Bu Hafta İçin Saatler

1 ADAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5784

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:40

17:58

-----

Yeruşalayim

16:46

18:04

Tel Aviv

16:59

18:00

      10 ŞUBAT

Tel Aviv

17:05

18:05

İstanbul

18:17

18:58

2024

İstanbul

18:28

19:07

İzmir

18:21

19:12

İzmir

18:29

19:20

MİŞPATİM- משפטים   Aftara: Aşamayim Kisi

 


9 - 10 ŞUBAT 2024 ROŞ HODEŞ ADAR

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot 21:1-24:18)

Sinay'daki tecrübenin ardından Tanrı Yisrael Ulusu için bir dizi kanun verir. Bunlar arasında, Yahudi köleler; cinayet, adam kaçırma, saldırı ve hırsızlık konularındaki cezalar; zarar ve tazminatları konu alan medeni kanunlar; borçlanma kuralları; dört çeşit emanetçi ve mahkemelerde adaletin yerine getirilmesi için gereken kurallar vardır. 

Peraşa ayrıca yabancılara karşı yanlış davranmamak, yıl içindeki bayramlar, Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'a getirilmesi gereken tarımsal bağışlar, et ve sütün birlikte pişirilmesi yasağı ve dua konularına değinir. Böylece Mişpatim peraşası, 23 "yap", 30 "yapma" şeklinde olmak üzere, toplam 53 mitsva içerir. 

Tanrı Bene-Yisrael'i Erets-Yisrael'e getireceğine söz verir ve buranın sakinlerinin putperest uygulamalarından etkilenmemeleri konusunda uyarır. Bene-Yisrael, Tanrı'nın emrettiği her şeyi "yapacaklarını ve dinleyeceklerini" beyan ederler. Moşe Rabenu, Yisrael kampının sorumluluğunu Aaron ve Hur'a bırakarak Sinay dağına çıkar ve Tanrı'dan Tora'yı almak üzere orada kırk gün kırk gece kalır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

DUYGULAR VE YASAKLAR

Ufak bir sınav: Kaşer konusunda hassas olan biri Kaşer olmayan bir yiyeceği gördüğünde nasıl davranmalıdır? Sözgelimi bir cheeseburger gördüğümüzde güzel olmadığını bu yüzden yiyemeyeceğimizi mi söylemeliyiz yoksa “gerçekten çok lezzetli görünüyor ancak yasak olduğu için yemeyeceğim dememiz daha mı uygun olur?

RaMBaM bunun yanıtının ikinci seçenek olduğunu söyler. Çünkü insanoğlu güzel veya lezzetli bir şey gördüğünde bunu elbette arzular. Bunlar normal duygulardır ve kişi bundan çekinmemelidir. Gergin, kızgın, üzgün veya kafası karışmış gibi hissetmenin gereği yoktur. Hele suçluluk duymak anlamsızdır. Evet Tora yasakladığı için bunu yemek mümkün değildir ancak duyguları baskılamanın da anlamı yoktur.

İnsanlar bazen başkalarına ne hissedeceklerini söyleme hatasına düşerler.   Birinin zor bir dönemden geçtiğini bildiklerinde, içten ama yanlış bir yardım çabasıyla, kişiyi bu kadar üzülmemesi, endişelenmemesi, kızmaması, için ikna etmeye çalışırlar. O noktada yaşadıkları zor duygu ne olursa olsun  onlarla inanç yani “emuna”, her şeyin nasıl gerçekten iyi olacağı konusunda, Tanrı'nın her şeyin yolunda gitmesini nasıl sağlayacağı hakkında fikirlerini beyan ederler. İşte bu davranışlarımız her zaman iyi sonuçlar vermez. Zor durumda olan birine gerçekten yardım etmenin yollarından biri duygularını yaşamalarına izin vermek ve yanlarında olduğumuzu hissetmelerini sağlamaktır.

Bir dersimiz var: Peraşamızda, paraya ihtiyacı olan ve elbisesini borç verene teminat olarak veren fakir bir kişinin durumu tartışılır.    Tora, borç verene her gece giysiyi geri vermesini emreder, çünkü yoksulun geceleri kendisini sıcak tutması için buna ihtiyacı vardır.   Borç veren gece elbiseyi geri vermediği durumda fakir olan Tanrı’ya yakarırsa Tanrı bu seslenişi duyar. Çünkü O merhametlidir. Bu durumda yoksula sıkıntı veren kişinin ceza görmesi gündeme gelecektir.  

Bu, bir kayıp, kriz ya da problemle karşı karşıya kalan insanlarla başa çıkmak için iyilik kavramına uygun davranmak adına önemli bir ders niteliğindedir.  Zor durumda olanları yargılamadan, ne düşüneceklerini ya da ne hissedeceklerini söylemeden onları dinlememiz gerekir. Eleştiri ve tavsiyede bulunmak kolaydır. Ancak esas olan onların duygularını dikkate alarak iyi bir dinleyici olduğumuzu göstermektir.

Hepimiz zor zamanlardan geçebiliriz. Nedense bu zor zamanlarda duygularımızı saklamak ve her şey yolundaymış gibi davranmak düştüğümüz yanlışlardan biri olarak karşımıza çıkar. Duygularımızı yaşamak için kendimize izin verelim. Rabiler üzüntülerini yaşamamak için kendini koşullandıranların bir zaman sonra sevinçlerini de yaşayamadıklarını ve duygularını gizleyerek koşullandırıldıklarını öğretirler. Bu bizleri başkalarına karşı daha eleştirel bakmamıza neden olur.

İnsanlara ve özellikle kendimize yardım etmek istiyorsak bırakalım duygularımızı dolu dolu yaşayalım. Üzülmek gerekiyorsa bundan çekinmeyelim ama sevincimizin de keyfine varalım. Başkalarına yardım etmek için de onların da duygularına karşı anlayışlı davranalım. Tora ne yapmamız gerektiğini çok anlamlı bir şekilde vermektedir. “Veşamati – dinleyeceğim.” “Ki hanun ani – çünkü Ben merhametliyim.”

Adar ayına girdiğimiz bu günde normalde “Şabat Şekalim” de kutlanmalıydı. Ancak bu sene “Veadar” da olduğundan Şabat Şekalim bir ay sonra kutlanır. Yine de Adar ayı olumlu gelişmelerin ve mucizelerin ayodor. Bu ayda da davranışlarımızı gözden geçirmek ve kendimizi Adar ayının gerçek sevinci ile donatmak doğru olacaktır.

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

DİĞERLERİNE NEZAKET GÖSTERMEK

Bencillik, maalesef erkekler ve kadınlar arasında yaygın bir özelliktir. Eğer öncelik verilmesi gereken bir konu varsa, genellikle kişi kendi çıkarları lehine karar verir. Sonuçta, gerçekten de diğer herkesten daha önemli değil miyim ve diğerleri (özellikle yabancılar) doğal olarak bana saygı göstermeli değil midir?

Mişpatim bize bunun her zaman böyle olmadığını gösteriyor. Aslında, bir kişinin zihninde diğerlerinin refahının öncelikli olması gerekir. Elbette, Tora, özellikle yabancılara, onları aşağıda görmek değil, onlara eşit olarak muamele etmenin önemini vurgulamaktadır.

Sonuçta, Yahudiler kendileri de Mısır'da yabancıydı ve bugün de diaspora’da yabancılardır. Yahudiler, başkalarının kendilerine saygı göstermelerini isterken; o zaman nasıl olur da kendi aralardındaki yabancıların haklarını ihlal ederler?

Tam aksine, Yahudiler’e başkalarına karşı sabır ve nezaket göstermeleri söylenir. Eğer böyle yaparlarsa, Tanrı’nın Tora’sına uymanın faydalı etkilerini tüm diğer insanlara göstermiş olurlar, çünkü Tora’da kardeşlik ruhuna çok büyük bir değer verilmektedir.

Rav Yisrael Salanter kesinlikle başkalarına karşı nazik davranmayı ve onlara karşı sabırlı olmayı uygulayanlardan biriydi. Ellerini yıkarken tam olarak gerekli olan minimum su miktarını kullanma alışkanlığı geliştirdiği de söylenir. Neden bu kadar cimri davrandığı sorulduğunda, "Ben, elbette, Netilat Yadayim (Ellerin Yıkanması) mitsvasını çok önemli bir görev olarak görüyorum. Ancak fark ettim ki su varilini tükettiğimde, hizmetçim yeni bir varil getirirken çok zorlanıyor. Bu nedenle, ne kadar fazla su kullanırsam, o kadar fazla varil taşıması gerekecek ve o kadar fazla zorluk yaşayacak. Onu bundan kurtarmak için mümkün olduğunca az su kullanıyorum." şeklinde cevap verdi.

Benzer şekilde, Rav Yisrael sabah erken kalkmaktan kaçınarak Sinagog’a gitmeyi de reddediyordu. Uyandığı her an hizmetçisinin de ihtiyaçlarına bakmak için kalkmak zorunda kalacağını biliyordu ve onun uykusunu bölmek istemiyordu. Matsaların pişirilmesinde en büyük Mitsvanın ne olduğu sorulduğunda, "Matsa fabrikalarında çalışan dul kadınlara bağırmamak." dedi.

Rav Yisrael, yabancılarla, hatta kaba görünenlerle nasıl başa çıkılacağını da biliyordu. Bir keresinde bir tren kompartımanını paylaştığı genç bir adamla karşılaştı. Bu genç adam olağandışı derecede saygısız görünüyordu. Sigara içilmeyen bölümde oturuyor olmalarına rağmen, genç adam sigara çıkarıp yakmakta ısrar etti ve adeta dumanı Rav Yisrael ‘in yüzüne üfledi.

Rav Yisrael hiçbir şey söylemedi. Sadece pencereyi biraz açarak dumanı dışarı çıkardı ve içeri biraz temiz hava girmesini sağladı. Biraz sonra genç adam şikayet etmeye başladı.

"Ne kadar üşüdüğümü görmüyor musun? Neredeyse donacağım. Şu pencereyi kapatamaz mısın? Biraz da başkalarını düşün!" dedi.

Rav Yisrael sessizce pencereyi kapattı. Ancak birkaç dakika sonra genç adam tekrar şikayet etmeye başladı.

"Neredeyse boğulacağım burada," dedi öksürük arasında nefes alarak. "Burası fırın gibi. Pencereyi aç hemen!" Rav Yisrael itiraz etmeden pencereyi açtı. Geri kalan yolculuk boyunca, genç adamın sık sık mırıldanmalarına rağmen sessiz kaldı.

Tren, gideceklere yere vardığında genç adam pencereden dışarı bakınca istasyonda bir kalabalık olduğunu görünce şaşırdı.

"Bu insanlar kimi bekliyor olabilir?" diye sesli düşündü. "Trenin içinde ünlü birisi mi var?"

Rav Yisrael omuz silkti. "Herkes kendince önemli ve ünlüdür," dedi.

Genç adam, Rav Yisrael’le aynı anda trenden indi ve kalabalığın Rav Yisrael’e doğru akın ettiğini görünce şaşkına döndü. "Bu insanlar kimin onuruna toplanmış olabilir?" diye yanındakilere sordu.

"Tabii ki, İsrael'in büyük lideri Rav Yisrael Salanter’i!" oldu cevap. " Rav Yisrael’le aynı trende miydin? Ne büyük bir onur!"

"Yani... Ben ünlü Rav Yisrael’le mi seyahat ediyordum?" Genç adam derin bir iç çekerek Rav’ın yanına geldi. " Rav Yisrael, tren yolculuğu sırasında size kötü davrandığım için beni affedebilir misiniz? Gerçekten, kim olduğunuzu bilmiyordum.’’ Dedi.

Rav Yisrael adama yaklaşmasını işaret etti. "Evladım, seni tekrar görmek beni çok memnun etti, bu sözleri duymak daha da mutluluk verici. Yarın bana uğrayabilir misin? Böylece trenin sıkıntıları olmadan birbirimizi daha iyi tanıyabiliriz.’’

Genç adam ertesi gün Rav Yisrael’i ziyaret etti, özür dilemeye devam etti. Rav Yisrael, genç adamın Yahudilik hakkında daha fazla bilgi edinmek için kasabaya geldiğini öğrendi ve onun için sadece bir öğretmen değil, aynı zamanda konaklama ve yemek de ayarladı.

Kısa bir süre içinde, genç adam çalışmalarında oldukça tatmin edici bir ilerleme kaydetti. Hikayeyi duyan bir arkadaşı, Rav Yisrael’e kendisine karşı bu kadar kaba davranan birine neden yardım ettiğini sordu.

"Bana af dilemesi üzerine hemen affettim," diye cevap verdi Rav Yisrael. "Sonuçta, Tanrı Teşuva yaptığımızda günahlarımızı affediyorsa, kesinlikle bizim de diğer insanları affetmemiz gerekir. Uzun vadede, nezaket ve sabrın, öfke ve çaresizlikten daha başarılı olduğunu gördüm.’

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres

Berahalarımızı yüksek sesle okumaya gerek var mıdır?

Berahalar kendi duyacağı sesle söylenmelidir. Ancak yanında başkaları varsa onların da duyacağı sesle  söylemesi ve “amen” demelerine vesile olması tercih edilir.

YETMİŞ İKİ’ DEN SEÇMELER
(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf

Pirke Avot’un birinci bölümü on üçüncü Mişna Raban Şimon ben Gamliel’in imzasını taşır. Bu Mişna üç temel üzerinde dünyanın durduğunu öğretir. Bunlardan ilki “din” dediğimiz yargıdır. Bunları “gerçek” olarak dilimize çevirebileceğimiz “emet” ve her zaman özlemle beklediğimiz “ş.alom” yani barış takip eder. Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) “Darhe Hayim” kitabında yargıç görevi olanların önemine dikkat çeker. Rabi Gemara Masehet Şabat 10/A’da yer alan bir öğretiye dayanarak gerçeği savunarak yargı görevini yerine getiren bir yargıcın yaratılış konusunda Tanrı’ya ortak “gibi” olduğunu öğretir.

HAFTANIN SÖZÜ

“Çünkü dürüst insan yedi defa düşer ve kalkar, ancak kötüler kötülükleriyle başarısızlığa uğrarlar.” (Mişle 24/16)