Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

4 Ağustos

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:59

8:13

-----

Yeruşalayim

6:53

8:06

Tel Aviv

7:15

8:16

20 Av

Tel Aviv

7:08

8:08

İstanbul

8:05

8:45

5767

İstanbul

7:56

8:36

E K E V

 Hatırlatmalar:

·         14-15 Ağustos Salı-Çarşamba: Roş Hodeş Elul

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özetİ (Devarim 7:12 - 11:25)

[www.ohr.org.il]

Moşe Bene-Yisrael'e, insanların genelde "topuklarıyla ezercesine" gözardı ettikleri "az öneme sahip" oldukları varsayılan mitsvaları bile yerine getirdikleri takdirde, yeryüzünün en bereketli toplumu olacaklarına dair söz verir. Moşe halka, Kenaan Ülkesi'ni yavaş yavaş ele geçireceklerini bildirir. Buna göre, ülke birden boşalmayacak ve bu şekilde vahşi hayvanlar, Bene-Yisrael hakim olana kadar buraları kaplamayacaklardır. Bene-Yisrael'in, Kenaan milletlerinin tapındığı putların hepsini yakmaları ve yok etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatan Moşe Rabenu, daha sonra Tora'nın bölünmez bir bütün olduğunun ve sadece belirli bölümlerinin kabul edilmesinin yanlış olacağının altını çizer. Moşe Erets-Yisrael'in buğday, arpa, üzüm, incir, nar, yağlık zeytin ve hurmanın özellikle bulunduğu bir ülke olduğunu belirtir.

Moşe halkı, ileride berekete kavuştukları zaman böbürlenmemeleri ve Erets-Yisrael'deki başarılarının sadece kendi çaba ve kuvvetleri sonucu geldiği fikrine kapılmamaları konusunda uyarır; zira zenginlik ve başarıyı verecek olan, Tanrı'dır. Moşe ayrıca, Tanrı'nın Kenaan'daki milletleri Bene-Yisrael'in müthiş dürüstlüğü sebebiyle değil, bu milletlerin günahları sebebiyle kovalayacağını hatırlatır. Ne de olsa Sinay'dan bu noktaya kadar olan yolculuk, halkın Moşe'ye ve Tanrı'ya yönelik irili ufaklı isyan ve günahlarının bir katalogu niteliğindedir. Tanrı'nın Sinay'da 10 Emri Bizzat verişini takip eden olayları anlatırken Moşe, Kipur günü ikinci On Emir levhaları ile dönüşüne değinir.

Aaron'un ölümü ve Levi kabilesi mensuplarının Tanrı hizmetine atanmaları hatırlatılır. Moşe, Mısır'a inen 70 kişinin, bu noktada göklerdeki yıldızlar kadar çok üyeye sahip bir ulus haline geldiğine dikkat çeker. Erets-Yisrael'in sıradışı özelliklerini belirttikten sonra, Moşe, Şema'nın ikinci paragrafını söyler ve bu şekilde, mitsvaların yerine getirilmesinin sonucu olacak bereketi, ve aksi takdirde halkı bulacak laneti kavramsallaştırır.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

İnsani Sandık

 

Moşe'nin bu haftaki peraşada söz ettiği ve üzerinde Aseret Adiberot'un, yani On Emir'in hakkedilmiş olduğu tabletleri içeren tahta sandık hep insanı çeken özel bir sihri vardır. Otoritelerin bu tahta sandıkla ilgili açıklamaları farklılıklar gösterir. Bazılarına göre bu sandık, Bene-Yisrael'in düşmanlarına karşı çıktığı savaşlara götürülmüştür. Diğerleri ise, bu tahta sandığın Mişkan'daki Kodeş Akodaşim'de yer alan Aron Aberit'i oluşturan iç içe "üç kutudan" ortadaki olduğunu düşünürler. Bu iç içe üç kutunun en dıştaki altındı, en içteki de altındı. İkisini ayıran ortadaki "kutu" ise tahtadandı. Bu görüşü takip eden otoritelere göre, Moşe'nin Sinay Dağı'ndan indirdiği kutsal levhaları geçici olarak sakladığı yer bu tahta kutu idi.

Herhangi bir olayda, bu görüş ayrılığındaki hangi fikri savunursak savunalım, bu tahta sandığın Yahudi hayatında büyük bir anlamı ve önemi olduğu apaçık ortadadır. Bu sandık Yahudi ordusunu zafere ulaştırmış ve/veya On Emir levhalarını tabletleri barındıran iki altın "kutuyu" birbirlerine bağlamıştır. Tahta bir kutuyu bu kadar özel kılan nedir? Altın kutuların Mişkan'a getirmiş olduğu değeri ve yüceliği, bunun yanı sıra, içindeki taş tabletleri takdir etmek kolaydır. Ne de olsa, Tora ve Mişkan, Yahudiliğin saltanatını temsil eder ve altın bir saltanatın görkeminin sembolüdür. Ama tahta sandık neden? Bu neyi temsil eder ve bize neyi öğretir?

Olasılıkla tahta sandık, Tora'nın Yahudi yaşamındaki gücünü temsil eder. Tora "Ets Hayim - Hayat Ağacı"na benzetilmiştir. Tahta, cansız bir metalin değil, hayatın sembolüdür. Ağaçlar Tanrı'nın dünyasındaki doğal mucizelerden bir tanesidir. Onlar olmasaydı, bu gezegende yaşam olmazdı. Tora insan hayatını ağaçlara benzetir. "Ki Aadam Ets Asade- Çünkü İnsan, Kırdaki Ağaç Gibidir". Tora sadece altının içinde barınamaz. Tora hayatın sembolüdür ve canlı şeylerle beslenmeli ve korunmalıdır.

Savaşta bile, bütün teknolojisi ve silahları ile, sonunda kavgayı sonuçlandıran şey, insanoğlunun yiğitliği, cesareti ve kabiliyetidir. Bu yüzden, Moşe'nin taş levhaları saklamak için tahta bir sandık seçmesi en uygun harekettir. Çünkü günümüzde, yani Mişkan ve Bet-Amikdaş'tan, ayrıca Aron Aberit'ten yoksun olduğumuz bu dönemde, Tora, Yahudi halkının ve her Yahudi ferdinin canlı organizmasının içinde yaşar. O halde, bizler, her birimiz, Moşe'nin tahta sandığı ile aynı işlevi görmekteyiz.

Tora'nın devamlılığını ve sonsuzluğunu garantileyen, Tora'ya bağlılığımızı yaratan bizim kendi hayatiyetimizdir. Tora altın müzelerin içinde yaşamaz. Daha ziyade, Tora'nın değerine ve öğretilerine saygı gösteren ve onun geleneksel yaşam tarzını uygulayan Yahudi'nin içinde yaşar. Bu yüzden, Moşe'nin tahta sandığı ile ilgili ders ne kadar da önemli ve gereklidir. Yahudi yaşamının yüreğine ve uygulanışına hitap eder.

 

DEVAR TORA

[Rabi Şemuel Weiss / Rabi Zelig Pliskin]

 

Küçük Şeyler Önemlidir

 

Hepimiz dikkatimizi vermemiz gereken şeylerin, hayattaki "büyük" meseleler olduğunu sanırız. Bunun neticesinde, sık sık "önemli" saydığımız mitsvalar hakkında endişelenir, daha "az önemli" saydığımız mitsvalara daha az dikkat ederiz. Örneğin Pesah Bayramı'nda hamets (mayalı ürünler) yeme fikrinden ürpeririz. Ama teklifsizce, hiçbir şüphe duymadan veya en ufak bir suçluluk hissetmeden laşon ara (iftira veya dedikodu) yapabilir, bir cemaat liderini karalayabilir, ya da yiyeceğimiz için Aşem'e şükretmeyi ihmal edebiliriz.

Bu haftaki Tora bölümü, bu tür bir yolun ne kadar tehlikeli ve çılgınca olabileceğini açıkça anlatır. Meşhur Tora otoritesi Raşi, peraşanın ismi olan Ekev'in "Akev - Topuk" ile olan bağlantısına yoğunlaşır ve en coşkulu şekilde muhafaza etmemiz ve uymamız gereken mitsvaların, tam da toplumun önemsemediği, deyim yerindeyse "topukları ile ezdiği" mitsvalar olduğunu öğretir (Devarim 7:12).

Esasında Hahamlarımız sürekli, "önemli" sonuçları olan "küçük" kurallara odaklanırlar. Dualarda küçük bir paragraf okuyarak, Gelecek Dünya'ya girmeye hak kazanacağımız bize söylenir. Bet-Amikdaş'ta külleri süpürmenin büyük bir bereket ve zenginlik kaynağı olduğu öğretilir. Bunun gibi daha birçok "basit" mitsva, büyük ödüller vaat etmektedir.

Almanya'da savaş öncesinde, her gün sabah yürüyüşüne çıkan bir Yahudi'nin şu gerçek hikâyesi anlatılır: Bu kişi yürüyüşünü yaparken, herkesi şapkasını çıkarıp, dosdoğru yüreğinden gelen neşeli bir "Günaydın!" ile nazikçe selamlardı.

Savaş patlak verdiği zaman, adam şehrindeki bütün Yahudiler gibi toplama kampına götürüldü. Daha sonra bir çalışma kampına götürülerek, kötü koşullar altında Naziler için çalışmaya zorlandı. Günde 18 saat, çok az yemek ve su ile köle gibi çalıştı. Bir gün adam dayanamadı. Yorgunluğun ve kötü beslenmenin kurbanı olarak, iş başında iken yere yığıldı. Nazi muhafız onu yakasından tutup ayağa kaldırarak şöyle dedi: "Şimdi senin gibi tembel Yahudilere ne yaptığımızı göreceksin!" Adam dakikalarının sayılı olduğunu anlayarak, Şema duasını söyledi.

Komutanın ofisine sürüklenerek, orada boylu boyunca yere yığıldı. Çok gaddar olduğu bilinen Alman'a bakmaya bile cüret etmedi. Fakat komutan "Yahudi, ayağa kalk!" diye bağırdığı zaman, adam içgüdüsel olarak şöyle cevap verdi : "Evet ve size günaydın!" Alman subay şaşırarak cevap verdi: "Sana da günaydın, bayım!" Yahudi şaşkınlık içinde gözlerini kaldırdı. Önünde duran asker, "savaştan önceki yaşamında" her sabah selam verdiği eski komşusundan başkası değildi. Adam daha sonra revire gönderildi, ona yemek verildi ve kendisi savaşın sonunu görebildi.

Bütün bunlar, bir selam, bir gülümseme, şapkanın kaldırılması veya başla küçük bir selam işareti gibi "minik bir şey" ve buna yönelik "alışkanlık" sayesinde oldu. Küçük şeyler önemlidir.

Her bir mitsva, ne şekilde olursa olsun, saygı görmelidir. Değeri de küçümsenmemelidir. En önemlisi, haksızlığa uğratılarak, ayağın "topuğu" ile ezilmemelidir.

Esasında, herhangi bir mitsvanın küçümsenmesi ciddi bir kusurdur. Önce de söylendiği gibi, Pirke Avot, "küçük" bir mitsva yaparken, "önemli" bir mitsvadaki kadar titiz davranmamızı öğütler (Pirke Avot 2:1). Bunun nedeni de, esasında mitsvaların gerçek ödüllerini bilmiyor olmamızdır.

Mitsvalar arasında fark gözetilmeyeceği kuralı, birbirine zıt iki mitsvadan öğrenilmektedir: (1) Kibud Av Vaem - Baba ve Anneyi Onurlandırmak, (2) Şiluah Aken - Bir yavru kuş ya da yumurtayı almadan önce anneyi uzaklaştırmak. Bu mitsvaların her ikisi için Tora'nın belirlediği ödül uzun ömürdür (bkz. Devarim 5:16 ve 22:7). Ebeveyni onurlandırmak, son derece zor bir mitsvadır. Hatta sadece işin maddi yönüne yoğunlaşıldığında bile, bu mitsva bir kişinin cebinden çok para çıkarmasını gerektirebilir - ki mitsvanın zorluğu bunun çok daha ötesindedir. Bu açıdan bu mitsva, son derece "önemli" görünmektedir. Öte yandan, onunla ayın ödüle sahip diğer mitsvada yapılacak tek şey, elin bir hareketiyle anne kuşu uzaklaştırmaktan ibarettir! Bu örnek, bariz bir şekilde mitsvaların ödüllerindeki kıstasların, bizim mantığımızın ötesinde normlara göre belirlendiğini ortaya koymaktadır.

Gerçek şudur ki, iki mitsvanın da ortak bir paydası vardır - ki bu ortak payda tüm mitsvalar için geçerlidir: "Kişi kendisini Yaratan Tanrı'nın İsteği'ni yerine getirmekle yükümlüdür." Tora'nın temel emri budur ve diğer tüm mitsvalar bunun farklı yansımalarıdır. Bu ışığın altında bakıldığında, bu emrin ne şekil aldığı fark etmez.

Yahudi, Efendisi'ne hizmet etmek için yaşar. Bunun anlamı da şudur: Bir Yahudi, isteklerini Tanrı'nın İstekleriyle uyumlu olacak şekilde düzenlemelidir. Böylece, o kişinin tavrını belirleyen, yapacağı şeyin karşılığında ne ödül alacağı değildir. Başka bir deyişle mitsva yaparken temel endişesi bunun kendisine ne kazanç sağlayacağı değildir. Böyle davranan biri, Hahamlarımız'ın deyimi ile, "mitsvanın ta kendisinin başlı başına bir ödül olduğunu" fark etmiştir. Buna bağlı olarak yaşamını da Yaradanı'nın belirlediği tempoya göre sürmektedir. Böylece kişi, Tanrı'ya "tüm kalbiyle, tüm canıyla ve tüm varlığıyla" hizmet etmeyi taahhüt etmiş olur (bkz. Devarim 6:5).

Bir Yahudi'nin, Tanrı'nın verdiği görevlere olan sadakati, onun yaşam ve ruhunun kalbine gider. Topuk ayağın tabanında yer alan ve bir şeyi ezilmiş hale getirerek geçersiz hale sokan bir noktadır. Topuk sert ve kabadır ve kalın bir "ölü" deri tabakasından oluşur - ki bu, Tora ve mitsvaların uygulanması ile bağdaştırılan, hayatı destekleyen ve canlı tutan özelliklerle tezat teşkil eder.

O halde, "küçük" veya "büyük" bir emir olsun, "herhangi" bir mitsvayı,  küçümsemek için hiçbir mazeret yoktur. Bir mitsva insanlar tarafından kendi bakış açılarına göre önemsiz kabul edilebilir. Tıpkı tarih boyunca Yahudiler'e yapıldığı gibi, ezilip küçümsenebilir. Ancak Yahudiler için mitsvalara uymak bir yük değildir; muhteşem bir imtiyaz ve değerli bir çabadır.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Düzenli Tora Öğrenimi

 

Geçen hafta da değinildiği üzere, her Yahudi erkek, her gün sabah ve akşam olmak üzere, Tora öğrenimi için sabit vakitler ayırmakla yükümlüdür. Sabahları bu vakti hemen duadan sonra ve işe gitmeden önceye sabitlemek en iyisidir.

 

II. Bet-Amikdaş yıkıldığı zaman, Tanrı, Tora'nın en ağır olarak nitelendirdiği üç suç - putperestlik, ahlaksızlık ve cinayet - için bile Yahudiler'i affetmesine rağmen, bir konuda ödün vermemiştir: Tora öğrenimi. Bu da bize, Tora öğrenmek için vakit ayırmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bir insan nasıl yiyecek olmadan yaşayamazsa, ruh da Tora olmadan yaşayamaz.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Teşuva Mitsvası

 

·                Arkadaşının hataya düştüğünü gören kişi, ona hatırlatmada bulunmakla yükümlüdür. Ancak bunun ön şartı, kişisel bir üstünlük duygusu değil, saf ve gerçek sevgiyle yapılmasıdır. Sözlerini tatlı dille, iyi bir şekilde formüle etmeyi başaramayacaksa, böyle bir uyarı yarardan çok zarar getirecektir.

·                Hahamlarımız öğretirler: Yisrael'in günahkârları bile bir nar gibi mitsvalarla doludurlar. "Yismah Yisrael" kitabının yazarı Rabi Aleksander ise bunu farklı bir şekilde açıklar: Bazı insanlar vardır ki, nar gibi mitsvalarla dolu olmalarına rağmen, yine de günahkâr sınıfındadırlar.

·                Bet-Amikdaş'ın yıkılış döneminde yaşamış Yosef Meşita adlı biri vardı. Düşmanlar Bet-Amikdaş'ı ele geçirmişlerdi ama içeri girmeye korkuyorlardı. Yosef'e "İçeri gir; oradan ne çıkarırsan senindir" dediler. Yosef, yetkisi olmamasına karşın, Tora'nın çok ciddi yasaklarını çiğneyerek Bet-Amikdaş'a girdi ve altın Menora'yı alarak dışarı çıktı. Düşmanlar "Sen basit bir adamsın; böyle büyük şey sana fazla. İkinci kez gir, o aldığın senin olacak" dediler. Yosef Meşita bu kez aklında teşuva düşünceleri geçirdi ve Bet-Amikdaş'a bir daha girmeyi reddetti. "Ne yani; Yaradan'ımı bir kez kızdırdım diye, ikinci kez mi kızdırayım?" dedi. Düşmanlar onu yakalayıp acımasızca katlettiler. Ruhu bedenini terk ederken ağlıyordu: "Eyvahlar olsun bana ki Yaradan'ımı kızdırdım!" Yosef Meşita, Midraş tarafından "Yisrael'in en günahkârları bile Tanrı'ya sonuna kadar isyan etmezler" prensibine örnek olarak verir.

·                Hafets Hayim şöyle yazar: Kişi günah işlemişse, tamamen kırılıp kendisinden ümidi kesmemelidir. Aksine hatasını düzeltmek için elinden geleni yapmalı, teşuvanın tüm şartlarını yerine getirerek, günahını kabul ve itiraf etmeli, bir daha yapmamaya dair kesin bir karar almalıdır. Bunu içten bir şekilde yaptığı takdirde Tanrı onu kabul edecektir. Bunun bir örneğini Kipur günleri Minha duasında okuduğumuz Aftara'da görmekteyiz. Nineve halkı son derece günahkârdı ve Tanrı, peygamber Yona'yı onlara, yakında burasının tamamen yok olacağını bildirmesi için göndermişti. Yona bu bilgiyi verdikten sonra, Nineve kralı, tüm halka kesin bir teşuva emri verdi ve halk buna uydu. Sonuçta bu halk günahlarından dönüp teşuva yaptı ve Tanrı da onlar hakkındaki sert kararını iptal etti.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Birkat Koanim Kuralları

1.             Her Koen için Bene-Yisrael'i mübarek kılmak bir mitsvadır. Bene-Yisrael'i mübarek kılmak için Duhan'a (Koenler'in halkı mübarek kılmak için çıktıkları nispeten yüksek yer) çıkmayan bir Koen, Tora'nın üç mitsvasını ihlal etmiş olur.

2.             Musaf ve Şahrit dualarında Hazan Behazara'yı söylediği zaman, sinagogda Koenler varsa, Retse'den önce dışarı çıkıp ellerini yıkarlar. Sinagogda Levi varsa, Koenler'e ellerini yıkamaları için su dökerler. Eğer Levi yoksa Koenler kendi ellerini kendileri yıkarlar. Sonra Koenler, Hazan Modim'i söylemeden Ehal Akodeş'e gitmeye başlarlar.

3.             Koen'le beraber 10 kişi yoksa Birkat Koanim (Koenlerin berahası) söylenmez. Birkat Koanim'e başladıktan sonra Minyan'dan dışarı çıkan olursa Koenler dualarını kesmezler ve sonuna kadar bitirirler.

4.             Tefila söyleyip, Birkat Koanim mitsvasını yerine getirmiş olan bir Koen; daha sonra başka bir Minyan Tefila söylerken orada bulunursa, Birkat Koanim zamanı geldiğinde halkı tekrar mübarek kılmalıdır. Ama eğer istemezse, Tora'nın emirlerini ihlal etmiş olmaz. Tsibur'la Tefila söylemeyen ve Beyahid Tefila söyleyen bir Koen, Behazara zamanında kendi Tefilasını keser ve Birkat Koanim için Duhan'a çıkar. Fakat Birkat Koanim'i bitirinceye kadar Keriat Şema ya da Amida vaktinin geçeceğini farkederse, Retse'den önce dışarı çıkar ve Tefilası'nı dışarıda söyler.

HaftanIn Sözü

[Breslav'lı Rabi Nahman]

 

Kişinin Tanrı'ya hizmeti, ancak dikkat çekmeye çalışmadığı zaman içten olur.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.