Ölümünden on sekiz ay kadar önce tanınmış bir din adamının babası, geçirdiği inme yüzünden, kısmen felç olmuş ve aşırı derecede zihin karışıklığı yaşamıştı. Devamlı olarak acı çekmesine rağmen bu yaşlı adamın tatlı kişiliği hiç değişmedi. Hayatının son gününe kadar, yanına gelen herkesi sıcak bir şekilde selamlar, ona birşeyler getirenlere teşekkür ederdi.

Dinine çok bağlı olan bu yaşlı adamın davranışı, Yahudi geleneğinin beklentileri doğrultusundaydı: Şefkatli davranma yükümlülüğü, insan yaşamı boyunca devam eder. Ölümünden birkaç gün önce Rav Simha Zissel Ziv, bütün giysilerinin yıkanmasını rica etmişti. Bir süre önce, bütün elbiselerinin fakirlere dağıtılmasını arzu ettiğini duyurduğundan, giysilerin temizliğinden kesin olarak emin olmak istemişti.

Rav İsrael Salanter'in yaşamını ve kurduğu Musar hareketini konu alan beş ciltlik eserin yazarı Dov Katz, bu değerli hahamın son gecesi hakkında şunları anlatır:

Hayatının son yılında Rav Salanter çok hastaydı. Cemaat, ona eşlik etmek için bir bakıcı tutmuştu. Bakıcı iyi huylu ancak saf bir kişiydi. Bir gece geç saatlerde, ölümünün artık çok yakın olduğunu hisseden Rav Salanter, hayatının bu son anlarını, bakıcısına bir odada bir cesetle yalnız kalmanın korkulacak bir şey olmadığını anlatmak için kullanmıştı.

Bu öyküler, Nazi toplama kamplarındaki deneyimlerini anlattığı "İnsanın Anlam Arayışı" adlı eserinde Viktor Frankl'ın öne sürdüğü bir yorumu hatırlatmaktadır. Auschwitz cehenneminde Frankl, başlarına ne gelirse gelsin insanların her durumda az da olsa hür iradelerini muhafaza ettiklerini aniden kavramıştı: "Toplama kamplarında yaşamış olan bizler, barakalar arasında dolaşarak oradakilere moral veren ve ellerindeki son ekmek parçasını paylaşan adamları hala anımsıyoruz. Belki sayıca çok fazla değillerdi ama bu adamlar, her şeyin insanın elinden alınabileceğinin ancak bir şeyin hiçbir zaman insandan alınamayacağının canlı kanıtlarıdır: İnsanlara bağıyşlanan son özgürlük - şartlar ne olursa olsun insanın kendi tutumunu, kendi yolunu seçme özgürlüğü."

Acılıkla ve dudaklarında bir lanetle hayatlarının sonuna gelen insanlar olduğu gibi, mükemmel kişiliklerini ve başkalarına karşı duydukları derin sevgiyi sonuna kadar benliklerinde taşıyan insanlar da mevcuttur. ***