aile perasasi

Aynı amaca ulaşmaya çalışan iki kişinin seçeneği vardır: Ya birbirlerine karşı yarışırlar, ya da işbirliği yapıp beraber çalışırlar. İkinci seçenek çok daha güzel ve çok daha etkilidir.

Bu haftanın Peraşası'nda, Bilam ve Balak birbirleriyle savaşan iki düşman ulusa ait olmalarına rağmen, Yahudi insanlara karşı savaşmak için işbirliği yapmıştı. Onlar kötülük yapmak için birleşmişseler de, bizler ortak amaçlarımıza yoğunlaşmalı ve iyilik yapmak için işbirlikleri kurmalıyız.

HİKAYE
Hikayemizde, iki çocuk ortak bir amaç bulurlar ve birbirlerine karşı olmak yerine beraber işbirliği yapmayı öğrenirler.

İKİ SOL AYAK

"Bir konser bileti alın ve ihtiyacı olanlara yardım edin!" diye bağırdı Vera. Bir yandan gülümsemeye çalışıyor, bir yandan da kendisiyle aynı işi yapan ve bir kaç metre ileride duran kızı gözlüyordu.
Bayan Esti, bir gün önce konser biletlerini dağıtmış, bunları satarak hem evsizler için düzenlenen yardım kampanyasına destek verebileceklerini, hem de sürpriz hediyelerden kazanabileceklerini açıklamıştı. Vera bir sürü bilet satabileceğinden emindi. Ama neredeyse iki saattir kavurucu sıcağın altında bilet satmaya çalışmıştı ve sadece bir adet satabilmişti...
"Bir dakika" diye düşündü kendi kendine, "İşte komşum Bayan Ester geliyor. Eminim benden bir bilet alacaktır." Vera tam komşusuna doğru yürürken, başka bir yönden Şirli'nin de ona doğru ilerlediğini fark etti.
"Ne kadar sinir!" diye düşündü hızlanarak. "İlk benim yöneldiğimi gördü. Bu müşteriyi elimden çalamayacak..."
İki kız aynı anda kadının yanına öyle bir hızla vardılar ki, neredeyse onu düşüreceklerdi. Bilet sattıklarını aynı anda anlatmaya başladılar. Birbirlerinin seslerini bastırmaya çalışıyor, kadına biletleri uzatıyorlardı. Genelde hep nazik olan Bayan Ester bu ani konuşmaların etkisiyle başını salladı ve " Siz ikinizin ne istediğini anlayamıyorum. Eğer birinden bir şey isteme şekliniz buysa, pek ilgilenemeyeceğim..." deyip yoluna devam etti.
Bu sahne gün boyunca tekrarlandı. İki çocuk da neredeyse sabır sınırlarına dayanmıştı. "Ne yaptığına baksana!" diye suçlayarak bağırdı Şirli.
" 'Ben' mi ne yapmışım? Asıl bütün gün müşterilerimi çalan sendin." diye cevap verdi Vera.
İkisi de birbirlerine bağırmaya ve ortalığı ayağa kaldırmaya başladılar. Kısa bir süre sonra önünde durdukları dükkan sahibi yanlarına geldi. "Üzgünüm kızlar, " dedi, "dükkanın önünde bilet satmak için izin aldığınızı biliyorum ama sürekli tartışmanız müşterilerimi rahatsız ediyor. Korkarım her ikinizin de buradan gitmesini istemek zorundayım."
Vera dayanamıyordu. Bu kovuldukları üçüncü dükkan olmuştu.
Yorgun ve terlemiş bir halde Vera, Şirli ile birlikte yolun karşı tarafındaki ayakkabıcının önüne gitti. Şirli rakibiydi. Vera sinirli bir halde, "Başka bir yere gidemez misin?" diye sordu.
"Burası benim de mahallem". Ben de bilet satmak istiyorum. Ben de ödülü kazanmak istiyorum. Beğenmiyorsan, senin başka bir yere gitmen gerekir." diye cevap verdi Şirli sertçe.
Dükkan sahibi onlara bilet satmaları için izin verdi ama kısa bir süre sonra sert tartışmalar yeniden başladı. "Of inanmıyorum. İşte dükkan sahibi yanımıza yaklaşıyor. Yine kovulduk..." diye düşündü Vera. Başlarına neyin geleceğinden emindi ama yine de bu sefer dükkan sahibi, diğerleri gibi kızgın görünmüyordu.
"Merhaba kızlar. Sizinle bir iki dakika konuşabilir miyim?" diye sordu.
"Tabii ki," diye düşündü Vera, "Kovulmak için bir dakika bile yeterli"
Ama dükkan sahibi onları klimalı dükkanın içine davet etti ve onlara soğuk bir şeyler ikram etti. "Demek bilet satıyorsunuz, öyle mi?" diye sordu gülümseyerek.
Her iki kız da sinili bir şekilde başlarını salladı.
"Eminim her ikiniz de bir sürü bilet satıp ödülü kazanmak istiyorsunuz değil mi?"
Yine başlarını salladılar.
"Nasıl gidiyor?"
Bu sefer üzüntüyle yere baktılar.
"Konser biletleri hakkında pek bilgim yoktur ama ben de zamanında epey bir ayakkabı sattım. Ayakkabı satmak için insanların nasıl yürüdüğünü bilmeniz gerekir. İnsanların nasıl yürüdüğünü hiç fark ettiniz mi?"
Vera ve Şirli o anda kendilerini çok daha sakin ve rahat hissediyordu.
"Şimdi her ikinizde ayağa kalkın e bir kaç adım atın."
Çocuklar kadının dediğini yaptılar. Birinin bağırmasından çok daha iyiydi bu.
"Harika. Şimdi tekrar yapın. Bu sefer her iki ayağınızı da aynı anda hareket ettirmeye çalışın."
Vera bir adım atmaya çalıştı ama yapamadı. Bir ayağını hareket ettirirken, diğeri hareketsiz kalmak zorundaydı. Şirli'ye baktı ve her ikisi de aynı durumda olduklarını gördüğünde güldüler.
"Sorun nedir?" diye sordu kadın.
"İki ayağımızı da aynı anda hareket ettirerek yürüyemiyoruz" diye güldü Şirli.
"Bu doğru. İstediğiniz yere gitmek için iki ayağınızın da sıraya girip işbirliği yapması gerekir, değil mi?"
Vera artık bu garip konuşmaların nereye varacağını sezmişti. "Biz de bilet satmak istiyorsak işbirliği yapmamız gerekir, değil mi?" diye sordu.
Kadın başını salladı. "Ayakkabılar hakkında da bir şeyler bildiğinizi görüyorum. Şimdi gidip işbirliği yapın bakalım başarıl olabilecek misiniz?"
Yenilenmiş ve heyecanlanmış bir şekilde Vera ve Şirli yaklaşan insanlarla sırayla konuştular. Tanıdık birinin çıkması halinde, sıra onda olmasa bile tanıyan kişiye öncelik tanıdılar.
O andan sonra işler yolunda gitti ve bütün biletlerini satıp ödülü kazandılar. Hem Vera hem de Şirli, dükkan sahibine minnettar bir şekilde evlerine döndüler. O da diğerleri gibi onlara yürümeyi öğretmişti- ama çok daha farklı bir biçimde....

TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ

Soru: Vera ilk başta biletleri satmaya çalışırken neler hissetti?
Cevap: Yanındaki kızla yarışıp onu yenmesi gerektiğini düşündü.
Soru: En sonunda neler hissetti?
Cevap: İşbirliği yapıp sıraya girdiklerinde, her ikisinin de amaçlarına ulaştıklarını gördü.

6-9 YAŞ

Soru: Kızlar sıraya girdiklerinde neden kaybetmek yerine kazandılar?
Cevap: İlk başta, birbirlerini bilet sayma amacı karşısında birer engel olarak gördüler ve birbirleriyle savaşıp hiç bir yere varamadılar. Daha sonra, aynı amaca sahip olduklarından işbirliği yapmaları durumunda beraberce kazançlı çıkacaklarını fark ettiler.
Soru: Bu kadar açık bir durumu far etmeleri neden bu kadar uzun zaman aldı?
Cevap: Genellikle bir tartışmaya katılmışsak, kısa vadeli amaçlarımıza ve önümüzdeki engellere o kadar odaklanırız ki, "tünel görüşü" oluşturup, dışardan biri için çok açık olan bir şeyi göremeyiz. İşler yolunda gitmediğinde umudumuzu kaybetmeye başladığımızda, sakinleşerek ya da daha soğuk kanlı birinin tavsiyelerini almak her zaman yararlıdır. Genellikle cevap sandığımızdan çok daha yakındır.

10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Bütün rakiplerimiz ile ortak bir amaç bulmak mümkün müdür?
Cevap: Yeterince derine inerseniz, genelde bulursunuz. Buradaki püf nokta, insanın motivasyonunu sağlayan etkenin ne olduğunu bulmak ve olumsuz hareketleri yerine bu motivasyonuna cevap vermektir. İnsanları motive eden etkenler genelde saygı duyulma isteği, dikkat çekmek ya da başkalarıyla barış içinde olmaktır. Hikayemizdeki durumda, ayakkabı satıcısı Vera'nın bir şeyi fark etmesini sağladı: Arkadaşı Şirli ona problem çıkarmaya uğraşmıyor tıpkı kendisi gibi bilet satmak istiyordu. Bunu fark edince çözüm bulmak da nispeten kolaylaştı.
Soru: Bazı zamanlar işbirliği yapmak yerine yarışmak daha mı doğrudur?
Cevap: Yarışma büyük bir motivasyon kaynağı olabilir ve insanların daha çok çaba sarf etmelerini sağlayabilir. Yarışma, her iki tarafın da daha üretken olmasını sağlıyorsa olumludur. Ancak yarışmanın amacı taraflardan birini ezmek ise, bu olumsuzdur ve manevi anlamda zararlıdır.