Yazdır

Yahudi ahlak kurallarına göre, yas tutulan bir eve gidildiğinde yas tutan kişi konuşmaya başlamadan önce ziyaretçinin hiçbir şey söylememesi gerekir. Peki, konuşmaya başladıktan sonra nasıl davranılmalıdır?

Herşeyden önce, ne dememek gerektiğini öğrenmek gerekir. Bazen, ziyaretçilerin iyi niyetli ancak düşüncesiz ve patavatsız sözleri, yas tutanlara büyük acılar verir. Yazar Doug Manning, çocuğunu kısa bir süre önce kaybetmiş olan bir kadından bahsetmektedir: Kadın evinde hıçkırıklara boğulmuş bir halde oturuyormuş...

Kadının bu kadar acı çekmesinden rahatsızlık duyan arkadaş ve akrabaları, onu alışılagelmiş laflarla teselli etmeye çalışıyorlardı. "Hadi canım, kendini toparla biraz..." "Böyle devam edemezsin..." "Hadi, ağlama artık..."

Gözleri kan çanağına dönmüş olan kadın başını kaldırıp şöyle rica etmiş: "Acımı benden almayın. Bu acıya layığım. Bu acıyı çekmem gerek!"

Yas tutanları ziyaret edenlerin etik sorumluluklarını konu eden farklı ve duygulu çalışmasında Yahudi eğitimci Dr. Ron Wolfson, sevdiklerini yeni kaybeden kişilere yönelik kullanılan alışılagelmiş sözlerin bir listesini sunar. Bu sözlerin bir kısmı, belki de, vefattan birkaç ay sonra merhumun yakınlarına söylenebilir niteliktedir. Ancak o ilk acılı haftalarda bu sözlerin hiçbiri uygun değildir.

"Hayatını sürdürmen gerekiyor."
"Neler hissettiğini çok iyi anlıyorum."
"Uzun bir yaşamı oldu."
"Bu kadar uzun bir süre yanınızda olduğu için çok şanslısınız."
"Şükredin ki ikinci bir çocuğunuz var."
"Daha gençsiniz. Çocuk yapacak çok vaktiniz var."
"Ağlama!"
"Kendini bu kadar çok üzme!"
"Kendini toparla!"
"Sakinleş biraz!"
"Çocukların için güçlü olman gerekiyor."

Aslında yapılabilecek en duyarlı şey, yas tutan kişinin hissetiklerini onaylamaktır: "Ağlaman çok doğal." "Herhalde çok acı hissediyorsun..." "Neler hissettiğini anlamam çok zor..."

Sonuç olarak Wolfson şöyle demektedir:

Taziye konusunun uzmanlarının belirttiği gibi, acı çeken birine verilebilecek en önemli armağan, (acısı ne kadar şiddetli, davranışı ne kadar "sıkıntı verici" olursa olsun ve siz o kişiyi ne kadar çok sakinleştirmek ve her şeyin daha iyi olacağı konusunda ikna etmek isterseniz isteyin) kişinin hislerinin, düşüncelerinin, tavırlarının ve davranışlarının tamamiyle ve yargı yürütülmeden kabul edilmesidir.

Onu teselli etmeye çalışan kişilerin dile getirdiği sıradan sözlerden rahatsız olan kadının bize hatırlattığu gibi, yas tutan birini ziyaret ettiğinizde göreviniz o kişinin acısını "almak" değil, varlığınızla o kişiyi rahatlatmaktır. Yapabileceğiniz tek şey budur. Ve iyi yapılırsa bu, çok yüce bir davranıştır. ***