Tova Schlessinger



ANNE: Auschwitz’e 23 Mayıs’ta ulaştık. Annemle bizi ayırdıklarında annem bağırmıştı:  “Çocuklarım benden alınıyor” . Annem hakkında sorduğunuzda aklıma bu geldi.

 

BABA: Evet. 1942’de Kassow’dan Rusya’ya götürülmüştü. Sabahın erken saatlerinden geç vakte, akşamüstü 6’ya kadar, onu görebilmek için beklemiştim. Ve birkaç dakikalığına gelmesine izin vermişlerdi. Benim için çok zor bir zamandı çünkü biraz sonra Rusya’ya götürüleceğini biliyordum.

 

İLK ERKEK KARDEŞ: Bir Macarın kılıçla onu öldürdüğünü duymuştum. 1942’de Ruslar’dan kaçıp Macaristan’a geri gelmişti. Yürüyecek gücü olmadığından Macar bir asker tarafından öldürülmüştü. Yorgundu, hastaydı ve zayıftı.

 

İLK KIZ KARDEŞ: Bizler 4 kız kardeştik. 1945’te kurtuluştan sonra , çok hasta oldu. Bir kulak enfeksiyonu yüzünden çok acı çekti, ayrıca çok da zayıftı. Küçük kız kardeşim onun elini tutup şöyle demişti: “ Sen bizim annemizsin . Eve gideceğiz . İngilizler bizi kurtardılar bile. Güçlü olmalısın!” Ve sonradan ölümüyle kaşılaştı.

 

İKİNCİ ERKEK KARDEŞ: İkinci erkek kardeşim de bizlerle Auschwitz’e geldi. Getodaki yaşantı yüzünden o kadar zayıftı ki, onu ilk günden öldürdüklerine eminim. Onu bir çalışma kampına gönderdiklerine inanmıyorum. Eminim ki bacaklarını gördüklerinde sakat olduğunu düşünmüşlerdir. 18 yaşındaydı.

 

 

İKİNCİ KIZ KARDEŞ: Bu kardeşim de Auschwitz’de ve Bergen Belsen’deydi. O da  hepimiz gibi , tifüse yakalanmıştı. Çok cesurdu ve onu inanılmayacak kadar severdim, tüm diğer kız kardeşlerimden daha da fazla. Çok değerli bir çocuktu. İngilizler geldiğinde, - evet, mayısın başında – kliniğe gitti . Ona ağzını yıkaması için birşey verdiler, o da söylenileni yaptı. Şabat günü tekrar gelmesini söylediler. Kulakları ağrıyordu ve hiç yakınmadan sessizce ağladı.Kendini kontrol etti. Cumartesi günü yeniden gelmesini istediler, ama cuma öldü.

 

ÜÇÜNCÜ ERKEK KARDEŞ: 1945’in sonlarına kadar çalışma kampında kaldığını duymuştum.Başına neler geldiğini bilmiyorum. Çok iyi bir çocuktu. 1945’in Şubat’ına kadar onu görenler olmuş. Kiliseye  bir mektup yazıp , iki kız kardeş olduğumuzu ve kardeşimizi aradığımızı söylemiştik. Daha sonra bize, listelerinde bizim aileye ait kimseye rastlamadıklarını belirten bir cevap yazmışlardı.

 

ÜÇÜNCÜ KIZ KARDEŞ: Merhametli Tanrı, kız kardeşim ve benim kurtulmamı sağladı ve artık görevimiz hayatımızı devam ettirmek

 

 

KIZ: Kızım İsrael’de yaşıyor. 9 yıldır evli ve 4 çocuğu var.

 

 

OĞUL: Oğlum, 8 yıl boyunca İsrael ordusundaydı ve şimdi Yad Benjamin’de yaşıyor. O da evli ve iki çocuğu var.

 

 

KENDİ GEÇMİŞİ: Düşüncelerim çocukluğuma geri dönüyor, sonra Holocaust geliyor ve devamı paramparça…Annem ne kadar çalışkan  bir kadındı. Çocuklarının elbiselerini nasıl da dikerdi..Hele o misafirperverliği! Her misafirin ne yemeği sevdiğini bilirdi ve hemen hazırlardı. Ne zaman İsrael’e gidebileceğimizi sürekli düşünüp hayaller kurardık. 1946 ve 1947 yıllarındaydı. Kaçak olarak yola çıktık. 6 hafta boyunca kaçak bir gemide yol aldık. Israel topraklarına geldiğimizde, İngilizler gemiyi yakaladılar  ve bizi Kıbrıs’a gönderdiler.Bu , kendi topraklarıma ulaşmadan 1 sene önce gerçekleşmişti.

 

KENDİ HOLOCAUST’U: Korkunç, korkunç…İnsanoğlunun bunu diğer insanlara yapması….Ve bugün, Almanlar, sizlere bunun imkansız olduğunu, tamamiyle hayal olduğunu ve insanların sadece hayal gördüklerini söylemek istiyorlar. Neden böyle söylüyorlar? Kaç insanın öldürüldüğünü biliyorlar. Ne de olsa, bizleri sürekli saydılar, ordan oraya gönderdiklerinde, ve herşeyde. Hergün, sayım yaparlardı, hem de iki kere! Hiç kimse bundan izinli olamazdı!Almanlar için bu büyük bir saygısızlık demekti. Ve onlar zenginleşiyordu, dünya onları destekledi , onların yaşamasına izin verildi. İmtikamımızı alamayız fakat Tanrı isterse , onlarla hakettikleri şekilde alay edecektir. Ben kişisel olarak onlara hiçbirşey yapamam .

 

 

ŞİMDİ: Dünyanın bu olayı unutmamasını sağlamalıyım.Ben kurtulanlardan biriyim ve belgelerin her zaman varolmasını istiyorum. İnsanlar bu olayı unutmamalı.

 

 

KENDİ GELECEĞİ:  Yüce Tanrı bana güç verirse, sağlıklı olacağım ve kimseye muhtaç olmayacağım. Yahudi insanlar yaşayacak. Böyle birşey bir daha olmayacak. Yüce Tanrı bizim sonsuza kadar yaşayacak bir ulus olacağımıza söz vermişti.

 

 

Inge Traum



ANNE: Annem şimdi 88 yaşında, evet 88 yaşında  ve annem benim için bir problem. Tek başına yaşıyor ve kendi başının çaresine bakabiliyor fakat aslında gelip benimle birlikte yaşamayı çok istiyor.Bu benim için imkansız çünkü eğer buraya benim evime gelirse,.. aslında bazen hasta olduğu zaman onu alıyorum , ve hasta olduğu sürece herşey iyi gidiyor , ona bakabiliyor ve gerekli şeyleri yapabiliyorum. Ama  eğer yeniden iyileşirse, hizmetçime anında“ Şunu böyle değil, şöyle yapmalısın, neden bunu böyle yapmıyorsun ? “ diye söylendiğini duyarım. O kadar çok enerjisi varki, bütün evimin yönetimini kendi üzerine almak istiyor, hatta mümkünse ofisimin bile – ve bu da imkansız.

 

BABA: Demin , annemin çok enerjik bir insan olduğunu söylemiştim. Babam ise çok yumuşak ve nazik bir insandı. Çocuk olarak, annem kadar hareketli bir hayatı istemediğini düşünürdüm. Çok duyarlı bir insandı ve beni çok sevdiğine inanırdım. Ben de babamı çok severdim.

 

ERKEK KARDEŞ:  Rusya’da öldü. Afrika’ya gitmiş yaralandıktan sonra geri gelmişti. Sonra, yeniden iyileştiğinde, , onu Rusya’ya gönderdiler, 2- 3 hafta daha sürdü. Cephedeki birkaç kişi ile birlikte ileriye bakmaya gitmiş.. . Hepsi de öldürülmüş.

 

İLK KIZ: Bana her zaman çok  çok kızgındır. Hem de çok fazla. Eğer onun annem gibi olduğunu söylersem
– çok enerjik - , kıyaslanmaktan hoşlanmadığını söyler. Annemle kıyaslanmaktan hoşlanmaz, ama o en büyük çocuk ve bir çocuk olarak her istediğimi yapan bir kız. Öğrencilik zamanlarında ,okul dışındayken çok asiydi , onunla çok problemler yaşadım , diğer çocuklarla yaşadığımdan çok daha farklı problemlerdi bunlar. Her zaman onunla rekabet içindeymişim gibi hissettim. Ama bu konu hakkında uzun süre konuştuk ve şimdi iyi dost olduk. Ama diğer insanlar hiçbir zaman bana Stephie hakkında fazla şey söylemezler

 

İKİNCİ KIZ: O bir ressamdır ve bana çok bağlıdır. Her 3 çocuğumun da aralarında 8 yaş fark var. İkincisi öldü. Charlotte, tabii ki başından beri benim için çok önemliydi. Çok sessiz bir çocuktu. Ne çok konuşur , ne de çok söylerdi. Anaokuluna gitmedi . İstemedi. Her zaman evde dururdu. Ama her zaman da ne isterse onu yaptı. Stephie kadar uyumlu  olmadı. Sosyal alanda eğitim gördü fakat günün birinde gelip heykeltraş olmak istediğini söyledi. Ne fikir! Böylece Stutgard’daki akademinin yolunu tuttu. Aynı yılda, kocamın kuzenlerinden biri ölmüştü ve evdeki bütün eşyaları, ev satılacağından dolay dışarı çıkartmak zorunda kalmıştım. Traumlar’ın nesillerdir yaşadığı bir evdi  . Evde,  onun büyük babasının, büyük büyük babasının 3-4 nesil öncesinin fotoğraflarını bulmuştum ve hepsi de heykeltraştılar ! – bu da benim için büyük bir süpriz olmuştu.

 

OĞUL: Bu aslında benim için oldukça zor, çünkü o iki sene öncesine kadar hiç de karmaşık olmayan bir çocuktu. Birdenbire derin bir krizin içine girdi. Heideberg’te bir analistle görüşmeye başladı , ama sadece bundan 4- 5 hafta önce başlayabildi. Ama onun şimdiden daha iyi hissettiğini düşünüyorum.

 

 

 

KENDİ GEÇMİŞİ: Hayatım boyunca birçok kayıplarım oldu. Özellikle de  kendimi çok bağlı hissettiğim insanları kaybettim- İlk olarak savaşta erkek kardeşimi yitirdim. Savaş zamanı benim için çok zor değildi , çünkü her zaman bizim için herşeyin mükemmel gittiğini duyuyorduk , gerçekte neler olduğunu bilmiyorduk. Bilirsiniz…Sadece zaferlerden haberdardık. Ama erkek kardeşim öldüğü andan itibaren, artık hiçbir şeye inanmamaya başladım. Herşey paramparça oldu. Savaş zamanında herşey benim için çok da kötü değildi. Yeterli yiyeceğimiz vardı. Aç olduğumuz günler savaştan sonra gelecekti. Daha önce haberimizin olmadığı bir sürü şey duyduğumuzda kötü bir rüyadan uyanmış gibi olduk . Bilirsiniz….Sanki savaş boyunca bilincimiz yerinde değildi. Gerçekte neler olduğunu ancak savaştan sonra anlayabildik.

 

KENDİ SAVAŞI: Savaş sırasında hiçbirşey duymadığımı söyleyemem ( Yahudiler’in başına neler geldiği hakkında ) . Trenlere Yahudiler’in doldurulduğunu duyduğumda , kız arkadaşım bunun hakkında “ Zaten sen de oradaydın. Olanları gördük, hatırlayamıyor musun?” derdi. Bu da tıpkı diğer olaylara benziyordu. Kafam bu konuda tamamen tıkanmış çünkü zihnim böyle birşeyi içine almak istememiş.

 

ŞİMDİ: Bilirsiniz, 10 senedir dulum ve yeni bir hayat kuraya çalışıyorum. Birçok şeyle uğraşıyorum. Çiziyorum, oraya gidiyorum, şuraya gidiyorum, ve aşağı yukarı başarılı da sayılırım.

 

KENDİ GELECEĞİ: Bugün bakış açım oldukça olumlu. En azından önümde iyi zamanların olduğuna inanıyorum. İlk çocuğumla çok problem yaşadım. ,ikincisiyle de çok problem yaşadım , ve bir kez daha düzenli bir şekilde devam etmeliyim ki oğlumun durumu iyiye gitsin. Sonra da güzel  zamanlar geçirmek istiyorum ve sonra da … ( Ona, genetik geçmişinin  uzun yaşamaya müsait olduğunu söylediğimde, İnge baana “ Umarım öyle olmaz” dedi. )

 

NAZIZM HAKKINDA: Kapana kısılmış ve aldatılmıştım. Doğru birşey olduğunu düşünmüştüm. Babam 1933’te İngiltere’den Amanya’ya geri dönmüştü , çünkü gerçekten de yeni bir başlangıcın olacağına inanıyordu. Aldatılmıştı ve büyük hayalkırıklığına uğradı , ama bunu ben çok sonra farkedebildim. Bütün bir ulusun nasıl aldatıldığını düşündükçe, içim öfke ve acıyla doluyor. Şimdi, iyi şeyler olarak gördüğümüz uzun perdelerin arkasında neler döndüğüyle ilgili  ayrıntılara girmek istemiyorum Bu durum, bizim neslimizin kurtulamayacağı bir travma artık. Ve bu hiçbir zaman bitmeyecek bir travma çünkü gerçekten tam olarak kimse bu durumu sindiremedi. Analitik bir yönden baktığınız için, siz, bazı durumların aşılabilmesi için üstünde çalışılması gerektiğini anlayabilirsiniz. Amerikalılar, De- Nazileştirme sürecini tanıttılar, herkesden Naziler’le alakalı olmadıklarını belirten bir yazı istediler. Böylece, hiç kimse olanlar hakkında konuşmadı, veya neden ve nasıl Nazi olduğundan bahsetmedi ve neye inandığını açıklamadı. Bunun yerine,tam tersine  herkes, Nazi olmadığını göstermeye çalıştı. Hatta, arkadaşlar arasında, iyi arkadaşlar arasında, gerçekte neler olduğuyla ilgili hiçbir konuşma geçmedi . Ve bu da bugüne kadar bana anlaşılmaz geliyor.