Yazdır

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

1 Heşvan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5771

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:40

5:51

-----

Yeruşalayim

4:32

5:43

Tel Aviv

4:55

5:52

   9 Ekim

Tel Aviv

4:47

5:44

İstanbul

6:23

7:03

2010

İstanbul

6:12

6:52

N O A H

 Hatırlatmalar:

ü Roş Hodeş MarHeşvan

ü Not: Erets-Yisrael'de 14 Ekim gecesinden itibaren Bareh Alenu okunmaya başlanacaktır. Diaspora'da başlama tarihi ise Aralık ayındadır.

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 6:9-11:32)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, şiddet ve yozlaşma batağına saplanmış bir dünyadaki tek dürüst insan olarak dikkati çeken Noah'a büyük ahşap bir gemi inşa etmesini emreder. Gemi, içten ve dıştan ziftle kaplı olacaktır. Tanrı, büyük bir tufanın, yeryüzünden tüm yaşamı sileceğini, fakat geminin su üstünde yükselerek, içindeki Noah, ailesi ve tüm hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere çiftlere sığınak olacağını söyler.

Kırk gün boyunca yağmur yağar ve sular, sakinleşene kadar 150 gün boyunca kabarır. Gemi, Ararat dağına oturur ve Noah, pencereden önce bir kuzgun, sonra da birkaç kez güvercin gönderir. Amaç, suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamaktır. Toprağın tamamen kuruması, Tufan'ın başlangıcından tam bir güneş yılı, yani 365 gün sonraya rastlar. Tanrı bunun ardından Noah'a, gemiyi terk etmelerini ve yeryüzünü tekrar nüfuslu hale getirmelerini emreder.

Noah bir sunak inşa eder ve Tanrı'ya korbanlar yapar. Tanrı, bir daha tüm insanlığı kötü davranışları sebebiyle yok etmemeye yemin eder ve insanlıkla yaptığı bu yeni antlaşmanın sembolü olarak gökkuşağını atar. Tanrı ayrıca Noah'a, yaşamın kutsallığı hakkında talimat verir: Cinayet, idamı gerektirecek düzeyde ciddi bir günahtır. Ve bundan sonra insanların hayvanların etini yemelerine izin olacaksa da, bir hayvanın eti, o hala canlıyken yenemez; ayrıca kan da yenmemelidir.

Noah bir bağ diker ve ürününden elde ettiği şarapla sarhoş olur. Çıplak bir şekilde otururken, oğullarından Ham durumdan avantaj sağlar ve bunun için lanetlenir. Babalarının çıplaklığını örten diğer iki oğlu Şem ve Yefet ise mübarek kılınır.

Noah'ın soyu, on nesil sonra tek bir dili konuşan, ortak kültüre sahip tek bir halk haline gelir. Fakat o nesilde, kendi yenilmezliklerini simgeleme amacıyla yüksek bir kule inşa etmeye kalkışarak, Yaratıcıları'na karşı gelirler. Tanrı onların dillerini bozar; öyle ki, artık biri, diğerinin söylediğini anlayamaz hale gelir. Sonunda projeyi iptal etmek zorunda kalınır; insanlar, gruplar halinde yeryüzünün farklı kesimlerine dağılarak yetmiş ana ulusu oluştururlar.

Noah peraşasının sonunda, Noah'tan Avram'a [sonradan Avraam] kadar olan on nesil listelenir. Avraam'ın, doğum yeri olan Ur Kasdim'den çıkıp, Kenaan Ülkesi'ne giderken Haran'da konaklamasının anlatımıyla peraşa biter.

DEVAR TORA

[Rabi Yisahar Frand - www.torah.org]

                                                                                                                           

Noah: Gecikmeli Baba

Bereşit peraşasının sonlarındaki bir pasuk şöyle demektedir: "Noah 500 yaşında iken Noah, Şem'e, Ham'a ve Yefet'e baba oldu" (Bereşit 5:32). Raşi, Noah'ın neslinde başkaları ortalama 100 yaşında çocuk sahibi olurken, Noah'ın neden ancak hayatının çok ilerleyen yaşlarında çocuk sahibi olduğunu sorar. Raşi'ye göre Tanrı ona bir tür iyilikte bulunmuştur. Eğer daha erken yaşlarda çocuk sahibi olsaydı ve o çocuklar günahkâr kişiler olsalardı, Tanrı'nın onları neslin diğer insanları gibi öldürmesi gerekecekti. Diğer taraftan dürüst kişiler olsalardı, o zaman Tufan döneminde onların da birçok torunu olacak ve Noah bütün torunlarını barındırmak için birçok gemi inşa etmek zorunda kalacaktı. Bu nedenle, Noah'ın çocukları Tufan dönemine yakın doğmuştur. Şöyle ki Noah'ın en büyük oğlu bile henüz "bar onaşin", Tanrı'nın cezalandırmasını hak edecek yaşta değildi.

Bir an için kendimizi Noah'ın yerine koyalım. Noah kendi neslinin en büyük tsadiklerindendi. Onun dışında herkes çocuk ve torun sahibi olurken Noah 500 yaşına kadar hâlâ kısır ve çocuksuzdu. "Bu dünyadaki adalet nerede?" diye düşünmez miydik? Noah herkesin ilk çocuğunu kucağına aldığı yaklaşık 100 yaşından itibaren 400 sene boyunca bunları düşünmüş olsa gerektir! "Tanrı neden bana karşı? Benden ne istiyor? Bunu bana neden yapıyor? Ben kendi neslimin en dürüst insanıyım!" diye kendi kendine sormuş olmalıdır.

Bunun cevabı şudur ki, Tanrı'nın kendine göre bazı hesapları vardır. Tanrı bir Tufan olacağını ve herkesin yok olacağını biliyordu. Noah için en iyisinin, 400 sene boyunca çocuk sahibi olmaması olduğunu biliyordu. Tanrı ona bu nedenle bir iyilikte bulunmuş ve onu uzun bir süre kısır yapmıştır.

Kendi algıladığımız şekilde "talihsizliklerimiz", bizim için anlaması en zor şeylerden biridir. Bizler zaman ve mekân bakımından sınırlı varlıklarız ve sadece gözümüzün önünde cereyan edeni görebilir, değerlendirmemizi de bu sınırlar dâhilinde yapabiliriz. Başımıza gelenlere inanamadığımız zamanlar olur ve bizler bunları en büyük ceza veya haksızlık olarak görürüz. Sınırlı olduğumuz gerçeğini kabul etmek de bir o kadar zordur ve bu konuda vaazlar vermek daima bunu zihnimizde özümsemekten daha kolaydır. Ancak yine de bu bir gerçektir ve inancımızın bu temel üzerine kurulması büyük önem taşır. Zira bu, Yahudiliğin hayata yönelik gerçek bakış açısıdır. Eğer hepimiz Tanrı'nın bizim için neler tasarladığını bilseydik, o zaman O'nun bize kötülük ya da haksızlık değil, en büyük iyiliği yaptığını anlardık!

AFTARA BAĞLANTISI

[The Jersey Shore Torah Bulletin / www.shemayisrael.co.il]

 

Not: Bu bölümde her peraşanın, kendisine ait aftara ile arasındaki bağlantı işlenmektedir ve bu hafta Roş Hodeş olması vesilesiyle Aşamayim Kisi aftarası okunacak olmasına rağmen, açıklama peraşaya ait aftara hakkındadır.

 

Roni Akara - Yeşayau 54:1-10

 

Peraşada Tanrı dünyaya büyük bir tufan getirmekte ve neredeyse yaşayan tüm varlıkları yok etmektedir. Yeryüzü çorak ve ıssız kalmıştır; ancak bir bakıma, Tanrı dünyayı yeni ve daha değerli insanlar için hazır hale getirmiştir.

Aftara'da da peygamber Yeşayau, Erets-Yisrael'i teselli etmektedir, zira tüm Yahudiler dünyanın dört bir yanına sürülmüştür. Yeşayahu "Zira bu benim için Noah'ın Suları [Tufan] gibidir" (Yeşayau 54:9) demekte ve bu sürgünü Tufan'a benzetmektedir. Peygamber Yahudilerin Erets-Yisrael', eskisinden de daha iyi bir şekilde ve yeni bir güçle geri döneceklerini vurgulamaktadır. Sürgünün amacı o ülkede yaşamaya layık olmayanları yok etmek ve değerli insanların geri dönmesine izin vermektir.

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

 

Yedinci Kitap: ZERAİM / TOHUMLAR

H. Avoda - İbadet (Devam)

 

48. Avodat Yom Akipurim - Yom Kipur İbadeti

Kipur gününde her gün yapılan korbanlarla güne özel Musaf (ilave) korbanların yanında, Koen Gadol, Yeruşalayim dışında tamamen yakılacak bir Hatat-korbanı olarak bir boğa ve Ola-korbanı olarak bir koç getirir. Cemaat adına ise iki teke getirilir. Bunlardan bir tanesi tümüyle yakılacak bir Hatat-korbanıdır; diğeri ise çölde Azazel adı verilen yerde kayalıklardan aşağı itilecektir.Yom Kipur'da, tüm korban işlemleri, Koen Gadol tarafından yerine getirilir. Ayrıca Koen Gadol, Kodeş Akodaşim'in içine girerek özel bir tütsü işlemi ve bahsi geçen boğa ve tekenin kanlarıyla da bazı serpme işlemleri gerçekleştirir. Koen Gadol, ibadetin sadece Yom Kipur'a mahsus olan bu bölümleri boyunca tamamen ketenden dokunmuş özel giysiler giyer.

49. Meila - Kutsal Bir Şeyin Yetkisiz Kullanımı

Kutsal nitelikli nesnelerden (korbanların yenebilen kısımları hariç) ve kişinin ant içererek kendine yasakladığı şeylerden yarar sağlamak yasaktır (Devarim 12:17). Eğer kişi yanlışlıkla kutsal bir şeyden yarar sağlar veya ona zarar verirse, onun değerinin 5/4'ünü ödemek ve bir Aşam-korbanı getirmekle yükümlüdür. Pasukta söylendiği gibi: "Bir kişi, uygunsuz kullanımda bulunarak, Tanrı Adına Kutsal olan şeylerden [biriyle ilgili olarak] kazara hata işlerse, Aşam-korbanını getirmelidir ... Kutsal'a ait olup, hakkında hata işlemiş olduğu şeyi tamamen tazmin eder ve beşinci bir payını üzerine ekler" (Vayikra 5:15-16). Ancak bu yasak, Şelamim, behor, maaser ve Pesah korbanları için geçerli değildir. Mizbeah üzerinde işlemleri gerçekleştirilene kadar, bu korbanlar "düşük kutsiyete sahip" addedilir. Kutsal bir hayvanı çalıştırmak veya onu kırkmak yasaktır. Pasukta söylendiği gibi: "Sığırında ve davarında doğan tüm behor erkekleri Tanrın Aşem Adına kutsiyete adamalısın. Sığırının behoruyla çalışma, davarının behorunu kırkma" (Devarim 15:19).

YOLLARDA DİKKAT VE TEHLİKELERDEN KORUNMA

[Rabi Yosef Tsvi Rimon / "Şabat BeŞabato" - www.zomet.org.il]

 

II. Bölüm

 

Tehlikelerden sakınma yükümlülüğünün kaynağı nedir?

Talmud meşhur bir olay anlatır. Bir haham, yol kenarında dua ettiği sırada bölgenin güçlü bir valisi oradan geçer ve kendisine selam verir. Ancak haham bu selama cevap vermek için duasına ara vermez (Berahot 32b). Talmud'daki bu olay oldukça dikkat çekicidir. Bildiğimiz üzere, hayati tehlikeler [putperestlik, cinsel ahlaksızlık ve cinayet yasakları haricindeki] tüm mitsvalara göre önceliklidir. Durum böyle iken, kişinin kendi hayatını korumasının Amida duasından daha önemli olduğu da açıktır.

Aslına bakılırsa, Talmud'un bu olayı aktardıktan sonra vardığı sonuç da bu yöndedir (Berahot 33a). Mişna'da (Berahot 30b), dua esnasında bir yılan kişinin ayağına dolansa bile, o kişinin duasını kesmemesi gerektiği yazılıdır. Ancak Talmud buna açıklık getirerek, bunun zehirli olmayan bir yılanı kastettiğini açıklar; fakat eğer zehirli bir yılansa (veya akrep) duayı kesmek gerekir!

Maarşa, Talmud'un aktardığı olaya getirdiği açıklamada şöyle der: Bahsi geçen haham, valinin daha sonra özrünü kabul edip etmeyeceğinden emin olmamakla birlikte, yine de onu öldürmeyeceğinden emin olduğu için bu şekilde davranmıştır (32b). Başka bir deyişle bu olayda selam vermek üzere duayı kesmemenin hayati bir tehlike yaratmayacağı belliydi. Magen Avraam da benzer bir açıklama getirmektedir: "Haham ve valiyle ilgili öyküye dayanarak, haham valinin açıklamasını kabul edeceğinden emindi, diyebiliriz" (104:1).

Yukarıdaki olayda dikkat çeken bir başka nokta da, tehlikeden sakınma yükümlülüğünün Tora'daki hangi pasuktan kaynaklandığı konusudur. Hahamın selam vermediğini gören vali, onun duasını bitirmesini beklemiş ve neden bu şekilde davrandığını sormuştur. Bunu yaparken de Tora hakkındaki kendi bilgisini ortaya dökmüştür. Vali hahama, "sizin Toranızda ‘canlarınızı fazlasıyla koruyun' (Devarim 4:15) diye yazmıyor mu?" diye çıkışır. İşin ilginç yanı, gerçekten de halk içinde insanın kendisini tehlikelerden sakınması yönündeki yükümlülüğün kaynağı olarak bilinen pasuk budur. Ancak her ne kadar çevresinden izole edilmiş haldeyken pasuk gerçekten bundan bahsediyor görünüyorsa da, Tora'da bulunduğu yere bakıldığında, aslında bu pasuğun fiziksel yaşamın korunmasından bahsediyor olmadığı görülecektir: "Canlarınızı fazlasıyla koruyun - çünkü Tanrı'nın size Horev'de [=Sinay Dağı'nda] ateşin içinden konuştuğu günde, hiçbir suret görmemiştiniz" (Devarim 4:15). Başka bir deyişle pasuğun uyarısı başka yöndedir: "Sinay'da Tanrı sizinle konuştuğu gün hiçbir suret veya şekil görmemiştiniz; dolayısıyla kendinizi fazlasıyla koruyun, gözetim ve denetim altında tutun ki, Tanrı'yı temsil ettiğini düşünerek herhangi bir şekil veya suret, yani herhangi bir put yapmayın" demektedir bu pasuk. Öyleyse fiziksel bir sakınmadan çok, manevi bir sakınma söz konusudur!

Buna rağmen Minhat Hinuh, Hahamlarımızın, Moşe Rabenu zamanına dayanan bir geleneği olduğunu ve bu geleneğe göre, bu pasuğun sadece ruhu değil, aynı zamanda bedeni de fiziksel olarak korumayı kastettiğini belirtir (546:11). Ama yine de aklımıza şu soru gelecektir: Acaba söz konusu gelenek, neden açık bir şekilde manevi konuları ilgilendiren bir pasuğu alıp, bedenin fiziksel açıdan korunması meselesini de bu pasuğa bağlamıştır?

Anlaşıldığı üzere, Tora burada bize önemli bir mesaj vermektedir: Kendisini maneviyata adamış bir insan dahi, sadece ruhunu değil, bedenini de tehlikelerden korumakla yükümlü olduğunu bir an için bile unutmamalıdır. İnsanın kendisini fiziksel olarak koruması, en az manevi açıdan koruması kadar önemlidir. Beden ve ruhun her ikisi de bize Tanrı tarafından verilmiştir ve bizler her ikisine de iyi bakmakla yükümlüyüz. Bir insan için kaşer olmayan bir yiyecek yemekten veya Şabat günü ateş yakmaktan sakınmak ne kadar önemliyse, bedenini her türlü tehlikeden korumak da o derece önemli olmalıdır!

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Yirat Şamayim - Tanrı Korkusu (devam)

 

Vicdanımızı kullanarak, nerede olursak olalım sürekli Kralların Kralı ile karşı karşıya bulunduğumuzu kavrama düzeyine eriştiğimiz takdirde, içimizde Tanrı'ya yönelik büyük bir çekinme duygusu hemen doğacaktır. Sakın - Has Veşalom - hataya düşüp iyi olmayan bir şey yapma durumuna düşme! Bilmelisin ki, seni gören bir göz, seni duyan bir kulak vardır ve yaptığın her şey defterlere kaydedilmektedir. Çünkü Ulu Tanrı her şeye dikkat eder, her şeyi görür ve duyar. Dolayısıyla, insanların her hareketi mutlaka bilinir ve lehte veya aleyhte olsun, her şey defterlere kaydedilir.

İnsanın bu büyük gerçeği vicdanıyla bir anda anlaması mümkün değildir. Buna ancak Tanrı korkusu fikrine yoğunlaşırsak varabiliriz. "Tanrı Korkusu" kavramını, Toramızı öğrenerek ve onun gösterdiği yolları takip ederek öğrenebiliriz. Yolda giderken, evine dönerken, yattığında ve kalktığında - her zaman Toramızla beraber olman gerekir. Ta ki ruhun bu gerçeğe kani olana ve Şehina'nın her yerde mevcut olduğunu, bizlerin de sürekli olarak Tanrı'nın huzurunda bulunduğumuzu tam olarak anlayana kadar. İşte ancak o zaman, Tanrı'dan tüm benliğinle çekinecek duruma gelirsin. Kral David şu şekilde dua ederdi: "Ey Ulu Tanrım; doğru yollarını bana göster, kalbimin Senin Yüce İsmin'den korkmasını sağla".

İnsan, ruhunu mükemmelleştirebilmek için, hayat yolunun başından itibaren Tanrı Korkusu'nun ışığıyla aydınlanmalıdır. İnsan iyi bir kişilik sahibi olmak istiyorsa, yaptığı her şeye Tanrı Korkusu'nu karıştırması gerekir. Onu kuvvetlendirip iyi hedeflere ulaştırabilecek tek araç Tanrı Korkusu'dur. Elmasların dizili olduğu bir ip düşün. Elmasların düşmemesi için o ipe bir düğüm atılmalıdır. Eğer bu düğüm koparsa tüm elmaslar düşer. Aynı şekilde bütün iyi karakter özelliklerinin sigortası Tanrı Korkusu'dur. Düğüm çözülürse - yani Tanrı Korkusu olmazsa; tüm iyi karakter özellikleri de senden uzaklaşacaktır. Ve iyi karakter özelliklerine sahip olmayan bir kişinin, vahşi hayvanlardan farkı yoktur.

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

 

Eylemlerimiz bizi, en az bizim onları şekillendirdiğimiz ölçüde şekillendirir.

-- George Elliot

 

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.