. Bir taraftan çocuk ve torunlarının ahlaklı ve etkin Yahudiler olmaları için gerekli Yahudi eğitimini almalarını sağlamakta, diğer taraftan da profesyonel becerilere sahip olabilmeleri için laik bir eğitim almalarına imkan tanımaktadır.
Rav Chomi'nin tarlada çalışan yaşlı adama rastlamasından iki bin yıl sonra bile, çocuklarımız için keçiboynuzu ağacı dikmek, önemini aynen muhafaza etmektedir.