Kendinizi Kendinize Tanıştırın

Siz, hiç bir trende seyahat ederken, yanlış yöne gittiğinizi fark ettiniz mi? Buna benzer olaylar hayatta da başımıza gelebilir. Bazı planlar yaparız, kendimize hedefler belirleriz, ancak yanlış trende olduğumuzu fark ederiz. Bi-vinat ha- lave tümcesinin anlamı " Kalbi anlamak" tır. Kalp duyguların yeridir. Ara sıra " Kalbim sıkışık, yüreğim pır pır ediyor veya kalbim kırıldı" diyebiliriz. Kalbinizi anlamak demek, kendi kişiliğinizi anlamak demektir.

İnsanlar, kim oldukları hakkında tahminler yaparak yaşamlarını sürdürürler. Ama hiçbir zaman kendi kendileri ile yüzleşmek için kendilerine fırsat vermezler. Sizin şu anda görünen kişiliğinizin, gerçek kişiliğiniz olmadığını keşfetmekten korkmayın. Belki sandığınızdan daha güçlü bir kişiliğiniz vardır.

Sık sık yaşamınızda bazı kriz ve olumsuzluklarla karşılaşırsınız. İşte o zaman bazı sorular sorar insan kendine "Benim hayatım neden ibaret? Bütün bunlara değer mi ?" vb. İnsanların aniden yönlerini değiştirip işini bıraktıkları veya boşandıkları hakkında bir takım şeyler duymuşuzdur. Bu, bize başarılı bir doktorun öncelikli bir tedaviye girmeyip, daha sonra doktorluktan aktörlüğe geçtiğini anımsatır.

Kendinizi bilmek ve tanımak hayatta kalmanın bir unsurudur. Kendinizi tanımıyorsanız yaşamıyorsunuz demektir. Sizi güçlü kılacak şeyleri bilmiyorsanız, siz bir robot, kukla veya yaratıksınız. Başınıza aksilikler gelmesini beklemeyin. Hayat yanlış trende bulunmak için çok kısadır.

BAŞLANGIÇ

Kendisiyle karşılaşmaktan çok etkilenebileceğiniz bir kişiyi güçlü kılan şeylerin ne olduğunu bir düşünün.

Şimdi ise, karşılaşabileceğiniz en etkileyici ve büyüleyici insanın siz olduğunuz gerçeğini hayal edin.

Oturun, merhaba deyin ve kendinizi kendinize tanıtın. Bu, kendinizle aşina olabilmek ve uzun zamandır görmediğiniz bir kuzeninizle karşılaşmak gibidir. Hayatınız hakkında kendinize sorular sorup, ne yönde gittiğinizi bulun. Hayalleriniz hakkında araştırmalar yapın. Bu, gerçekleştirdiğiniz hayaller veya zihninizdeki hayaller de olabilir.

Biraz temele inin. Başarılı, meşhur, iyi ve azimli olmak istiyorsunuz. Kendinizi tanımlayın. Yaratıcı olmak istiyorsunuz. Peki bütün bunları neden istersiniz? Neden yaşamdan çok şey istersiniz? Sizi bu yola iten nedir?

Kişiliğinizi keşfetme sürecinde, bir dizi soru sormak, bazı araştırmalarınızın içerdiği gerçekleri ortaya çıkarmak vardır… Samimi bir dostunuza sorabileceğiniz 10 soruyu kendinize sorun ve yanıtları bekleyin. Merak etmeyin kimse sizinle alay etmeyecektir.

Yaşamın amacı nedir? Yaşamdaki hedefim nedir? Bu mesleği neden seçtim? Boş vakitlerimi nasıl değerlendiriyorum? Yaptığım şeyler için gereken motivasyonum var mı? Beni gerçekten ne mutlu eder? Mutlu olmak istediğim gibi mutlu muyum? Para mı, mutluluk mu daha önemlidir? Gelecek için planlarım nedir ve neden? Gizli hayallerim ve ihtiraslarım nelerdir?

Eğer yanıtları hemen bulamazsanız sakın telaşlanmayın. Bu süreç aylar alabilir. Sabredin ve ortaya çıkarın. Sizi neler harekete geçirir? Yanıtlar burada gizlidir. Unutmayın ki, etkileyici bir ortağınız vardır.

Nihayet, sorulması gereken en önemli soru şudur.

Ne için ve ne uğruna yaşıyorum?

Çok basit bir soru gibi görünse de, insanlar bu soruyu sormaktan çekinirler. Ve içinizden bir ses, " Böyle temel bir soru neden sorulur? " Buna direniriz, çünkü bu güçlü bir ruh araştırması gerektirir. Kendinizi tanıdıktan sonra değişirsiniz, aynı zamanda kendinizle ve dünyayla olan ilişkileriniz de değişir.

KARARLILIKTAKİ GÜVEN

İnsanlar sık sık hata yapma endişesi içinde karar vermekten sakınırlar.

Aslında karar verme aşamasındaki başarısızlık hayatın en büyük hatalarından biridir.

Bir dilenciye gelen mektupta, kendisine büyük bir miras kaldığı yazılıdır. Ancak bunu okumazsa, bu kişi zengin midir, yoksa değil midir?

Tanrı bize, büyüklükleri başarmak için özgür bir irade vermiştir. Bunun farkında değil isek bu özgür irade bizde mevcut değildir. Son kararı kendimiz vermemiz gerektiğini bildiğimiz halde, olaylar kötüye gidince başkalarını suçlarız.

Potansiyelinizi kullanmazsanız güvenilirliğinizi tüketirsiniz.Potansiyelinizin farkında mısınız? Bunu kullanmaya gayret ettiniz mi? Yaşamın hakkından gelmeli, onu alt etmelisiniz. Henüz pes etmediniz. Olayların üzerine gitmeliyiz.

Olayları akışına bırakmak ile, karar vermek arasındaki farkı bilelim.Üniversiteye gitmek sizin seçiminiz miydi yoksa bu karar hakkında yapabilecek bir şeyiniz yok muydu? Liseden sonra herkesin yaptığını yapmak mıydı?

Örneğin:

Ben niye üniversiteye gidiyorum?

Bir derece elde etmek için.

Neden?

Bir ihtisas yapmak için

Neden?

Çünkü iyi bir mesleğim olacak

Neden?

Okul masraflarını ödeyeceğim

Bu kişi, bu soruları sorarken motivasyonunu geliştirmesi açısından bir hata yapmaktadır.Kişinin öncelikli nedeni eğitim için okula gittiğidir.

Kendinizi şöyle bir örnekle geliştirin

Neden evlenmek istedim?

Seri yanıtlar beklemeyin. Niçin diye sormaya devam edin. Samimi olun. Bu kendi kişiliğinizdir. Kendinize bir takım sorular sorun. Kararlı ve sabırlı olun, sonunda yanıtı alacaksınız.

Bir konuyu analiz ederken, büyük bir güvenle kararlar verebilirsiniz.

Güvene nerede ihtiyacınız olduğunu tanımlayın. Sizi neler sinirlendirirş. Hangi durumlarda kendiniz, kendiniz olmaktan çıkar ve engellenirsiniz? Neden karar veremiyorsunuz? Karar vermeyi bilmiyor musunuz? Verdiğiniz kararlardan sonraki şüpheleriniz nelerdir? Ya da canınız karar vermek istemiyor mu?

Karar vermeyi bir zevk haline getirin ve tadını çıkarın. Dünyayla bütünleşin.Bu, yaşamın dinamizmine sarılmak ve sevmektir.

ENGELLERİ YOK EDİN

Bir hedefe ulaşmak ve amaca gitmek yolunda güçlük çekiyorsanız sizi engelleyen şeyin ne olduğunu ortaya çıkarın.

Herkesin sorunları olabilir. Bunların farkında olmak, kendinizle ne kadar ilgili ve iç içe olduğunuzun anahtarıdır. Bu sorunlarla yüzleşmediğiniz sürece bunlar birikir ve sizi arkanızdan vurur.

Problemlerinizi bir kağıda dökün. Bu doğru yoldaki ilk adımdır ve engelleri aşma ve çözüm yolundaki somut bir gelişmedir.

Kendinize sorun

Ben tembel miyim? Niçin? Plansız mı yaşıyorum? Niçin? Sinirli biri miyim? Ne zaman? Kendimi savunabilir miyim? Ne hakkında? Neleri kıskanırım? Beni kibirli yapan nedir'? Karar vermekte zorlanıyor muyum? Niçin? Öz disipline ihtiyacım var mı? Öz güvene ihtiyacım var mı? Daha fazla sorumluluk alamaz mıyım?

Olumsuz karakter özellikleri sorunlarımızın kökenidir.  Olumsuz özelliklerinizin bir listesini yapın. Bunlar sizi ne zaman ağırlıklı olarak etkilemiş olabilir? İçinizde bunları tetikleyen reaksiyonları analiz edin ve nihayet kendinizi karşı koymayla ilgili planlayın.

Tüm bunlar zaman alır. Ancak şimdi bundan daha iyi yapacak bir şeyiniz var mı?

DUYGULARINIZI OKUYUN

Kendi duygusallığınızla temasa geçin. Ne hissettiğiniz konusunda kendinizi tartın. Mutlu? Sinirli? Duygulu? Üzgün? Duygular yüzeysel olan ve tabandaki ölçülebilir saplantılardır. Bu, ateşinizi ölçmeye benzer. Hasta iseniz iyileşmeniz gerektiğinin farkındasınızdır.

Niçin üzgün olduğunuzu ortaya çıkarın. Size baskı yapan kişi ve olgular nelerdir? Dahili veya harici bir problem midir? Bunu tanımlayın.

Diyelim ki, kızdırılıp, tahrik edildiniz.

Çünkü işverenim beni azarladı.

Öyleyse neden kızgınım?

Çünkü buna gücendim.

Peki, bu beni neden rahatsız ediyor?

Çünkü kendimi iyi hissetmiyorum.

Çünkü ben iyi değilim.

Kendinizden kurtulun ve yolunuzu tayin edin. Eğer yapmazsanız bu sizi rahatsız edecektir..Aksi takdirde bunun acısını evde çocuklarınızdan çıkartacaksınız.

Kendinizi bu etkilerden kurtarabildiğiniz ve bunları en aza indirdiğiniz zaman, sizi olumsuz düşünce ve duygulara iten nedenleri de tanımlamış olursunuz. Ya bundan sakının ya da bunlar başınıza geldiği zaman bunlarla mücadele etmeye hazırlıklı olun.

Davranışlarınızı engelleyen ve rahatsız edici olumsuz motivasyonlardan kendinizi arındırın. Diyelim ki, hayırsever bir insansınız Neden? Harekete geçirmek insanlığa yardımdır. Ayrıca, bu yapıcı olmanın keyfidir. Üçüncü şık ise, arzu ettiğiniz doğru şeyi yapmaktır. Bunların hepsi olumlu motivasyonlardır. Olumsuz yöndeki hayırseverlik ise " İnsanların bana hayran olmasını istiyorum" demektir. Bu da fesatlıktır.

Bundan sonra bağış ve hayırlı bir şey yapacağınız zaman gizlilik içinde yapın. Öyle bir gizlilik olsun ki yanlış nedenleri eleyin. Bunlar zararlı ve yıkıcıdır.

Aynı şeyler olumlu duygular için de geçerlidir. Karar verirken duygusallığınızın, kararlarınızı, nasıl etkileyeceğinin farkında olun. Örneğin, çok zinde olduğunuz zaman kendinize bir teyp almayın. Çünkü o an çok hassas ve duygusalsınızdır. Bekleyin ve düşünün.

Sizi mutlu eden şeyleri kesinleştirin. Günlük yaşamınızda, bazı temel ve pratik uygulamaları yaparken çok zevk alabilirsiniz. Sabah kalktınız, muhteşem bir gün ve çok iyi hissediyorsunuz. Enerji depolayın ve kendinizi bunu her gün yapabilmek için eğitin.

Bir başarınızdan dolayı işvereninizin sizi ödüllendirdiğini düşünün. Kendinize sorun. İyi bir iş yaptığımı patronumun söylemesi mi gerekiyordu? Hayır! Başarı için kendi kişisel memnuniyetinizi yaratın.

HER İKİ YÖNÜNÜZLE TEMAS KURUN

Herkesin büyüklük ile ilgili dürtüleri vardır. Saygı, güç ve ün sahibi olmayı isteriz. Başarıyı, doğruyu yapmayı, hatta dünyayı kurtarmayı isteriz.

Aynı zamanda sorumluluktan kaçıp, yatağa girip bir yerlere sığınmak gibi karşı konulmaz dürtülerimiz de vardır.

Birisi size "Hayat güzeldir" diyebilir ama ancak duyguları onu engeller ve geriye dönüp ve "Hayat sıkıcı ve monotondur" deyiverir.

İçinizdeki volkanın sizinle beraber nasıl harekete geçtiğini ve çelişkilerinizi hatırlayın. Gerçekten " Ne istiyorsunuz?" Olgusuna karşı " Neyi canınız yapmak istiyor ?" olgusunu karşılaştırın. Bu beden ile ruh arasındaki bir çelişkidir.

İkiye bölündüğünüzü duyumsayabildiğiniz zaman, bedeniniz mi yoksa ruhunuz mu konuşuyor? Artık bunun ayrımını yapabilirsiniz. Bu size erdemli yaşamayı ve doğruyu seçme şansını kazandırır.

Bundan sonraki adımınız, iki yönünüzle de barış yapmaktır. Bu büyüğe ulaşmak için kat edilmesi gereken yolun aşmanın en kolay şeklidir. Ancak, hayat kolay yönü, öne sürmek değildir. Sizi rahatsız ediyor bile olsa, bir fikir sizin için yanlış olmayabilir. Alışkanlıkları yok etmek güçtür ve gelişim çok ürkütücü olabilir.

Örneğin, zengin mi yoksa mutlu bir insan olmak isterdiniz? Mutlu olsanız daha iyi olur ve bu ikilemi hayal edin.

"Ben sana mutlu olmayı öğreteceğim."

"Sadece biraz efor ve değişiklik gerektiriyor"

" Çok isterdim ama şu anda olmaz, uçağa yetişmem lazım"

"Gerçekten mi? Ben sana her hafta mutluluk üzerine çalışman için 10.000 $ vereceğim"

"Sahiden mi? Nereyi imzalamam gerekiyor?"

"Oh, düşündüm ki bunu şimdi yapamazsın."

Problemlerimizi akılcı bir biçimde gizleriz. '' Kendimi yaşamın ne olduğunu anlamak için harap edeceğim! Kimse hayatın ne anlama geldiğini ve ne içerdiğini bilmez. Çalışmayıp hiç bir şeyi umursamayacağım. Bunlar için tüketeceğim zamana değmez! ''

Bilgelere göre insan sadece delilik ve cinnet anında hata yapar. Delirmek üzere olduğunuzu farz edin ki bu normal değildir. Koruma altında olmalısınız, yolunuzdan saparsanız bunun bedelini yolun sonunda ödersiniz.

Değişmek istiyor musunuz? Buna karşı elinizde ne var? Bedeninizin olumsuzluklarını hissedin. Çok uyuşuksunuz ve sadece uyumak istiyorsunuz. " Değişmek istemiyorum ve yeteri kadar mutluyum. Kederlerimle çok rahatım." Peki siz bu durumda yeteri kadar zengin misiniz? Hayır! Peki yeteri kadar mutlu musunuz?

Yoldan çıkmanın önemini kavradınız. Dövüştüğünüz hayvanı tanımanız gerekir. "Bu, korkunun değişimidir."

Tetikte iseniz, düşmanı görür ve onunla boğuşabilirsiniz. Biraz çaba sarf edeceksiniz ve hiç olmazsa kendi güveninizi kazanacaksınız. " Ne yaptığımı biliyorum."

VÜCUDUNUZUN GÖNLÜNÜ YAPIN

Ruhsal çekirdeğinizle temasa geçin. Sizi harekete geçiren şeyin ne olduğunu tanıyın. Özgür iradenizin bilinçaltınıza yerleşmesine izin vermeyin. Siz büyüklük istiyorsunuz ancak bedeniniz bunun çok efora ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Bedeninizi ikna etmeye çalışın. Makul çıkar ve yararlarınızı tanımlayın. " Ne gereklidir"? Duygusal farkındalığınızı öne sürmeniz gerekir. " Ne kazanıp ne kaybedeceğim ?"

İşte o zaman, fikirleriniz güçlüdür. Hemen yapmaya başlayın.

İşte sır formül: Aklınızın ve kalbinizin ne istediğini tanımlayın. Duygusal olarak bu durumun yararlarından ikna olmuşsanız, soğuk terler döküp, kalbiniz bile sıkışsa devam edeceksiniz. Çünkü bunun önemini ve bunu istediğinizin kararını verdiniz. Olumsuz tepkileri önlemek için, yaptığınız değişikliklerle ilgili duygularınızın huzurlu olması gerekir. Gevşemeye çalışın ve bedeninizi kandırıp, " Bu çok kötü olmayacak. En son harcadığınız eforu düşünün"

Cesaretli ve cesaret verici olun, başarılarınızı ödüllendirin.

İşler iyi gitmiyor demeyin, çünkü çaba sarf etmediniz. Sezgileriniz ve duyumlarınız hakkında pes etmeyin. Sadece düşünün ki henüz bunları uygulamak için gündeme getirmediniz.

İnsanoğlunun gidişatının sizi nasıl etkilediğini düşünün. Bunlar özsaygı, hürmet, ihtiras, sosyal baskılar ve iyelik gibi şeylerdir. Sorumluluklarınızı kabullenirken özel bir dikkat gösterin. Bir hata yaptınız ve samimi ve doğru bir şekilde özür dilemek istiyorsunuz. Ancak yine de her şeyi unutup kaçıp saklanıp ve "Bu benim hatam değil " deyip sıyrılmak istiyorsunuz.

Bu bir patlamadır. Çetin ve güçlü olmak istiyoruz ancak henüz çok hassas ve yumuşak bir yapıdayız. Ruhumuzda ki seçimimiz bize çok olağan ve tabii gelmeyebilir. Uzun zaman ve emek isteyen bir iştir.

BİLDİĞİNİZİ BİLMEK

Bir şeyi anlamanız demek, onunla yaşadığınız anlamına gelmez. Bir yönüyle inanmak diğer yönüyle rol yapmak mümkündür. Sağlıklı beslenmenin faydalarına inandığınız halde hala kızarmış patates ve çikolatalı pastaları yersiniz.

Hareketlerimiz açıklık düzeyimizle sınırlıdır. Bir fikri yüzeysel olarak anlarsak, daha sonra işler kötü gittiği zaman buna körü körüne bağlanırız.

Bir cenaze töreninde dikkatle izleyin. Naaşı ibadet yerinden aldıkları zaman matemdeki insanlar ağlamaya başlarlar. Onlar naaşın orada kalmasını istedikleri için değil de, ölümün farkında oldukları için ağlıyorlardır. Mezarlıkta ise, naaşı defnederken matemdeki insanlar yeniden ağlamaya başlarlar. Bu da finali idrak etmenin duygusallığıdır.

Hislerinizi gerçekçi bir şekilde yoğunlaştırana kadar siz halen hayal dünyasındasınızdır. Gelişim zihinde başlar. Ancak kalbiniz, zihninizdeki tüm gelişmeleri kendine mal eder. Bu parçaları günlük yaşamınızda birleştireceksiniz.

İnsanlar genellikle Tanrıya inanır. Bazıları ise Tanrı ile yaşar. Doğru olduğunu kabul ettiğiniz bazı şeyleri birbiri ile bağdaştırmanız gerekir. Bu benliğinizin bir parçası olmalıdır.

BEŞ PARMAĞIN AÇIKLIĞI

Beş parmağınızın olduğunu bildiğiniz gibi, biraz umursamaz olun. Doğru yolda olduğunuzu ve bir hata yapmayacağınızı şimdi bilebilir misiniz?

Buna açıklık getirebilmek için, yaşamınızı yönlendiren temel ilkeleri tanımlayın. Örneğin, Yahudilikte sevmek mecburiyettir deriz. Bu mantıklı mıdır? Bu konuyu kendinizde deneyin.

"Saçma, beni sevmeye mecbur edemezsin"

"Fakat çocuklarım var, onları sevecek miyim?"

"Tabii ki çocuklarımı seveceğim"

"Belki haşarı çocuklarım olacak ve onları sevmeyeceğim"

"Tabii ki seveceğim, çünkü çocuklarımı sevmeye mecburum"

Çelişkiyi görüyor musunuz? Hisleriniz söz konusu olduğu zaman, bilirsiniz ki sevgi bir mecburiyettir. Ancak bu kavram çok net değildir siz bunu inceleyebilirsiniz.

Vaktiniz var. Hayatın gayelerinden arının. Kendinize yaşamın bütünlüğü ve varlığı hakkında bazı sorular sorun.

-Var olmanın anlamı nedir? - Yaşamanın iyi tarafı nedir? - İnsanlık hakkında ne düşünüyorum? - Yaşam ötesi nedir? - Günahtan ve sevaptan ne anlıyorum? - Özgür iradem var mı? Bunu nasıl harekete geçirebilirim? - Beni neler üzer? Üzülmek normal midir? - Tanrı için ne hissediyorum? - Yahudi olmaktan gurur duyuyor muyum? - Soykırımdan ne anlıyorum?

Bu maddelerin bazıları düşüncede tatsız ve anlaşılmaz olabilir. Bunu düşünün.

Duyduğunuz bazı taklit şeyler için slogan kullanmayın. Ne yaptığınızı ve ne için yaptığınızı anlayın. Aksi takdirde bu toplumun bir yargısıdır. Toplumun kıymetini bilmeden, toplumun bazı kesimlerine ayak uydurabilirsiniz. Bunu inceleyin.

Beş parmağınızın açıklığı kadar bütün konular üzerinde çalışın. Bilen ve ne istediğini bilen insan amacına ulaşır. Tabii bu bazı dönemeç ve virajlardan geçmeniz demektir. Bu rahatlatıcı ve kullanışlı bir mekanizmadır. Doğru programlarsanız oraya ulaşırsınız.

"KENDİNİZİ TANIMAK" NEDEN BİLGELİKTE BİR UNSURDUR?

Kendinize karşı dürüst olursanız kendinizi tanırsınız. Duygular büyüklüğün güçlü baskılarıdır. Onları bilin ve sahip çıkın. Problemlerinizi tanımlayın. Bu çözüm için bir başlangıçtır.

Bunu hemen yapmazsanız, daima hata yapma yoluna saparsınız.

Kim olduğunuzu ortaya çıkartmaktan korkmayın. Daha iyi bir yaşam için özgür iradenizi şuurlu bir şekilde kullanın. Eğer üzgün ve kızgın iseniz bunun köklerine ve derinliklerine inin. Mantıksız hareket ediyorsanız bunun bilincinde olun. Doğruluğun anahtarı, gerçeği bedeninizde hissetmektir. Kendinizi anlamak için bu kadar bekleme lüksünüz yoktur.

ÇÜNKÜ SİZ, BU GÜNE KADAR RASTLADIĞINIZ EN ETKİLEYİCİ VE BÜYÜLEYİCİ İNSANSINIZ.