Şimon ben Elazar şöyle derdi: "Öfkesinin doruğunda arkadaşını yatıştırmaya, vefat eden yakını önünde serili olduğunda onu teselli etmeye çalışma..."

- Pirkei Avot 4:23

Birçok insana göre, doğru zamanda doğru sözleri söylemeyi bilmek, görgü kurallarının bir parçası sayılır. Ancak yukarıdaki deyişin bize hatırlattığı gibi, hiçbir şey söylememekle görgü kurallarına bazen daha çok uymuş oluruz.

Bir yakını kısa bir süre önce vefat etmiş olan bir kişinin durumunu ele alalım. Bu duygusal darbenin hemen ardından, yas tutan kişi hala şokta iken onu teselli etmeye çalışmak, yaşanan kaybın ehemmiyetini azaltabilir. Bu gibi zamanlarda sağlayabileceğiniz en büyük destek, varlığınızdır. Yanında olduğunuzu hissetmesi bile, yasta olan kişinin kederini bir nebze azaltacaktır. Yasta olan kişinin kendini o kadar da kötü hissetmemesi gerektiğini ima eden teselli sözleri ise, onu daha da yalnız ve çevresinden soyutlanmış hissettirecektir.

Yahudi etiği, yas tutulan bir eve girdiğinizde yas tutan kişi konuşmaya başlamadığı müddetçe susmanızı önerir. Bir "şiva" ziyareti sırasındaki asıl amacınız, acı çeken kişiye yardımcı olmaktır. Eğer o, vefat eden yakını hakkında konuşmak istiyorsa, siz de o yönde hareket etmelisiniz. Yok eğer farklı şeylerden bahis açarak oyalanmak istiyorsa siz de, arzuladığı konu ile ilgili sohbet etmeye çalışmalısınız. Ve eğer sessiz kalmak istiyorsa, siz de onunla oturarak sessizliğini paylaşmayı tercih etmelisiniz.

Öfkesinin doruğunda olan bir kişiyle birlikte olduğunuzda da, aynı şekilde, dilinizi tutmayı bilmelisiniz. Birçok insan farklı sebepler yüzünden çok çabuk öfkelenebilir. Bir müddet sonra ise (bu birkaç dakika veya birkaç saat veya daha uzun bir süre de olabilir), kızgınlıkları ortadan kalkmasa da, biraz yatışırlar. İşte onlarla konuşmanın ve onları sakinleştirmenin en doğru zamanı budur. Kızgınlıklarının en yoğun olduğu anda onları sakinleştirmeye çalışmak öfkelerini daha da çok körükleyecek, öfkelerinin "haklılığının" anlaşılmadığı gerekçesiyle daha da çok sinirlendirecektir.

Sözler işe yaradıklarında kullanılmalıdır. Kişinin öfke veya acısını alevlendirebilecekleri ortamlarda ise dilimizi tutmak daha faydalıdır. Ortaçağda yaşamış İbrani şair Moşe ibn Ezra'nın bize hatırlattığı gibi: "Eğer söz gümüşse, sükût altındır." ***