aile perasasi

Bazı işler bize o kadar zor görünür ki, pes etmeyi düşünürüz. Ama Tora, bizlere böyle zamanlarda bile dayanmamız gerektiğini öğretir.

Bu haftanın Peraşası'nda, Moşe, Tanrı'dan, diğer Yahudi insanlarla birlikte İsrael Toprakları'na girmesine izin vermesini ister. Tanrı, ona önceden topraklara giremeyeceğini söylemiştir. Ama Moşe pes etmemiş, girebilmek için sürekli dua etmeye devam etmiştir. Moşe, Tanrı'nın merhametli olduğunu ve hala izin verebileceğini bilmektedir. Alimlerimiz, hiç bir zaman, kılıç boğazımıza dayanmış olsa bile, pes etmememiz gerektiğini söyler. Bu da işler umutsuz görünse de, elimizden geleni yapmamız gerektiği ve Tanrı'nın bize son dakikada da olsa yardım edebileceği anlamına gelir. Tora'nın yolu, Tanrı'ya güvenmek ve hiç bir zaman umudumuzu kaybetmemektir.

HİKAYE
Hikayemizde, bir çocuk pes etmemek hakkında bir ders öğrenir.

UMUDUN GÜCÜ
Hiç kimse neler olduğunu bilmiyordu. Dokuzuncu setin yarısıydı. Şövalyeler, Kaplanların ilk atıcısının ortaya çıkmasını bekleyerek sahaya dağılıyordu. Ama aradan uzun bir zaman geçtiği halde, kimse ortaya çıkmıyordu! Bu bir top oyunu muydu, değil miydi?
"Atıcı ortaya çıksın!" diye sabırsızca bağırmaya başladı hakem.
Bu arada Kaplanların tarafında takım kaptanı Roni ile, ikinci orta saha oyuncusu Eli arasında bir konuşma sürüp gidiyordu. "Haydi Eli, senin sıran " dedi Roni, "Neden bekliyorsun? Oyunu geciktiriyorsun...."
Ama çocuk yerinde oturmaya devam etti. Eli, oturduğu sıranın sonundan bakınmaya başladı ve topu kendi kendine sektirdi. "Neden bunu yapıyım ki" dedi. "Şövalyeler son sette bizden 8 sayı öne geçti. Hiç bir şansımız yok. Bana şimdi oyuna devam etmenin ne anlamı olduğunu söyler misin? "
"Neden bunu yapasın ki?" diye Eli'nin sözlerini tekrar etti Roni inanamayarak. "Çünkü daha oyun bitmedi. Evet bizden öndeler. Ama bu onlara yetişemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Ama emin olduğum bir şey var- denemezsek kesinlikle kaybedeceğiz...."
Eli omuzlarını silkti. Yavaşça eline sopasını almak için ayağa kalktı ve "Bak, sen kaptansın. Oyuna katılmam gerektiğini söylersen, tabii ki katılacağım. Ama yine de zamanımızı boşa harcadığımıza inanıyorum"dedi.
Eli, sahaya doğru ilerledi."Sen daha baştan kaybetmişsin" diye kızdırdı Cem, Şovalyeler takımının yıldız oyuncusu...
"Kes bunları da oyununa bak" diye sinirli bir şekilde ona baktı Eli.
Top kendisine doğru atıldığında, Eli topa tam isabet vurunca kendisi dahil herkes şaşırdı. Bu Kaplanlara büyük avantaj sağlamıştı. İki kez daha yapılan doğru vuruşlar, oyunu heyecanlandırıyordu.
Takım kendine gelmişti birden. Bir sür sonra berabere kalınınca oyun uzatmalara kaldı.
Kaplanlar sahaya dağıldıklarında, Roni, Eli'nin şimdi nasıl da enerji dolu olduğunu fark etti. "Bütün takımı kendine getirdin! Şimdi oyuna katılmanın fark edip etmeyeceğini görebiliyor musun?"
Eli gülümsedi ve " Kesinlikle! Ama Roni, Biliyor musun, kazansak da kaybetsek de, bir oyunun nasıl oynanması gerektiğiyle ilgili bana çok önemli bir ders öğrettin bugün..." dedi

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ

Soru: Eli, sıra kendisine geldiğinde ne hissediyordu?

Cevap: Oyundan çıkmak istiyordu. Takımının kazanmak için hiç bir şansı olmadığına inanıyordu.

Soru: İşler, istediğimiz gibi gitmediği zaman, pes edip çıkmak doğru mudur?

Cevap: Hayır, biz her zaman denemeye devam etmeli, işlerin yoluna gireceğini ummalıyız.

6-9 YAŞ
Soru: Sizce, Eli, oyuna girdiğinde sayı kaybetseydi, oyuna boşuna mı girmiş olurdu?Neden?
Cevap: Eli, takımın umutsuz durumda olduğunu düşünmüş, bu yüzden şansını denemek bile istememişti. Öbür takıma yaklaştıkları zaman, umutlanmak için bir nedeni olduğunu gördü. Ama takımı, sonunda kaybetseydi bile, Eli yine de kişisel bir zafer kazanmış olurdu. O, her zaman bir umut olduğunu ve her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiğini fark etmişti. Bu çok değerli bir derstir ve kesinlikle bir zaman kaybı değildir.
Soru: Bir insan bir şey isteyip de reddedilirse, sizce istediğine ulaşmak için denemeye devam etmeli midir yoksa "hayır" ı cevap olarak kabul etmeli midir?
Cevap: Bu ne istediğimize çok bağlıdır. İnatçılık ve esnekliğin her ikisi de yeri geldiği zaman olumlu olabilir. İnsanın hem kendisine hem de çevresine olumlu etkileri olacağını dürüst bir şekilde görüyorsa, insan o şey için biraz inatçı olup yeniden deneyebilir. Ama gerekten o şeye çok da fazla ihtiyacımız olmadığını düşünürsek, belki de " gitmesine" izin vermek daha iyidir.
Soru: Umudunuzu kaybettiğiniz bir anı hatırlıyor musunuz? Ne olmuştu?
Soru: Tanrı'nın yanınızda olduğu ve başarmanız için size yardım ettiği bir zamanı hatırlıyor musunuz?

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: İşlerin gerçekten umutsuz göründüğü ve işerin iyileşeceğini düşünmenin tamamen mantıksız olduğu zamanlar vardır. O zaman neden Tora, böyle zamanlarda bile umudumuzu kaybetmememizi öğütler?
Cevap: Bunun birçok sebebi vardır. İlk olarak, bir şeyin ne zaman umutsuz olduğunu bilemeyiz. İmkansız görünse bile, Tanrı her şeyi yapabilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Mesela, Körfez savaşı sırasında, Saddam Hüseyin, İsrael'e 39 ölümcül füze yollamıştır. Bunların bir çoğu kalabalık şehirlerin ortasında patlamıştır ama inanılmaz bir şekilde, bunlardan sadece biri ölüme sebep olmuştur. Bunun yanında, bir sebep daha vardır. Her zaman umutlu olmalı ve elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Yapabileceğimizin en iyisini denememiz çok önemlidir. Olumsuz bir bakış açısı bunu yapmamıza engel olur, çünkü gerçekten başaracağımıza inanmazsak, yeteri kadar çabalamayız ve şansımız olsa bile istediğimizi elde edemeyiz.
Soru: Moşe, gerçekten ' Tanrı'nın fikrini değiştirmeyi' mi istemiştir? Ve eğer, biz Tanrı'nın her zaman en doğrusunu yaptığına inanıyorsak, onu fikrini değiştirmeye çalışmak iyi bir fikir midir?
Cevap: Tanrı her zaman en iyisini düşünür ve bize ihtiyacımız olanı verir. Tanrı, bazen bize bir ders öğretmek için bazı şeyleri vermeyebilir. Belki de bazı amaçlara ulaşmamız için, isteklerimizin arkasında yatan motivasyonu daha iyi incelemeli ve daha çok çaba sarf etmeliyiz. Yani,, Yahudi insanların kendisiyle beraber İsrael Toprakları'na girmesinin daha iyi olacağına ikna olan Moşe gibi, biz de Tanrı'nın, bizlerin belki de daha çok çaba sarf etmesini istediğini düşünülebiliriz.

Soru: Umudunuzu kaybettiğiniz bir anı hatırlıyor musunuz? Ne olmuştu?
Soru: Tanrı'nın yanınızda olduğu ve başarmanız için size yardım ettiği bir zamanı hatırlıyor musunuz?