Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  27 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:21

5:32

-----

Yeruşalayim

4:14

5:26

Tel Aviv

4:35

5:33

15 Heşvan

Tel Aviv

4:29

5:27

İstanbul

5:54

6:34

5768

İstanbul

4:45

5:25

V A Y E R A

 Hatırlatmalar:

 

ü 1 Kasım Perşembe: 15 Kasım 2003 Terör Kurbanlarını Anma Günü

 

 

Bu HP  …..’nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 18:1-22:24)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, 99 yaşındaki sünnetini takip eden üçüncü günde, Avraam Avinu’ya görünür; fakat Avraam, çöl sıcağında birden bire ortaya çıkan üç konuğa yiyecek hazırlamak üzere konuşmayı yarıda keser. Gerçekte insan kılığında melekler olan üç konuktan ilki, tam bir yıl sonra, kısır olan Sara’nın bir oğul doğuracağını bildirir. Sara güler.

 

Avraam, kötülükleriyle ünlü şehrin yok olmaması için Tanrı’ya yalvarır. Üç melekten ikisi, yok edilmeye mahkûm edilen şehre gelir. Avraam’ın burada yaşayan yeğeni Lot, onlara misafirperverliğini gösterir ve Sedomlu serseri kalabalığın niyetlendiği kötülükten onları korur. İki konuk, bölgeyi tersyüz etmeye, bu arada da Lot ile ailesini kurtarmaya geldiklerini açıklarlar. Kaçtıkları sırada ateş ve kükürt yağmuru ile yok olan şehre bakmamaları söylenmesine karşın, Lot’un eşi bu uyarıya uymaz ve dönüp baktığı anda tuzdan bir sütun haline gelir.

 

Lot, iki kızıyla bir mağaraya sığınır. Dünyada başka kimsenin kalmadığını düşünen kızları, babalarını sarhoş edip ondan hamile kalırlar. Bu olayın ardından doğan iki oğul, Moav ve Amon uluslarının atalarıdır.

 

Avraam Gerar’a taşınır. Burada, kral Avimeleh, kendisini Avraam’ın kız kardeşi olarak tanıtan Sara’yı sarayına alır. Bir rüyayla, Tanrı Avimeleh’i uyararak, Sara’yı kocasına geri vermediği takdirde öleceğini söyler. Avraam, açıklama bekleyen Avimeleh’e, Sara’nın güzelliği sebebiyle kendisini öldürmelerinden korktuğunu söyler.

 

Tanrı, Sara’ya vermiş olduğu sözü tutar ve Avraam’ın bir oğlu olur; adını Yitshak (“gülecek”) koyarlar. Yitshak sekiz günlükken sünnet edilir. Bu sırada Avraam 100, Sara ise 90 yaşındadır. Agar ve Yişmael Sara’nın isteği ve Tanrı’nın onayı üzerine Avraam’ın evinden kovulurlar. Çölde dolaşırlarken, Tanrı, ölecek hale gelen çocuğun sesini duyar ve bir kuyu göstererek onları hayatta tutar. Avimeleh, Beer-Şeva’da Avraam’la bir antlaşma yapar ve bunun işareti olarak, Avraam Avimeleh’e yedi kuzu verir.

 

Tanrı, Yitshak’ı Moria Dağı’nda (Yeruşalayim) korban olarak getirmesini emrederek, Avraam’ı sınar. Yitshak bağlanıp sunağa yerleştirilir ve Avraam, oğlunu boğazlamak üzere bıçağı kaldırır. Göklerden gelen bir ses onu durdurur; Yitshak’ın yerine, boynuzlarından çalılıklara takılmış bir koç korban edilir. Avraam, yeğeni Betuel’in Rivka isimli bir kızı olduğuna dair haber alır.

 

DEVAR TORA

[“Legacy” / Rabi Naftali Reich – www.torah.org]

 

Açık Kapının Ardında

 

Bu haftaki peraşanın kabarık sayfalarından, misafirperver iki adamın hayat dolu görüntüsü açığa çıkmaktadır. İlk olayda, yeni geçirdiği sünnetten sağlığına kavuşmaya çalışan saygıdeğer Avraam, tesadüfen (?) evinden geçmekte olan üstü başı toz içindeki üç yolcuya mükellef bir ziyafet hazırlamaktadır. Daha sonra, esasında gizli melekler olan bu üç kişi, yolculuklarını, halkının yozlaşmışlığı yüzünden, ilahî bir ceza ile yok edilecek olan Sedom’a doğru sürdürürler. Sedom’da yolcular Avraam’ın yeğeni Lot’un onları evine davet etmesi ile ağırlanırlar. Felsefî olarak misafirperverliğe karşı olan Sedom halkı çok öfkelenir ve Lot misafirlerini korumak için hayatını tehlikeye atar.

 

Hem Avraam hem de Lot misafirperverlik hareketinde bulunmalarına, hatta Lot bu uğurda hayatını ortaya koyar görünmesine rağmen, nedense kaynaklarımızda Lot’tan misafirperverlik ve nezaket emsali olarak bahsedilmez. Bu konuda hep Avraam örnek gösterilir; oysa kendisinin bu amaçla hayatını ortaya koyduğu anlatılmamaktadır. Öyleyse neden Lot değil de Avraam?

 

Lot adındaki bu adama, Sedom’da bütün komşularına meydan okumaya hazır olan o kadar iyi ve misafirperver adama daha yakından bir göz atalım. Ama bir dakika! Sedom mu? Bu kadar yüksek erdemleri olan bir adam, nasıl olur da tamamen çürümüş olan Sedom şehrinde yaşamayı seçmiştir?

 

İşte Lot’un karakterinin anahtarı burada gizlidir. Lot, amcası Avraam’ın evinde uzun süre yaşamıştı. Avraam’ın yaşam tarzına, dikkat çekici iyiliğine, efsanevî misafirperverliğine, saf ve temiz karakterine tanık olmuş ve bu özelliklerin Avraam’a ne kadar büyük bir konum ve itibar kazandırdığını görmüştü. Lot kendi hayat tarzını düzene sokmaya başladığı zaman, farkında olmadan Avraam’ın hayat tarzını izledi. Avraam iyi yürekliydi. O da öyle oldu. Avraam misafirperverdi, o da öyle oldu. Bunlar onun varlığında, başka hiçbir model tanımayacak şekilde, bir örnek teşkil etti.

 

Ne var ki her şey yüzeyseldi. Lot’un iyiliği derin bir inançtan veya başkaları ile yoğun bir duygu alışverişinden kaynaklanmıyordu. Bütün iyi hareketleri, düşünmeden, alışkanlık haline getirdiği hareketlerdi. Başka türlü hareket etmek, yaşantısının dengesini bozardı. Derinlerde, hırslı, başkalarının ihtiyaçlarına duyarsız, bencil gerçek Lot yatıyordu. Yaşayacak bir yer seçmesi gerektiği zaman, Lot’un karakterinin gizli yanı, gerçek karakterine uygun bir yerde yerleşmesini sağladı. Açgözlülüğün ve bencilliğin en doruk noktası olan Sedom’u seçmiş olması, bize onun karakterinin gerçek doğasını yansıtır.

 

Bununla beraber, Sedom’da bile eski alışkanlıklar devam etmiş ve Lot, hayatı pahasına dahi olsa da, misafirperverliğini sürdürmüştür. İnsanların alışmış oldukları aile modelini bozmaktansa, ölümü göze almaları çok sık rastlanan psikolojik bir olgudur. Lot böyle bir adamdı. Alışkanlıkları olan biriydi; ama bunlar iyi birer alışkanlık olmasına rağmen, sonuçta yine de alışkanlıktı, prensip değildi.

 

Avraam ile Lot arasındaki fark sonraki nesillerde ortaya çıkmıştır. Avraam iyilikseverlik timsaliydi, bu nedenle, bu özelliği tüm zamanlarda hatta bugüne kadar, torunlarına geçmiştir. Hâlbuki Lot’un iyiliği yüzeyseldi ve onun torunları olan Amon ve Moav’ın soyundan gelen iki ulus, misafirperverlik gösterebilecekleri bir ortamda nankörce davranarak onun gerçek doğasını ortaya çıkarmışlardır.

 

Talmud (Taanit 5b), Rabi Nahman’ın bir keresinde, Rabi Yitshak’tan bir beraha istediğini anlatır. Rabi Yitshak şöyle cevap verir: “Sana bir öykü anlatayım: Bir zamanlar bir adam çölü geçerek yolculuk ediyordu. Aç, yorgun ve susamış olarak bir vahaya varınca meyvelerle dolu bir ağaç ve hemen yanında bir dere gördü. Meyveyi yiyip, suyu içtikten sonra, ağacın gölgesinde dinlendi. Serinleyince gitmek için ayağa kalktı. Ama ilk önce muhteşem ağacı mübarek kılmak istedi.

 

‘Ey ağaç, ağaç, seni nasıl mübarek kılayım?’ diye sordu. ‘Seni tatlı meyve için mübarek kılamam, çünkü zaten meyvelerin tatlı. Seni büyük bir gölge için mübarek kılamam, çünkü zaten büyük bir gölgen var. Seni bir akarsu için mübarek kılamam, çünkü zaten bir su kaynağın var. Tek söyleyebileceğim şey şu: Tanrı senin tekrar ekilen tüm filizlerinin de senin gibi olmasını sağlasın!’ Aynı şey senin için de geçerli Rabi Nahman” diye konuşmasını bitirdi Rabi Yitshak. “Senin Toran, paran ve oğulların var. Tek söyleyebileceğim şey şu: Tanrı, oğullarının da senin gibi olmasını sağlasın.”

 

Otoriteler şunu merak ederler: “Rabi Nahman başka bir berahaya yer bırakmayacak kadar çok mu şeye sahipti? Geriye çocuklarının mübarek kılınmasından başka bir şey kalmamış mıydı? Doğrudan onu mübarek kılacak bir nokta yok muydu?”

 

Bunun cevabı Rabi Nahman’ın Tora ile olan ilişkisinde yatar. Ona verilen beraha, onun Tora ile olan ilişkisi ve bunun yol açtığı karakter asaletinin, Rabi Nahman’ın Tora’yla tamamen bütünleşeceği derecede derin ve güçlü olması yönündeydi. Bu olduğunda, çocukları da otomatik olarak onun davranışlarını örnek alacaklardı. Bu nedenle, beraha aslında Rabi Nahman’ın kendisineydi, ama bu çocuklarında ortaya çıkacaktı.

 

Kendi yaşantımızda, değerlerimizin ve kendi hayat tarzımızın, hatta yaptığımız iyi hareketlerin ve mitsvaların sadece birer alışkanlık mı, yoksa inancımızın ve gerçek duyarlılığımızın ürünü mü olduklarını kendimize sormalıyız. Şunu hatırda tutmak yararlı olacaktır: Lot’un çocukları onun “ne yaptığını” değil, gerçekte “ne olduğunu” taklit etmişlerdir. Onun dıştan görünen yüzeysel davranışlarını değil, altta yatan gerçek, ama problemli kişiliği benimsemişlerdir. Eğer çocuklarımızın bizim yolumuzu izlemelerini istiyorsak, Avraam gibi olmalıyız; diğer bir deyişle “yaptıklarımız” ve “gerçek kişiliğimiz” aynı olmalı, örtüşmelidir. Zira çelişki olursa, çocuklarımız da bizim yüzeysel davranışlarımızı değil, gerçek kişiliğimizi özümseyeceklerdir.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik’in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Geçenlerde, bir konferansın ortasındayken, bir cep telefonunun çalma sesi durmama neden oldu. Bu beni çok rahatsız etmişti, çünkü konuşmaya başlamadan önce, bütün cep telefonlarının kapatılmasını rica etmiştim. Böyle bir durumda, yapılması gereken doğru şey nedir?

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour – www.dailyhalacha.com]

 

Perşamızın başından sonuna kadar, hâkim olan bir tema vardır. Peraşanın başında, Avraam Avinu’nun Berit Mila gibi büyük bir ameliyata nasıl dayandığını okuruz. Üçüncü gün, yani ağrısının en üst düzeyde olduğu günde, dışarıdaki hava korkunç derecede sıcaktı ve Avraam Avinu teknik olarak misafirperverlik mitsvasından, misafir ağırlamaktan muaftı.

 

İçinde bulunduğu şartlar, onu “AnusÇaresiz” durumuna sokmuştur ve genel kurala göre “Anus, Rahamana PatreŞartların Çaresiz Bıraktığı [ve bu nedenle mitsvayı yerine getirememiş] Birini Tanrı Affeder”. Böylece Avraam bu şartlar altında gerçekten de misafirperverlik mitsvasından muaftı. Ama muaf olmak Avraam Avinu için yeterli değildi. O daha yüksek bir seviyedeydi. Yukarıda bahsettiğimiz kurala göre çaresiz biri mitsvayı yerine getiremediği için “affedilir”; ama bu, onun mitsvayı yerine getirmiş gibi bir ödülü hak edeceği anlamına gelmez. Bu yüzden, Avraam Avinu mitsvayı yerine getirmediği için üzgün olduğunu göstermek amacı ile her türlü çabayı harcamıştır. Zira başka bir prensibe göre bir kişi, belirli bir mitsvayı yerine getiremediği için samimi bir keder duyuyorsa, Tanrı o kişiye bu mitsvayı yerine getireceği bir ortam yaratır. İşte bu nedenle Tanrı Avraam’a üç misafir getirerek, ona “Ahnasat OrehimMisafirperverlik” mitsvasını bu ortamda bile yerine getirme vermiştir.

 

Aynı kavram peraşanın sonunda anlatılan Akeda olayında tekrar ortaya çıkmıştır. Avraam, Yitshak’ı korban etmek üzere son hamleyi yapmak üzereyken melek onu durdurmuş, böylece Avraam bir kez daha Anus durumuna düşmüştür. Tanrı bu melekle gönderdiği mesaj yoluyla, Avraam’ı bu mitsvayı yerine getirmekten muaf tutmuştur. Ancak Avraam Avinu’nun karakteri gereği, bir mitsvadan muaf olmak onun için bir rahatlık sebebi değildir. O mitsvayı aktif olarak yerine getirmek ve onun getireceği manevi liyakati edinmek isteyen bir karaktere sahiptir. Avraam, yasal bir muafiyet peşinde değildir. Bu nedenle, Tanrı’ya dua etmiş ve Tanrı da ona korban etmesi için bir koç vermiştir.

 

Burada yine bir mitsvayı yapamamış olmanın getirdiği kederin ödülünü görmekteyiz. Tanrı böyle bir durumda kişiye o mitsvayı bir şekilde yerine getirme fırsatı tanır. Bu nedenle, Avraam korban olarak koçu kestiği ve yaktığı zaman, bu onun adına sanki Yitshak’ı korban etmiş gibi kabul edilir, çünkü Avraam, mitsvayı yerine getirmemenin nedeniyle samimi bir keder hissetmiştir.

 

Avraam’la ilgili bu iki örnek, mitsvalarla ilgili sahip olmamız gereken çok önemli bir tavrı ortaya koymaktadır.  Bir mitsvayı yapmak zorunda iken, sonra bir sebeple ondan muaf olunca mutlu olmamız yeterli değildir. Bazen hava bizim Sinagog’a gitmemiz için elverişli olmayabilir, ya da benzeri bir sebepten dolayı herhangi bir mitsvadan muaf olduğumuzu düşünebiliriz. İşte Hahamlarımız, böyle durumlarda muafiyetin yeterli olmadığını öğretirler. Kişi muaf olsa bile, mitsvayı yerine getiremediği için samimi bir eksiklik hissetmelidir ve bunun ödülü olarak Tanrı ona bu mitsvayı yerine getirme ortamı sağlayacaktır.

 

Aynı kavram çalışan insanlar için de geçerlidir. Tüm Yahudiler, sürekli olarak Tora öğrenmekle yükümlüdürler. Ancak bir kişi ekmek parası için çalışıyorsa, çalıştığı süre boyunca Anus konumundadır ve Tora öğrenme mitsvasından muaf hale gelir. Ama bunun bir şartı vardır. Kişinin gerçekten Anus sayılması için çalıştığı zaman ‘Keşke şimdi oturup Tora öğrenebilseydim’ şeklinde bir ruh hali içinde olması gerekir. Hafets Hayim, bir kişi böyle bir ruh halinde olduğu takdirde, Tanrı’nın ona çalışmak zorunda olduğu tüm saatleri telafi edecek kadar Tora öğrenme vakti yaratacağını öğretir. Kişi, çalışmadığı saatleri Tora öğrenimine adama suretiyle bu süreyi telafi edebilir. Ancak bir kişi sabah bir saat çalıştıktan sonra işe gittiyse ve sonra boş zamanı olmasına rağmen “ben bugünlük öğrenim vergimi ödedim, daha çok öğrenmeme gerek yok” tavrı içindeyse, işte geçirdiği saatler için liyakat elde edemez.

 

Sonuç olarak, kişinin bir mitsvadan muaf olduğunuz zamanlarda takındığı tavır çok önemlidir. Avraam’ın tavrı çok güçlüydü. O misafir ağırlayamadığı için çok üzgündü, bu nedenle Tanrı ona misafirleri verdi. Aynı sebeple onu birçok sınavdan geçirdi ve sonunda Avraam, bu tavrı sayesinde Büyük İnsan oldu.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein – www.komemiut.org]

 

 

Mitsva: Şabat günü, “melaha” adı verilen, genel olarak yaratıcı ya da insan zekâsının üstünlüğünü vurgulayan işleri yapmaktan uzak durmak Tora’nın bir emridir. Pasukta söylendiği gibi. “Yedinci günde işi bırakmalısın” (Şemot 23:12).

 

Uygulama: Şabat günü yapılması yasak olan işlerin hepsine burada değinmek mümkün değildir. Ancak kişi düzenli ve sürekli tekrar içeren bir öğrenimle bu hayati konuyu ciddiye almalıdır. Burada yasak iş kategorilerinden “ayıklama” (İbranice: Borer) konusundaki temel kuralı vermekle yetineceğiz:

 

Şabat günü herhangi bir karışımı birbirinden ayırıp düzene sokmak, şu üç kural yerine gelmediği sürece yasaktır: “Yiyecek, elle, hemen”. [1] Yiyecek: Bir kişi önündeki karışımdan “yiyeceği”, yani kendi arzuladığı şeyi çekip alabilir ve istemediğini orada bırakabilir [ama istemediğini ayırıp istediğini orada bırakması yasaktır]. [2] Elle: Bu işlem elle yapılmalıdır ve ayıklama fiiline has bir araç, örneğin bir elek, süzgeç vs. kullanılmamalıdır. [3] Hemen: Bu işlem, sadece hemen kullanım için yapılabilir. Ama bir kişinin, bir karışımdan, “istediklerini”, “eliyle” ayırma işlemini, hemen değil de aradan belli bir zaman geçtikten sonra kullanma amacıyla yapması yasaktır. Bu üç kurala uygun bir ayıklamaya örnek şudur: Çürük olan ve olmayan elmalardan oluşan bir karışımdan bir kişi, iyi elmaları, hemen yeme amacıyla, eliyle ayırabilir. Ama hemen yemeyecekse bunu yapması, ya da çürükleri ayırması, ya da bir alet kullanması yasaktır. Ayıklama yasağı, sadece yiyecek değil, her türlü karışım, örneğin bir giysi ya da oyuncak yığını için de geçerlidir.

 

Maase: Önceki yüzyılın başında ABD’de iş arayan ve Şabat’a değer veren kişiler, kendilerini neredeyse imkânsız bir sınavın beklediğinin farkındaydılar. Neredeyse tüm iş yerleri, haftanın yedi günü de çalışmayı şart koşuyordu ve ne yazık ki birçok kişi bu sınava dayanamayıp Şabat günleri de çalışmaya başlamıştı. Rabi Baruh Ber Leibowitz ABD’yi ziyaret ettiği sırada Şabat günü sokakta yürürken, bir Yahudi’ye ait olan kapısı kilitli bir iş yeri gördü. Dükkâna yaklaştı, kilidi öptü ve çevresindekilere duygulu bir sesle şöyle dedi: “Bilin ki, şu kilit, şu anda çığlık çığlığa ‘Tanrı Gerçek Kral’dır! Tanrı Gerçek Kral’dır!’ diye haykırmakta…”

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Tam olarak nasıl hissettiğinizi biliyorum, çünkü ben de aynı şekilde acı çektim. Ama benim bir iş arkadaşıma olanları sizinle paylaşmama izin verin. O da bütün cep telefonlarının kapatılmasını rica etmişti ve konuşmasının ortasında bir tanesi çalmaya başlayınca, parladı ve herkesin önünde bunu yapanı kınadı. Daha sonra, bu kişinin esasında cep telefonunu kapatmış olduğu, ama mantosunun cebinde iken yanlışlıkla üstüne oturarak onu açtığı ve telefonun bu nedenle çaldığı ortaya çıktı!

 

İnsanların ihmalkâr davrandıkları hakkında katı sonuçlara varmak tehlikelidir. Bir telefon yukarıdaki örnekte olduğu gibi farkında olmadan açılmış, ya da sahibi onu kapattığını düşünmesine rağmen farkında olmadan bunu başaramamış da olabilir. Böyle bir durumda yapılması gereken tek şey, zilin çalmasının kesilmesini sabırla beklemek, olasılıkla, salondaki herkesin şüphesiz kasıtsız bir hatanın kurbanı olduğunu söylemektir. Eğer durum böyle değilse, bu kuralı ihlal eden kişi dersini almış olur; eğer durum böyle ise, o kişiyi herkesin önünde utandırma hatasından kaçınmış olursunuz.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi – Rabi Nisim Behar]

 

Haftanın Normal Günlerinde Tefila Düzeni

 

Şehrimizdeki geleneğe göre hafta arası Tefilası’nın Seder’i (düzeni), Pazartesi ve Perşembe günlerinin haricinde şöyledir: Behazara Amidası’ndan sonra Aşamnu söylenir. El Ereh Apayim, Rahum Vehanun, Avinu Malkenu, Hatsi Kadiş, Aşre, Lamnatseah, Uva Letsiyon, Kadiş Titkabal, Tefila Ledavid, Bet Yaakov, günün Şir’i (şarkısı), Oşienu, Kadiş Yee Şelama Raba, Kave El AD..., Pitum Aketoret, Tana Deve Eliyau, Kadiş Al Yisrael, Barehu, Alenu Leşabeah.

 

Haftanın Sözü

[Franz Werfel, “Between Heaven and Earth”]

 

Yanlış idealler tenkitle bozulamaz. Onlara karşı mücadeleyi doğru idealler ele almalıdır.

 

Haftanın Peraşası’nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 – 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza’ya getiriniz.