Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

30 Haziran

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:14

8:31

-----

Yeruşalayim

7:13

8:30

Tel Aviv

7:29

8:34

14 Tamuz

Tel Aviv

7:29

8:33

İstanbul

8:27

9:07

5767

İstanbul

8:27

9:07

B A L A K

 Hatırlatmalar:

·         3 Temmuz Salı: Taanit - Şiva Asar BeTamuz

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özetİ (Bamidbar 22:2 - 25:9)

[www.ohr.org.il]

 

Moav kralı Balak, Bene-Yisrael'e karşı hastalıklı bir korkuya kapılır. Tanınmış bir büyü ustası olan Bilam'ı, onlara "güçlü nefesiyle" lanet okuması için kiralar. Tanrı Bilam'la temasa geçip, gitmesini yasaklar. Ancak Bilam çok ısrarcı olunca Tanrı kendisiyle bir kez daha konuşur ve gidebileceğini söyler. Yoldayken bir melek Bilam'ın eşeğinin yürüdüğü patikayı kapatır. Eşek yönünü bu sebeple üç kez değiştirince, sinirlenen Bilam her seferinde eşeğine vurur. Mucizevî bir şekilde dile gelen eşek Bilam'a, vurduğu için şikayette bulunur. Bilam meleği ancak sonra fark eder.

Melek Bilam'a, Bene-Yisrael ile ilgili olarak ne söyleyebileceğini ne söyleyemeyeceğini bildirir. Bilam Balak'a ulaştığı zaman, kral, Bilam'ın bu görevinde başarılı olacağı umuduyla detaylı hazırlıklara girişir. Bilam lanet okuma konusunda üç denemeye girişir, ancak her seferinde ağzından sadece mübarek kılış sözleri çıkar. Bilam'ın başarısız olduğunu gören Balak, onu geri gönderir. Bene-Yisrael Moavlı kadınlarla günah işlemeye ve Moav putlarına tapınmaya başlarlar; sonuçta ağır bir salgınla cezalandırılırlar.

Bene-Yisrael'in liderlerinden biri, hiç utanmadan, Moşe'nin ve tüm halkın çaresiz bakışları önünde çadırına bir Midyanlı prenses getirir. Aaron'un torunu Pinehas bir mızrak kapar ve ikisini de öldürür. Salgın bu şekilde sona erer; ancak arada 24.000 kişi ölmüştür.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Doğru Kullanım / Yanlış Kullanım

Talmud'daki Hahamlar Bilam'ı Moşe'yle mukayese etmişlerdir. En azından yüzeysel olarak bu çok garip bir karşılaştırmadır. Tabii ki, Bilam da Moşe gibi, bir nesir ve şiir ustasıydı; ancak olasılıkla Hahamlar bu sözleri söylerken, edebî yetenekleri kastetmiş değillerdir. Daha ziyade, insan kitlelerini ve henüz doğmamış olan nesilleri eğitme ve etkileme potansiyelinden söz etmişlerdir. Moşe Tanrı'nın ona verdiği bu yeteneğini, Tora'nın değerlerini ve ahlâkını Yahudilere ve onların aracılığı ile bütün dünyaya aktarmak için kullanmıştır. Bilam ise bu yeteneğini, ilkesiz kişisel çıkarlar ve başkalarını yok etmeye vakfetmiştir. Esasında Bilam kendi kişisel istekleri, nefretleri ve yapacağı işler yüzünden masum insanları lânetlemeye ve yok etmeye hazır profesyonel bir kiralık katil görevi üstlenmiştir. Kitleleri eğitme ve başkalarını etkileme konusunda benzer gibi görünen bu yeteneklerini şaşırtıcı bir şekilde farklı kullandıkları için, bir yandan Moşe'nin bütün insanlıktan daha alçakgönüllü bir şahsiyet olma konumuna yükseldiğini, diğer taraftan Bilam'ın ise, kendini beğenmiş bir tavırla kibir ve küstahlık bataklığına saplandığını görmekteyiz. Moşe şöyle der: "Görevimin ve mesajımın kutsallığı ile karşılaştırıldığımda, Tanrı'nın planında şahsen önemsiz biriyim." Bilam ise şöyle der: "Herkese olumsuzluk mesajını aktarabildiğim ve denetleyebildiğim için, ben dünyanın en önemli adamıyım!" Moşe insanlığın kurtarıcısıdır. Bilam ise bir zorba olarak, insanlığın katilidir.

Talmud'daki Hahamlar neredeyse kalıcı olan antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) olgusunu ele aldıklarında şöyle demişlerdir: "Yahudilere zarar vermeye teşebbüs eden kişi Roş, (yani bir baş, bir lider) olur." Bu şifreli sözün basit bir açıklaması şudur: Yahudi karşıtı olmak, Yahudi olmayanların dünyasında liderliğe yükselmenin kısa yoludur. Bu, her dünya liderinin veya ulusal liderin Yahudi karşıtı olduğu anlamına gelmez. Ancak, bu sözler Aman'dan Saddam Hüseyin'e kadar, Yahudilere karşı olmanın, sonunda gerçek bir güç değilse bile, kendiliğinden bir seyirci kitlesi ve bir platform kazandırdığı gerçeğine dikkat çeker. Bugün, dünyanın birçok yerinde bu değerlendirmenin doğruluğunu kanıtlayan birçok insan vardır [Son zamanlarda kitapevlerinde en çok hangi kitapların sattığına dikkat ettiniz mi? Ya da hangi dizilerin izleyici rekoru kırdığına? Evet bildiniz, Yahudilerin kurduğu sözde dünya komplolarını ortaya çıkaran ve onlara karşı kahramanca savaşanları anlatan kitap, dizi ve filmler "çok satanlar" listesinde en üst sıradadır!].

 

Ancak Talmud'un bu cümlesine ilave bir bakış açısı eklemeye cüret etmek istiyorum: Yahudilerden nefret etmek (ve kanımca büyük çoğunlukla hiçbir gerçek sebebe dayanmayan bir nefrettir) kişiyi otomatikman bir lider, göğsü kabaran, kibirli ve küstah bir insan konumuna da getirmektedir. Bilam bu ruhsal ve kişisel hastalığa bir örnektir. Bilam kendi yüceliğinden o kadar emindir ki, Bene-Yisrael'i lânetleyebilmek için izin alabileceğine ve Tanrı'yı aldatabileceğine kendini inandırmıştır. Kendisine verilen ilahî yetenekleri kötüye kullanan kibirli kişi, kötü niyetli ve günahkâr biri olur. Kişinin, yeteneklerini lâfebeliği yerine ikna, lânetleme yerine mübarek kılma, Tanrı'nın dünyadaki saygınlığını alçaltmak yerine arttırmak için kullanması, onun Moşe'nin izinden gitmesi anlamına gelir. Bunun aksini yapmak ise kişiyi Bilam'ın müridi olmaya mahkûm eder.

 

DEVAR TORA

[Rabi Mordehay Kats - Lilmod Ulelamed]

 

1.    Bilam'ın İkiyüzlülüğü ve Hırsı: Neden bu peraşa Bene-Yisrael'i yok etmeye çalışan Balak'ın adını almıştır? Hiç olmazsa, peraşa Tanrı ile iletişim kuran ve [her ne kadar asıl amacı lanet okumak ise de,] sonunda Yahudileri mübarek kılan Bilam'ın adını ön plana çıkarabilirdi. Neden Balak?

Hahamlarımız şöyle açıklarlar. Balak, bütün kötülüğünün yanında, en azından iyi bir özelliğe sahipti: Mertti. Bene-Yisrael'e olan nefretini gizlemeye çalışmamıştı. En azından herkes onun neler hissettiğini biliyordu. Hâlbuki Bilam bu özelliğe bile sahip değildi. Kutsal biri gibi davranıyordu ve sadece Tanrı'nın isteklerini yerine getirmeye hevesli gibi bir tavır takınmıştı. Ancak hareketleri onun ne kadar ikiyüzlü olduğunu kanıtladı. Balak'ın habercileri, Bene-Yisrael'in icabına bakması karşılığında ona zenginlik ve şöhret sunduğunda, Bilam'ın onları hemen reddetmesi gerekirdi. Ama o öyle yapmadı, onun yerine, o gece kendisiyle kalmalarını ve Tanrı'nın, kendisine onlarla gitmesine izin vereceğini umut ederek, O'nun kararını beklemeyi önerdi. Fakat Tanrı izin vermedi. Böyle bir durumda Bilam için konunun tamamen kapanmış olmasını beklerdik. Ama nerede? Daha üst düzeyli elçiler daha zengin hediyelerle geri döndükleri zaman, Bilam onları tekrar evinde ağırladı. Dersini alamamıştı ve hâlâ onların [ve belki de daha çok kendi] arzularını yerine getirmek için Tanrı'dan izin koparmayı umdu. Öyle ya; Tanrı'nın Tora'yı vermek için seçmiş olduğu Halkı'nı lânetlemenin mümkün olmadığını biliyor olmasına rağmen, kendisine teklif edilen bu zenginlikleri nasıl geri çevirebilirdi? Ve Tanrı bu sefer gerçekten de izin verdiği zaman bile, görevini bir an önce yerine getirmek için şaşırtıcı bir hızla evinden ayrıldı. Tanrı'yı "ikna ettiği" şeklindeki saçma düşünce doğrultusunda artık onu hiçbir şey durduramazdı! Kutsal insan maskesini parasal çıkarlar için kullanma taktiği kendince başarılı olmuştu! [En azından o öyle sanıyordu.]

Şu bir gerçektir ki, Bilam'ın, en başta yüksek ahlaki değerlere sahip olduğu izlenimi verip sonra ilk para kazanma fırsatında bu değerleri bir çırpıda fırlatma taktiğini uygulayan insanlar ne yazık ki az değildir. Bu tip kişiler bütün çabalarını zengin olmaya çalışmak için kullanırlar ve maddiyatın, insanoğlunun daha yüksek amaçlarına ulaşması için bir araçtan ibaret olduğunu unuturlar.

2. Yahudi Ailesi: "Çadırların ne iyi Yaakov, meskenlerin [ne iyi] Yisrael!" (Bamidbar 24:5). Bunlar, Yahudi kampını gördükten sonra Bilam'ın ağzından çıkan sözlerdir. Bu mübarek kılma sözleri, "Ma Tovu Oaleha Yaakov, Mişkenoteha Yisrael", her gün bütün dünyada Yahudiler tarafından sinagoga girişte söylenir. Bu sözlerin önemi, Yahudiliğin temeli olan Yahudi ailesini takdir etmekte yatar. Aile bireylerinin arasındaki etkileşim, Yahudiliğin başarması gereken temel yapıyı sağlar. Kişiye sevgi duygusunu ve değer yargısını veren, nesilden nesle Tanrı'nın gelenekleri ile geçen Yahudi ailesidir. Kişinin bir gruba ait ve Yahudi milletinin bir ferdi olduğunu hissettiren, Yahudi ailesidir. Yahudi ulusu esasında tek bir büyük ailedir ve benzerliklerimizi vurgulamamız gerekir, farklılıklarımızı değil. Bu birliktelik, Yahudilerin en zor zamanlarında hayatta kalmalarını sağlamıştır. Bu birlikteliğe ve geleneğe ilham veren de hep Yahudi ailesi olmuştur.

 

DEVAR TORA

[Rabi Zelig Pliskin - Growth Through Torah]

 

1.    Önyargının Getirdiği Körlük: Rabi Hayim Shmuelevitz'e göre, önyargısız bir kişi Tanrı'nın Bilam'a Balak'ın ulakları ile gitmemesine tanık olsa, Tanrı'nın Bilam'a Yahudileri lânetlemesi konusunda izin vermeyeceğini anlardı. Buradaki anahtar kelime "önyargı"dır. Önyargısız birinin görebileceği şeyi, önyargılının görememesi, önyargının gücünü göstermektedir. Bunu Bilam, Tanrı onlarla gitmemesini söylediğinde ulaklara verdiği cevapta görmekteyiz: "Tanrı sizinle gitmeme izin vermiyor!" Yani "Tanrı benim gibi saygın bir kişinin, sizin gibi düşük düzeyli ulaklarla gitmesine razı değil!" Sözlerdeki nüans önemlidir. Bilam sonuçta yalan söylememiştir. Gerçekten de Tanrı onlarla gitmesini yasaklamıştır; ama Tanrı'nın sözlerinin temel noktası "onların niyetiyle gidip halka lanet okuma" şeklindedir. Bilam ise Tanrı'nın sözlerindeki "sizinle" sözcüğüne takılıp kalmış, sürekli şişen egosu bu sözcüğün başka anlamlarına yoğunlaşmıştır: Elbette, Tanrı gitmesine izin vermiyorsa bunun tek sebebi olabilir: Elçiler yeterli düzeyde değiller!

Kısacası Bilam'ın kendi kibri, Tanrı'nın gerçek niyetleri konusunda kendi kendini kandırmasına yol açmıştır. Kişi duymak istediklerini duyar. Duymak istediklerimizi duyma eğilimimizin farkına varmak çok önemlidir. Olayları objektif değil de kendi istek ve arzularımız doğrultusunda yorumlamamız birçok tehlikeyi beraberinde getirir. Bu eğilimin farkında olmak, bu tehlikeleri bertaraf etmenin ön şartıdır.

2.    İradenin Gücü: İkinci ulak grubu geldiğinde, Tanrı, Bilam'a, "Eğer adamlar seni çağırmaya gelmişlerse, kalk git onlarla" der (Bamidbar 22:20). Talmud bundan şu ilkeyi çıkarır: "Kişi arzu ettiği yöne yönlendirilir." Eğer kötülük yapmak istiyorsa, bunu yapma hakkı kendisine tanınır, ancak kötü emellerinin başarı ile yerine getirilmesi yüzünden sonuçta ağır bir bedel ödeyecektir. Buna karşılık, Tanrı'nın isteklerini yerine getirmeyi arzu ederse, o zaman da başarılı olacaktır.

Hayatta belli bir yol izlemek istediğiniz zaman, İlahî bir güç size eşlik edecektir. "Güçlü bir isteğin karşısına hiçbir engel çıkmaz." Hayatta isteksizce yaptığımız çok şey vardır; ancak bir şey yapmayı kafamıza koyduğumuz zaman, o amaca ulaşmak için gereken yeteneklere sahip oluruz. Kişi bir şeyi gerçekten arzu ettiği zaman, onu genellikle elde eder.

3.    Resmi Bir Bütün Olarak Görmek: "O gittiği için Tanrı'nın öfkesi alevlenmişti. Tanrı'nın bir meleği ona engel teşkil etmek üzere yolda sabit durdu." (Bamidbar 22:22). Raşi'ye göre, Bilam'ın karşısına çıkan melek, onun günah işlemesine engel olmak isteyen bir iyilik meleğiydi. Konunun anlatımından, meleğin bir kılıç çektiğini de biliyoruz. Rabi Zalman Sorotzkin'e göre, bazen iyilik melekleri zarar vermek isteyen düşmanlar gibi ortaya çıkabilirler. Gerçek sevgi, resmi bir bütün olarak görmeye dayanır. Örneğin, sırf çocuğunun ağlamasını istemediği için her istediğini yapmasına izin veren bir ebeveyn, çocuğun hem ruhsal, hem de fiziksel açıdan zararlı şeyler yapmasına neden olabilir. Birisine gerçekten önem verdiğiniz zaman, onun kendine zarar vermesini istemezsiniz ve bazen onu kendi cehaleti veya çılgınlığından korumak için çok güçlü ve acımasız olmanız gerekebilir. Bilam'ı engellemek isteyen iyilik meleği gibi, "düşmanca" davranan bazı dostlar veya koşullar, esasında sizin iyiliğiniz için bu şekilde hareket ediyor olabilirler.

4. İçtenlik: "Bilam, Tanrı'nın meleğine ‘Günah işledim' dedi. ‘Çünkü senin beni karşılamak üzere yolda durduğunu bilmiyordum. Şimdi; eğer [gitmemi] yanlış buluyorsan geri dönerim.'" (Bamidbar 22:34). Midraş'a göre, Bilam kendi hayatını kurtarmak için hatalı olduğunu [düşünmese bile bunu] kabul etmesi gerektiğini fark edecek kadar kurnaz ve kötü biriydi. Diğer bir deyişle, Bilam hatalı olduğunu söylediği zaman, samimi değildi. Gerçek pişmanlık, bir kişinin yaptığı hatayı içten reddettiği ve durumu bir an önce düzeltmeye samimiyetle karar verdiği zaman ortaya çıkar.

 

DEVAR TORA

[Rabi Moşe Kamenetsky - Parsha Parables]

 

"Ma Tovu" Cümlesi: Bu sözler güzel ve yalın olmalarına rağmen, lânet okuma yeteneği ile tanınan itici bir kaynaktan, Bilam'dan geliyordu. Birçok güzel kelimeler ve dualar varken, neden Hahamlarımız günlük dualara başlamak üzere sinagoga girildiğinde söylenmesi için bu sözleri seçmişlerdir?

Hahamlarımız her gün bize bir ders vermek istemişlerdir. Ne şekilde? Bilam, Balak'ın eşliğinde, Yahudileri lânetlemek için üstün olabileceği bir nokta bulmaya çalışmıştı. Beraber yolculuk ederlerken, Yahudilerin sözde korkunç özelliklerini düşündüler. Kendi hayallerinde Yahudileri berbat, acımasız, komplocu, ahlaksız, dünyaya hâkim olma peşinde, ırkçı ve "antisemit edebiyatta daha ne kadar sıfat görülürse hepsi" olarak canlandırmışlardı. İkisi birlikte, bütün zamanların en kötü lânetini okumak için, kötülük ruhlarını harekete geçirdiler. Ancak gördükleri, ikisini de şaşkına çevirdi. Bene-Yisrael'in çadırları en büyük ahlâk düzeyine uyacak şekilde kurulmuşlardı. Tek bir çadır girişi bile diğerine bakmıyordu. Bu çadırlar namus ve özel hayata saygının timsaliydi. Ruhsal yönü çok güçlü olan Bilam, şaşkına dönmüştü ve lâneti işe yaramıyordu. Bu çadırların görüntüsü ve tabii ki Tanrı'nın müdahalesi ile, Bilam bir anda lanetçi değil, Yisrael'in bir savunucusu haline geldi, onları mübarek kıldı.

Her gün sinagoga girdiğimiz zaman, "Ma Tovu"nun sözlerini söyleriz ve bütün gözlerin bizim üstümüzde olduğunu, söylediklerimizin ve yaptıklarımızın gözetlendiğini tekrarlarız. Yeryüzünde sadece bakmak için bulunmuyoruz - aynı zamanda başkaları tarafından sürekli gözetlenmekteyiz. Gündelik hareketlerimiz, iftiracıların lânetlerini kutsamalara dönüştürebilir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Şema

           

Kişi Şema'yı söylemeye başlamadan evvel, Tanrı'yı kayıtsız şartsız her şeye Egemen olan Kral olarak kabul ettiğini düşünmelidir. Gözlerini kapayıp sesini kulakları duyacak ve başka bir şeyden etkilenmeyecek şekilde yükseltmeli, ilk cümleyi bu şekilde ve şu düşüncelerle söylemelidir: "Şema Yisrael" - Dinle [ve kabul et] Yisrael, [ki,] "Aşem Elokenu" - Aşem [her şeyin Efendisi, geçmişte, şimdi ve gelecekte daima var olan Aşem] Tanrımız'dır [tüm güçlerin kaynağı ve sahibidir] - "Aşem, Ehad" - Aşem [her şeyin Efendisi, ezelden ebediyete kadar daima var olan Aşem] Bir'dir [ve başkası yoktur; yeryüzünün, yedi kat göklerin, evrenin dört bir yanının Tek Hâkimi O'dur].

Şema, sabahleyin gündüz saatlerinin ilk çeyreği dolmadan önce, akşamleyin de yıldızların çıkışından gece yarısına kadar olan sürede söylemelidir [bir aksaklık nedeniyle gece yarısı geçilmişse, Şema sabaha kadar söylenebilir ve mitsva yerine getirilmiş olur]. Şema'nın her bir kelimesi açık ve net bir şekilde, gevelemeden ve harfleri yutmadan tane tane söylenmelidir. Hahamlarımız şöyle derler: "Şema'yı düzgün bir şekilde okuyan kişi yüce ödülleri hak eder."

Kişi sabahleyin Şema'yı söylemeden önce, Aavat Olam paragrafı içinde "MeArba Kanfot Kol Aarets - Tüm Yeryüzünün Dört Bir Köşesinden" sözlerine gelmeden önce, Talitindeki dört tsitsiti sol elinde toplamalıdır. [Tefilin takılan normal günlerde] Şema'nın içinde "Ukşartam Leot Al Yadeha - Onları işaret olarak koluna bağla" sözlerini söylerken kol tefilinini tutar ve sonra elini öper; ardından "Veayu Letotafot Ben Eneha - Ve Gözlerinin Arasında Amblem Olsunlar" sözlerinde aynısını baş tefilini için yapar. Bunu "Ukşartem Otam..." sözlerini söylerken aynı şekilde tekrarlar. "Vayomer" paragrafına geldiğinde, sol elindeki tsitsitlerin diplerini sol elinde tutmaya devam ederken diğer ucunu da sağ eline alır ve tsitsitlere bakarak bu paragrafı söylerken, "Tsitsit" sözcüklerini her söyleyişinde ve en sondaki "Emet" sözcüğünde tsititleri öper. Şema'dan sonra tsitsitleri elinde tutmaya devam edece "Laad [Ulolme Olamim]" sözcüğünü söylediğinde tsitsitleri bir daha öper, onları hafifçe göz kapaklarına değdirir ve saygıyla bırakır.

 

ŞİVA ASAR BETAMUZ

 

1.      3 Temmuz Salı günü Şiva Asar BeTamuz (17 Tamuz) orucu tutulacaktır. Bu günde şu beş olay kaydedilmiştir: (a) Moşe, On Emir levhalarını kırdı. (b) Korban Tamid (devamlı yapılan korban), düşman kuşatmasından kaynaklanan imkânsızlıklar nedeniyle durduruldu. (c) II. Bet-Amikdaş döneminde Yeruşalayim surları düştü. (d) Kumandan Apostemos Tora'yı yaktı. (e) Bet-Amikdaş'a put koyuldu.

2.      Oruç Salı sabahı güneşin doğuşuyla başlayacaktır. Yemek ve içmek yasaktır. Pazartesi akşamı yatana kadar yemek yenebilir. Geceleri kalkıp bir şeyler atıştırmaya alışkın kişiler, yatmadan önce bu konuda niyet tuttukları takdirde ve güneş doğuşundan önce olması kaydıyla, yiyip içebilirler.

3.      Oruç, sağlığı elveren ve mitsva çağına gelmiş herkes tarafından tutulmalı ve kesinlikle hafife alınmamalıdır. Ölüm tehlikesi olmasa bile hasta kişiler, oruç tuttukları takdirde rahatsızlık duyacak yaşlılar, doğum ya da düşük yapmış veya süt veren kadınlar oruç tutmaktan muaftırlar.

4.      Sabah ağız çalkalanmaz. Ancak rahatsızlık duyuluyorsa, bir kerede 86 gr.dan daha az olacak şekilde ağza su alınabilir. Aynı yöntemle dişler, macunla fırçalanabilir. (Bunlar Tişa Beav ve Kipur'da tamamen yasaktır.)

5.      Şahrit ve Minha amidalarında "Şomea Tefila" berahasının içinde, "Anenu" parçası okunur. Bu parça amidanın sesli tekrarında, "Refaenu" berahasından önce okunur. Amida'nın ardından özel pişmanlık duaları okunur. Yine her iki duada, Sefer Tora'dan, Moşe'nin, Altın Buzağı günahının ardından Tanrı'dan af dilemesini konu eden parça okunur. Bunun dışında Şahrit ve Minha'da özel eklemeler yapılır, oruç günlerine özgü "Vayhal Moşe" peraşası okunur. Eğer oruç tutan on kişi yoksa Sefer-Tora çıkarılmaz.

                                    

HaftanIn Sözü

[Rabenu Behaye İbn Pakuda - Hovot Alevavot]

 

Geleneklerin rehberliği olmazsa, Tora'nın ister mantıklı isterse de mantıkla açıklanamayan kurallarının hiçbiri tam olarak yerine getirilemez.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.