Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  28 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2006

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:19

5:30

-----

Yeruşalayim

4:13

5:25

Tel Aviv

4:34

5:32

6 Heşvan

Tel Aviv

4:27

5:26

İstanbul

5:53

6:33

5767

İstanbul

4:44

5:24

N O A H

 Hatırlatmalar:

ü Not: Erets-Yisrael'de 29 Ekim tarihinde Bareh Alenu okunmaya başlanacaktır. Diaspora'da başlama tarihi ise 5 Aralık'tır.

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 6:9 - 11:32)

[www.ohr.org.il]

 

İlk insanın yaratılışından bu yana on nesil geçmiştir. İnsanlık, dünyayı ahlaksızlık, putperestlik ve hırsızlıkla son derece yozlaştırmıştır. Tanrı, gözüne giren Noah ve ailesi ile, dünyayı tekrar canlılarla doldurmaya yetecek kadar hayvan dışında, dünyanın tüm sakinlerini yok etme kararı alır. Noah'a, dünya üzerine getirmeyi planladığı tufandan kurtulmasını sağlayacak bir gemi inşa etmesini emreder. Gökten yağmurlar, yeryüzünden su kaynakları dünyayı kırk gün boyunca suya boğar ve en yüksek dağlar bile su altında kalırlar. 150 gün sonra sular çekilmeye başlar. 7. ayın 17. gününde, gemi Ararat dağında karaya oturur. Noah, suların yeteri kadar çekilip çekilmediğini anlamak için bir karga ve bir güvercin gönderir. Güvercin geri döner. Bir hafta sonra Noah'ın tekrar gönderdiği güvercin, akşama doğru gagasında bir zeytin dalı ile geri döner. Yedi gün daha bekleyen Noahın tekrar gönderdiği güvercin bu kez dönmez. Tanrı Noah ve ailesine emiyi terk etmelerini söyler. Noah gemide özellikle bu amaç için bulunan hayvanlardan Tanrı'ya korban sunar ve Tanrı tüm dünyayı yok edecek bir tufanı bir daha gerçekleştirmeyeceğine söz vererek bunun işareti olarak gökkuşağını belirler. Sadece bitki yiyen Adam'dan farklı olarak, Noah ve tüm insanlığa et yeme izni çıkar. Tanrı tüm insanlığı bağlayan yedi tane kural belirler: Buna göre, 1.putperestlik, 2.cinsel ahlaksızlık, 3.hırsızlık, 4.Tanrı'ya küfür, 5.cinayet ve 6.canlı bir hayvanın etinin yenmesi yasak olacak, ayrıca 7. insanların bir kanun sistemi geliştirmeleri gerekecektir.

 

Bunların ardından, dünyanın iklimi günümüzdeki halini alır. Noah bir bağ diker, ürününden yaptığı şarabı içerek sarhoş olur. Noah'ın oğullarından Ham, babasını sarhoş ve çıplak bir halde görmekten zevk alırken, kardeşleri Şem ve Yefet, geri geri yürüyerek babalarının çıplaklığını örterler. Bu olay sebebiyle Ham'ın oğlu Kenaan kölelikle lanetlenir.

 

Tora bunun ardından, dünya üzerindeki yetmiş temel milletin, Noah'ın üç oğlundan türeyişlerini anlatır ve sonra Tanrı'nın, insanlararası iletişimi değişik dillere ayırmasına ve insanların dünyaya dağılmalarına yol açan Babil Kulesi olayını ele alır. Peraşa, Noah'tan Avraam'a kadar olan soy ağacının listesiyle sona erer

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Birlik - Ama Dikkatle

 

Peraşamızda Tora bizleri "birlik"le "tek tiplik"in birbirine karıştırılmaması gerektiği konusunda uyarmaktadır. Avraam'ın babası Terah'ın nesli, Nimrod adlı bir tiran tarafından yönetiliyordu. Bu nesil "Dor Apalaga - Bölünme Nesli" olarak adlandırılır; çünkü insanlık farklı dil ve uluslara bu nesilde bölünmüştür. Bir başka yok edici tufandan korkan bu nesil, herkesin kapsanacağı devasa bir projenin uygulanması - büyük bir kulenin inşası - konusunda görüş birliğine varmıştı. Bu şekilde ilahi bir cezanın kendilerini vurmasının önüne geçebileceklerini düşünüyorlardı. Böyle bir projenin sadece başlangıcı için bile kesin bir birlik şarttı.

 

O dönemde uluslar tek bir dil konuştukları gibi, fikirleri de aynıydı ve tek bir amaçları vardı. İlk bakışta oldukça arzu edilir görülen bu birlik, kısa süre sonra soğuk, acımasız ve ölümcül bir tek tipliğe dönüştü. "Büyük Abi" Nimrod her şeyi kontrolü altında tutuyordu ve farklı bir görüş beyan etmeye kalkan herhangi bir kişi - örneğin Avraam gibi - anında imha ateşine atılıyordu. Nimrod ve Dor Apalaga, Hitler'in Almanyası, Stalin'in Sovyetler Birliği gibi dünyamıza musallat olan birçok katı dikta rejiminin ilk temsilcisidir. Zorla kabul ettirilmeye çalışılan sıkıcı tek tiplik, insan ruhunun boğulması ve hiç pratik olmayan bir idealin gerçekleşmesi uğruna milyonların sömürülmesi, daima ölüme, yok oluşa ve trajediye yol açar. Dünyanın birçok Avraam'a ihtiyacı vardır ve ne kadar az Nimrod olursa o kadar iyidir.

 

Yahudiler de kendi içlerinde bir birliğin özlemini duyarlar. Yahudi yayınlarının tüm sayfalarında dolup taşan birlik çağrılarını tekrar tekrar okumaktayız. Ancak Yahudi ulusu fikir ve ruh çeşitliliği ile bereketli kılınmış bir topluluktur. Her ne kadar, hem dindar hem de dindar olmayan kesimde, ellerinde olsa diğer tüm Yahudiler'e kendi tek tipliklerini dayatmak için varını yoğunu ortaya koyacak kişiler varsa da, Yahudiler'in gerçek bileşimi bu değildir. Bizlerin amaç birliği Tora'ya, Erets-Yisrael'e ihtiyaç durumunda birbirimize yardım etmeye ve dünya için ahlaki bir kuvvet olmaya bağlıdır. Ancak bu amaçlara ulaşmanın farklı yolları vardır ve Yahudilik'in hayatiliği bu farklı yaklaşımlarda yatar. Ve işte tam olarak bu yaklaşım farklılığıdır Yahudiler'in dayatılmış tek tipliğe karşı hissettiği iç direncin sebebi. Yahudi akımları içinde herhangi birinin, dindar kesiminkinden daha çok çeşitliliğe sahip olduğunu sanmıyorum. Buna mukabil Yahudilik'in bu çekirdek kesimini oluşturan Yahudiler, politik, hatta ideolojik açıdan birçok önemli farklara karşın, yine de belirgin bir amaç, davranış ve birbirine yakınlık birliğini korumaktadırlar. Tanrı, dünyanın tek tipliğini birçok lisana, kültüre, ve bilgi ile hizmete yönelik farklı yaklaşımlara bölmüştür. Yahudi ulusu da, birbirleriyle taktikler, hayata yaklaşım şekilleri ve ulusal başarı konularında çoğu zaman görüş ayrılığı içinde olan on iki kabileden müteşekkildir. Yahudi yaşamında tek tipliğin olmaması, hiçbir zaman tamamen olumsuz bir şey olarak değerlendirilmemelidir. Görevimiz, son derece geniş bir çeşitliliğe sahip insanlar, görüşler ve geçmişlere sahip bir ulusun içinde, kutsal amacın temel birliğini sağlamaktır. Bu küçük bir şey değildir; ama Avraam'ın çocuklarına yakışır.

 

DEVAR TORA

[Refael Hirsch - www.tfdixie.com]

 

En Başta Hırsızlık

 

"Tanrı, Noah'a ‘Tüm vücutların sonu önüme geldi; çünkü yeryüzü [insanların] suçlarıyla doldu' dedi" (Bereşit 6:13).

 

Tora'nın en temel açıklayıcısı olan Raşi, yukarıda bahsi geçen "suç" ile, özellikle hırsızlık günahının kastedildiğini ve Tufan Nesli'nin kaderini mühürleyen suçun bu olduğunu kaydeder. Hahamlarımız, Noah'ın neslinin ciddi yozlaşmasında aslında birçok günahın rol oynadığını öğretirler. Öyleyse hırsızlığı, Noah'ın neslinin kaderini mühürleyecek derecede diğer günahlardan ayırt eden ciddi yan nedir?

 

Tora'yı açıklayan bir eser olan Yalkut Gereşoni bu soruya iki olası cevap öne sürer. Midraş, Tanrı'nın günah işlediği için cezayı hak etmiş bir insana ceza verirken doğrudan onun bedeninden başlamadığını öğretir. Tanrı günahkâra fiziksel zarar vermek yerine, öncelikle onun maddi kayba uğramasına neden olarak, tutturduğu yoldan geri dönmesi için sinyal verir.

 

Noah'ın neslinde hırsızlık o kadar yaygındı ki, artık her şey çalıntı mal olduğu için kimsenin malının tamamen kendisine ait olmadığı raddeye gelinmişti. Bu nedenle Tanrı'nın onlara önce maddi kayıp verdirme suretiyle sinyal gönderme olasılığı ortadan kalkmıştı. Dolayısıyla onları fiziksel olarak cezalandırması gerekiyordu. Böylelikle onların kararını mühürleyen günahları hırsızlık olmuştur.

 

Yalkut Gereşoni'nin verdiği ikinci olası sebep de şudur: Tanrı Noah ve çocuklarına - yani tüm insanlığa - uymaları gereken toplamda yedi kural vermiştir. Diğer tüm kuralların ihlali için geçerli olabilecek bir bahaneleri vardı. Hatayla da olsa, tüm bu kuralların sadece Adam'a verildiğini, ama ondan sonraki nesilleri bağlamadığını öne sürebilirlerdi. Ancak hırsızlık konusunda bunu söylemeleri mümkün değildi; zira bu yasanın sadece Adam için olmadığı aşikârdır; ne de olsa Adam'ın zamanında dünyada ondan başka kimse olmadığı için, hırsızlık yapabileceği kimse yoktu. Dolayısıyla bu, hırsızlık yasağının sadece Adam'ı değil, tüm nesilleri bağladığını bariz hale getirmektedir. Dolayısıyla yok oluş kararlarını mühürleyen günah hırsızlıktır.

 

Tora İle Yaşamak

[Living Each Week - Rabi Dr. Avraam Twersky]

 

1. Başkalarını Düşünmek: Noah zamanında gerçekleşen büyük tufanın suları Tanah'ta "Noah'ın Suları" olarak adlandırılmaktadır. Talmud bu yakıştırmanın, Noah'ın da bu tufanda sorumluluğu olduğunu yansıttığını belirtir. Noah sorumludur; zira Tanrı'nın huzurunda kendi neslinin kurtuluşu için dua etmemiştir. Ders açıktır: Dürüst ve Tanrı'ya bağlı bir insan olmak yeterli değildir. Kendi kişisel kurtuluşumuzun ötesine geçecek kadar geniş yürekli değilsek, ihmalden suçlu oluruz.

 

2. Başkalarına Davranış Şeklimizle Yargılanırız: Teilim'de "Tanrı gölgendir" denmektedir. Baal Şem Tov açıklar: Tıpkı bir gölgenin, sahibinin yaptığı şeylerin aynısını yapması gibi, Tanrı da bize karşı, kendi davranışlarımızla bire bir uyuşacak şekilde davranır. Noah'ın kendi nesline yönelik düşünce eksikliği, Tanrı'nın kendisine yönelik beğenisinde kayba yol açmıştır. Ancak Noah, gemide geçen süre boyunca oradaki tüm canlıların her ihtiyacıyla yakından ve bizzat ilgilenme suretiyle bu beğeniyi geri kazanmıştır. Sonuç olarak bu bizleri önemli bir sonuca götürmektedir: Bir insanın yaptığı iyilik ve yardımdan üst düzeyde istifade eden başlıca kişi kendisidir.

 

3. Rahat mı, Gelişim mi?: "Tanrı Noah'a [şunları] söyleyerek konuştu: ‘Gemiden çık ... yanındaki tüm canlıları da ... çıkar.'" (Bereşit 8:15-17). Raşi, burada hayvanlarla ilgili "çıkar" şeklindeki sözcüğün iki farklı şekilde anlaşılabileceği üzerinde durur: Çıkmak isteyenleri "çıkar", çıkmak istemeyenleri de "çıkmaya zorla". Biraz düşünelim. Bu hayvanlardan herhangi biri neden dışarı çıkmak istemesin ki? Ne de olsa geminin içindeki yaşam şartları bu hayvanlar için doğal ortamdan yüz seksen derece farklıydı. Ancak burada önemli bir ders vardır: İnsan bazen kendi doğal ortamına uygun olmayan bir yere bile alıştığı takdirde, yeni yerine adapte olma konusundaki tembellik ve isteksizliği nedeniyle kendisine daha uygun bir ortama adım atıp ilerlemekten kendisini alıkoyma hatasına düşebilir. Bunu yapmamak gerekir; çünkü insan bu dünyaya yerinde saymak değil, kendisini sürekli geliştirmek için gelmiştir ve bunu yapabileceği ortam, mevcut ortama göre daha zorluysa bile, üşengeçliği bir tarafa bırakıp ileri adım atmalıdır.

 

KIsa Kısa

 

Saf Hizmet

 

Tanrı, tüm canlıları yok etme konusundaki planını Noah'a ilk açıkladığı zaman ona bunu bir tufanla yapacağını söylememiştir. Tek yaptığı Noah'a bir gemi inşa etmesini emretmek olmuştur. Bir tufan getireceğini ise ancak daha ileri bir aşamada ona bildirmiştir. Ama biraz düşünelim: Tanrı'nın önce dünyaya bir tufan getireceğini bildirip, sonra da bu nedenle bir gemi yapması gerektiğini Noah'a bildirmesi daha mantıklı olmaz mıydı?

 

Tanrı bu sıralamayı takip ederek belirli bir amaç gütmüştür. Eğer önce tufandan bahsedip gemiyi yapma emrini sonra vermiş olsaydı, Noah'ın bu gemiyi yapmasının amacı sadece kendisini tufandan korumak olurdu. Ama şimdi, tufan gibi bir sebep olmaksızın gemiyi yapmaya başladığında, bu inşaatın tek bir amacı vardır: Tanrı'nın verdiği emri yerine getirmek.

 

Bu bizler için de, tüm mitsvaları ilgilendiren bir ders teşkil eder: Mitsvaları yerine getirmemizin sebebi, onların Tanrı'nın birer emri olması olmalıdır. Bazen bir mitsvanın sebebini mantığımızla kavrayabiliriz. Fakat o zaman bile, kendimizi bu mitsvayı aklımıza gelen o sebepten dolayı değil, sadece ve sadece Tanrı'nın emri olmasından dolayı yapmamız gerekir. Tanrı'ya yönelik gerçek ve saf hizmetin temeli budur (Daraş Moşe- Rabi Moşe Feinstein).

 

Noah ve Güvercin

 

Noah'ın keşfe gönderdiği güvercin, ağzında bir zeytin yaprağıyla döner. Gemara güvercinin ağzında [normal şartlarda yemeyeceği bir şey olan] acı bir zeytin yaprağıyla dönmesinde bir mesaj olduğunu söyler. Güvercin bir bakıma "Tanrı'nın elinden olduğu sürece acı zeytin yapraklarını yemeyi, etten kemikten [insanın] elinden yiyeceğim en tatlı şeye tercih ederim" mesajını vermektedir. Raşi, burada "etten kemikten [insan]" dendiğinde Noah'ın kastedildiğini belirtmektedir. Ama biraz düşünmemiz gerekir. Raşi'nin bu açıklamayı yapmasına ne gerek vardır? Elbette Noah'tan bahsedilmektedir? Ortada başka "etten kemikten" insan var mıdır? Raşi bu kadar bariz bir şeyi "açıklama" ihtiyacını neden duymuştur?

 

Raşi burada bizlere güvercinin, kendi bulmuş olduğu en acı şeyin, "Noah'ın bile" kendisine vereceği başka bir şeyden daha lezzetli olduğu mesajını verdiğine işaret etmektedir. Burada sadece herhangi bir insandan değil, özellikle Noah'tan bahsedilmektedir. Noah bir yıl boyunca gemideki tüm canlılarla yakından ilgilenerek özenli bir şekilde her türlü ihtiyaçlarını karşılamış olan son derece iyi bir insandı. Ama güvercin, kendi bulduğu şeyin, Noah gibi muhteşem iyiliğe sahip birinin bile hediyesine yeğlediğini söylemektedir.

 

Raşi burada bize insanın asaleti ve büyüklüğü konusunda bir ders sunmaktadır. İhtiyaçlarımızı Tanrı'dan almak yerine onlar için bir başka insana başvurmak ruhumuza acı verir. Yemeklerden sonra okuduğumuz Birkat Amazon'da söylediğimiz gibi: "Lütfen bizi etten kemikten [insanların] yardımlarına, hatta borçlarına muhtaç etme - çünkü verdikleri az, ama sebep oldukları utanç çoktur - sadece Senin dolu, geniş, zengin ve açık Elin'e [muhtaç olalım]"

 

Ne kadar cömertçe önerilirse önerilsin, başkalarından alınan yardımı kabul etmek insana acı verir. Bu nedenle güvercin, Noah'a, ve aslında hepimize, başkalarının duygularına karşı son derece hassas olmamız ve başkalarına yardımı sadece cömertlikle değil, aynı zamanda şefkatle yapmamız gerektiğini söylemektedir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Mode Ani

 

Bir kişi, uyanır uyanmaz, ellerini bile yıkamadan önce, kendisine ruhunu geri teslim ettiği ve yaşam konusunda yeni bir fırsat tanıdığı için Tanrı'ya şükretmelidir. Bunu "Mode Ani" duasıyla yapar. Dua şöyledir: "Mode [bayanlar için: Moda] Ani Lefaneha, Meleh Hay Vekayam, Şeehezarta Bi Nişmati Behemla; Raba Emunateha - Daima yaşayan ve var olan Kral, merhametinle ruhumu içime geri verdiğin için sana teşekkür ediyorum. Sana olan inancımız büyüktür." Bu cümle söylendikten sonra yataktan kalkılır ve vakit kaybetmeden eller yıkanır (bkz. Yahudi Evinin Temelleri).

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Kibir ve Gurura Eleştiriler

 

  • Kibir sahibi insanın duaları dinlenmez. Böyle bir kişi kibri nedeniyle hiçbir şeye tenezzül etmeyeceği için sonu düşkünlük olacaktır.
  • Hiç tsedaka verme gücü olan mütevazı bir fakir, tonlarca tsedaka veren kibirli bir zenginden daha değerlidir.
  • Kibirlilik Maşiah'ın gelişini geciktirir ve insanı bu dünyadan çıkarır.
  • Kibirli bir duruşla dimdik yürüyen kişi, [sözün gelişi] Tanrı'nın bu dünyadaki mevcudiyetini azaltır. Zira Tanrı'nın Onuru tüm dünyayı doldurur ve bu kişi, bu tavrıyla sanki Tanrı'ya ait olan bu dünyada kendisine daha çok yer açma gayreti içinde gibi görünür.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Sabah Yataktan Kalkarken

 

1.      Yataktan kalkar kalkmaz ilk iş olarak eller yıkanmalıdır.

2.      Eller yıkanmadan önce, ağıza, buruna, gözlere ve özellikle açık bir yaraya dokunulmamalıdır.

3.      Eller yıkanmadan (Netila) dört adım yürümemek gerekir. Oturduğumuz evlerde yıkanma yerleri dört adımdan uzak olduğu için en iyisi suyu yatağın yanına hazırlamaktır. Ama bu yapılmamışsa en kısa zamanda gidip eller yıkanmalıdır.

4.      Yataktan kalkıldığında el yıkama şekli şöyledir: Su dolu kap sağ elden sol ele verilir, onunla sağ ele dökülür, sonra sol ele dökülür. Bu şekilde üç kez tekrar edilir. Eller ovuşturulur ve ardından şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Al Netilat Yadayim - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere ellerimizi yıkamamızı emreden evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin", ardından eller kurutulur.

 

Haftanın Sözü

[Tana Deve Eliyau]

 

Tanrı, Bene-Yisrael'e şöyle demiştir: Çocuklarım; sizden ne mi bekliyorum?

Birbirinizi sevin, birbirinizi onurlandırın.

                                                     

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.