Evet, ama...

Aslında bu konuya tam olarak hitap eden herhangi bir öğreti yoktur. Ancak şöyle düşünmek gerekir: Bir kişinin genel topluma silah satma hakkı, silah satın almak isteyen kişilerin özgeçmişlerini ne kadar dikkatle incelediğine bağlıdır.

Bu tür bir incelemenin yokluğunda silahı satan (araba kullanacak olana gereğinden fazla alkol verenin ahlaki sorumluluğuna benzer bir şekilde), silah taşımaması gereken kişilere silah satmanın sonucunda gerçekleşebilecek zarar verici olayların sorumluluğunu onlarla paylaşır.

Bu konuya en yakın Yahudi hukuk yorumuna Maimonides'in Mişne Tora'sında rastlayabiliriz. Maimonides'e göre "putpereste" saldırı silahları satmak yasaktır. Ancak ona savunma silahlarının satışına izin verilebilir (Mişne Tora, "Cinayetle ilgili Yasalar", 12:12; ancak silah satın almaya yeltenen kişiler ne tür bir mantıkla yaklaşırlarsa yaklaşsınlar, saldırgan geçmişleri olanlara silah satmak hatalı olur). Bu hükmün, saldırı niteliği taşıyan silahların veya, aynı mantıkla, polisin giydiği kurşun geçirmez yeleklerden geçebilen kurşunların satışını kanun dışı saydırdığı varsayılabilir. Aynı zamanda kişiye silah satmadan önce bir bekleme süresi mecburiyeti fikrine de destek verir. Bu süre zarfında satıcı, silahı satın almak isteyen kişinin özgeçmişi ile ilgili bir araştırma yapmaya kendini (yasal açıdan değilse bile) ahlak açısından yükümlü hissedecektir.

Hahamlarımızın diğer gerçek yaşam örneklerinde geçerli olan şu öğüdü, bu durum için de muteberdir: "Bilge olan kimdir? Bugünkü davranışlarının ileride yaratabileceği etkileri öngören kişi" (Talmud Bavli, Tamid 32a). ***