Yazdır

Öfke ve hiddet, insanın doğru karar vermesini engeller, yargı becerisini gölgeler. Talmud'a göre aklı başında olan bir kişi kızdığında bilgeliğini yitirir (Nedarim 22b). Bamidbar kitabındaki bir öyküde Yahudi geleneğine göre peygamberlerin en önemlisi sayılan Moşe, İsrailoğullarının su kıtlığı konusunda devamlı olarak şikayet etmelerine çok kızmıştır.

Tanrı Moşe'ye, onlara su vermesini sağlamak için, kocaman bir kayaya konuşmasını emreder. Ancak Moşe kayaya sert bir darbe vurarak şöyle haykırır: '' Dinleyin ey sizi isyankarlar, sizin için bu kayadan biz su çıkartalım mı? '' (Bamidbar 20:10).

Kızgın olduğumuz zaman eşyalara vurmaya, aşırı tepki göstermeye ve belki de aptalca sözler söylemeye meyilli oluruz. Belki de Moşe bunu kastetmemişti ama, kullandığı ''biz'' sözcüğü mucizeyi kendinin ve yanında duran kardeşi Aaron'un gerçekleştireceği izlenimini vermiştir. Bu sözler İsrailoğullarının kafasında, Moşe ve Aaron'un kendilerini birer tanrı olarak gördükleri hatalı inancını yaratmış olabilir. Moşe bu öfkeli çıkışın bedelini ağır bir şekilde ödemişti: Tanrı onun vadedilmiş topraklara girişini engellemişti (Bamidbar 20:12).

Siz de, Moşe gibi, kızgın bir anınızda sonradan pişman olacağınız sözler söylediğinizi anımsıyor musunuz? Eğer hatırlamıyorsanız, bu sadece belleğinizin zayıf olduğunun bir göstergesidir.

Öfkeli olduğumuz zaman, karşımızdaki kişinin karakterine veya kişiliğine hakkımız olmadan saldırırız. Çoğumuz bu gibi zamanlarda, ''daima, her zaman'', ''asla, hiç bir zaman'' gibi sözcükler kullanırız. (''Dokunduğun her şeyi daima bozarsın'', ''Kendinden başka hiç kimseyi asla düşünmezsin''...).

Bu tip sözlü saldırılar, karşımızdaki insanın moralini bozar ve o kişinin kendini gerçek bir beceriksiz olarak görüp o şekilde tepki vermesine sebep olur: '' Evet doğru, ben her zaman herşeyi mahvederim...'' veya, ''Haklısın, ben çok bencil bir insanım, sadece kendim için iyi olanı düşünürüm...''.

Daha da önemlisi bu tip saldırılarda yaptığımız ithamlar gerçek olmadığı için bu davranışımız ahlak yönünden de hatalıdır. Çoğu zaman karşınızdaki kişi, yönelttiğiniz suçlamada belirttiğiniz gibi beceriksiz veya bencil değildir.

Öfkemizi ve dilimizi kontrol altında tutmak için şu yöntem çok işe yarıyabilir: Öfkenizi sözcüklerle ifade ederken sadece kızgınlığınıza sebep olan olayla kendinizi sınırlandırın. Ne kadar sinirli veya tenkite eğilimli olursanız olun, öfkenize sebep olan olaya odaklı bir şekilde konuşursanız, kalıcı bir zarar verebilecek sözler sarfetmemiş olursunuz. ''Daima'' ve ''asla'' gibi sözcükler, veya sizi kızdırmış olan o kişinin geçmişte yapmış olabileceği her türlü davranışı toplu bir şekilde o anda ortaya sermek, insanların size yönelik affedilemeyecek ve unutulamayacak sözcükler sarfetmesine sebep olabilir.

Bu prensibi hepimiz muhakkak birkaç kez ihlal etmişizdir. İyi hatırlayalım herhalde her seferinde de sonradan pişmanlık duymuş, davranışımızın haksız, zalim ve hatalı olduğunu düşünmüşüzdür.

Eğer çok çabuk öfkelenmeye meyilli iseniz, onbirinci yüzyıl Yahudi şair ve filozof Solomon ibn Gabirol'un sözleri size yol göstermelidir: '' Daha söylemediğim bir sözü geri çekebilirim, ancak zaten söylemiş olduğum bir sözü geri çekmem mümkün değildir. '' ***