Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  25 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:22

5:33

-----

Yeruşalayim

4:15

5:27

Tel Aviv

4:36

5:34

26 Tişri

Tel Aviv

4:29

5:28

İstanbul

5:57

6:37

5769

İstanbul

4:48

5:28

B E R E Ş İ T

 Hatırlatmalar:

ü 29-30 Ekim Cuma-Şabat: Roş Hodeş MarHeşvan

ü Not: Erets-Yisrael'de 4 Kasım gecesinden itibaren Bareh Alenu okunmaya başlanacaktır. Diaspora'da başlama tarihi ise Aralık ayındadır.

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Besimana Tava

 

Peraşa Özeti (Bereşit 1:1-68)

[www.chabad.org]

 

Tanrı evreni altı günde yaratır. İlk gün karanlık ve ışığı var eder. İkinci gün "üst sular" ile "alt suları" ayırarak gökleri oluşturur. Üçüncü gün karalar ve denizlerin sınırlarını belirler; yeryüzünden ağaçlar ve yeşilliklerin çıkmasını emreder. Dördüncü gün güneş, ay ve yıldızları yaratıp hareketlerini belirler ve onları dünya için birer zaman belirleyicisi ve aydınlatıcı olarak atar. Balıklar, kuşlar ve sürüngenler beşinci günde, hayvanlar ve en sonda insan, altıncı günde yaratılır. Tanrı yedinci günde yaratmayı durdurur ve bu günü bir dinlenme günü olarak kutsal ilan eder.

 

Tanrı insan bedenini yeryüzünün toprağından yoğurur ve burun deliklerinden içeriye bir yaşam ruhu üfler. Başta İnsan tek kişi olarak yaratılır. Fakat sonra "insanın tek başına olmasının iyi olmadığını" söyleyen Tanrı, insanın bir "tarafını" alır ve erkek ile kadın yaratılmış olur. Tanrı bu ikisini evlendirir.

 

Adam ve Hava, Eden bahçesine yerleştirilir ve "İyi-Ve-Kötüyü-Bilme Ağacı"nın meyvesinden yemeleri yasaklanır. Yılan, Hava'yı bu emri ihlal etmeye teşvik eder; Hava bu meyveden yer ve kocasına da yedirir. Günahları sebebiyle, insanoğlunun ölümlü olmasına karar verilir; kaynağı olan toprağa geri dönecektir. Ayrıca bir şeyi elde etmek için çok çaba göstermek durumunda kalacaktır. İnsan, Eden bahçesinden kovulur.

 

Hava iki oğul doğurur: Kayin ve Evel. Kayin, Evel ile tartışmaya girer ve sonunda onu öldürür. Tanrı onu sürekli göçebe yaşamaya mahkûm eder. Adam'ın üçüncü bir oğlu olur: Şet. Şet'in soyundan gelen, Adam'a göre onuncu nesildeki kişi Noah'tır. Kendi dönemindeki yozlaşmışlığa katılmayan Noah, Tanrı'nın gözünde beğeni kazanır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Gidon Weitzman - www.torahmitzion.org]

 

Başlangıç Neşesi

 

Bu hafta Bereşit peraşasıyla Tora'nın okunma döngüsüne tekrar başlıyoruz. Bazı cemaatlerde bu olayın onuruna tefiladan sonra özel bir toplu kahvaltı yapılır. Bu açıdan bu Şabat bir bakıma, Tora'nın yıllık okunuşunun tamamlandığı Simhat Tora kutlamasının bir devamı gibidir. Simhat Tora bitişin kutlamasıyken Bereşit peraşasını okuduğumuz Şabat ise başlangıcın getirdiği neşenin ifadesidir.

 

Yine de, bir an için bunu düşünürsek, ortada alışılmadık bir şeyin olduğunu fark ederiz. Normalde elimizdeki görev ve projeleri sonlandırmak bizi mutlu eder; bu normaldir. Ancak Tora'yı tekrar okumakta böyle bir neşeyi haklı çıkaracak ne vardır?

 

Bu soruyu cevaplamak için, gelin öncelikle bu haftanın peraşasındaki iki pasuğa yakından bir göz atalım. Pasukların her ikisi de Yaratılış'ı ana hatlarıyla anlatan ilk kısımda üçüncü Yaratılış günü konusu dâhilindedir. Bu üçüncü gün içinde tüm ağaçlar, otlar ve bitki örtüsü yaratılmıştır. Söz konusu pasukların ilki bunların yaratılışının planını dile getirirken, ikinci pasuk bu planın gerçeğe dönüşmesini anlatmaktadır. Tora önce şöyle demektedir: "Tanrı ‘Yeryüzü bitki yeşertsin. Yeryüzü üzerinde, tohum üreten otlar ve kendi türüne göre tohum içeren meyveler üreten meyve ağaçları olsun' dedi ve öyle oldu" (Bereşit 1:11). Hemen sonraki pasukta ise "Yeryüzü; bitkiler, kendi türlerinde tohum üreten otlar ve kendi türlerine göre tohum içeren meyveler üreten ağaçlar çıkardı; Tanrı bunun iyi olduğunu gördü" denmektedir (Bereşit 1:12).

 

Bu iki pasuk arasında bazı ince farklılıklar mevcuttur. Yazımızda biz bunlardan sadece birisine odaklanacağız. İlk pasuğa göre plan, "meyveler üreten meyve ağaçları" üretmekti. Ama fiiliyatta sadece "meyveler üreten ağaçlar" ortaya çıkmıştır.

 

Raşi hemen bu farklılığa işaret eder. Meyveler üreten bir ağacın "meyve ağacı" olduğu zaten açık değil midir? Öyleyse ilk pasukta neden "meyveler üreten meyve ağaçları" denmiştir? Raşi açıklar: Aslında söylenmek istenen şey "meyve ağaç"tır - yani kendisi de meyvesi gibi olan ağaç! Tanrı'nın planı, meyve ağaçlarının kendilerinin de verdikleri meyve gibi yenilebilir ve aynı tada sahip olması şeklindeydi. Ancak uygulamada sadece "meyveler üreten - normal - ağaçlar" çıkmıştır. Toprak kendisine verilen emri tam olarak yerine getirmemiş, sadece meyve üreten, ama kendisi meyve olmayan ağaçlar çıkarmıştır. Midraş, bunun toprak adına ciddi bir günah olduğunu ve daha sonra Adam günah işlediği zaman toprağın da lanetlenmesinin temelinde bu günah olduğunu kaydeder.

 

Bu açıklama son derece gariptir. Acaba toprağın özgür iradesi olduğunu, günah işlediğini ve cezalandırıldığını gerçekten söyleyebilir miyiz? Bunun yanında, yukarıda açıklanan fiziksel özellikleri dışında, "meyve üreten meyve ağaçları" ile "meyve üreten ağaçlar" arasında ne gibi bir sembolik fark vardır?

 

Rav Kook, Orot Ateşuva adlı eserinde, burada ideal ve gerçek dünyalar hakkında derin bir mesaj olduğunu açıklar. İdeal bir dünyada hem hedefler hem de araçlar aynı öneme sahip olurdu. Ancak içinde yaşadığımız gerçek dünyada, asıl önem verilenin başarı olduğunu görmekteyiz. Hedefler, araçlar pahasına, hatta onların reddedilmesi suretiyle, tüm odak noktası haline gelmiştir. İşin gerçeği, bazı zamanlarda, değerli hedefler, bu yüksek amaçlara ulaşmakta kullanılan birçok kabul edilmez aracı haklı bile gösterebilmektedir.

 

Rav Kook, ağaçların mesajının bu olduğunu belirtir. Orijinal plana göre ağacın hem meyvesinin hem de kendisinin iyi tada sahip olmasıydı, zira hem hedefler hem de araçlar eşit öneme sahiptir. Ama bunun yerine dünya, ağaçların birer meyve üretme aracı olduğu ve kendilerine özel bir önemin atfedilmediği oluşumlar olarak gerçekleştiği bir yerdir.

 

Yine de ideal durum bu değildir ve Midraş, idealin gerçekleşeceği gelecekte ağaçların kendilerinin de meyveleriyle aynı tada sahip olacağını müjdeler. Amaçlar ve araçların her ikisi de yücelecek ve eşit önemle değerlendirilecektir.

 

Yeni başlangıçları kutlamamız bununla açıklanabilir. Eğer Tora'nın sadece bitirilmesini kutlasaydık, bunun vereceği mesaj, Tora'yı bitirmenin çok güzel ve kutlamaya değer bir şey olduğu, ama Tora'yı bitirmeyi başaramamış bir kişinin lafını etmeye bile gerek olmayan boş çaba harcadığı şeklinde olurdu. Oysa öyle değildir. Hahamlarımız'ın belirttikleri gibi: "Senden işi [=Tora öğrenimini, bütünüyle] bitirmen beklenmiyor; ama kendini ondan muaf kılma özgürlüğüne sahip değilsin. [Ne kadar] Çok Tora öğrenirsen, sana [o kadar] çok ödül verilecektir" (Pirke Avot 2:16).

 

Bu nedenle Tora'nın okunuşunun sadece tamamlanması değil, ona tekrar başlanması da kutlamaya değerdir. Sadece bitişi değil, o bitişe giden yolu, başlangıcı ve samimi çabayı da onurlandırırız. Büyük başlangıçları yapacağımız, birçok mutlu çabaya ve başarıya imza atacağımız güzel bir yıl olması dileğiyle...

 

5 Soru

Cevapları broşürün sonunda bulabilirsiniz.

 

1.      Yaratılış'ın anlatıldığı kısım boyunca, ikinci gün haricinde tüm günlerde "Ki Tov - İyiydi" ifadesi kullanılmaktadır. İkinci gün neden kullanılmamıştır?

2.      "Naase Adam - İnsan Yapalım" (Bereşit 1:26) ifadesi neden çoğul yazılmıştır?

3.      Tanrı, Adam'ın nerede olduğunu gayet iyi bildiğine göre, ona neden nerede olduğunu sormaktadır? (3:9).

4.      Adam ile Hava'nın çocuklarının isimleri nelerdir?

5.      Nefilim nedir? (6:4).

 

KISA DEVAR TORA

["Torah Bytes" / Rabbi Shraga Simmons - www.aish.com]

 

Bereşit peraşası Adam ile Hava'nın Eden bahçesindeki yasak meyveden yemesiyle ilgili ünlü olayı kaydeder. Adam'ın bu meyveyi yememe konusundaki talimatı doğrudan Tanrı'dan duyduğu düşünülürse, olay gerçekten şaşkınlık vericidir. Yanlış giden neydi?

 

Gerçekte Tanrı, Adam'a ağaçtan "yememesini" emretmişti. Ancak Adam, ne olur ne olmaz düşüncesiyle ek bir önlem olması açısından, bu yasağı Hava'ya anlattığı zaman ağaca "dokunmanın" yasak olduğunu söylemiştir.

 

Yılan bu durumu kendi sinsi planı için iyi bir şekilde kullanmış, Hava'ya sormuştur: "Şu ağaç meselesi nedir?" Hava da buna cevap vermiştir: "Ona dokunmamız yasak". Midraş bu noktada yılanın Hava'yı ağaca doğru ittiğini, Hava ağaca değince de "Şuna bak! Ağaca dokundun ama hiçbir şey olmadı!" dediğini anlatır. Bu aşamada Hava'nın kafası karışmıştır ve yılan, bunun ölümcül darbeyi vurmak için iyi bir fırsat olduğunu anlar: "Tanrı sizi ağaçtan uzak tutmak istedi, çünkü kendi pozisyonunu koruma derdinde. Hem sen, Tanrı'nın dünyayı yaratma gücünü nereden bulduğunu biliyor musun? İşte bu ağacın meyvesinden yiyerek! E tabii, normal olarak başkalarının da benzer bir güce sahip olmasını istemiyor. O yüzden sizi bundan uzak tuttu!"

 

"Ama" diye devam eder yılan, "işte bak dokundun ve hiçbir şey olmadı! Öyleyse devam et ve biraz da onun meyvesinden ye..." Hava meyveden yedi ve bizler bunun sonuçlarını bugün bile yaşamaktayız.

 

Şimdi gelin olaylar serisine yakından bir bakalım. Adam'ın ağaca dokunmayı yasaklaması, ağacın oluşturduğu tehlikeye karşı aslında iyi bir önlemdi. Bir belediye, çukurlara insanlar düşmesin diye etrafına bariyerler koyar. Öyleyse Tanrı'nın emrinin ihlalini engelleyecek bariyerler de neden koyulmasın?

 

Ama Adam'ın hatası bunu yapmakta değil, Hava'ya, bu ek kuralı kendisinin öngördüğünü söylememiş olmasındaydı. Neyin Tanrı'nın emri, neyin de insanların önlem niteliğindeki eklemesi olduğunu ona açıklamamıştı.

 

İşte, Yahudi tarihi boyunca Hahamlarımız'ın, hangi kuralın doğrudan Tora'dan kaynaklandığının, hangisinin ise önlem nitelikli eklemeler olduğunun ayrımını yapmak için büyük özen ve çaba göstermelerinin sebebi de budur. Günümüzdeki uygulamada "DeOrayta - Tora'dan" olan emirlerin yanında, "DeRabanan - Hahamlar Tarafından" öngörülmüş önlem nitelikli kanunlar da vardır. Uygulamada ikisi arasında bir fark yoktur; Tora, belli kurallar çerçevesinde, DeRabanan kanunları koyma yetkisini - ve görevini - Tora otoritelerine vermiştir ve her Yahudi bu emirleri de uygulamakla yükümlüdür. Ama buna rağmen, Hahamlar, Adam'ın sebep olduğu türde hataların oluşmaması için, hangi kuralın DeOrayta, hangisininse DeRabanan olduğunu önemle vurgulama konusunda daima özenli olmuşlardır.

 

BİR KİŞİ / BİR ESER

 

Abravanel: Rabi Don Yitshak (ben Yeuda) Abravanel (1437 - 1508). 1492 yılında İspanya Yahudileri'nin kovulduğu dönemde bu cemaatin önemli bir lideriydi. Abravanel ailesi, aile ağaçlarını Kral David'e kadar geri takip eden bir şecereye sahipti. Bu o kadar ünlü bir aileydi ki, Selanik'te Yahudiler arasında "Ya basta mi nombre ke es Abravanel" (Abravanel olan ismim yeter) şeklinde Ladino bir deyiş vardı. Don Yitshak Abravanel, bir devlet adamı, filozof, Tora otoritesi ve maliyeciydi. Lizbon'da doğmuş, İspanya'dan kovuluş sonrasında geldiği İtalya'da, Venedik şehrinde ölmüştür. Sadece yirmi yaşındayken, doğal elemanların orijinal formları, dini sorular, kehanet vb. konularda yazılar yazmıştır. Henüz genç yaştayken politik kabiliyetiyle dikkati çekmiş, ilerleyerek Portekiz Kralı V. Alfonso'nun maliye bakanı konumuna kadar ulaşmıştır. Kralın ölümü sonrasında, ihanet nedeniyle idam edilmiş olan bir dükle işbirliği ile suçlanınca, kendisine önceden verilen haber sayesinde Kastilya'ya kaçmış, büyük servetine devlet tarafından el konulmuştur. Yeni evi Toledo'daki ilk altı ayında, Yeoşua, Şofetim ve Şemuel kitaplarına açıklamalar yazmıştır. Yahudiler'in İspanya'dan kovulmaları kararı çıktığında, kararın geri alınması için Kral Ferdinand'a büyük paralar teklif etmiş, ancak Engizisyon başkanı Torquemada'nın etkisiyle bunda başarılı olamamış, başarısı, kovuluş tarihini sadece iki gün ertelemekle kalmıştır. Venedik'te 1503 yılında yazmaya başladığı Tora açıklamaları genel olarak "Abravanel" ismiyle tanınır ve bu eser ilk olarak 1579 yılında yine Venedik'te basılmıştır.

 

DEVAR TORA

["Straight Talk" / Rabi Shaul Rosenblatt - www.aish.com]

 

Kayin Ne Dedi?

 

Kayin ve Evel'in hikâyesinde, ilk büyük şiddet olayını okumaktayız. Ne yazık ki bunun olması için çok uzun süre geçmesi gerekmemiş ve bu, ne yazık ki, tarih boyunca gerçekleşecek şiddet olaylarının yolunu açmıştır.

 

Olayın bir özetine bakalım: Tanrı, Evel'in korbanını kabul eder, ama Kayin'inkini etmez (zira Evel en iyi hayvanlarını korban olarak getirmişken, Kayin bitkilerinin en değersizlerini sunmuştur). Kayin üzgün ve kızgındır. Tanrı onun tepkisini sorgular ve iyi ile kötü arasındaki seçimi yapma özgürlüğüne sahip olduğunu vurgular. Üzülecek bir şey yoktur; yapılacak tek şey seçmektir. Bir hata yapmış olması, onun kötü bir insan haline getirmiş değildir. Hâlâ, hatayı yapmadan önce olduğu şekilde, iyiyi seçme yeteneğine sahiptir.

 

Her şey iyi ve güzeldir, ama sonra garip bir cümle gelmektedir: "Kayin, kardeşi Evel'e dedi. Sonra, kırdayken Kayin, kardeşi Evel'e karşı kalktı ve onu öldürdü" (Bereşit 4:8).

 

Otoriteler bu cümlede eksik bir şeyler olduğuna dikkati çekerler. "Dedi" sözcüğünü tamamlayacak sözler mevcut değildir. Kayin tam olarak ne demiştir? Mademki Tora Kayin'in ne söylediğini açıklamamaktadır, öyleyse bir şeyler dediğini söylemesine ne gerek vardır?

 

Hahamlarımız açıklarlar: Kayin'in ne söylediğinin bir önemi yoktur. Önemli olan tek şey, onun bir şeyler söylemiş olduğudur. Kayin burada kavga için bahane aramaktadır. Herhangi bir şey söylemiş olabilir; bu herhangi bir şeyi değiştirecek değildir. Kendi hataları ve eksiklikleri için bir başkasını suçlama amacıyla bahane arayan bir kişinin sonuçta hangi bahaneyi seçtiğinin bir önemi yoktur. Bahane bahanedir ve Tora tam olarak buna işaret etmektedir.

 

Şimdi biraz durup düşünelim... Acaba bizim kendi yaşamımızda da birçok çekişme ve tartışmanın temelinde bu var değil midir? Birçok zaman kendi durumumuzdan hoşnut değilizdir; ama hatayı ve onun çözümünü bulmak için içeriye bakıp özeleştiri yapmak yerine suçu bir başkasına atmak daima daha kolaydır. Ve birçok kez o "bir başkası" bizim en çok sevdiğimiz kişiler de olabilmektedir.

 

Hahamlarımız şunu öğretirler: Herhangi bir kişi hakkında hayal kırıklığı ve üzüntü yaşıyorsak, özellikle de bu kişi sevdiğimiz biriyse, kendimize sormamız ve cevabı da tüm dürüstlüğümüzle vermemiz gereken soru, "Acaba sorun gerçekten onda mı, yoksa bende mi?" olmalıdır. Çoğu zaman sorun bizdedir. Bunu görüp kabullenmek için cesur ve dürüst olmamız gerekir. Zira kendi hayal kırıklıklarımız ve eksikliklerimiz için başkalarını suçlama peşinde olduğumuz sürece, değişmemiz hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Birkat Amazon Kuralları

1.      Birkat Amazon [=27 gr. Ekmek yenmiş bir öğünden sonra söylenen beraha], Tora'nın emrettiği büyük mitsvalardan biridir. Birkat Amazon dört berahadan oluşur: 1. Birkat Azan. 2. Birkat Aarets. 3. Birkat Yeruşalayim. 4. Birkat Atov Veametiv.

2.      Birkat Amazon söylemeden önce masadan örtü ve ekmek çıkartılmaz. Herhangi bir fakirin gelebileceği göz önünde bulundurularak masada bir parça ekmek bırakılır. Bu aynı zamanda, bize ihtiyacımızdan fazlasını veren Tanrı'ya şükranımızın bir ifadesidir.

3.      Birkat Amazon, yemek yenen yerde, oturarak söylenir.

4.      Birkat Amazon söylerken başka bir şeyle meşgul olunmamalıdır. Kaş, göz ve parmaklarla işaret yapılmaz. Amida ve Birkat Amazon arasında bu konuda hiçbir fark yoktur. Kişi, çok dikkatli ve saygılı olmalı, ağzından berahaları çıkarırken özen göstermelidir.

5.      Birkat Amazon'dan önce bıçaklar masadan kaldırılır veya üstleri örtülür. Fakat Şabat veya Yom Tov'da bu zorunluluk yoktur.

 

5 CEVAP

 

1.      Farklı sebepler var. İki tanesi şöyle: [a] Tanrı, yaratmaya o gün başlamış olduğu şeyleri tamamlamamıştı. [2] O gün Geinom yaratılmıştır.

2.      Tanrı insanlara mütevazı olmayı öğretmeyi amaçlamıştır. İnsanı tek başına yapabileceği açık olmasına rağmen, meleklere "danışmıştır".

3.      Ona teşuva fırsatı tanımak istemiştir.

4.      Evel, Kayin, Şet.

5.      Devler soyu.

 

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

 

Başarının mutluluğun bir göstergesi olmasından ziyade, mutluluk başarının bir göstergesi olmuştur.

-- Mardy Grothe

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.