Yazdır

Cheeseburger Adası

Dört "birlikte olan" çifti alın, 26 bekar kız ve erkek, 380 şişe bronzlaşma losyonu ve sınırsız meyve aromalı alkollü meşrubatla birlikte hepsini uzak bir adaya koyun.

Bu 'Bir ilişki nasıl batırılır?' için bir tarif değil, Fox TV'nin yeni yarışma programı, "Baştan Çıkma Adası" dır.

Programı kısaca açıklamak istersek, Fox evlenmemiş 4 "birlikte olan" çifti uzak bir adaya 26 çekici bekarla birlikte bırakıp, çiftleri 3 haftalık bir süreç için birbirlerinden ayırıyor ve böylece onlara bekarlarla 'çıkacak' ortam hazırlıyor. Yarışmanın amacı, bize söylendiğine göre, bu ilişkilerin yürüyüp yürümeyeceğini görmek.

Eğer ilişkiler, oturmuş ve yerinde ise, onlar adadaki çekici bekarlara karşı duyacakları baştan çıkma isteklerine karşı koyabileceklerdir - bekarların orda oluş amacı bu çiftleri birbirlerinden ayırmak için ellerinden geleni yapmaktır.

Eğer testi geçemezler ve tutkularına boyun eğerlerse, (Fox teorisine göre) ilişkilerin bu noktada bitmesi iyi olacaktır. Mutlu olmaları gerekir çünkü ilişkilerin baştan yeterince güçlü olmadığı ortaya çıkmıştır.

Bu yarışma programı popüler olmadan önce, talk showlarda veya diğer sohbetlerde Fox'un bu buluşunu küçük görüyorlardı. Ama baştaki birkaç bölümden sonra, çoğu kişi ilişkilerin uzun süreli olmadığı, baştan çıkmanın ise doğal olduğu fikrine katıldılar.

GÜÇLÜ İSTEKLERİMİZE KARŞI KOYMAK

Yahudilik'in buna bakış açısı farklıdır. Hayattaki her test,  birinden bir şeyler öğrenebileceğimiz ve kendimizi geliştirebileceğimiz pozitif bir durumdur. Ancak, kendimizi test etmemiz ve yıpranmadan çıkacağımızı umarak kendimizi güç durumlara sokmamız istenmez.

Diyelim ki, birisi "koşer"e bakmaya karar verdi ama hala içinde cheeseburgerler için karşı konulamaz bir istek var.

Şu sahneyi gözünüzde canlandırın. Kahramanımız masasında oturup çalışıyor. İş arkadaşlarından biri onun ofis kapısını aralıyor ve koridordan geçen cheeseburgerin kokusu kapının aralığından baştan çıkarıcı bir şekilde arkadaşımızın burnuna giriyor...

O şimdi bir cheeseburger yemeyi hayal etmeye başlamıştır.

Ama her nasılsa, çalışmaya devam ediyor...

Öğle yemeği zamanı... Kahramanımız ofisinden yiyecek almak için çıkıyor. Bir cheeseburgeri düşünüyor ama isteği hala kontrolü altında.

Ofisinden ayrıldıktan sonra, ya sağa koşer büfeye doğru yönelebilir ya da sola McDonald's a doğru.

Hayati önemi olan sola dönüşü yapıyor- sözde bir arkadaş ile konuşmak için - ve kendini hızlıca kontrolsüz bir şekilde ilerlerken buluyor. McDonald's a yaklaşıyor, kendini, sadece bir cola alacak diye inandırmaya çalışırken, McDonald's a girdiğinde, hemen taze kızarmış cheeseburger ve patateslerin kokusuyla çarpılıyor - ki bu onun tutkusunu kontrol edilemez boyutlara getiriyor.

Ama o bunu anlayıncaya kadar, o özel soslu baharatlı eti ve kaşarı çoktan midesine indirmişti.

Arkadaşımız savaşı hangi noktada kaybetmiştir? Hayır, McDonald's'ın içindeyken değil. Ofisten ayrıldığında sağ yerine sola döndüğü zaman... Çünkü o noktada, kendi isteklerine doğru davranmasına fırsat tanıyacak durumu yarattı.

Yalnızca bu değil, McDonald's a daha da yaklaştığında içindeki istek çılgın boyutlara ulaşmıştır.

Yahudilik der ki, yasak olan bir şeyi yapmak için ne kadar can atsak bile, eğer kendimizi, negatif davranışlara kapılacak durumlardan uzak tutarsak, hataya düşmemek için yaptığımız mücadeleyi kazanmış oluruz.

Bu bir kaçış yolu değil. Etkili bir stratejidir.

Fox TV'nin metaforunda, sahilde balmumu paketlerinin içinde 500 cheeseburger duran ıssız bir adayı ziyaret etmek kötü bir fikir sayılır. Kahramanımız Cheeseburger Adası'ndan olabildiğince uzak durmalı.

BAŞARISIZ OLMA DİNAMİĞİ

Eğer kahramanımız bir gece arzularına uyup, adadaki bütün cheeseburgerleri yerse ne olur? Ona 'kötü bir Yahudi' mi diyeceğiz? Hayır, 'o bir insan' diyeceğiz. Baştan onu böyle bir duruma itmek yanlıştı - öyle, çünkü insanlar mükemmel değildirler ve isteklerine kapılabilirler.

Yine de Yahudilik "dürüst olan insanla dürüst olmayan insan" arasındaki farkı 'biri hata yapar, biri de yapmaz' olarak açıklamaz.

Güçlü isteklerimizi yenmek için yola çıktığımız zaman, bunun zaman alacak bir süreç olacağını bilmemiz lazım. Olmak istediğiniz yere gelemiyorsanız, cesaretinizi kaybetmeyin. Sadece hatırlayın: Düşseniz bile bu, başarınıza giden yoldaki gerekli basamaklardır.

"Baştan Çıkarıcı Ada" hakkındaki en büyük soru da, milyonlarca TV izleyicisinin yarışmacıların, adadan teste rağmen ayakta kalabileceklerini ummak mı yoksa gizlice kaybetmelerini beklemek mi?

Niye izleyiciler onların kaybetmelerini umarlar ki? Onların düşüşleri, geride kalan bizlere kendi gelişmemizde kaybetme izni verirken, diğer taraftan Yahudilikteki bakış açısı, insanların deneyimlerinde başarılı olabilmeleri için cesaretlendirmeyi öngörür.

İkinci bir görüş de, onların baştan hiç teste girmemiş olmalarının daha iyi olacağıdır.

Cheeseburger Adası'nı engelleyin ve kendinizi böylesi bir teste sokmayın!