Yazdır

Öğretmek İçin ÖğreninNe öğreniyor olursanız olun- ister kitaplardan, ister derslerden, ister yaşam deneyiminizden- amacınız öğrendiklerinizi başkalarıyla paylaşmak olsun.

Kendi kendinize şöyle deyin: "Bu öğrendiğim çok ilginçti. Öğrendiklerim beni nasıl değiştirdi? Bana yaşam hakkında neler öğretti? Şimdi bu bilgileri başkalarına nasıl aşılayabilirim?"

Ha'lomed al minat li'lamed tam olarak. "öğretmek için öğren" anlamına gelir. Yalnızca kendiniz için olgunlaşmayın. Eğer anlamlı bir şeyse, onu başkalarıyla paylaşın. 

Öğrendiklerinizi başkalarıyla en etkili biçimde paylaşmak için:

1.Kolay anlaşılabilir biçimde tarif edin. "Anlatılmak istenilen şey ne?"

2.Tam olarak anlayın. "Bunu anladığımdan emin miyim?"

3.Bildiklerinizi başkalarıyla nasıl paylaşacağınızı öğrenin. "Nasıl tanımlayabilirim?"

4.Alıştırma yapın. "Bildiklerimi kime öğreteceğim?" 

Bu işlemi otomatiğe bağlayın, her yeni öğrendiğiniz şeyi başkalarına nasıl iletebileceğinizi düşünün.

 

ÖĞRENMEYE DEĞERSE EĞER, PAYLAŞMAYA DA DEĞER

Yalnızca kendimiz için yaşamamalıyız. Birey olarak, her birimiz birer haberci olmalıyız. Peki şöhret peşinde miyiz? Hiç sanmam. Eğer tarihin akışını değiştirecek bir bilgiye sahip olsaydınız, onu, isminizi belirtmeden bile paylaşırdınız.

Sokakta yürürken, birdenbire bir uzaylıyla karşılaştığınızı düşünün. Dönüp de size, "Çok uzaklardaki bir galaksiden, siz dünyalılara bir mesaj iletmek için geldim," dese, ilk düşündüğünüz şey ne olur? "Bunu herkese anlatmam gerekir! Hangi gezegenden geliyorum demiştiniz... Adınızı heceler misiniz? Şu dokunaklarınıza bakabilir miyim, gerçekten çalışıyorlar mı?"

Dikkatinizi yoğunlaştırır, duyduklarınızı tartmaya, düşünmeye, sorgulamaya başlarsınız - ne de olsa söyleyeceklerinizi duymak için can atan dinleyicileriniz olacaktır.

İşte size bir ev ödevi, bu "48 Yaşam Kuralını", 1000 kişiye öğretmek zorunda olduğunuzu düşünün. Ne derdiniz? Onlardan neler öğrendiniz? Bu kuralların hangilerine katılıyor, hangilerine karşı çıkıyorsunuz?

Bu yöntemi tüm yaşam deneyimlerinize uygulayın. Bir dahaki sefere, bir konsere gittiğinizde, New York Times'ın müzik eleştirmeni olduğunuzu hayal edin. Herkesin, konser hakkındaki görüşlerinizi merakla beklediğini. Yazdıklarınız Rusça'ya ve Çince'ye çevrilecek. Bunun, yaşam deneyiminizi ne yönde etkileyebileceğinin farkında mısınız? Orkestra şefinin değneğinin her hareketine, büyük zilin her titreşimine dikkat edeceksiniz. Canlanacaksınız!

Hiçbir fırsatı kaçırmayın. Tatilden dönüyorsanız eğer, arkadaşlarınıza neler anlatacağınızı düşünün. Nerede olursanız olun - tatilde, düğünde, futbol maçında - kendi kendinize şunu sorun: "Şu anda neler öğreniyorum - ve bunu başkalarına nasıl öğretebilirim?"

Öyle çok gücünüz var ki. Neden onarı kullanmayı denemiyorsunuz?

 

ÖĞRETMEK İÇİN FIRSAT YARATIN

Bir uçaktasınız ve hiç tanımadığınız birinin yanında oturuyorsunuz. (Hepimiz uçak yolculuklarının ne denli sıkıcı olduklarını biliriz.) İşte size önemli bir konu hakkındaki görüşünüzü tartışmak için harika bir fırsat! Ama siz tartışadurun, yanınızdaki şöyle düşünüyor olabilir: "Tam bir kara cahil... Senin gibi adamlarla konuşmam ben."

Sohbeti canlandırmak için, şu yöntemi deneyin: Fikir danışın. Sorununuzu paylaşın ve üstesinden gelmek için öğüt isteyin. Sokakta yürürken, hiç tanımadığınız birine adres sormak size zor gelmiyor değil mi? Siz de düşüncenizi bir soruna dönüştürün ve onu çözümlemek konusunda yardım isteyin. "Şu ya da bu konuda düşünüyordum da... Bana biraz yardımcı olur musun?" İnsanlar öğüt vermeye bayılırlar. Bu arada sohbet sırasında, kendi düşüncelerinizi de ortaya koyma şansınız olacaktır. Üstelik bu arada bir şeyler de öğrenebilirsiniz!

Öğretmek için fırsat kollayın - banka kuyruğunda ya da arkadaşlarınızla öğle yemeğindeyken. Hatta yalnızca sohbet etmek için dostlarınızı evinize davet edebilirsiniz. Yaratıcı olun. Olanakların sonu yoktur.

ÖĞRETMEK İÇİN KUSURSUZ OLMANIZ GEREKMEZ

Bir şeyler öğretmek düşüncesi, insanlara zor gelebilir. Kendinizi yetersiz hissedebilirsiniz: "Ben kimim ki, insanlara bir şeyler öğreteyim? Henüz yeterince bilgim yok. Kusursuz sayılabilmem için daha kırk fırın ekmek yemem lazım!"

Tüm bunlar varsayım. Çünkü işin aslı, hiç kimse kusursuz değildir.

En iyi öğretmenler bile hata yapabilir; ilk başlarda daha çok, sonraları daha az. Tıpkı bisiklete binmek ya da araba kullanmak gibi - yaptıkça, size daha kolaymış gibi gelecektir. Başlangıçta biraz bocalamadan, hiç kimse iyi bir öğretmen olamaz.

Peki insan buna nasıl alışır? Birilerine bir şeyler öğretmeye başlayarak tabii!

İlk defasında, sizinle dalga geçebilirler. Cesaretiniz kırılmasın. (Küfür etmiyorlar ya!) Bir kez daha deneyin. İkinci kez, sizinle tartışacaklardır. Bu iyiye işarettir; en sonuna dikkatlerini çekebildiniz. Üçüncü kez size teşekkür edeceklerdir. Ve tüm çabalarınıza değdiğini hissedeceksiniz.

Mükemmel olana dek beklemeyin - çünkü gerçek zihin açıklığı çok uzaklarda bir yerlerde. Siz yalnızca öğretmeye başlayın ve elinizden gelenin en iyisini yapın.

İNSANLAR GERÇEKTEN BİR ŞEYLER ÖĞRENMEK İSTERLER Mİ?

"Birisi benden öğüt almak isteyene dek bekler, ondan sonra bildiklerimi öğretirim," diye düşünebilirsiniz.

Eğer sokakta kanamalı bir yaralı görseydiniz, sizden yardım isteyene dek beklemezdiniz oysa. Size "Bırak beni," dese bile, "Ne yapalım, yardım etmemi istemiyor," deyip, onu orada öylece ölüme terk edip gitmezdiniz. Güvenini kazanmaya çalışır, ona yardımcı olurdunuz.

Asla yardım istemeyen insanlar, aslında en çok yardıma gereksinim duyanlardır. Bu yüzden harekete geçin. Eğer bir arkadaşınız evliliğiyle ilgili sorunlar yaşıyorsa, ona yardımcı olmayı önerin. Size, "Bana bir iyilik yap ve gerçeği görmemi sağla," diyene dek beklemeyin. Çünkü bu sözleri ondan, çok ama çok uzun süre duyamayacaksınız!

Yaralı birinin yanından geçip gitmezsiniz. Morali bozuk ve sorunları olan birinin durumu da, çok farklı sayılmaz.

ÖĞRETMEK İÇİN BİR REPERTUAR GELİŞTİRİN

Tıpkı yeniyetme bir sanatçının, ustalarla bir arada çalışması gibi, iyi bir öğretmen olabilmenin sırrı, başarılı öğretmenlerinin yöntemlerini uygulamaktan geçer. Çok beğendiğiniz bir öğretmen varsa eğer, (ya da bir gazeteci, bir sanatçı vs.) kullandığı iletişim yöntemlerinin neler olduğunu dikkatle inceleyin.

Bir repertuar geliştirmek için, kendinize şu soruları sorun:

İnsanların en çok ilgisini çeken şey ne?

İnsanların öğrenmeleri gereken en can alıcı noktalar neler?

En iyi bildiğim konular neler?

Hayatın iniş çıkışları hakkında neler öğrendim?

Bildiklerinizin bir listesini çıkarın. Doğru zamanda, doğru bilgiyi öğretebilmek için, onları düzene koyun.

Gerçek bir uzman gibi. Kendinize, yeterince bilgi sahibi olduğunuz bir alan belirleyin ve o konuda kendinizi geliştirin.

Repertuarınızı sürekli genişletin, geliştirin ve güncelleyin. Düşüncelerinize çeki düzen verin. Öğrettikleriniz sizi heyecanlandırıyorsa, dinleyicilerinizi de heyecanlandıracaktır.

BİLGİNİN DEĞERİNİ BİLİN

Bir kitap okuduğunuzda ya da bir haber duyduğunuzda, kendinize şunları sorun: "Bu bilginin değeri ne? Bana hayatla ilgili neler öğretiyor?" Odaklanıp, "düşüncenin ardındaki esas fikri" bulmaya çalışın.

Sonra, "Bu görüşten başka kimler yararlanabilir ve bunu onlara ne şekilde öğretebilirim?" diye kendi kendinize düşünün.

CNN'nin sizinle, hayatta öğrendiğiniz en önemli şey konusunda bir röportaj yaptığını hayal edin. Ne yanıt verirdiniz? Bildiğiniz en önemli beş şeyin neler olduğunu düşünün. Evet, çaba gerektiren bir iş, ama kendinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.

Her birini tek tek tanımlayıp, açıkça ifade edin. Sonra bu bilgileri bir grup insana öğrettiğinizi hayal edin. Son olarak da - birine bunu gerçekten öğretin!

İŞLEMİ BİÇİMLENDİRİN

Her gün, pek çok şey öğreniyoruz. Çoğunun değerini bilmediğimizden, kaybolup gidiyorlar. Bir sürü saçmalıktan oluşan bir girdaba kapılıp gidiyoruz ve tüm öğrendiklerimiz yok oluyor.

Bu konuda bir günlük tutmak işe yarayabilir. Bir günlük tutmanın farklı yolları vardır. Olayları anlatabilirsiniz: "Bugün Johnny bisikletten düştü." Ya da hayali bir arkadaşla yazışabilirsiniz: "Sevgili Günlük, bugün çok aşağılandığımı hissettim..."

Yaşam Kurallarına göre, günlük tutmanın amacı: "Bugün ne açıdan olgunlaştım? Ve bu öğrendiklerimi bir başkasına nasıl ifade edebilirim?" sorularına bir yanıt getirmek içindir.

Öğretme konusundaki yaklaşımınızı pekiştirmek için, düşünceleriniz, henüz zihninizde capcanlıyken, onları yeniden gözden geçirin. Akşam yatağınıza yatmadan önce sizi olgunlaştıracak beş bilgece düşünceyi kâğıda dökün. Bunu yapıyorsanız, gelişiyorsunuz demektir.

GELECEK İÇİN PLAN YAPIN

Düşünce aktarımı neden bu kadar önemli? Çünkü günün birinde çocuklarınıza da akıl vermek isteyeceksiniz. Çocuklarımıza bir şeyler öğretmeye çalıştığımızda, sahip olduğumuz değerler çok daha fazla önem kazanır.

Bu yüzden kişilik gelişimiyle ilgili bir kitap okursanız, önemli bulduğunuz ayrıntıları not alın - çünkü günün birinde çocuğunuzun morali bozuk olabilir ve yardımınıza ihtiyaç duyabilir. Bu arada siz, işin uzmanı olmuş olursunuz!

Esinlemeyi ve öğretmeyi öğretmeye şimdiden başlayın. Neşelenmeye ihtiyacı olan birini görürseniz, ona yardım edin.

Burada hedeflenen, dostlarınızı ve ailenizi birer kobay olarak kullanmanız değil. Asıl amacınız, gereksinim duydukları anlarda, başkalarına yardımcı olabilmeyi öğrenmek olmalı.

Bu girişiminizi daha gerçekçi bir duruma getirmek için, ahlaki bir vasiyetname yazmayı deneyin. "Sevgili Çocuğum: Şu an '...' yaşındayım ve hayat hakkında öğrendiğim önemli şeyler bunlar."

NEDEN "ÖĞRETMEK İÇİN ÖĞRENMEK" BİLGECE BİR DAVRANIŞTIR?

Öğretmek için öğrendiğinizde, öğrendikleriniz açıklık kazanır.

Öğrenmeye değen şeyler, paylaşmaya da değer.

Her gün yeni bir şeyler öğrenmeye çalışın. Eğer öğrenmediyseniz, olgunlaşmamışsınız demektir.

Öğretmek zorunda olduğunuzu bilmek, her şeyi daha dikkatlice inceleyip, daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. Bundan yararlanın!

Öğretmek, Yahudi toplumunun "Tüm Uluslara bir Işık" olma yolundaki görevidir.