Yazdır

aile perasasi

Yaşam, biz ona nasıl bakıyorsak öyledir. Bir yandan, sahip olduğumuz her şey için şükredecek bir sebebimiz vardır.

Diğer yandan, bir insan, en iyi koşullarda bile şikayet edecek bir konu bulabilir. Örneğin, bu haftanın Peraşası'nda, Tanrı, Yahudi insanlara, çölde yemeleri için harika bir yiyecek gönderir. Bu yiyeceğin ad 'manna'dır ve gökyüzünden yağar.Tadı, insanın canı o anda ne çekiyorsa o şekildedir (Düşünsenize her gün dondurma!). Ayrıca, son derece sağlıklıdır. Bazıları bunun ne kadar güzel bir armağan olduğunu düşünürken, bazıları, bunda bile şikayet edecek bir sebep bulur. Buradan, mutlu bir hayata sahip olup olmayacağımızı belirleyen şeyin, bizim tutum ve davranışlarımız olduğunu açık bir şekilde görürüz.

HİKAYE

Hikayemizde, bir kız, kardeşine mutlu olmasını öğretir.

"HAYATIN TADI"

İkiz kız kardeşi birbirinden ayırmak hiç kolay değildi. Karen'in de, Reysi'nin de kızıla çalan sarı saçları, büyük mavi gözleri ve çilleri vardı. Aynı şekilde yürüyorlar, aynı tip kıyafetleri giyiniyorlar hatta aynı şekilde hapşırıyorlardı!
Ama onlarla konuşmaya başladığınız zaman, kimin kim olduğunu anlamakta hiç zorlanmazdınız. Karen'e nasıl olduğunu sorduğunuzda, size gülümser ve "Çok iyiyim!" derdi ve gerçekten de Karen'in o gün keyifli olduğunu anlayabilirdiniz.
Reysi ise her zaman "Daha iyi olabilirdi.." derdi cevap olarak.
Karen, havanın parlaklığından, yağmurun veya güneşin ne kadar güzel olduğundan bahsederken; Reysi için hava ya çok sıcak ya da çok soğuk olurdu.
Bir Pazar günü,bütün aile, yakınlardaki bir göl kıyısına piknik yapmaya gitti. İki kız kardeş, patikayı takip ederek göl kıyısına doğru yürümeye başladılar. Yoldayken yabani çiçeklerin bulunduğu bir yere geldiler. "Reysi, şu güzel çiçeklerin kokusunu alabiliyor musun! Yaklaşsana" diye sevinçle seslendi Karen kız kardeşine.
"Hayır teşekkür ederim. Kesin dikenleri vardır bu çiçeklerin" diye cevap verdi Reysi.
Bir süre sonra, anneleri onları öğle yemeğine çağırdı. Karen, açık havada her şeyin nasıl da lezzetli olacağını düşünmeden edemiyordu. Reysi ise gölge bir yer bulmak ve yiyeceğine konmamaları için sinekleri sağa sola savuşturmakla meşguldü.
En sonunda, eve dönme zamanı geldi. İkizler, aile arabasının arka koltuğunda beraberce oturuyorlardı. Karen, Reysi'ye gülümsedi ve "Ne kadar güzel bir gündü değil mi?" dedi. Reysi'nin onu onaylamasını beklerken, gözyaşlarına boğulduğunu görünce şaşkına öndü. "Neyin var Reysi?" diye sordu Karen.
Reysi gözyaşlarını eliyle silmeye çalışıyordu: "İşte bunu bir türlü anlayamıyorum" diye burnunu çekti. "Ben bu kadar sıkılırken sen nasıl bu kadar harika zaman geçirebiliyorsun?"
Karen kız kardeşinin gözlerine baktı. "Dinle kardeşim" dedi anlayışlı bir gülümsemeyle "Senin ve benim hayatlarımız tıpatıp aynı ama ikimiz de farklı dünyalarda yaşıyoruz. "
"Ne demek istiyorsun?" dedi Reysi.
"Yani anne babalarımız aynı, görünüşümüz aynı, aynı okula gidiyoruz ve arkadaşlarımız da aynı öyle değil mi?"
Reysi başını salladı.
Karen devam etti: "Ama farkımız, benim her şeyde doğru olanı aramam, senin ise yanlış olanları bulmaya çalışman. Haydi gel yüzleşelim. Hiç bir şey ve hiç kimse mükemmel değildir. Ama her şeyin içinde bir parça iyi vardır. Yapman gereken, sadece onu aramak. Bunu yaparsan ve şikayet etmemeye çalışırsan, hayat mükemmel bir hale gelir."
Bu sözler Reysi'nin ilgisini çekmişti ama kafası da biraz karışmıştı. "Ama bunu nasıl yapacağım?" diye sordu.
Karen güldü:"Çok kolay! Haydi hayatın hakkındaki tek bir güzel şeyi bana söylemekle başla"
Reysi bir dakika düşündü ve " Hayatımdaki en güzel şeylerden biri,tabii ki senin gibi bir kız kardeşim olması!" dedi.

TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ

Soru: Göl kıyısındaki günün ardından Karen kendini nasıl hissediyordu?
Cevap: Kendini iyi hissediyordu, çünkü her şeyin içindeki iyiliği görmeye çalışıyordu.
Soru: Peki, ikiz kardeşi Reysi kendini nasıl hissediyordu?
Cevap: O her şeydeki olumsuz yanlara dikkat ettiğinden sinirli ve üzgündü.

6-9 YAŞ
Soru:
Sizce, bir insanın etrafındakilere nasıl baktığıyla, hayat kalitesi arasında bir ilişki var mıdır?
Cevap: Bir insanın etrafındaki olayları nasıl baktığı ve bu olayları nasıl değerlendirdiği, hissedeceklerini çok etiler. Bir insan yağmurlu bir güne, dışarıda basketbol oynamasını engellediği için sıkıntıyla bakarken; bir diğeri, bunun, aylarca okumak için fırsat kolladığı romanını okumak için iyi bir gün olduğunu düşünür. Bu sırrı keşfeden ve etrafına olumlu bir gözle bakan biri, kendini çok daha mutlu hissedecektir.
Soru: Sizce kimin bakış açısı daha gerçekçidir? Karen'inki mi, Reysi'ninki mi?
Cevap: Bir durumun hem olumlu hem de olumsuz yanları mevcuttur. Kızlar, hangi tarafa yöneleceğini seçmiştir. Ancak, pratik anlamda, güzel taraflara yönelen bir insan çok daha mutlu bir hayata sahip olacaktır. Ayrıca, Tanrı, içinden güzelliklerin fışkırdığı harika bir dünya yaratmıştır. Bizlerin de güzelliklere odaklanarak yerine getireceğimiz bir mitsvamız vardır.

10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Sizce hangisi, mutluluğa ulaşmak için daha önemlidir: İyi bir durum mu, iyi bir tutum ve davranış tarzı mı? Neden?
Cevap: Bazı durumlar mutlu olunmaya daha elverişli olsa bile, asıl farkı yaratan kişinin tutum ve davranışlarıdır. Mutlu olmak için etrafındaki güzellikleri arayan, olumlu bir insan bunu kesinlikle bulacaktır. Aksi durumda, olumsuz tavırlı bir insan her şeyde yanlış bir yön bulacaktır. Kendimize verebileceğimiz en değerli yaşam araçlarından biri, olumlu, pozitif, mutluluk üreten bir bakış açısıdır.
Soru: Sizce "mükemmel" bir an ya da durum olabilir mi? Neden?
Cevap: Bir çoğumuz mükemmel bir anın veya durumun peşinden koşarız ama hiç birimiz onu bir türlü bulamayız! Ama neden? Bunun nedeni, fiziksel doğanın %100 mükemmel olmamasıdır. Her anın, kişinin ya da durumun içinde bizim hoşlanmayacağımız bir özellik bulunur. Ancak, daha derin anlamda, ruhani olarak tecrübelediğimiz her anın ve her durumun, bizlere, Tanrı tarafından özel olarak, karakterimizi en mükemmel haline ulaştırmamız için verildiğini anlarsak, her anın mükemmel olduğunu anlarız ve bizi derinden etkileyen, nefes kesici bir tatmin düzeyi yaşarız.