Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  21 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2006

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:26

5:37

-----

Yeruşalayim

4:19

5:30

Tel Aviv

4:41

5:39

29 Tişri

Tel Aviv

4:34

5:32

İstanbul

6:04

6:44

5767

İstanbul

5:53

6:33

B E R E Ş İ T

 Hatırlatmalar:

ü 22-23 Ekim Pazar-Pazartesi: Roş Hodeş MarHeşvan

ü Not: Erets-Yisrael'de 29 Ekim tarihinde Bareh Alenu okunmaya başlanacaktır. Diaspora'da başlama tarihi ise Aralık'tır.

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Besimana Tava

Peraşa Özeti (Bereşit 1:1 - 6:8)

[www.ohr.org.il]

 

"Başlangıçta" Tanrı tüm evreni ve zamanı yoktan yaratır. Bu yaratılış süreci altı gün devam eder. Yedinci günde Tanrı aratma işini durdurur ve dünyaya Şabat kavramını getirir. İlk insanlar Adam ve Hava, Eden bahçesine yerleştirilir. Hava, yılanın teşvikiyle, Tanrı'nın yemeyi yasakladığı "İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı"nın meyvesini yer ve ardından Adam'a verir. Bu şekilde günah kavramı Adam ve Hava'ya işlenmiş olur ve bu sebeple düşen manevi düzeyleri artık burada kalmaları için yetersiz olduğundan, Eden'den kovulurlar. Bu şekilde ölüm kavramıyla birlikte (gerek maddi gerekse de manevi yönden) ağır çalışma gerekliliği ve doğum sancıları dönemi de dünyadaki yerini alır. Şimdi artık sıra Adam ve Hava'nın, günahlarını telafi çabasını göstermelerine gelmiştir - ki bu dünya tarihini oluşturan ana konudur.

 

Adam ile Hava'nın ilk çocukları Kayin ve Evel, Tanrı'ya birer sunu getirirler. Evel, sürüsünün en iyi hayvanlarını Tanrı'ya sunar ve sunusu kabul edilir. Ürününün düşük kalitedeki bölümünü sunan Kayin'in sunusu ise reddedilir. Ardından meydana gelen olayda Kayin Evel'i öldürür ve Tanrı tarafından sürgünlerle dolu bir hayata mahkûm edilir.

 

Tora daha sonra Adam ile Hava'nın diğer çocuğu Şet'in soyunun ve Kayin'in çocuklarının listesini Noah'ın dönemine kadar verir. Şet'in ölümünden sonra insan ırkına kötülük hâkim olur ve Tanrı, tüm dünyayı sular altında bırakacak bir tufanla insanları yok etmeye karar verir. Ancak bir kişi - Noah - Tanrı'nın gözüne girmiştir.

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Bir Adam

 

Talmud'daki Hahamlarımız, bize, her başlangıcın zorluklarla dolu olduğunu öğretirler. Bu haftaki peraşa, bu gezegen üzerindeki insan varlığının başlangıcına dair detaylarıyla, gerçekten de bu öğretiyi doğrular niteliktedir. Görünüşte, her şey en baştan beri yanlış gitmektedir. Adam ve Hava günah işlerler ve Gan Eden'den kovulurlar, Kayin, kardeşi Evel'i öldürür ve sadece birkaç nesilde dünya putperestlik ve ahlaki yozlaşma bataklığına saplanır. O kadar ki, Tora, Tanrı'nın ağzından, insanlığın bu düşüşü karşısında dile getirilen, sözün gelişi, bir pişmanlık ifadesine bile yer verir. Peraşanın sonuna kadar iyimser bir hava içeren bir ifadeyi bulmak zordur... son pasuğa kadar. Orada Tora, Noah'ın, Tanrı'nın gözünde beğeni kazandığını söylemektedir.

 

Hahamlarımız, Mişna'da, Adam'dan Noah'a kadar on nesil geçtiğini belirtirler. Buradaki mesaj açıktır. Tanrı nedense, insan ırkının, dünyanın kendisi ile tekrar sıfırdan başlayacağı bir birey üretebilmesini on nesil beklemeye değer görmüştür.

 

Tora bize burada önemli dersler vermektedir: Bir tek insanın değeri, Tanrı'nın insan ırkına karşı sabrı ve tahammülü; Tanrı'nın olayları düzenleme planı içinde insan davranışı için gerçekten iyi bir örnek teşkil edecek bir kişinin ortaya çıkışı için nesiller boyu bile beklemeye değer olduğu. Bu dersler peraşanın en ön planda görünen mesajlarıdır ve Tora'nın geri kalan kısımlarını gerek bireysel gerekse de toplumsal gözle incelerken nasıl bir tavırda olmamız gerektiğine dair birer rehberdir.

 

Talmud bize, Adam'ın tek bir insan olarak yaratılmasının nedeni olarak, böylece insan ırkına mensup kimsenin, başkalarına göre daha üstün bir derecede olduğunu iddia edemeyecek olmasını gösterir. Yahudi bilgelerin ortaya çıkardığı ikinci bir amaç da, bu durumun tek başına bir şeyi kanıtladığını göstermektir: Bir bireyin tek başına son derece değerli ve güçlü olduğu. Her bir insan, potansiyel bir Adam'dır, potansiyel bir Noah'tır; Tanrı'nın gözünde beğeni bulma, dünyaya yeni ve taze bir başlangıç sunma kapasitesi vardır. Fakat bu tipte insanları üretebilmek, bizim tarafımızdan büyük çaba ve sabrı gerektirir. Toplumu ve liderlerini yaralayan gündelik hayal kırıklıkları ve başarısızlıklar karşısında yılma "hakkımız" yoktur. İnsan karakterinin gelişimi konusunda birçok nesil görünüşte başarısız olsa bile, bu amaca ulaşma konusundaki sorumluluğumuz yine de hiç eksilmeden devam etmektedir. Bu konuda da Hahamlarımız Mişna'da şöyle demektedirler: "[Dünyayı daha iyi bir yer haline getirme] Görevinin tümü mutlaka senin sorumluluğun değildir; ama bunun için gayret göstermekten kendini alıkoyma lüksün de yok!". Peraşamızda anlatılan, insan ırkının ilk on neslinden alınacak ders budur. Bu ders sonraki nesiller ve elbette bizim neslimiz için de geçerliliğini sürdürmektedir.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Dil Sürçmesi Mi?

 

"Tanrı ‘Görüntümüzde ve benzeyişimizde insan yapalım...' dedi" (Bereşit 1:26).

 

Tanrı "yapalım" derken kiminle konuşuyordu? İnsanın yaratılışında kim Tanrı'nın ortağı olabilir ki? Bu bir dil sürçmesi mi?

 

15. yüzyılın önde gelen Yahudi filozoflarından Rabi Yosef Alvo, şu açıklamayı yapar. Çoğu zaman bir hayvan doğduğu zaman, her yönüyle eksiksizdir. Zaman onun sadece ebat ve kuvvetini arttırır. Ancak insan için tam olarak aynısını söylemek yanlış olacaktır. Her ne kadar insan doğduğunda fiziksel olarak eksiksiz ise de, zihinsel yeteneklerinin pek azına sahiptir. Yaş büyüdükçe eğitim süreci başlar, olgunluk dönemine geçilir ve sonunda kişi kendi kendisini geliştirebilecek düzeye ulaşır.

 

Tanrı insanı yarattığı zaman "insan yapalım" derken, gelecek nesillerin sorumluluklarına işaret etmektedir. İnsan ırkının gelişimine katkıda bulunmak hepimizin şahsi görevidir. İnsan ırkının şekillendirilmesi, davranış biçiminin belirli bir raya oturması ve etik standartların yeryüzünde kabul edilmesi görevinde, biz insanlar bir bakıma Tanrı'nın ortaklarıyız. "Gelin insan ırkının kaderini şekillendirmeye yardımcı olun" demektedir Tanrı.

 

Geniş resme bakıldığında bu görev son derece heybetli, hatta ulaşılması imkânsız gibi görünebilir. Ancak eğer işe kendimizle başlarsak, her birimiz kendisini olgunlaştırıp geliştirirse, o zaman Tanrı'nın emrini yerine getirme yolunda önemli bir adım ilerlemiş oluruz.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Çoğalma: Dünyalar Yaratma

 

Mitsva: "Peru Urvu" - "verimli olun ve çoğalın" - kendileri de fiziksel olarak çocuk sahibi olabilecek en az bir erkek ve bir kız çocuğu sahibi olma mitsvası.

 

"Tek hücrelilerden bitkilere ve hayvanlara kadar tüm canlılar çoğalır."

 

Bir an için arkanıza yaslanın ve bu cümleyi özümsemeye gayret edin. İnanılmaz değil mi? Tanrı'nın milyonlarca yaratığı içinde, canlı organizmaların, sadece hayatta kalmanın ötesinde, kendi türlerini korumak ve çoğaltmak şeklinde biyolojik bir fonksiyonları ve dürtüleri vardır.

 

Ancak ilginç olan, insan ırkının çoğalmasının, içgüdüselden başka her şey olmasıdır. Aksine, bu fonksiyon, köklü manevi karakteri Tora'daki yerince gözler önüne serilen bir mitsvadır: Çoğalmak, Tora'nın 613 mitsvasının ilkidir.

 

Çoğalma, bereketle bire bir bağlantılıdır. Adam ve Hava'nın yaratılışının hemen ardından, Tanrı bu çifti "Verimli olun ve çoğalın. Yeryüzünü doldurun ve onu ele geçirin. Denizin balıklarına, gökyüzünün kuşlarına ve yeryüzü üzerinde hareket eden tüm hayvanlara hükmedin" (Bereşit 1:28) sözleriyle mübarek kılmıştır. Benzer şekilde, bundan on nesil sonra Noah zamanında gerçekleşen ve yeryüzündeki yaşamı neredeyse tamamen silen Büyük Tufan'ın ardından da, Tanrı, geriye kalan insan ve hayvanlara benzer berahalar vermiştir (Bereşit 8:17 ve 9:1).

 

Yine de, eğer çoğalma, hayvanlar âleminde Tanrı vergisi bir fonksiyon olduğuna göre, bunu bir mitsvanın konusu yapmaya ne gerek vardır? Ve bu, ne açıdan bir berahadır, berekettir?

 

Cevap, insan doğasının ulaşılmaz kutsiyetinde yatar. İnsan için, yaşam - varlığının temeli - berahanın en büyüğüdür. Her bir çocuk, basitçe insan ırkının bir başka üyesi değildir - özel bir bireydir. Böylelikle bir çocuğun doğumunun önemi, onun evrenin yaratılışına dair her şeyi içinde barındıran için küçük çaplı bir örnek oluşudur. Hahamlarımız'ın "Bir canı kurtaran, tüm dünyayı kurtarmış gibidir" (Talmud - Sanedrin 37a) sözleriyle kastettikleri budur.

 

İnsan yaşamına katkıda bulunan üç ortaktan, baba ve anne, çocuğa fiziksel şeklini verirler. Ama yaşam, sadece üçüncü ortak olan Tanrı'nın bu bedene Tanrısal bir kıvılcım aşılaması ile başlar (Talmud - Kiduşin 30b). İşte insan ırkını hayvanların ötesine geçiren, Tanrı'yla içgüdüsel değil, bilinçli bir ortaklığa girebilme ve "yaratma" işinde O'na ortak olma yeteneğidir. İnsan "Tanrı'nın suretinde" yaratılmıştır ve çoğalma yeteneği, ona Evrenin Hâkimi'ni örnek alma özelliği verir. Tıpkı Yaratıcısı gibi, kendisi de "dünyalar yaratan" bir varlık haline gelir.

 

Evrenin yaratılışının ihtişamı, başlı başına "iyilik" ve "bereket" ile bağlantılıdır. Bereket, her türlü iyilik ve yardım hareketi gibi, iyiliksever kişinin iyiliğinden kaynaklanarak akar. İyilikseverin tüm kaynakları, başkalarına yarar sağlama amacıyla akıp her yere ulaşır. Bu benzetme, her yönüyle Veren olan Tanrı'nın, tüm bereket ve iyiliğini, yarattıklarına sürekli olarak akıtmasını ve onları bolluğa boğmasını tanımlamaktadır.

 

Dünyalar "yaratmak", yani yeryüzündeki fiziksel formlara manevi bir yan katarak onları kutsiyetle bezemek, insanın sınırlı yaşam süresine rağmen sahip olduğu bir yetenektir. Bir Yahudi'ye çocuk sahibi olma konusunda aktif olmasının emredilmesiyle paralel olarak, yaptığı her şeyin manevi meyvelerine odaklanması talimatı da verilmiştir. Gelecek haftanın peraşasının ilk cümlesi de bu mesajı içerir: "Noah'ın çocukları şunlardır: Noah Tanrı'ya bağlı bir insandı". Hahamlarımız bu pasuğu açıklarken, insanın yaptığı iyi davranışlarının, mitsvaların ve Tanrı'ya bağlılığının, "kendi manevi çocukları" olarak adlandırıldığını belirtirler (Raşi).

 

İnsan ancak yaşamın kendisi için en değerli servet olduğunu fark ettiği takdirde, hayattaki zorlukların üstesinden gelebilir. Dünya "bereketli kılınmıştır"; insanlar tarafından kalabalıklaştırılmak, insanların kişisel ve toplumsal gelişimleri için çabalamaları için yaratılmıştır. Çoğalma mitsvası, insanın, yaşamın yaratılışı konusunda kendisine Tanrı'yı örnek alması ve O'nunla ortak olmasını simgeler.

 

Yaşamın kutsiyeti o kadar yüksektir ki, [üç çok ciddi günah dışında] bir kişi, Tora'nın herhangi bir emrini ihlal etmekle yaşam arasında bir seçim yapmak durumunda kaldığında, emri ihlal etmelidir - tek bir insanın yaşamını kurtarmak için! Yahudi, binlerce yıldır, kendisi için son derece zor ve meşakkatli geçen tarih boyunca varlığını yaşama sıkı sıkıya bağlı kalmakla sürdürebilmiştir. Kendisini sürekli ve ısrarlı olarak, tüm davranışlarında iyilik ve bereket yaratacak yeni nesillerin yaratılışına adamıştır. Bu sayede gelecek nesillerin de, tıpkı kendisi gibi, tüm mevcudiyetlerini Tanrı'ya hizmete adamalarını sağlamıştır.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Yaptığınız her şeyi Tanrı'nın izlediğini aklınızda bulundurun.

 

"Velehem Levav Enoş Yisad - Ve ekmek, insanın kalbini doyurur" (Teilim 104:15).

 

Hahamlarımız ekmeği son derece önemli addetmişlerdir; zira ekmek insanı doyuran ve hayatta tutan başlıca yiyecek maddesidir. Bu nedenle Hahamlarımız, ekmek yemeden önce özel bir beraha söylemeyi gerekli görmüşlerdir. Kişi, en ufak bir ekmek kırıntısı yiyecekse bile öncelikle "Baruh Ata AD. E. M. A. Amotsi Lehem Min Aarets" (topraktan ekmeği çıkaran Tanrımız, Mübareksin) berahasını söylemelidir (Şulhan Aruh Arav 167:1).

 

Ekmek yemeden önce eller özel bir şekilde yıkanmalıdır. Bet-Amikdaş zamanında, Koenler, tarım ürünlerinden kendilerine verilmek üzere ayrılan Teruma adlı kısımları yemeden önce, Terumanın manevi açıdan temizliğini korumak için, ellerini yıkarlardı. Hahamlarımız, Koenler'in bu uygulamasını tüm halka yaymışlardır. Bu şekilde, bir an önce inşa edilmesi için her gün dua ettiğiniz Bet-Amikdaş tekrar inşa edildikten sonra, elleri yıkama uygulaması zaten alıştığımız bir şey olduğu için, Koenler'e yabancı gelmeyecektir. Ve elbette elleri yıkamanın bir başka sebebi de, temizliktir (Mişna Berura 158:1).

 

Eller şöyle yıkanır. Bir kaba su doldurulur ve kap sağ elle kaldırılıp sol ele aktarılır. Sonra sağ elin üzerine iki kez su dökülür. Kap bırakılıp sağ ele alınır ve bu kez sol elin üzerine iki kez su dökülür. Bunun ardından eller ovuşturularak fazla su damlatılır ve sonra eller göz hizasına kaldırılarak "B. A. AD. E. M. A. Aşer Kideşanu Bemitsvotav Vetsivanu Al Netilat Yadayim" (bizi emirleriyle kutsayan ve ellerimizi yıkamayı emreden Tanrımız, Mübareksin) berahası söylenir ve sonra eller kurulanır. Bundan sonra hiç konuşmadan, yukarıda yazılı olan "Amotsi" berahası söylenerek hemen bir parça ekmek yenir.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Kibir ve Gurura Eleştiriler

 

  • Hahamlarımız şöyle derler: Kaba ve kibirli kişi, "iğrenç" olarak adlandırılır. Pasukta söylendiği gibi: "Kalbi yüksek olan herkes, Tanrı için iğrençtir" (Mişle 16:5). Dahası, Tanrı, böyle kişileri putpereste eşdeğer görür. Kötü Yisrael kralı Yarovam böyle biriydi. Kendisi putperestliğe battığı gibi, tüm halkı da buna zorlamış, yeni nesilleri bu yönde eğitmişti. Tora'yı olabilecek her şekilde çarpıtıyordu. Ama tüm bunlara rağmen hem bu dünyadan hem de gelecek dünyadan yok edilmesinin sebebi bunlar değil, kaba ve kibirli karakteriydi.
  • Rabi Akiva şöyle dedi: Tora bilgisi nedeniyle gururlanan bir Haham bile, yol kenarına atılmış gelen geçenin elleriyle burnunu kapamasına neden olan bir hayvan leşinden farksızdır.
  • Kibirli kişi söz gelimi, Tanrı'nın ayaklarını bu dünyadan iteler, Tanrı'nın Kutsal Mevcudiyeti'ni uzaklaştırır, Tanrı'nın Hükümranlığına başkaldırmış olur.
  • İnsan neyle gurur duyabilir ki? Nereden geldiği bellidir! Sonu da böceklere kurtlara yem olmaktır. Bedeni toprağa karışacaktır. Ruhuna ne olacağı ise, bu dünyada ne yaptığına bağlıdır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Sabah Yataktan Kalkarken

 

1.      Tanrı'nın insana yaptığı en büyük iyiliklerden biri, (gece uyuduktan sonra canı alınmış gibi olduğundan ve bir ölüye benzediği için) ona sabahleyin uyandığında canını saf ve temiz olarak iade etmesidir. Bize yaptığı bu büyük iyilikten dolayı Dünyanın Yaratıcısı'na teşekkür etmek görevimizdir.

2.      Henüz yatakta iken, eller bile yıkanmadan şu küçük dua söylenmelidir: "Mode Ani Lefaneha, Meleh Hay Vekayam, Şeehezarta Bi Nişmati Behemla, Raba Emunateha - Ey Ebediyen Yaşayan Kral, canımı büyük iyiliklerinle geri verdiğin için Senin önünde teşekkür ediyorum; Sana olan inancımız büyüktür".

3.      Kişi, yataktan bir aslan gibi kalkmalı ve ona biraz daha uyumasını söyleyen kötü düşüncelerin, onu baştan çıkarmasına izin vermemelidir. Eğer bunu başaramazsa, önemli bir işi olduğu takdirde nasıl acele hareket edeceğini düşünmeli ve Tanrı'ya olan görevini yerine getirmesinin her şeyden önemli olduğunu hatırlamalıdır.

 

Haftanın Sözü

[Zoar]

 

Merhamet onun bir parçası olmadığı sürece, gerçek adalet diye bir şey yoktur.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.