Yazdır

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

   6 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:45

5:55

-----

Yeruşalayim

4:36

5:46

Tel Aviv

4:59

5:56

24 Tişri

Tel Aviv

4:51

5:48

İstanbul

6:26

7:06

5768

İstanbul

6:15

6:55

B E R E Ş İ T

 Hatırlatmalar:

ü 12-13 Ekim Cuma-Şabat: Roş Hodeş MarHeşvan

ü Not: Erets-Yisrael'de 18 Ekim gecesinden itibaren Bareh Alenu okunmaya başlanacaktır. Diaspora'da başlama tarihi ise Aralık'tır.

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Besimana Tava

 

Peraşa Özeti (Bereşit 1:1-68)

[www.chabad.org]

 

Tanrı evreni altı günde yaratır. İlk gün karanlık ve ışığı var eder. İkinci gün "üst sular" ile "alt suları" ayırarak gökleri oluşturur. Üçüncü gün karalar ve denizlerin sınırlarını belirler; yeryüzünden ağaçlar ve yeşilliklerin çıkmasını emreder. Dördüncü gün güneş, ay ve yıldızları yaratıp hareketlerini belirler ve onları dünya için birer zaman belirleyicisi ve aydınlatıcı olarak atar. Balıklar, kuşlar ve sürüngenler beşinci günde, hayvanlar ve en sonda insan, altıncı günde yaratılır. Tanrı yedinci günde yaratmayı durdurur ve bu günü bir dinlenme günü olarak kutsal ilan eder.

 

Tanrı insan bedenini yeryüzünün toprağından yoğurur ve burun deliklerinden içeriye bir yaşam ruhu üfler. Başta İnsan tek kişi olarak yaratılır. Fakat sonra "insanın tek başına olmasının iyi olmadığını" söyleyen Tanrı, insanın bir "tarafını" alır ve erkek ile kadın yaratılmış olur. Tanrı bu ikisini evlendirir.

 

Adam ve Hava, Eden bahçesine yerleştirilir ve "İyi-Ve-Kötüyü-Bilme Ağacı"nın meyvesinden yemeleri yasaklanır. Yılan, Hava'yı bu emri ihlal etmeye teşvik eder; Hava bu meyveden yer ve kocasına da yedirir. Günahları sebebiyle, insanoğlunun ölümlü olmasına karar verilir; kaynağı olan toprağa geri dönecektir. Ayrıca bir şeyi elde etmek için çok çaba göstermek durumunda kalacaktır. İnsan, Eden bahçesinden kovulur.

 

Hava iki oğul doğurur: Kayin ve Evel. Kayin, Evel ile tartışmaya girer ve sonunda onu öldürür. Tanrı onu sürekli göçebe yaşamaya mahkum eder. Adam'ın üçüncü bir oğlu olur: Şet. Şet'in soyundan gelen, Adam'a göre onuncu nesildeki kişi Noah'tır. Kendi dönemindeki yozlaşmışlığa katılmayan Noah, Tanrı'nın gözünde beğeni kazanır.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Ruhun Baharı

 

Yazın ılık parlaklığı yerini serin sonbahar rüzgârlarına bırakırken, dünya kendi içine çekilmeye başlar. İnsanlar evde kalmayı, kapı ve pencerelerini de dışarıdaki soğuğa karşı daha sıkı kapamayı tercih ederler. Ağaçlar yapraklarını döker, hayvanlar uzun ve soğuk kış için yiyecek ve barınak yeri hazırlamaya başlar. Yılın döngüsü, artık iniş aşamasına gelmiştir; ilkbaharın tomurcuklanan günlerinin tam zıt kutbudur bu.

 

Yine de Yahudiler için bu günler, yılın büyük bir yenilenme dalgası yaşadığımız bir dönemini işaretler. Roş Aşana ve Yom Kipur'da ruhlarımız artık temizlenip arınır ve yaşamın önceliklerini tekrar düzenleriz. Ancak belki de diğer her şeyden çok bize bir yenilenme hissini veren, Bereşit peraşasını okuduğumuz Şabat'tır. Sefer-Tora'nın en başa sarıldığı [ve Akama için sol kolu kuvvetli birini aradığımız] bu Şabat günü, geçtiğimiz yıl boyunca okuduğumuz o ruloda yazılanlara tekrar tanık olur hissini taşırız ve bu geri sarış bize taze bir başlangıcın işaretini verir. Tora kitabımızın ilk sayfalarını çevirirken, her yıl okumamıza rağmen hiç azalmayan, aksine hep artan bir ilgi ve heyecanla Yaratılış'ı okuruz. İşte bu, ruhun baharıdır; Yahudi ruhunun serpilip çiçek verdiği zamandır.

 

Bu harika zamana giriş Simhat Tora'da yaşanır. Bu günde Tora'nın yıllık okunuş döngüsünün tamamlanması ve bu döngüye tekrar başlamamızın onuruna neşeli şarkılar ve danslar eşliğinde kutlama yaparız. Ancak bir soru kendini öne çıkarır: Bu coşkulu kutlama için neden özellikle bu zaman seçilmiştir? Tora'nın veriliş günü Simhat Tora değil, Şavuot'tur! Öyleyse bu kutlamayı neden Şavuot'ta değil de Simhat Tora'da yapıyoruz?

 

Yanıt, Tora'nın ilk sözlerinde yatmaktadır: "Bereşit - Başlangıçta Tanrı, gökleri ve yeryüzünü yarattı." Hahamlarımız, Reşit (başlangıç) sözcüğünün Tanah'ın içindeki bazı bağlamlarda Tora'yı tanımladığına işaret ederler. Bu durumda "Başlangıçta" anlamına gelen Bereşit sözcüğü, aynı zamanda "Tora'yla" şeklinde de anlaşılabilir: "Tora'yla, Tanrı gökleri ve yeryüzünü yarattı." Peki nedir Tora ile Yaratılış arasındaki bağlantı?

 

Gelin bir an için bir asma köprüyü canlandıralım hayalimizde. Birçoğumuz işe gitmek için böyle bir köprüyü her gün iki kez geçmekte; ama bu muhteşem mimari örneğine gerçekten dikkatimizi ne kadar veriyoruz? Ve eğer bu güzellik ve sağlamlık abidesine dikkatimizi vermişsek bile, onu her yönüyle takdir edebilir miyiz? Elbette hayır. Eğer bu köprünün inşasında şahsen rol almış değilsek, bu yapının ardında yatan büyük planları, hesaplamaları, tasarım, statik, esneme ve daha birçok detayı ve elbette tüm bu planların inşaatla birlikte vücuda getirilişini hayalimize bile getirmemiz mümkün değildir.

 

Çevremizdeki canlı hayat, şüphesiz, insanoğlunun yapıp yapabileceği her türlü mimari harikadan sonsuz kat akla durgun verici detay içerir. Bu, sadece Tanrı'nın başarabileceği bir tasarım harikasıdır. Ama bu dünyanın planı nerede? Mühendislik ve mimari taslakları nerede? İşte Tora'nın ilk cümlesi bize bunun cevabını vermektedir: "Tora'yla Tanrı gökleri ve yeryüzünü yarattı." Hahamlarımız "İstakel Beorayta Uvara Alma - Tora'ya Baktı ve Dünyayı Yarattı" diye öğretirler. Tora'nın kanunları, kavramları, mistik sırları, evrenin anahtarlarıdır. Manevi Tora ile fiziksel dünya, mükemmel bir entegrasyon içinde işlemektedir.

 

Simhat Tora Tora'yı taçlandırdığımız bir kutlamadır. Şavuot'ta Tora'yı, bizim ebediyete olan bağlantımızı simgeleyen mitsvaları ve öğretileri ile birlikte bir manevi armağan olarak almıştık.Simhat Tora'da ise, Tora'nın fiziksel dünyanın da temeli oluşunu kutlarız. Onun çevresinde kurduğumuz çemberlerde dans ederek, hayatımızın ve yaratılışın merkezi noktasının Tora olduğunu ve çevresindeki her şeyi kontrol edip onlara enerji sağladığını ifade ederiz.

 

Neşemiz eksiksizdir. Tora sadece bizim ebediyet için pasaportumuz olmakla kalmaz, aynı zamanda bizim şimdi ve bu dünyadaki yaşantımızın da anahtarıdır. Tora tüm yaratılışın temelidir ve ona bağlanmak bize çevremizle kusursuz bir uyum içinde yaşamamızı sağlar.

 

Sonbaharın ayazı havada hissediliyor olabilir; ancak Bereşit'i okumaya başlarken, kalbimizde baharın çiçekleri açmaya başlayacaktır.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Bazen iki tanıdığın çok basit bir mesele yüzünden oldukça sıcak bir tartışmaya doğru ilerlediklerine tanık oluyorum. Onları yatıştırıp iyi ilişkileri temin etmenin doğru yolu nedir?

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Talmud'un Megila kısmında ilginç bir öğreti vardır. Orada, Purim olaylarının kötü adamı Aman'ın ismine, Tora'nın neresinde bir ipucu ya da işaret olduğu sorulmaktadır. [Not: Talmud bu soruyu soruyorsa, Tora'nın içinde, tarih boyunca yaşamış ve yaşayacak herkesin isminin bir şekilde ima edildiğini de ima ediyor demektir. Biz de dâhil olmak üzere! Böylece Talmud, Tora'da Aman'dan nerede bahsedildiğini sormaktadır.]

 

Talmud'un cevabı, söz konusu yerin bizim peraşamızda, yani Bereşit peraşasında olduğu şeklindedir. Perek 3; Adam Arişon (=İlk İnsan) yasak ağaçtan meyveyi yedikten sonra Tanrı pasuk 11'de Adam'a gelip sormaktadır: "Sana çıplak olduğunu kim söyledi? Yoksa yememeni emrettiğim ağaçtan mı yedin?" İşte Talmud burada yer alan "Amin Aets - Ağaçtan mı" ifadesindeki Amin sözcüğünün, Aman ile aynı harflerle yazıldığına [ve dolayısıyla, farklı noktalandığı takdirde Aman şeklinde okunabileceğini] belirtmektedir. İşte Tora'da, Aman'a yönelik ima buradadır.

 

Birçok otorite aradaki bağlantıyı anlamaya gayret etmiştir. Tek mesele aynı harflerle yazılış mıdır gerçekten? Yoksa konuyla, Adam Arişon'un yasak ağacın meyvesinden yemesiyle Aman Araşa (=Kötü Aman) arasında daha derin bir bağlantı mı vardır ki, onun ismine tam olarak bu konu içinde gönderme yapılmaktadır?

 

Bu konuda şu zekâ dolu açıklamayı sizinle paylaşmak istiyorum: Aman Araşa'nın sonunu getiren neydi? Aman, ilk bakışta her şeye sahip olan biriydi. Son derece zengindi. Çok sayıda çocuğa sahipti. Prestijli bir şahsiyetti ve İmparatorun mührü bile ondaydı. O dönemin dünyasının en kuvvetli kişisiydi! Bunun gibi bir insanın görünürde hiçbir eksiği yoktur; dolayısıyla Aman'ın tüm bunlardan memnun olmasını beklerdik. Ancak Megila'da, Aman'ın, tüm bu sahip olduklarına dair şu sözlerini okumaktayız: "Vehol Ze Enenu Şove Li - [Şu bir Yahudi, şu Mordehay benim önümde eğilmedikten sonra] Tüm bunların benim için hiçbir değeri yok!" İşte Aman, elde edemediği o tek şeyin uğrune, elindeki her şeyi kaybetmiştir - hayatı dâhil. Bu kaprisi ve açgözlülüğü onu bu dünyadan alıp götürmüştür. İşte Adam Arişon'a olan da buna benzer bir şeydir.

 

Adam Arişon Gan Eden'de yaşıyordu. Her şeyi vardı. Tanrı ona bahçedeki her ağaçtan yiyebileceğini söylemişti. Tek bir ağaç vardı yemesine izin olmayan. Ve Adam Arişon'un istediği de, işte o sahip olmadığı tek ağacın meyvesiydi! Sonuçta, Aman'a benzer şekilde, her şeye sahip bir kişi, elde edemediği tek bir şey yüzünden elindeki her şeyden olmuştur. Elbette berbat bir kişilik olan Aman'ı, gerçekte bir tsadik olan Adam Arişon ile bu kadar yakın bir paralellikte değerlendirmek onları her yönden eşitlemek gibi algılanmamalıdır; ancak şu bir gerçektir ki onları ellerindeki her şeyden mahrum bırakan o ulaşamadıkları tek şeye ulaşma isteği açısından benzer bir probleme sahiptiler.

 

Ve bu, yaşam için büyük bir ders içerir. Sahip olduklarınızdan memnuniyet ve tatmin duyun. Adam Arişon, yemesine izin verilmeyen ağaca bakıyordu; ama yemeye hakkı olan diğer tüm ağaçlara yoğunlaşsaydı hiçbir sorunu olmayacaktı. Eğer Aman da elindeki tüm bolluk ve berekete yoğunlaşsaydı ve ulaşamadığı o tek şeyin peşinde bu kadar takıntılı bir şekilde ilerlemeseydi, o da bambaşka bir kaderi yaşayacaktı. Dolayısıyla bizim için ders, dikkatimizi elimizde olmayan şeylere değil, sahip olduklarımıza yoğunlaştırmaktır. Çünkü kafamızı henüz elimizde olmayan şeylere takarsak, hâlihazırda elimizde olanları da tehlikeye atmış oluruz.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

 

Mitsva: Yaşlıların önünde ayağa kalkmak, bir Tamid Haham'ı (=Tora uzmanını) onurlandırıp onun önünde ayağa kalkmak Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "Mipene Seva Takum, Veadarta Pene Zaken - Yaşlının huzurunda ayağa kalk; ihtiyara saygı göster" (Vayikra 19:32).

 

Uygulama: Hahamlarımız yukarıda alıntılanan pasukta geçen "Seva - Yaşlı" sözcüğünün, yetmiş yaşını tamamlamış kişileri, "Zaken - İhtiyar" sözcüğünün ise, "Ze Şekana Hohma - Bilgelik Edinmiş Kişi" deyişinin bir kısaltması olarak Tora uzmanlarını, yani Talmide Hahamim'i tanımladığını öğretirler (Talmud - Kiduşin 32b). İkisi arasındaki fark açıktır. Yaşlı biri, hiç Tora bilmiyorsa bile, bir Tora uzmanı da çok gençse bile onurlandırılmalıdır. Bu onurlandırmanın en bariz dışavurumu, o kişi yaklaştığı zaman ayağa kalkmaktır.

 

Ayağa kalkma yükümlülüğü, o yaşlı ya da Tora uzmanı kişinin, dört ama (yaklaşık iki metre) yakına geldiği andan başlar ve o kişi geçene kadar ayakta durmaya devam edilmelidir. Ancak bir kişinin kendi Rav'ı, ya da bir cemaatin Hahamı, ya da [kişiyle özel bir öğretmenlik ilişkisi olmasa bile] neslin en büyük Hahamları'ndan biri söz konusu ise, o kişi görüş alanı içine girdiği anda ayağa kalkılmalı, görüş alanından çıkana ya da yerini alana kadar oturulmamalıdır.

 

İki Talmid Haham ya da iki yaşlı kişi, birbirlerinin önünde kalkmakla yükümlü değillerdir. Birbirlerine sadece "İdur", yani nezaketen hafif bir doğrulma hareketi yaparlar. Yine, genç bir Talmid Haham da, Tora bilmeyen bir yaşlı geçtiği sırada tamamen ayağa kalkmak zorunda değildir, hafifçe doğrulması yeterlidir.

 

Bu ayağa kalkma gerekliliği, o sırada Tora öğrenmekte olan bir kişiyi bile bağlar. Bu mitsva, Hahamlar'a karşı gereken saygıyı göstermek ve onları en ufak bir şekilde bile hor görmemek gibi noktaları da kapsar. Hahamlarımız, "Bir Talmid Haham'ı küçümseyen kişinin Gelecek Dünya'da payı yoktur" (Talmud - Sanedrin 99) diye öğretirler.

 

Maase: [1] Rabi Zera güçten düşüp artık Tora öğrenemez duruma geldiği zaman, Rabi Natan Bar Tovi'nin başkanlığındaki Bet Midraş'ın [=Tora öğrenim yerinin] kapısında oturmaya başlamıştı; çünkü "Hahamlar geçtiği zaman ayağa kalkarım, [Tanrısal] ödüle hak kazanırım" diyordu. (Talmud - Berahot 28) [Buradan, söz konusu mitsvanın sadece geldiği zaman yapılmasıyla yetinilmediği, aksine kişinin onu yerine getirmek için çaba göstermesi ve fırsat araması gerektiği öğrenilmektedir.]

 

[2] Yaşlı Tsadik Rabi Arye Levin, ağır hareketlerle otobüse bindi ve boş yerlerden birine oturdu. Birkaç durak sonra, yaşlı bir kadın otobise bindi ve oturacak yer kalmamış olduğundan, o da ayakta durmak zorunda kaldı. Rabi Arye bunu görünce, güçlükle ayağa kalktı, otobüsün sarsıntısı içinde kadının yanına kadar geldi ve ayaklarından rahatsız olduğu için doktorun ona ayakta durmayı yasakladığını ve bu nedenle o kadına yerini veremeyeceğini söyleyerek özür diledi.

 

[3] ABD'de Yahudiler'in uğrak yeri olan bir otelde, her gün Minha ve Arvit duaları arasındaki kısa zamanda, otelin konuklarından birinin bir çift Divre Tora (Tora sözü) söylemesi gelenek halini almıştı. Yine bir gün, oradakilerden biri, bu görevi yapmak üzere ayağa kalktı. O ayağa kalkınca, onu onurlandırmak için bir kişi daha kalktı - [son yüzyılın en büyük otoritelerinden biri olan] Agaon Rabi Moşe Feinstein - ve bunun nedenini de açıkladı: "Cemaate Tora öğretmek üzere kalkan bir Yahudi, kendi onuruna ayağa kalkılmasını hak eder."

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Bir keresinde, [melek mertebesine yükselmiş olan] Peygamber Eliyau, Talmud dönemi Hahamları'ndan birini, "Gelecek Dünya'nın Vatandaşları" olarak tanımladığı iki kişiye getirir. Haham, gayet alelade görünen bu kişilerin böylesi bir ünvanı hak edecek ne yaptıklarını sorduğu zaman ona, insanları mutlu etme konusunda özel bir yetenekleri olduğunu, bu yeteneklerini de moralsiz kişileri şenlendirmek ve iki taraf arasında baş gösteren tartışma ateşini söndürmekte kullandıkları cevabını verirler.

 

Bu insanların yetenekleriyle donatılmış değilseniz bile, onların stratejisini yine de kendinize örnek alabilirsiniz. Birbiriyle tartışan iki kişi, dünyada tartışma konusundan çok daha önemli şeyler olduğunu unutmaya eğilimli iki kişidir. Sizin hafif bir temasla yapacağınız müdahale, onların da olayları doğru orantıyla değerlendirmelerine yardımcı olabilir, onlara hatta tartışmaktan vazgeçme yönünde ilham verebilir.

 

Şunu da aklınızda tutmanız gerekir ki, kimse kendini kaybeden taraf olarak hissetmeyi sevmez. Dolayısıyla her iki tarafa da haklı oldukları hissini vermeye gayret edin. Bu her ne kadar mantıksız bir öneriyse de, tartışan iki tarafın sırf gururlarını kurtarma uğruna, kendilerine uzatılan bu zayıf dal parçasına sıkı sıkı yapışmalarını görmek size şaşkın bir memnuniyet verecektir.

 

Barışı sağlama konusundaki diğer strateji de, Aaron Akoen'in kullandığı stratejidir. Hahamlarımız, Aaron'un, iki taraf arasında tatsızlık gördüğü zaman, her birine ayrı ayrı gidip, diğer tarafın bozulan ilişki nedeniyle üzüntü duyduğu ve barışmak için can attığı şeklinde bir "beyaz yalan" söylediğini aktarırlar. Böylece iki taraf karşılaştığında, buzlar erimiş olduğundan doğrudan diyalog ve dostluk ortamına giriş kolay olurdu.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Viduy ve Tahanunim Kuralları

1.      Amida'dan sonra Aşamnu, Bagadnu, yani günahların itiraf edildiği dua olan Viduy sonra da Vayaavor okunur.

2.      Kişi günahlarını itiraf ettiği sırada [yani Viduy sırasında] ayakta durmalıdır.

3.      Hazan Viduy'u yüksek sesle söylerken, halk günahlarını alçak sesle söyler.

4.      Tefila'yı Beyahid (tek başına) söyleyen bir kişi Vayaavor söylemez.

5.      Rahum Vehanun Hatanu Lefaneha söylenirken Ledavid Eleha kelimelerine gelince oturulur. Yüzü sol kolun üstüne yaslamak [bazı yerlerde] adettir.

 

Haftanın Sözü

[Midraş - Şemot Raba 34:3]

 

.Bir arada olmak, çocuk ve baba için bir onurdur.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.