Yazdır

AlahaBir Yahudinin yaşamı boyunca, birçok kurala uyması gerekir. Bu kurallar kaynağını, Tora'da yazılı olduğu üzere Tanrı'dan alır.

Bunlar ahlaki, törensel ve medeni kanunlardır.

Tüm soruları kapsayan Yahudi kanununun, kesin ve kabul edilmiş şekline Alaha denir. Alaha kelimesi, yürümek veya gitmek anlamına gelen "Aloh" kökünden türemiştir ve yol, örnek veya yöntem anlamındadır.

Alaha bir teori değil, pratik bir yöntem, felsefi değil, kanunidir. Bu yüzden günümüzde dahi dini ve kanuni kararlara yön verir. Alaha'nın özünde inanç yer almasına karşı eylemi vurgular. Ve temelde yönergelerin (mitsvot) her durum ve ortamda uygulanmasıyla ilgilenir, davranışlara bir yükümlülük, ahlaki ve dini görevlere bir gereklilik getirir.

Yahudi kanuni sistemi statüsünde olan Alaha yaşamın her evresini, her noktasını kapsar, gerek kişiler arası, gerek Tanrı ile kişi arasındaki ilişkileri düzenler. Yahudiliğin yasal yanı olan Alaha kişisel, sosyal, ulusal ve uluslararası boyutlardadır. Alaha, sadece dini kanunları içermez, aynı zamanda medeni kanunları, öldürme ile ilgili kanunları ve ahlaki yasaları da kapsar. Kişinin yeme alışkanlıkları, cinsel yaşamı, iş ahlakı, sosyal faaliyetleri, sanatsal etkinlikleri, eğlence tarzı hep Yahudi dini şemsiyesi altındadır. Yahudi dini, yaşamın kendidir ve yaşama rehber olur. Yahudiliği konu almış tüm yayınlar, Yahudiliğin bir yaşam biçimi, sadece inanç değil, eylemler dizisi olduğunda fikir birliğine varırlar.

Ahlak ve Alaha

Tora'da yer alan ahlaki emirler Alaha yöntemiyle açıklanmış, incelenmiş ve geliştirilmiştir. Din bilginlerince kullanılan Midraş'ın amacı, yazılı metinlerden sonuçlar çıkarmak, sözel gelenekler getirmek, anlaşmazlıkları çözümlemek ve kesin kanunlar elde etmektir. Eski dönemlerde ahlaki bir sorun da, Bet-Amikdaş'ı ilgilendiren bir problem de hep aynı mantık ve yaklaşım çerçevesinde ele alınmıştır. Ahlaki yönergeler (mitsvot), gerek olumlu, gerek olumsuz şekilleriyle kişinin davranışına rehber olurlar, bu da Alaha'nın amacıdır. Yahudi ahlaki değerleri kesin şeklini Alaha'da bulur.

Yahudilikte kanun ile ahlakın yakın ilişkisini en iyi "Yahudi Hukuku bilimi, ulusal hukuk bilimidir" özdeyişi açıklar. Yahudi kimliğini koruma ve hayatta kalmayı amaçlayan ahlaki değerlerin büyük bir bölümü Alaha'da yer almasına karşın, bir takım özel tecrübe alanları, bunun dışında kalır.

Alaha'nın Doğuşu

Alaha terimi ilk başlarda özel kanun anlamında kullanılmakta, "Moşe'ye Sina Dağı'nda verilen kanun" olarak anılmaktaydı. Ancak zamanla bu terim, tüm kural ve emirleri içeren Yahudi yasama sistemine verilen ad oldu.

Rabinik dönemlerde Alaha'nın incelenmesi en önemli dini görev addedilmiştir. O dönemlerde, din bilginlerinin yasama yönteminde yazılı ve sözlü Tora'da yer alan kanunlar, diğer kanunların önünde kabul edilmiştir.

Tora kökenli emirler (mitsvot) değişemezken, rabilerin koydukları yönergeler, olaylara ve durumlara göre dini yetkililerce değişikliklere tabi tutulabilirler. Klasik Yahudi kaynakları, birtakım değişiklikler, eklemeler, yeni, güncel şartların gerektirdiği farklılıklar hariç, Alaha'nın Moşe'nin dönemine kadar dayandığı inancındadırlar.

Maimonides, Babil Talmud'unun yazarı Raşi'den geriye, Moşe'ye kadar 40 nesil sayar ve şu sonuca varır: İki Talmud'da, Tosefot'da, Sifra ve Sifrei'de yasaklar ve yapılabilenler, temiz ve kirliler, uygun olan ve uygun olmayanlar, ağızdan ağıza, Moşe'den günümüze dek gelmiştir.

Alaha'nın Yapısı

Diğer yasama sistemleri gibi Alaha da farklı elemanlardan oluşur. Bunların bir kısmı Sina, bir kısmı da rabinik kökenli olduğundan, aynı değerde değildirler. Alaha'nın kaynakları şöyle sıralanabilir:

· Yazılı kanun: Geleneksel Yahudi Alaha kuramına göre yazılı kanun, dini, kanuni, ahlaki yasaların toplanmış bir şekli değil Tanrı'nın emirlerini ifade eden, tek biçimli, tek şekilli bir kanundur. Bu kanun olumlu ve olumsuz 613 emri (mitsvot) içeren bir bütün olarak kabul edilir.

· Sözlü kanun: Yazılı kanunun yorumudur. Moşe Rabenu'ya Sina Dağı'nda verilen Alaha'nın mantıksal açıklamalarıdır.

Yazılı kanunun yorumu: Bu yorum iki bakış açısı çerçevesinde yapılır. Biri sadece Sina'da verilen kanunun, diğeri ise yorumlarla farklılaşmış şeklini inceler.

Talmudik anlayışa göre, gelenekler aracılığıyla günümüze ulaşan bilgiler ki bunlara da -Orayta- denir, yazılı kanun ile eşdeğerdir.

İki ünlü düşünür Maimonides ve Mahmanides bu konuda farklı fikirler üretmişlerdir.

Nahmanides'e göre de Orayta'nın geleneklerle desteklenmiş olması gerekir, eğer Talmud bunu kabul etmemişse o zaman bu (Soferim) Tora katiplerinin sözü anlamına gelen "Derabanan"dır.

Gerek Maimonides'e, gerek Nahmanides'e göre Alaha 3 kategoride incelenebilir.

Sina dağında kabul edilen Alaha, ki bunun yorumundaki amaç Alaha'yı kutsal şekliyle açıklamaktır.

Sina'da alınmayan, ancak kutsal kitaptan din bilginlerince çıkarılan sonuçlar Ve Alaha'ya yenilikçi bir bakış açısı getiren ve buna da kutsal kitaptan destek sağlayan görüş.

Mantıki sonuçlar: Bazen Talmud yazarları alaha'yı çok açık, aşikar hiçbir kutsal ispata gerek duyulmayan olarak tanımlarlar.

Bilgelerin deyişleri, din bilginlerinin Moşe'den günümüze dek yaptıkları beyanlar - Derabanan- olarak adlandırılır. Bu öğretiler iki bölümde toplanır: Tora'yı ve dini korumak amacında olan olumlu hükümler (Takanot) ve ihlalleri ortadan kaldırmayı amaçlayan olumsuz hükümler.

Bilgelerin yetkisi: Din bilginleri, bazı durumlarda talmudik emirleri iptal etmek hakkına sahiptirler. Halkın dini itaatini kuvvetlendirmek için, Bet-Din, belirli bir süre, birtakım yönergeleri geçersiz sayabilir. Tüm bunlar, ileriye dönük, gelecek nesiller için değil, güncel sorunlara cevap vermek amacını taşır. Halkın çoğunluğunun tahammül edemeyeceği kısıtlamalar koyulamaz.

Görenek, töre: Görenek kelimesi talmudik edebiyatta farklı anlamlar taşır ancak hepsi Alaha'ya kaynak teşkil eder.

Alaha'nın çok net olmadığı durumlarda dini törelere başvurulur. "Bet-Dince açık olmayan Alaha'lar durumunda git ve cemaatin davranışına bak sen de ona göre davran" (Yeruşalayim Talmudu 7:5) Alaha ile çelişen töre durumunda, töre Alaha'nın yerini alır. Cemaatin geliştirdiği görenekler, bilge kişilerin, din bilginlerinin getirdikleri Alaha ile eşdeğerdir.

Alaha'nın Gelişmesi, Tarihçesi

Erken Çağ: Tora'da birtakım kanunlar göze çarpar (Çıkış 21-23:9, Lev.19, Tesniye 21-25). Bazen gruplar halinde, bazen tek başına olan bu kanunlar farklılıklar göstermektedir. Bunun nedeni, Tora yorumcularının da açıkladığı gibi, bu kanunların farklı cemaatler tarafından farklı zamanlarda şekillendirilmiş olmalarıdır. Genel kanıya göre Tanrı Moşe Rabenu'ya yazılı kanun (Tora Şebihtav) ile birlikte sözlü kanunu (Tora Şebealpe) de vermiştir.

Midraşik yöntem ile kutsal metinlerin incelenmesi, yeni anlamlar ve sonuçlar elde edilmesi bu döneme rastlar. Alaha'nın tarihçesi Makabilerin devrine dek karanlıkta kalır. Bu dönemde akademik bir çalışmadan çok, basit dindar Yahudi çiftçilerin, komşularıyla olan ilişkileri doğrultusunda geliştirdikleri ilişkisel gelenekler göze çarpar. Alaha'nın incelenmesinde Makabiler döneminde Yosef Yoezer ve Yosef Yohanan'ın, Herod döneminde ise Hillel ile Şammay'ın referansları yer alır. Mişna bu bilginlerin vecizelerine yer verir. Bu dönemde İsrail'de hiçbir kanuni tartışmaya rastlanmaz. Kanun herkes tarafından bilinir ve en ufak bir şüphe Yeruşalayim'deki büyük mahkemece karara bağlanırdı.

Tannaitik dönem (M.S. 1-220): Hillel okulu ile Şammay okulu arasındaki fikir ayrılıkları bu dönemde ortaya çıkmış ve ülkedeki din bilginleri arasında da tartışmalara sebep olmuştur.

Rabi Akiva ve Rav İshmael, Tora kavramı ile ilgili farklı düşüncelerini alaha'ya yansıtmışlardır.

II. yüzyılın sonunda Rabi Yehuda Hanassi yayınladığı Mişna'da, Tannaim tartışmalarını ve aldıkları kararları derlemiştir.

Amoraik dönem (220-470): Mişna derlenip, tamamlandıktan sonra Tora'nın ardından karşımıza çıkan ikinci kutsal kitap konumuna geldi. Amoraim diye adlandırılan Yeruşalayimli ve Babilli din bilginlerinin başlıca uğraşları Mişna'nın yorumlarını ve kanunların uygulanmasını incelemek oldu.

Amoraim ve Tannaim arasında hiçbiri şekilde tartışmaya yer verilmedi. Onlar daha çok akademik boyutlarda incelemeleri çalışma alanları olarak kabul ettiler. İsrail'deki Amoraimler'in Alaha'sı Yeruşalayim Talmud'unda, Babillerinki ise Babil Talmud'unda toplandı. Böylece Alaha'nın tartışılmaz kaynağı oluşmuştu. Babil Alaha'sı daha gelişmiş ve daha kolay anlaşılır niteliktedir. Babil Talmud'u da diğerinden sonra kaleme alındığından bir evvelkinin kararlarını gözden geçirme fırsatını elde etmiştir.

Ortaçağ ve sonrası Alaha bilginlerini iki grupta toplayabiliriz.

Bir kısım bilginler, Raşi gibi, kanuni teorileri Talmud metinlerinden çıkartıp, ortaya koymuşlardır. Bunlara Mefareşim yani yorumcular denir. Onların çalışmaları kanunların tanımlanmasına yardımcı olmuştur.

İkinci grupta yer alanlar ise karar verici olarak tanımlanabilecek posekimlerdir. Bunların koyduğu kanunlar kendi bilgileri ve çeşitli alanlardaki tecrübelerinden oluşmuştur. Başlıca çalışmaları yeni ve eski hükümleri sınıflandırıp kanunlaştırmaktı. Bu da günümüze dek sürmektedir. 19. yüzyılda Simeon Kayyara'nın kaleme aldığı "Alahot Gedolot" buna en yeni örnektir.

16. yüzyılda Yosef Caro'nun eseri Şulhan Aruh ile Krakovlu Moses İsserles'in yazdığı Mappah Alaha tarihinde yakın çağın bir dönüm noktasıdır.

Uygulama

Alaha farklı düşünce ve görüşte olan Yahudileri birleştirici bir unsurdur. Alaha'ya riayet etmek her Yahudinin görevidir.

Sonuç

Yahudilik kavramı ancak uygulama durumunda bir anlam kazanır. Alaha da bu kavram ve değerlerin günlük yaşantımızdaki uygulamasıdır. Bize teorilerin ve prensiplerin ne şekilde uygulamaya geçirileceğini anlatır. Alaha, Yahudiliğin ve Yahudilerin Tanrı'ya olan inançlarının bir göstergesidir. Alaha, odak noktası olan mitsvotu, emirlerin yerine getirilmesi ile soyut olan kavramları, somut bir hale getirir ve dünyevi şeylere bir kutsallık kazandırmak ister. Ancak bazı çevreler duygudan ve inançtan yoksun bir itaatin, yani Alaha uygulamasının sadece bir şekilciliğe dönüşeceğinden endişe duymaktadırlar. Bu endişe çok eski zamanlardan beri din bilginlerince dile getirilmiştir, fakat bu düşünce, uygulamayı ortadan kaldırmaz. Çünkü Alaha'nın yok olması Emuna'nın yani inanç ve temelin de yok olmasına neden olur. Alaha olmadan Yahudi yaşamı hiçbir anlam taşımaz, tüm içeriğini kaybeder. Eyleme geçmemiş bir inanç, asil bir duygu anlamsız kalır. Alaha'ya uymamak, onu dışlamak, Yahudinin yaşam tarzını değiştirir. Değişen Yahudi yaşam tarzı kaybolan Yahudi değerler ve kavramlar anlamına gelir. Bu değişim bir veya iki nesil sürecinde gerçekleşir ve asimilasyon olarak ortaya çıkar. Bu tarihi bir gerçektir ve birçok kere, birçok farklı çevrede ortaya çıkmıştır.