Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  3 Kasım

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:14

5:26

-----

Yeruşalayim

4:09

5:21

Tel Aviv

4:29

5:27

22 Heşvan

Tel Aviv

4:23

5:22

İstanbul

4:45

5:25

5768

İstanbul

4:38

5:18

H A Y E   S A R A

 Hatırlatmalar:

 

ü 11 Kasım Pazar: Roş Hodeş Kislev

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 23:1-25:18)

[www.chabad.org]

 

Sara 127 yaşında ölür ve Hevron'da bizzat Avraam tarafından Hitiler'den 400 gümüş şekele satın almış olduğu Mahpela Mağarası'na gömülür.

 

Avraam'ın hizmetkârı Eliezer, Yitshak için uygun bir eş bulmak üzere hediyelerle birlikte Haran'a doğru yola çıkar. Kasabaya geldiğinde Eliezer Tanrı'dan bir işaret talep eder: Yöre kızlarının kuyudan su çekmek üzere geldiğini gördüğünde, onlardan biraz su isteyecektir, kendisiyle birlikte develeri için de su teklif edecek olan, sahibinin oğlu için öngörülen kız olacaktır.

 

Avraam'ın yeğeni Betuel'in kızı olan Rivka bu testi başarıyla geçer. Eliezer, davet edildiği müstakbel gelinin evinde günün olaylarını aktarır. Rivka Eliezer ile birlikte Kenaan topraklarına gelir. Yitshak ile Rivka'nın karşılaşmaları, Rivka'nın Yitshak'ı açık arazide dua ederken gördüğü bir sırada gerçekleşir. Yitshak onunla evlenir, onu sever ve annesinin kaybından dolayı içinde bulunduğu kederli durumdan çıkarak teselli bulur.

 

Avraam kendisine Ketura adında yeni bir eş alır ve ondan altı yeni çocuğu olur, ancak Yitshak onun tek gerçek varisidir. Avraam 175 yaşında ölür ve iki çocuğu; Yitshak ve Yişmael tarafından karısı Sara'nın yanına gömülür.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Hayatın Tamamlanışı

 

Mükemmel spor arabalar, modern giysiler, modern saç modelleri. O kadar çok orta yaşlı, hatta yaşlı insan bu tür şeylerle, kendilerini genç göstermek ve son modaya uymakla meşgul ki...

 

Neden ileri yaş günümüz toplumunda bir sorun olarak görülür? Neden elli yaşındakiler tepenin öte yanına geçmiş kabul edilir? Şüphesiz, orta yaşlı insanların çoğu, onlara bir seçme şansı verilse, genç biri ile yer değiştirmek ister. Oysa yaşam kaliteleri genç birininkinden çok daha üstündür. Dolayısıyla bu insanların gençliği aramadıkları, sadece genç görünmek istedikleri apaçık ortadadır. Ama yine de, neden kendilerini bu şekilde kandırmak isterler?

 

Bu haftaki peraşanın açılış pasuğu olan Haye Sara, ya da Sara'nın Yaşamı'na odaklanalım. Tora, Sara'nın 127 sene yaşadığını anlatmakla başlar ve Sara'nın ölümünü anlatmakla devam eder. O zaman bu peraşa neden Sara'nın "Yaşamı" adını almıştır?

 

Bunun cevabı, Tora'nın zaman konusundaki bakış açısında yatar. Maalesef çoğumuz, zamanı bir rakip olarak görmeye şartlanmışızdır. Aynaya bakıp gri bir saç teli gördüğümüz zaman, panik oluruz. Yaşlandığımızı hissederiz! Doğum günleri sayısal olarak arttıkça, sevinç yerine depresyon kaynağı olmaya başlarlar. Bazılarımız yaşımız konusunda yalan bile söyleriz. Neden? Bir şeyin, hayat dediğimiz bir şeyin ellerimizin arasından kayıp gittiğini hissederiz. Saatin tıkırtısından kaçınmak için her türlü strateji ve akıllıca planlar icat ederiz. Ama duysak da duymasak da, saatin tıkırtısı hiçbir zaman durmaz.

 

Tora'nın görüş açısına göre, zaman son derece değerlidir ve her bir anın kendine göre çok büyük bir değeri vardır. Hayat, yaşamdaki deneyimlerle, edindiğimiz bilgelikle, hayatlarını zenginleştirdiğimiz insanlarla, başardığımız ruhsal gelişimle değer kazanan birçok küçük zaman biriminin uzun bir dizisidir. Tora hayatımızın bu değerli anlarıyla elimizden gelenin en iyisini yapmamız için, onları sonsuza dek yanımızda taşımak üzere birer mücevhere ve süse dönüştürmemiz için bizi teşvik eder. Ölüm hayatın yok olması değildir. Hayatın tamamlanmasıdır.

 

Deniz kıyısında yaşayan başıboş biri bir keresinde gün ağarırken, omzunda boş bir çuval taşıyarak deniz kenarına gider. Saatlerini, kıyıyı yıkayan dalgaların gidiş gelişlerinde ortaya çıkan güzel deniz kabuklarıyla ve bulabildiği değerli ne varsa onlarla çuvalını doldurmakla geçirir. Güneş acımasızca onu yakıyor olmasına rağmen, işine devam eder. Ama öğleden hemen sonra çuvalı dolmuştur bile. Tamamen bitkindir, ama mutludur.

 

Evine dönmek üzere yola koyulduğu zaman, boş bir çuval taşıyan başka bir adama rastlar. Yeni gelen, ilk adama bakar ve alay eder.

 

"Şu haline bak! Yüzün kıpkırmızı, saçın da keçe gibi! Giysilerin ter içinde! Yaşlı bir adam gibi iki büklüm duruyorsun. Bir de bana bak! Bir salatalık kadar tazeyim. Benimle yer değiştirmek istemez miydin?"

 

İlk adam cevap verdi: "Şaka mı yapıyorsun? Omzumdaki dolu çuvalı görmedin mi? Eğer senle yer değiştirseydim, senin boş çuvalını doldurmak için baştan başlamam gerekirdi. Nasıl daha iyi olabilirdim?"

 

Bu Tora'nın hayata bakış açısıdır. Hayatın bir varış noktası ve amacı vardır; yerine getirilmesi gereken ve tamamlanması gereken bir gelişim vardır. Bu nedenle, gençlikten ziyade, yaş saygı görmelidir. Tora şunu emreder: "Yaşlının huzurunda ayağa kalk" (Vayikra 19:32). Yaşlı biri, bir âlim ya da dindar biri olmasa bile değerlerle yüklüdür; gençlerin "çuvalları" ise hâlâ boştur. Hayatın her bir yılı, en başarılı gencin ulaşamadığı deneyimi ve bilgeliği getirir. Gençliğin güç ve canlılıkla kaynadığı bir gerçektir, ama bir insanın değeri onun fiziksel yetenekleri ile ölçülemez. Beden ruhun sadece bir süsüdür ve ileri yaşın ruhsal gelişimi, ruhu zenginleştirir.

 

Annemiz Sara bu bakış açısı ile yaşamıştır. Her bir anı sevgi ile yanında taşıyacağı ve sonsuza dek torunları tarafından zevk alınacak değerli bir mücevhere dönüşüyordu. Bu ışığın altında, onun ölümü, yolculuğun artık tamamlandığına ve "Sara'nın Ömrü'nün" tam olarak aydınlandığına işaret ediyordu.

 

Bu kavramları kendi hayatımızla bütünleştirirsek, çok daha fazla mutluluk ve zamana sahip olduğumuzu görürüz. Bu yeryüzünde geçirdiğimiz yıllara değer ve anlam verip, onları dürüstlük, bütünlük, sevgi, iyilik, çalışma ve maneviyatla doldurmalıyız. Hayatın değerini takdir etmeyi öğrenelim. Sara'nın mirasının, bir ömür yaşamanın varisleri olalım.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Okulda, sinagogda yardım faaliyetleri içeren toplu projeleri başlatma ve idare etme işiyle çok ilgili biri olarak, bazen gerçekleşmesi imkânsız görünen zor işleri ele almakla aslında çılgınca davranıp davranmadığımı ve yardımlarını istediğim insanlardan çok fazla şey istemekte hatalı olup olmadığımı merak ediyorum. Yapılacak doğru şey nedir?

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Haye Sara peraşasında, Avraam'ın, kâhyası Eliezer'den oğlu Yitshak için bir eş bulmasını istemesini okuruz. Tora bu kısma şöyle başlar: "Avraam, sahip olduğu her şeyi yöneten, evinin baş hizmetkârına ‘Lütfen elini uyluğumun altına yerleştir' dedi. ‘Oğluma eş olarak, aralarında oturmakta olduğum Kenaaniler'in kızlarından [birini] almayacağına dair, Göklerin ve Yeryüzünün Efendisi Tanrı'nın adına sana yemin ettireceğim. Aksine; anayurduma, doğduğum yere gidecek ve oğluma - Yitshak'a - oradan bir eş alacaksın'" (Bereşit 24:2-4).

 

Hahamlarımız, Eliezer'in kim olduğu hakkında neden böylesine uzun bir girişe ihtiyacımız olduğunu sorarlar. Tora bize, Avraam'ın malî işlerinin yöneticisinin Eliezer olduğunu, Avraam'ın sahip olduğu her şeyin onun kontrolünde bulunduğunu söylemektedir. Evinin en ileri gelen kişisi de odur. Sonra Tora bize, Avraam'ın, para ve zenginlik konusunda Eliezer'e olan bütün güvenine rağmen, yine de Eliezer'e yemin ettirdiğini söyler. Bu durum tutarsız görünmektedir. Avraam zengin biriydi. Rabi Hillel Zaks (Hafetz Hayim'im torunu) kısa bir süre önce, Avraam Avinu'nun kendi döneminde bugünkü Bill Gates'ten bile daha zengin olduğunu söylemişti. O halde bütün bu para ve mülkler konusunda Eliezer'e güvendiyse, nasıl olur da oğlu Yitshak için bir eş bulacağı konusunda ona güvenmemiştir? Kasanın anahtarlarını Eliezer'e vererek ona bu kadar güvenirken, şimdi ona neden yemin ettirme gereği duymuştur?

 

Cevap Rabi Yisrael Salanter tarafından anlatılan bir hikâyeyle anlaşılabilir. Rabi Yisrael bir keresinde bir oteldedir ve sorumlu olan kişi - ki bir Yahudi'dir - kim olduğunu bilmediği Rabi'ye, Şehita'nın (hayvanları nasıl uygun bir şekilde kesileceğinin) nasıl yapıldığını bilip bilmediğini sorar. Rabi buna soruyla karşılık verir: "Neden soruyorsun?" Adam, akşam yemeği için kesilmesi gereken bir hayvanı olduğunu ve onu bir kesimevine götürmektense, Rabi Yisrael'in bunu hemen orada yapma olasılığını merak ettiğini söyler. O zaman Rabi Yisrael, Şehita konusunda bir uzman olmadığı cevabını verir. Aynı gün içinde bir süre sonra, Rabi Yisrael aynı adama gider ve ondan 5 ruble ödünç vermesini ister. O anda adam Rabi Yisrael'e bakar ve şöyle der: "Senin kim olduğunu bilmiyorum; sana nasıl 5 ruble ödünç verebilirim? Bana bu parayı geri vereceğini kim garanti edebilir?"

 

Rabi Yisrael olayın özetini çıkarır: İş Şehita'ya gelince, adam onu tanımamasına rağmen sırf sakalı olduğu için ona güvenmeye hazırdır. Ama konu paraya gelince, Rabi'yi hiç tanımadığını söylemektedir.  Diğer bir deyişle, para o adam için Tora'nın uygulanmasından daha önemlidir.

 

Bu örnek bir noktayı açıkça ortaya koymaktadır: İnsanların öncelik sıralamaları son derece çarpık olabilir. Manevi konular söz konusu olunca, nedense herkese güven gösteririz. Biri size yiyeceğin kaşer olduğunu söyler ve biz onu fazla sorgu sual olmaksızın yeriz. Ama parasal konular söz konusu olunca, hiç kimseye güvenmeyiz ve bir araştırma yapma gereğini görürüz.

 

Tora bize Avraam Avinu'nun bunun tam aksi olduğunu belirtir. Para ve mülk söz konusu olunca, Eliezer'e güveniyordu: "Anahtarlar sende dursun". Para Avraam Avinu için önemli değildi, bu nedenle Eliezer'e güvenmesi kolaydı. Ama Yitshak için bir eş bulmak manevi bir konuydu. Ve maneviyat söz konusu olunca, Avraam Avinu için salt güven yeterli değildir: "Lütfen bana yemin et". Eğer Eliezer para çalsaydı, bu önemliydi, ama telafi edilebilirdi. Ama eğer çöpçatanlıkta bir hata yapsaydı, sonuç Yisrael'in tüm kaderini etkilerdi.

 

Bu nedenle, Tora Avraam'ın Eliezer'e yönelik çelişkili yaklaşımını vurgulamaktadır. Eliezer her konuda güvenilen baş hizmetkârdır. Ama bu sadece Avraam'ın parası ve maddi varlığı için söz konusudur. İş manevi konulara gelince, Avraam Avinu'nun doğru öncelikleri vardır. Biz de, manevi ihtiyaçlarımıza ve Tora'nın uymaya gelince, Atamız Avraam ile aynı önceliklere sahip olmalıyız. Daha temkinli olmalıyız. Daha az önemli konulara gelince, onları akışa bırakmalı ve o kadar ciddiye almamalıyız.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Babayı ve anneyi onurlandırmak Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "Babanı ve anneni onurlandır" (Şemot 20:12).

 

Uygulama: Hahamlarımız şöyle öğrendiler: İnsan üzerinde üç ortak vardır: Tanrı, babası ve annesi. İnsan babasını ve annesini onurlandırdığı zaman Tanrı "Bunu, sanki aralarında Ben de varmışım ve [onları onurlandırarak] Beni de onurlandırmış gibi kabul edeceğim" der (Talmud - Kiduşin 30). Bunun devamında şöyle yazılıdır: Rav Yosef, annesinin ayak seslerini duyduğu zaman "Şehina [=Tanrı'nın Kutsal Varlığı] geliyor; O'nun Huzuru'nda ayağa kalkayım" derdi. Buradan, ebeveyni onurlandırma mitsvasının son derece önemli olduğu görülmektedir. O kadar ki, Hahamlarımız bunu Tanrı'yı onurlandırmakla eş tutmuşlardır. Şulhan Aruh da kanunu böyle belirler (Yore Dea 240): "Kişi, babasını ve annesini onurlandırma konusunda çok dikkatli olmalıdır". Talmud, Rabi Tarfon'un, annesini yatağa kaldırdığını, yataktan inmek istediğinde de yere sırtını annesine basamak olarak kullandırdığını, ancak diğer Hahamlar'ın ona, buna rağmen mitsvanın yarısını bile yerine getirmiş olmadığını söylediklerini kaydeder.

 

"Onurlandırmaktan kastı nedir? Onu yedirir, içiriri, giydirir, örter, getirir ve götürür" (Şulhan Aruh, aynı yer). Ve şöyle devam eder Şulhan Aruh: "Ve her şeyi güler yüzle yapmak gerekir, zira kişi ebeveynine her gün besili hayvanlar yedirse bile, bunu asık suratla yaparsa cezayı hak eder. Rabi Moşe İserliş şu eklemeyi yapar: "Aksi de doğrudur. Eğer bir kişi, babasını çok daha zor bir işten kurtarmak için değirmende öğütme işine bile koşarsa ama onun kalbine hitaben güzel sözler söyleyip niyetinin iyi olduğu konusunda onu ikna ederse, Gelecek Dünya'ya hak kazanır." Buradan, ebeveyni onurlandırma mitsvasının temelinde, onlara hizmet etmek ve mutlu etmek olduğu öğrenilmektedir.

 

"Kişi, babasının önünde ayağa kalkmakla yükümlüdür" (Şulhan Aruh, aynı yer). Başka bir deyişle, bir kişi otururken babası onun önünden geçerse ya da bulunduğu odaya girerse, ayağa kalkması gerekir.

 

Bir kadın da, tıpkı bir erkek gibi, ebeveynini onurlandırmakla yükümlüdür, ancak evli bir kadın, kocasının tasvip etmediği türdeki onurlandırma hareketlerinden muaftır.

 

Maase: O sabah, Tsefat'taki büyük sinagogda Kadiş söyleyenlere, yaşlı Rav Ridvaz'da katılmıştı. Babasının ölüm yıldönümüydü. Kadiş'in ardından Ridvaz yerine dönmedi, orada düşünceli bir şekilde durdu, sonra da sessizce ağlamaya başladı. Ailesinden biri ona yaklaşıp neden ağladığını sordu. Babası öleli çok uzun zaman olmuştu; öyleyse neden ağlamayı şimdi hatırlamıştı? Ridvaz gözlerini kaldırdı ve anlatmaya başladı:

 

"Çocukluğumda ailemiz son derece fakirdi. Evimiz neredeyse tamamen boştu ve zar zor yiyecek bir şeyler vardı. Babam fırın yapıp satardı ve geçimi zorlukla sağlıyordu. Annem de fedakârca çocukların büyütülmesi ve eğitimiyle meşguldü. Ama bir şeye çok önem verirlerdi: Tora bilgisi konusunda ilerlememe için bana en iyi hocayı tutmuşlardı.

 

"Bir gün hocam, anne-babama iletmem için bana bir not verdi. Üç aydır maaşını alamamaktan yakınıyor, evde onun da beslemesi gereken çocukları olduğunu hatırlatıp, hemen ödeme yapılmaması halinde yerime başka bir öğrenci almayı düşündüğünü yazıyordu. Annem ve babam çaresiz kalmıştı. Evde satacak bir şey yoktu, babamın da fırın yapacak hammaddesi tükenmişti. Birden babam bir fikri olduğunu söyledi. Evdeki fırını söküp satacaktı. Hemen o gece işe koyuldu ve fırını sattı. Ertesi gün hocama elimde parayla gittim. Ancak ertesi gece, bu ücretin ne kadar pahalı olduğu ortaya çıktı. Evdeki soğuk dayanılır gibi değildi. Ancak annemle babamın gözlerindeki mutlu parıltı, kimsenin o sert Avrupa soğuğunda şikâyet etmemesini sağlıyordu.

 

"İşte bu sabah dua için sinagoga gelmeye hazırlanırken, büyük bir sağanak yağmaya başladı. Bu yaşlı halimle hastalanmaktan korktuğum için az daha tefilaya gelmeyecektim. Ama işte tam o sırada ebeveynimin fedakârlığı geldi aklıma. Ve soğuk yüzünden babam için Kadiş söylemeye gelmemeyi düşünmüş olmaktan utanç duydum. İşte onun için ağladım demin, çünkü aklımdan bir düşünce geçti: Anne ve baba, çocukları için ne kadar büyük fedakârlıklara katlanmaya hazırlar; buna mukabil, çocuklar buna karşılık verip ebeveyni onurlandırma mitsvasını yerine getirme konusunda ne kadar üşengeçler!"

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Cemaatin ihtiyaçlarıyla büyük bir bağlılıkla ilgilenme ayrıcalığına sahip olmanız ne kadar büyük bir şans! Sorunuz,  zaten Rabi Yeuda Anasi'nin oğlu Rabi Gamliel tarafından Pirke Avot'ta (2:2) cemaatin refahı için çalışan kişilere verdiği nasihatte cevaplandırılmış. Aşağıda, Rabi gamliel'in sözlerinin, Bartanura'lı Rabi  Ovadya'nın açıklamalarıyla genişletilmiş halini bulacaksınız:

 

1.        Hevesinizin sadece Tanrı adına olduğundan ve başarınız için şahsi övgü almak istemediğinizden emin olun.

2.        Cemaat için giriştiğiniz işleri yetenekleriniz sayesinde değil, cemaatin ve atalarının liyakati sayesinde başaracağınızdan emin olun.

3.        Davanız için, verdiklerinden fazlasını verebilecek insanlardan daha fazla istemeye tereddüt etmeyin. Çünkü atalarının liyakati bu isteğinizi karşılamalarına yardımcı olacaktır.

4.        Başarıyı kazanan sizin yetenekleriniz, amaca ulaşan da sizin paranız olmamasına rağmen, Tanrı'nın sizi, bütün bunları tek başınıza yapmış gibi ödüllendireceğini hatırlayın.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Pazartesi ve Perşembe Günleri Tefila Düzeni

 

Şehrimizdeki geleneğe göre, Pazartesi ve Perşembe günleri Tefila düzeni [bunlar özel günlere rastlamadığı zaman] şöyledir:

 

Behazara'dan sonra Aşamnu, Ma Nomar Lefaneha, Rahum VeHanun, Avinu Malkenu, [E-l Meleh, Anşe, E-l Meleh, Tamanu, E-l Meleh, E-loenu,] Veu Rahum, Ana Meleh Rahum, Apoteah Yad, Hatsi Kadiş. Bunun ardından Sefer Tora çıkartılır ve haftanın peraşası okunur. Üç Ole çağırılır; toplamda en az 10 ve her Ole'ye en az 3 pasuk okunur. Sonra Hatsi Kadiş söylenir; ardından Aşre, Lamnatseah, Uva Letsiyon, Kadiş Titkabal. Daha sonra Sefer Tora, Ehal Akodeş'e geri götürülür ve dua diğer günlerdeki gibi devam eder.

 

Haftanın Sözü

[Mehilta]

 

Adil yargıda bulunan bir yargıç, dünyanın yaratılışında Tanrı'nın ortağı addedilir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.