Haftanın Peraşası BülteniMoşe, Kenaan ülkesine on iki casus gönderir...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

9 Haziran

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:08

8:26

-----

Yeruşalayim

7:11

8:29

Tel Aviv

7:23

8:28

23 Sivan

Tel Aviv

7:26

8:31

İstanbul

8:22

9:02

5767

İstanbul

8:25

9:05

Ş E L A H   L E H A

 Hatırlatmalar:

·         16-17 Haziran Şabat - Pazar: Roş Hodeş Tamuz

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özetİ (Bamidbar 13:1 - 15:41)

[www.ohr.org.il]

Bene-Yisrael'in ısrarı ve Tanrı'nın izni sonucunda, Moşe, Kenaan topraklarında araştırma yapmaları amacıyla her kabileden birer kişi olmak üzere 12 casus görevlendirir. Bu işin sonucunda bir şeylerin ters gideceğini sezdiği için, giden kişiler arasındaki Oşea'nın ismini "Yeoşua" olarak değiştirir. Bu yeni isim, Tanrı'nın Yeoşua'yı bu görevinde başarısızlığa düşürmeyeceğini ifade etmektedir. Casuslar 40 gün sonra, ellerinde olağandışı büyüklükte meyvelerle dönerler. Aralarından 10 kişi, Kenaan halkının, tıpkı getirdikleri meyveler gibi heybetli olduklarını belirtince, halk tüm cesaretini kaybeder.

Erets-Yisrael hakkında olumlu konuşan diğer iki kişi, Kalev ve Yeoşua ise halkı kendine getirmeye çalışırlar. Ancak halk, ülkeyi ele geçirmenin, diğer on casus tarafından öne sürülen ölümcül risklere değmeyeceği fikrine inanmıştır bir kere; "Mısır'a dönelim" şikâyetleri başlar. Moşe'nin içten ve etkili duaları halkı İlahi bir imha cezasından kurtarır; ancak yine de Tanrı'ya gösterdikleri bu güvensizlik, cezasız kalmaz. Tanrı, halkı, bu neslin tüm erkekleri ölene kadar geçecek fazladan bir 39 yıl boyunca çölde dolaşmaya mahkûm eder. Pişman olan bir grup, Kenaan'a doğru gidip burayı ele geçirmeye karar verir. Moşe ise Tanrı'nın onların yanında olmayacağı konusunda kendilerini uyarır. Grup Moşe'yi dinlemez ve Amalek ile Kenaani milletleri tarafından katledilirler.

Tanrı Moşe'ye, Bene-Yisrael'in, çöl yolculuğu sonunda Erets-Yisrael'e girecekleri zaman sunmaları gereken korbanlarla ilgili bilgi verir. Halka, belirli bir miktar hamur açtıklarında, bunun bir bölümünü Koenler'e vermek üzere ayırmaları emredilir. Peraşa, gerek bireysel gerekse de bir grup olarak farkında olmadan işlenen bir günahın affı için getirilmesi gereken sununun kurallarıyla devam eder. Bir kişi Tanrı'ya lanet okursa, günahından dönmediği takdirde, ruhu halkın arasından kesilip atılacaktır. Bir adam, Şabat günü ağaç dalları toplarken görülür ve idam edilir.

Tsitsit ile ilgili kurallar açıklanır. Bu paragraf her gün sabah ve akşam okunan Şema'nın son bölümüdür ve son cümlesi söylendiğinde Mısır'dan çıkışı hatırlama emri yerine getirilmiş olur.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Gerçekleri Görmemek

 

Kişi, bir başkasını veya bir nesneyi çok sevdiğini, takdir ettiğini ve diğerlerinin bu duyguyu paylaşmakta başarısız olduğunu gördüğü zaman, bir çeşit hayal kırıklığı ve öfke hisseder. Öyle ya, kendisinin o kişide veya nesnede gördüğü şeyi, diğer kişi nasıl görmeyecek kadar kör ve çılgın olabilir? Moşe Bene-Yisrael'e ve Erets-Yisrael'e karşı büyük bir sevgi duymaktaydı. İkisi için olan sevgisi o kadar büyüktü ki, bu sevgi, beşerî toplumlarda var olan, hatta "Dor Amidbar - Çöl Nesli" gibi yüksek düzeyli toplumlarda bile var olabilen bencillik ve zaafların üstünü örtmekteydi.  Moşe, Erets-Yisrael ile ilgili bilgiler elde etmek için yollamış olduğu casusların olaya, kendi özlem, inanç ve sevgi dolu gözleriyle bakacaklarına inanmıştı.

Onların da, mutlaka, Erets-Yisrael'i, lezzetli meyvelerini ve çarpıcı manzarasını coşku ile öveceklerinden kuşku duymamıştı. Tanrı'nın hediyesi olan bu toprağın kıymetini bilecekler ve üstünde atalarının yürüdüğü toprağa ayak bastıkları için, sonsuza dek minnettar olacaklardı. Moşe bundan çok emindi, yoksa bu casusluk görevinin yerine getirilmesine izin vermezdi.

Ancak felaket gelip, casusların Erets-Yisrael ile ilgili raporları kuşku, tenkit ve karamsarlıkla dolu olunca, Moşe şok olup şaşkına dönmüş ve cesareti kırılmıştır. Onun hayal kırıklığı sadece raporun içeriği ile kısıtlı değildir; casusların bazı şeyleri onun gibi görmekte sergiledikleri başarısızlıkları konusundaki düş kırıklığı bundan da kuvvetlidir. Gerçeği görememeleri, Tanrı'nın Yahudilere verdiği büyük hediye olan Erets-Yisrael ile ilgili bu tür olumsuz bir rapor hazırlarken takındıkları basit, kötü ve bencil tutumlarından bile daha önemlidir.

Uzun bir geçmişe dayanan Yahudi tarihinde, Yahudi toplumunda, birbirine paralel, ancak yine de zıt iki eğilim yaşanmıştır. Güçlü eğilimlerden bir tanesi, Erets-Yisrael'e duyulan özlem ve sevgidir. Yahudiler bir an olsun, Erets-Yisrael'i ve Yeruşalayim'i unutmamışlardır. Yahudilerin bu duyguları, Moşe'nin Erets-Yisrael ile ilgili bakış açısıyla uyum içindedir.

Ancak Yahudi dünyasında, Erets-Yisrael'i Yahudi dünyasının çözümü olarak değil de, sorunu olarak gören ikinci bir tutum da mevcuttur. Yahudi toplumunun geniş yelpazesinin bu diğer aşırı ucunda, bu casusların manevi mirasçıları bulunur. Bu toprağın, bu kutsal Erets-Yisrael'in, hatta Yeruşalayim'de yaşayan insanların hiçbir iyi yönünü göremezler. Casuslar "Mısır'da daha iyiydik" demişlerdir. Ancak hepimizin bildiği gibi, Mısır toprakları hiçbir şekilde daha iyi değildi ve belki de, Moşe'nin Erets-Yisrael'i bu denli sevmesine diğer herhangi bir cümleden çok daha fazla yol açan şey bu yalandır. Evet, ne yazık ki Yahudi dünyasında tarih boyunca, "Mısır daha iyi" kavramı mevcut olmuştur ve günümüzde de bu çok farklı değildir. Bize gerçek ve doğru perspektifi verecek olan, "Moşe Rabenu - Öğretmenimiz Moşe"dir.

 

DEVAR TORA

[Avi Wagner - www.tfdixie.com]

 

Yasak Konuşma

 

Geçen haftaki peraşa, Miryam'ın, kardeşi Moşe hakkında Laşon Ara (olumsuz konuşma) yaptığı talihsiz bir olayı anlatır. Yahudi Kanunu'nun büyük derleyicisi Rambam dilimizi tutmamız ve Miryam'dan ders çıkarmamız konusunda bizi uyarır. Miryam Laşon Ara yaparken, Moşe'yi diğer peygamberlerle bir tutmuş ve hemen ardından, insanı zayıf düşüren deri hastalığı tsaarat ile cezalandırılmıştı. Sık sık önemsiz dünyevî konulardan söz eden bizler, cezalandırılmaktan kaçınmak için, konuşurken ne kadar da dikkatli olmalıyız!

Rambam, temel niteliğindeki çalışması "On Üç İnanç Prensibi"nde, bir Yahudi'nin, bütün peygamberlerin arasında, en büyük peygamberin Moşe olduğuna inanması gerektiğini yazar. Bu ilkeye dayanarak, ortaya önemli bir soru çıkar: Eğer inanç prensiplerinden biri buysa, Miryam'ın sözleri temel Yahudi inancına aykırı demektir! Ve eğer Miryam'ın günahı inanç prensiplerine aykırıysa, o zaman bu normal bir Laşon Ara'dan çok daha ağır bir şeydir! Öyleyse Rambam, Laşon Ara konusundaki örnek olarak Miryam olayından ders çıkarmamızı nasıl bekleyebilir?

II. Dünya Savaşı'nda Litvanyalı Nazi işbirlikçileri tarafından katledilen büyük Tora otoritesi Rabi Elhanan Wasserman, Miryam'ın davranışının o aşamada "henüz" Yahudi prensiplerine aykırı olmadığının altını çizer. Moşe'nin diğer peygamberlerden üstün olduğu prensibi, ancak bu olayın sonrasında Tanrı'nın bu olay sonrasında Miryam'a "Kulum Moşe böyle değil! Evim'in tümünde güvenilirdir o! Onunla ağız ağza konuşurum. [Açık bir] Vizyonla [iletişim kurarım] - bilmecelerle değil! [O kadar ki] Tanrı'nın resmine bakar!" (Bamidbar 12:7-8) cevabını vermesiyle kesin hal almıştır. Dolayısıyla Miryam'ın sözleri o aşamada inanç prensiplerine aykırı değildi ve normal bir Laşon Ara sınıfındaydı; dolayısıyla Rambam'ın Laşon Ara'ya örnek olarak bu olayı vermesinde bir sakınca yoktur.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Tsitsit:Saçaklar

 

Mitsva: Dört köşeli bir giysinin köşelerine tsitsit bağlanmalıdır. Her bir tsitsit sekiz beyaz iplikten oluşur. Esasında sekizinci iplik, özel bir mavi tonu olan tehelet rengindeydi. Ancak günümüzde bu ton hakkında gelenek kaybolduğu için sadece beyaz iplik kullanılır ve bu yeterlidir (Bamidbar 15:37-41).

Tsitsit'in saçaklara bağlanması gerektiği kuralı sadece dört köşeli giysiler içindir. Üç veya iki köşeli giysiler bu kurala uymaz.

"Dört" köşeye sahip olmanın tsitsit mitsvasıyla yükümlülüğe sebep olacak ne özelliği vardır?

Birçok canlı varlıktan oluşan dünyamız "dört" sayısı ile tanımlanır. Dört sayısı, fiziksel dünyanın gözler önüne serildiği ve işlediği bir alanda, kuzey, güney, doğu ve batı olarak dört yönü ifade eder. Kişinin Tanrı'ya beslediği güçlü sadakati, bu çeşitlilik meydanında ifade edilecektir. Burada bütün farklı enerjiler, "dörtlü" fiziksel dünyayı manevî bir seviyeye yükseltmek üzere yönlendirilmeli ve uyum içinde olmalıdır.

Ancak "dört" sayısı, aynı zamanda sürgünün de simgesidir. Herkesin bir arada olduğu merkezi bir noktadan uzaklaşarak, dört bir tarafa yayılmayı temsil eder. ("Mısır Sürgünü" adı altında Yitshak'ın doğumundan itibaren başlayan sürgün 400 sene, çölde dolanma da 40 sene sürmüştü. İki olay da "dört" sayısının bu yanıyla bağlantılıdır.) Kurtuluş, baştaki merkezi noktaya geri dönmektir. Aynı zamanda, Evren'in Tek Efendisi'ne geri dönüşü simgeler. (Bkz. Maharal, Gevurot Aşem 23 & 26.cı bölüm)

Amida'da söylediğimiz gibi, Maşiah döneminin gelip "yeryüzünün dört bir yanına dağılmış insanların toplanacağı" son kurtuluşu sabırsızlıkla bekliyoruz.

Tsitsit "dört" sayısı ile bağdaştırılan dünyada ikamet eden insanın bedenini örter. Giysinin kendisi "dört köşelidir" ve köşelerinden tsitsit ipleri çıkar.

Tsitsit bağlı kalınması gereken güçlü ve bir görsel araç olmakla birlikte, kendini Tanrı'nın Tek'liğine bağlamak için "dört" sayısının olumsuz simgeselliğinden kopabilmek gerekir. Denizin rengine benzeyen, hilazon adlı bir deniz canlısından elde edilen tehelet'in mavi tonunu düşünün. Denizler de sırası ile Gökler'le ve Tanrı'nın Onurlu Tahtı'nın rengi olduğu söylenen safir rengiyle aynı renktedir (Talmud - Hulin 89a). Tehelet İbranice "Tahlit - Amaç" sözcüğünden gelir. O halde, tsitsitin mesajı ile uyumlu olan bu mavi tondaki iplik, kişiye, göklere ve daha ötesine yükselirken, hayatın ve yaradılışın "en önemli amacını" unutmaması gerektiğini hatırlatır (Ramban, Bamidbar 15:32).

Tsitsitin iplikleri, kişiyi, bütün benliğini Tek olan Tanrı'ya yönlendirerek, merkezden uzaklaşan "dördü" birleştirmeye zorlar ve böylece, insanı, sürgün, ulusal görevden sapmak ve Tanrı'dan uzaklaşmaktan ibaret olan bu "dörtlü" dünyaya aşırı ilgiden vazgeçtirir.

Onun yerine, Yahudi, fiziksel dünyanın ötesinde, "bir" sayısının içerdiği simgeselliği görebilmelidir. Tsitsitler bir araya getirilerek Tanrı'nın birliğini ve tek merkezde toplanmayı simgeler. Hatta bazı geleneklerde her tsitsitte sırasıyla 7, 8, 11 ve 13 tane düğüm vardır ve bunların toplamı olan 39, "Aşem Ehad - Tanrı Bir'dir" sözlerinin sayısal değerine eşittir (bkz. Şulhan Aruh, Orah Hayim 11:14, Mişna Berura 70). Bu birlik kavramı, tsitsitin bütün emirleri hatırlatan ortak bir birleştirici araç olmasında da ifade bulur. Amaç onu görüp, Tanrı'nın verdiği bütün emirleri anımsamaktır. Tsitsit sözcüğünün sayısal değeri 600'dür. Her bir tsitsit 8 iplik ve 5 tane çifte düğüm içerir. Bu sayıların toplamı, Tora'daki mitsva adedi olan 613'e eşittir. (Raşi, Bamidbar 15:39).

Çeşitlilik diyarında, "dört"lü dünyada dünyevî faaliyetleri ne olursa olsun, bir Yahudi'nin hayattaki amacı sabittir. Tanrı ile "bir" olup, sonsuza dek O'nunla bir ilişkiye layık olmayı başarmak için, bu fiziksel dünyada manevî bir yaşam sürdürmelidir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Pesuke DeZimra

 

Baruh Şeamar ve Yiştabah arasındaki parçalar Pesuke DeZimra (şarkı pasukları) olarak adlandırılır. Hahamlarımız, kişinin, duanın en önemli yeri olan tefilaya, yani Amida'ya hazırlanması için, Pesuke Dezimra dizelerini duaya katmışlardır. Bu pasukları anlayarak söylemek, kişinin Tanrı'nın yüceliğini düşünmesini sağlayarak dua etmesi için, onu uygun ruh haline sokar.

Aşre Yoşeve Beteha parçasındaki "Poteah Et Yadeha - Elini Aç" pasuğu, Pesuke DeZimra'nın en önemli bölümüdür, çünkü kişiye, yaşamla ilgili bütün ihtiyaçlarının Tanrı'dan geldiğini hatırlatır. Önemli diğer bir bölüm de, üçüncü Aleluya parçasıdır (Aleluya, Alelu Et Aşem...; Teilim 148). Orada yaratılmış her şeyin Tanrı'yı övmesinden bahsedilir. Kişi bu parçayı okurken, Tanrı'ya övgüler sunmayı düşünmelidir, çünkü insanoğlu da yaratılanların bir parçasıdır.

Pesuke Dezimra sakin bir şekilde söylenmelidir ve kişi acele etmemeye özen göstermelidir. Herkes bütün Pesuke Dezimra'yı söylemeye çalışmalı ve hiçbir bölümü atlamamalıdır. Pesuke Dezimra'nın yaklaşık sonlarında olan "Şirat Ayam - Deniz Şarkısı" kısmı neşe içinde söylenmelidir ve atalarımızın Kızıldeniz'in içinden geçerken hissettikleri aynı heyecanı hissetmeye çalışılmalıdır.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Katı Olmamak

 

·                Bir kişi katı olmayıp, başkalarına karşı hoşgörülü davranırsa ve kişisel onuru üzerinde çok durmazsa Tanrı da ona karşı hoşgörülü davranacaktır. Her Yahudi, kendisine karşı herhangi bir kabahat işlemiş, hatta kendisini utandırmış olan herhangi birini konuyu çok uzatmadan affetmeyi bilmelidir. Bu şekilde Tanrı da onun günahlarını affedecektir.

·                Kişi sert ve zalim olmamalı, kolay memnun edilir, zor kızdırılır bir karakteri kendisine ideal olarak seçmelidir. Kendisine karşı kabahat işlemiş bir kişi gelip özür dilerse, onu istekle ve kalp bütünlüğüyle affetmelidir. Kendisine çok sıkıntı vermişse bile, Tora'nın intikam alma ve kin gütmeyi yasaklayan emrini aklında tutmalı, kardeşleri tarafından satılmış olan ama hiç kin tutmaya Yosef gibi davranmalıdır. Yisrael soyunu özel yapan bir özelliktir bu.

·                Bir kuraklık zamanında, hiç yağmur yağmamış, tutulan birçok oruç da fayda etmemişti. Sonunda Hahamlar halka birbirine karşı gücenme duyguları varsa hemen barışmaları talimatını verdiler ve halk bu talimata uyunca yağmur yağdı. Zira insanlar birbirlerine karşı merhametli olurlarsa, Tanrı da insanlara karşı merhamet özelliğini ön plana çıkarır.

·                Akranına "diş beyazlatan", yani ona karşı güler yüzlü davranarak onu neşelendiren ve onu güldürerek dişlerinin beyazlığını gösteren herkes, ona bebekliğinde süt içiren kadar değerlidir. Ve Tanrı Kendi isteği doğrultusunda, bir kişiyi sırf bu özelliği için bile Gelecek Dünya'ya davet edebilir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Behazara (Amida'nın Tekrarı) Kuralları

1.             Dua sırasında, Hazan dua vaktinin geçtiğini, ya da Minyan'dan bir kişinin gideceğini ve Minyan'sız kalacaklarını görürse, Belahaş (sessiz) söylenmeden Amida'ya doğrudan yüksek sesle başlar. Halk arkasından onunla beraber kelimesi kelimesine Amida'yı okumaya başlar. Keduşa'ya varılınca hep beraber söylenir; sonra Hazan AE-l Akadoş berahasına kadar yüksek sesle okur ve oradan itibaren de herkes kendi kendine Amida'yı sonuna kadar söyler.

2.             Behazara sırasında Hazan bir berahadan diğerine geçerken, halkın "Amen" cevabını vermeye yetişmesi için biraz beklemelidir.

3.             Hazan Keduşa'yı okurken, herkes ayaklarını bitiştirmeli ve Hazan'dan önce şunları söylemelidir:

·                                 Kadoş Kadoş Kadoş...

·                                 Baruh Kevod AD... Mimekomo.

·                                 Yimloh AD... Leolam...

    Vücut ayakuçları üzerinde kaldırılır, gözler göklere çevrilir. Gözlerin kapalı olması iyidir.

HaftanIn Sözü

[İlel - Pirke Avot]

 

Komşunun yerinde olana kadar onu yargılama.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.