Yazdır

Bir garson veya kasa görevlisinin hesabı toplarken veya para üstü verirken lehinize bir hata yaptığını tespit ettiğinizde onu uyarmanız yerinde olur. Size ne kadar minnettar davranacağına şaşıracak, belki de biraz üzüleceksiniz.

Zira bu görevliler, aleyhlerinde yapılan hatada titizlikle haklarını arayan müşterilerin, lehlerinde yapılan hatalarda parayı ceplerine indirdiklerini bilirler.

Bu cins davranışlar o kadar yaygındır ki, bu konularda dürüst davranan insanların "aşırı iyi" oldukları söylenir. Bu gibi davranışlarda bulunan kişiler sadece dua ederken Tanrı'nın huzurunda değil, günlük hayatlarında başka insanlarla temas halindeyken de yüce davranışlarda bulunabileceklerini, görünür ve anlaşılır bir şekilde ispat etmektedirler.

Talmud'daki ilginç bir öykü, Yahudiliğin ne kadar iyilikle dolu bir din olduğunu bir kraliçeye ispatlamak isteyen ve bu yolda neredeyse hayatını kaybeden bir hahamın başına gelenleri anlatır. Çok şükür ki günümüzde çoğumuz, hayatımızı riske sokmadan dinimizi yüceltme imkanına sahibiz:

Rav Şemuel Roma'ya gitmişti. İmparatoriçe o sırada bileziğini kaybetmiş, Rav Şemuel de tesadüfen onu bulmuştu. Ülke çapında yayınlanan duyuruda bu bileziği otuz gün içinde geri getiren kişiye büyük ödüller verileceği, otuz günü geçtikten sonra getirildiğinde ise kişinin idam edileceği belirtilmişti.

Rav bileziği otuz günlük süre bittikten sonra iade etti.
İmparatoriçe ona, "Ülkede değil miydin?" diye sormuş.
"Evet, buradaydım" diye cevap vermiş Rav.
"Peki, duyurudan haberin yok muydu?" diye sormuş imparatoriçe.
"Evet, vardı" diye cevap vermiş Rav.
"Duyuru ne diyorduş" diye sormuş imparatoriçe.
"Bileziği otuz gün içinde geri getirene büyük ödüller verilecektir, daha sonra geri getiren ise idam edilecektir," diye cevap vermiş Rav.
"O zaman bileziği neden otuz gün içinde geri getirmedin?" diye sormuş imparatoriçe.
"İmparatoriçem, insanlar bileziği sizden korktuğum için getirdiğimi sanmasınlar diye. Aslında Tanrıdan korktuğum için onu geri getirdim," diye cevap vermiş Rav.
İmparatoriçe şöyle konuşmuş: "Yahudilerin Tanrısı mübarek olsun."

Günlük yaşamımıza daha uygun bir örneği Rav Şimon ben Şetah'ın öyküsünde bulabiliriz. Öğrencileri Rav'a Yahudi olmayan bir tüccardan satın aldıkları bir eşeği getirirler. Öğrenciler hayvanı teslim aldıktan bir süre sonra boınuna dolanmış değerli bir inci gerdanlık olduğunun farkına varırlar. Sevinçle Rav'a giderek, "bundan sonra çalışarak hayatını kazanma gibi bir kaygın olmayacak," derler.

"Neden acabaş" diye sorar Rav onlara.
"Bir yabancıdan bir eşek satın aldık senin için, bak bir de boınuna dolanmış inci bir gerdanlık var."
Rav şöyle sorar: "Eski sahibi bu incilerin farkında mış"
"Tabii ki hayır," diye cevap verir öğrenciler.
"O zaman gidin ve adama malını geri verin," der Rav.
Bunun üzerine öğrenciler hatanın Yahudi olmayan tüccar tarafından yapıldığı için, gerdanlığı iade etmeye gerek olmadığı konusunda Rav'ı ikna etmeye çalışırlar. [O devirde Yahudi olmayan tüccarlarla yapılan alışverişlerde Yahudiler aleyhine bir hata yapıldığında Yahudi olmayan tüccar parayı iade etmezdi.]
"Siz ne diyorsunuz," diye haykırır Rav, "Şimon ben Şetah'ın bir barbar olduğunu mu söylesinler? Şimon ben Şetah hayatında bir kuruş kar etmektense 'Yahudilerin Tanrısı mübarek olsun' sözlerini duymayı tercih eder."

Bundan böyle sizde kalması doğru olmayan bir şeyi saklamaya meyilli olduğunuzda, Rav Şimon ben Şetah'ın öğretisini aklınıza getirin: Yahudi olmayan birinin ticari hatasından faydalanmaya çalışan Yahudi, bir Yahudi gibi değil, bir barbar gibi davranmaktadır. ***