Yazdır

cezaRavlarımızın anlattığı bir öyküye göre: Bir çocuk bir şişe kırmış. Babası onu tokatlamakla tehdit etmiş. Çocuk korkudan evden kaçmış ve derin bir çukura atlayarak kendini öldürmüş.

Buna benzer olaylara karşı bizi uyarmak için Ravlarımız şöyle der:

"İnsan çocuğunu tokat atmak gibi [küçük bir cezayla] dahi tehdit etmemelidir. Ya cezayı hemen yerine getirmeli ya da herhangi bir şey söylemekten kaçınmalıdır." (Semahot 2:5-6)

Ravlarımızın dile getirdiği bu bilgece sözler çoğunlukla göz ardı edilmekte, bu tür davranışların sonucunda bazı korkunç olaylar yaşanmaktadır. 1998'de (24 Ekim, Morrilton, Arkansas) New York Times gazetesinde yayınlanan şu habere bir göz atın:

Little Rock şehrinin elli kilometre kuzeybatısındaki küçük kasabada polis komiserinin raporuna göre sekiz yaşındaki bir çocuk, bu hafta evinde kendini silahla vurdu. Çocuğun annesi eve kötü bir karne getiren oğlunu dövmek için bir sopa alma niyetiyle o anda evin dışına çıkmıştı. Detektif Rustı Quinn'in anlattığına göre, Çarşamba günü, Christopher Parks adındaki çocuk bir dolabın üzerine tırmanarak duvarda asılı tüfeği almış, buruşturduğu dolap örtüsünü düzelttikten sonra da kendisini başından vurmuş. Üçüncü sınıf öğrencisi olan Christopher, Perşembe günü öldü.

New York Times'taki bu haberin başlığı şöyleydi: "Kötü Karne Çocuğun İntiharına Sebep Oldu."

Aslında bu başlık anlamsızdı. İntihara neden olan ne bu haberdeki kötü karne, ne de Rav'ın öyküsündeki kırık şişeydi. Asıl sebep annenin kötü karneye, babanın da kırık şişeye tepkisiydi. (Anne herhalde buna benzer olaylarda daha önce de bu tür tepkiler göstermişti. Evde kolay erişilebilir bir silahın bulundurulması da işin diğer bir yönü...) Dayakla tehdit edilen çocuklar çoğunlukla kendilerini öldürmezler. Ancak bazı çocuklar diğerlerine göre daha korkak veya duygusal açıdan daha dengesiz olabilir. Anne ve babalar, korkutucu tehditler dile getirdiklerinde çocuklarında yarattıkları duygusal karmaşanın farkında olmalıdır. Şair Wiliam Butler Yeats otobiyografisinde, Wiliam Middelton'un şu düşündürücü sözlerini aktarmaktadır: "Çocukların dertlerini hafife almamalıyız. Onların dertleri bizimkilerden daha ciddidir. Zira biz dertlerimizin ne zaman sona ereceğini tahmin edebiliriz. Onlarsa dertlerinin sonsuza kadar süreceğini zannederler."

Çoğu anne veya baba düşünmeden zalim tehditler savurur. Bir lokantadayken bir annenin küçük çocuğuna söylediği şu sözlere dikkat edin: "Çok terbiyesizsin. Eğer değişmezsen seni şu karşıda oturan ailenin çok daha nazik çocuğu ile takas edeceğim." Anne, kendisinin ne kadar terbiyesiz olduğunun farkında değildi herhalde.

Çocuklarınıza karşı merhametli olun. Onları korkutmayın, tehdit etmeyin.