aile perasasi

Enerji ve yepyeni fikirlerle dolu olduğumuzu hissettiğimiz anlarda, bazen yaşlı kişilerle ilişki kurmakta zorlanırız.

Yaşlılar da bir zamanlar -tıpkı bizler gibi- gençtiler ve onlar, yaşam yolu üzerinde, değerli erdemleri ve deneyimleri toplayarak ilerlemişlerdir.

Tanrı, yaşlılara saygı gösterir ve bizden de aynı yaklaşımı bekler.

Bu haftaki Peraşa'da, Moşe, Yahudiler'e, tarih oyunca karşılaşabilecekleri milletlerden bahseder. Kötü milletleri "yaşlılarına saygı duymayan utanmaz milletler" olarak nitelendirir. Tora, bizlerden, yaşlılara saygı ve nezaketle yardım etmemizi özellikle ister. Yaşı kişiler, çok görüp geçirmişlerdir. Onları onurlandırıp yardım ederek, kişiliklerine ve deneyimlerine ne kadar değer verdiğimizi göstermiş oluruz.

HİKAYE

Hikayemizde, bir kız, yaşlı birine yardım etmek rahatından fedakarlık eder ama en sonunda kazanan o olur.

OTOBÜS YOLCULUĞU

Otobüs durağa yaklaşırken, "İşte yine sandalye kapmaca zamanı.." diye düşünde Karin kendi kendine gülümseyerek. Trafiğin ve kalabalığın en yoğun zamanıydı ve Karin, otobüsün çok çabuk dolacağını biliyordu. Koltuklar sınırlı sayıdaydı ve eğer bir tanesine oturamazsa, ya bütün yol boyunca ayakta duracak, ya da bir sonraki otobüs için yarım saat daha bekleyecekti. Bu seçeneklerden hiçbiri, Karin'i pek heyecanlandırmıyordu.
Onun için uzun bir gün olmuştu.Bakım evindeki büyük annesini ziyaret etmişti. Büyükannesi ziyaret edildiği zaman çok mutlu oluyordu. Ama şimdi gün, neredeyse bitmişti ve Karin, güzel, rahat bir koltukta oturmayı, hatta belki de biraz kestirmeyi iple çekiyordu.
Biraz şansın, biraz da kıvraklığının sayesinde, Karin, kapı açılınca, kendine arka sıralardan bir koltuk bulmayı başardı. Hemen bindi, parasını ödedi, ve bir koltuğa oturmak için hızlı hızlı ilerledi. Mahallesinden tanıdık gelen bir kızın yanında yer buldu. İki kız birbirlerine selam verdiler ve sohbete daldılar.
"Tebrik ederim" dedi Ceni adındaki kızıl saçlı kız, "Otobüste yer kapabilmek için ne kadar hızlı hareket edebildiğini gördüm."
Karin gülümsedi ve otobüs hareket etmeye başladığında arkasına güzelce yaslandı. Yanındaki kız da çantasından kitabını çıkarttı. Gözlerinin yavaş yavaş ağırlaştığını hisseden Karin, kalabalık otobüste hem oturan hem de ayakta duran diğer yolcuların seslerini dinleyerek, hafif bir uykuya dalacağını düşündü.
Ancak, tam uyuyacakken, birinin derin derin soluk alıp verdiğini duydu Sanki omzunun dibinde derin derin içini çekiyordu birisi. Başını kaldırıp yanına bakınca, ayakta duranlar arasında, çiçekli bir elbise giymiş, yaşlı bir kadının da olduğunu fark etti. Bir yere tutunmak için çabalıyor, hiç de rahat görünmüyordu.
"Yerimi yaşlı bayana vermeliyim belki de" diye düşündü Karin, "Galiba ayakta durmakta oldukça zorlanıyor." Karin, kalabalık otobüsün içine şöyle bir göz gezdirdi ve oturanların hemen hemen hepsinin, ayakta duran yaşlı kadından çok daha genç ve güçlü olduğunu fark etti. Hepsi de yerlerinde kımıldamadan oturuyor, yaşlı kadınla ilgilenmiyorlardı bile.
Bu durum, Karin'in başka düşüncelere dalmasına neden oldu. "Hiç kimse ayağa kalkıp yer vermiyor. Bahse girerim ben onlardan iki kat daha yorgunumdur." Arkasına yaslanıp, gözlerini kapatmaya çalıştı, ama kendini rahatsız hissediyordu. Gözlerinin önüne, sürekli kendi büyükannesi, ardından da ayakta duran yaşlı kadın geliyordu.
"Benim büyükannem de böyle ayakta durmak zorunda kalsaydı neler hissederdim?" diye sordu kendi kendine. O anda enerjinin içinde yayıldığını hissetti, ne yapması gerektiğini biliyordu. Arkadaşı Ceni'nin omzuna dokundu."Pardon Ceni" dedi, "Ayağa kalkmalıyım"
Kız, ne olduğunu anlayamayarak, Karin'in geçmesine izin verdi. Karin, yaşlı kadına gülümseyerek, "Pardon. Bakın şurada boş bir koltuk var." Dedi kalktığı yeri işaret ederek.
"Çok teşekkür ederim yavrum." dedi rahatladığı her halinden belli olan kadın. "Bütün yol boyunca ayakta durabileceğimi zannetmiştim ama sanırım artık, eskisi kadar güçlü değilim." diye ekledi gülümseyerek ve Karin'in boşalan yerine oturdu.
Karin, kendini çok iyi hissediyordu. Derin bir nefes aldı ve tutunacak bir yer buldu. Yanında oturan orta yaşlı bir kadın, Karin'e "Aferin sana. Hepimize örnek oldun" dediğinde, pencereden manzarayı seyrediyordu.
Karin sevinç içindeydi. Genelde oturmayı sevdiği halde, bu sefer, ayakta durmaya karar verdiği için çok mutluydu.

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ
Soru: Karin, otobüste yer bulabildiğinde, kendini nasıl hissetti?
Cevap: Çok yorgundu ve herkesten önce bir yer bulabildiği için çok mutlu oldu.
Soru: Yaşlı kadına yer verdiğinde kendini nasıl hissetti?
Cevap: Çok daha fazla mutlu oldu, çünkü yaşlı bir kişiye yardım edip, onu onurlandırmıştı. Artık kendini yorgun hissetmiyordu bile. Yaptığı iyilik, ona enerji vermişti.

6-9 YAŞ

Soru: Karin, ilk sıralarda olduğundan yer bulabilmişti. Acaba yerde oturmak onun hakkı değil miydi?

Cevap: Evet, Karin oraya ilk gelmişti, ama " ilk gelen yeri alır" kuralı, her durumda geçerli değildir. Yaşlı kadının, yaşından ve ona duyulan saygıdan dolayı, oturmaya, genç kızdan çok daha ihtiyacı verdi. Kızın yapabileceği duyarlı ve doğru davranış da yerini vermekti.

Soru: Hikayenin sonunda, bir kadın, Karin'e, herkese örnek olduğunu söylediğinde, ne demek istedi? Sizce diğer kişiler neden ayağa kalkıp yer vermedi?

Cevap: Otobüste, kalkıp yaşlı kadına yer verebilecek bir sürü kişi vardı. Eğer kadın doğrudan onlara sorsaydı, bir çoğu yerini verirdi de. Ama bir çoğu, yaşlı kadını görmüyormuş gibi davrandı ya da bir başkasının yerini zaten vereceğini düşündü. Karen bu şekilde düşünmemeye çalıştı ve doğru olanı yaptı. Tora, insanların bu eğilimini bilir ve böyle durumlarda, gözlerimizi kapamamamızı söyler.

Soru: Yaşlı insanları nasıl onurlandırabiliriz?

Cevap: Saygımızı göstermek için, yürüdüklerinde, ayağa kalabiliriz. Onlara hitap ederken, Bay, Bayan, Hanım gibi kelimeler kullanabiliriz. Genel olarak, yaşlılarla konuşurken, kullandığımız kelimelere dikkat edebilir, saygılı olabiliriz. Ayrıca, karşıdan karşıya geçerlerken onlara yardımcı olabiliriz.

10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Her yaşlı kişi, alim ya da eğitimli değildir. Hayatı boyunca yaşlanmaktan başka bir şey yapmamış bir kişiye bile, çok saygılı olmamız gerekir mi?
Cevap: Hayat çok zor olabilir. Hayatı aşağı yukarı 'normal' geçen biri bile, yıllar içinde çok zor durumlarla karşılaşmış ve bir çok kötü olaya göğüs germiştir. Sadece bu bile, insana saygınlık kazandırır. Ayrıca, uzun yaşamı boyunca, yaşlı bir kişi, deneyimleri sayesinde, çok şey öğrenmiş, değerli bilgiler edinmiş ve bilgelik kazanmıştır. Böyle bir hayat deneyimi bile onurlandırılmayı hak eder.
Soru: Sizce, yaşlılarla olan ilişkilerimiz, onları onurlandırmak için elimizden geleni yaptığımız, sadece, tek yönlü bir ilişki midir? Biz, bunun karşılığında hiç bir şey kazanmaz mıyız? Ya da onlarla ilgilenerek biz de kendimize bir şeyler katabilir miyiz?
Cevap: Tek yönlü yaptığımız iyililerde, tabii ki biz de, karakterimizi geliştirerek bir şeyler kazanmış oluruz. Ancak, yaşlıların durumunda, bunun yanında çok daha fazlasını kazanırız. Öncelikle, öğreniriz. Hayat deneyimi yaşlılara, genç insanlarda olmayan belli bir bilgelik ve bakış açısı kazandırmıştır. Ayrıca onlar, hayat hikayelerini bizimle paylaştıklarında, geçmişin, "canlı tanıkları" olurlar. Nereden geldiğimizi daha iyi bilmek, kendimizi de daha iyi anlamamızı sağlar.
Soru: Yaşlı insanları nasıl onurlandırabiliriz?