Bu Hafta İçin Saatler

17 ŞEVAT

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5784

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:27

17:46

-----

Yeruşalayim

16:24

17:52

Tel Aviv

16:46

17:48

27 OCAK

Tel Aviv

16:53

17:54

İstanbul

17:59

18:40

2024

İstanbul

18:08

18:49

İzmir

18:05

18:56

İzmir

18:18

19:04

BEŞALAH- בשלח

Aftara: Vataşar - Devora




Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot13:17-17:16)
 


Bene-Yisrael'in Mısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar. Tanrı, Moşe'ye asasını suyun üzerinde kaldırmasını söyler; deniz yarılarak Bene-Yisrael'in geçişine imkan tanır ve sonrasında, onları takip eden Mısır ordusunun üzerine kapanır.
Moşe ve Bene-Yisrael, Tanrı'ya şükran ve övgü içeren bir şarkı söylerler.

Çölde halk susuzluk ve açlık sebebiyle çeşitli kereler Moşe ve Aaron'aşikayette bulunur. Tanrı, Mara'daki acı suları tatlılaştırır, başka bir yerde de Moşe'nin kayaya asasıyla vurması sonucu kayadan su çıkar. Tanrı gökten Man adı verilen mucizevi bir yiyecek yağdırır. Man çöl boyunca her sabah tan vaktinden önce yağacaktır. Bunun yanında Tanrı her gece Yisrael kampına sülün sürüleri yollar. 

Bene-Yisrael'e, Cuma günler iki porsiyon Man toplamaları talimatı verilir; zira Tanrı'nın tam bir iş bırakma günü olarak belirlediği Şabat günü Man yağmayacaktır. Bazıları bunu dikkate almayıp Şabat sabahı Man toplamaya çıkarlar, fakat bir şey bulamazlar. Aaron az miktarda Man alıp, gelecek nesiller için bir tanık olması amacıyla bir kaba koyar.

Refidim'de halk Amalek'in saldırısına uğrar; fakat Moşe'nin duaları sayesinde Yeoşua'nın komutasındaki ordu saldırganları bozguna uğratır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

MUTLULUĞU HİSSEDEBİLMEK

Şikayetler: Tora’da Bene Yisrael oldukça fazla şikayet eder. Diğer peraşalarda olan sıkıntıları bir kenara bırakıp sadece bu hafta okuduğumuz şikayetlere kısaca bakmaya çalışalım.

Bene Yisrael Mısır’ı terk ettikten birkaç gün sonra firavun onları izlemeye karar verir ve Bene Yisrael’i ordusu ile denizin arasına sıkıştırır. Halk burada Moşe’ye Mısır’da mezar yeri olmadığı için mi Mısır’dan çölde ölmeye onları çıkardığını sorgular. Mısır çıkışından şikayet ederler. Moşe halkı sakinleştirmeyi başarır ve deniz mucizesi gerçekleşir. Midraş Bene Yisrael’in denizin içinde engebesiz bir yolda ilerlediğini ve Tanrı’nın nimetlerini yaşadığını anlatır. Yine Midraş yerdeki su birikintilerinden bazılarının şikayet ettiklerini, birikintilerin kaybolduğunu ancak önde giden bulutun da yok olduğunu anlatır.

Muhteşem mucizeyi bir şarkıyla taçlandıran halk üç gün yolda gittikten sonra susuzlukla karşılaşır. “Mara” adlı yerde sular acı olduğundan su içemeyen topluluk yine Mısır çıkışından dolayı şikayet eder. Tanrı onların içmeleri için suyu tatlılaştırır, sorun çözülür.

Bir süre sonra da aç kaldıkları için şikayet ederler. Yine Mısır’dan neden çıktıklarını sorgularlar. Man gıdası iner ve açlık sorunu biter. Her ne kadar ileride man gıdasından şikayetler olacaksa da bu peraşada bu şikayetimiz, görmüyoruz. Şabat ile ilgili olarak verilen kurallara başta uymasalar da sonunda Şabat kavramı da yerleşmiş olur.

Ve Refidim’de bir kez daha su yüzünden şikayetler ortaya çıkar. Mısır çıkışı bir kez daha sorgulanır.  Hatta Moşe Rabenu taşlanmaktan çekinir. Sonunda Tanrı yeniden topluma su verir. Hemen arkasından Amalek saldırısı gerçekleşir.  

Neden Mısır’dan çıktık? Bene Yisrael nedense her seferinde Mısır çıkışından şikayet eder ve bunu aşağı yukarı bütün şikayetlerinde ortaya koyar. Neden? 

Çünkü şahit oldukları ve yaşadıkları onca mucizeden sonra bile, Tanrı’nın özel milletinin bir parçası olmanın ne demek olduğunu hâlâ kavrayamazlar. Yahudi toplumunun bir parçası olmanın farklı bir toplumun parçası olmaktan çok farklıdır. Bene Yisrael bu anda henüz kim olduklarının farkında değillerdir.

Bu kadar çok şikayete ve sızlanmaya rağmen Tanrı Bene Yisrael’e sert davranmaz. Sözgelimi Şabat konusunda itaatkâr olmayan topluma serzenişte bulunur ancak ceza vermez. Bene Yisrael   Sinay Dağı'na gelip Tora'yı alana kadar, Tora'ya sahip olmanın, Tora hayatı yaşamanın ne kadar büyük bir nimet ve ayrıcalık olduğunu takdir etmemek konusunda mazur görülürler.   Ancak Tora’yı aldıktan sonra, şikayet edip Mısır'a dönebilmeyi dilediklerinde bu sefer ceza görürler. Çünkü Tora’ya sahip olduktan sonra, ne kadar harika bir hayatları olduğunu anlamaları ve Tora’ya bağlı bir Yahudi olmanın ne kadar harika olduğunu takdir etmeleri gerekirken şikayet etmeyi seçmişlerdir.

Kiduş Aşem: Bilgelerimiz bize bir Yahudi’nin yapabileceği en büyük mitsvanın “Kiduş Aşem” olduğunu öğretir. Yani kibar, nazik ve etik bir şekilde davranarak Tanrı'ya ve Yahudi Halkına onur vermek.  Ancak Yahudi’nin işleyebileceği en büyük günah olan “Hilul Aşem” kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranarak Tanrı'yı ​​ve Yahudi halkını utandırmak anlamını taşır.    Bu neden bu kadar büyük bir sorun olarak görüldüğünü,  başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğüne bu kadar önem verdiğimizi anlamaya çalışalım.  

Yanıtlardan birinde Tora’ya bağlı bir Yahudi’nin ne anlama geldiğini göstermenin önemi belirtilmektedir. Biz Tora’ya sahip Yahudiler olarak bu ayrıcalığa layık olduğumuzu göstermekle mükellefiz. Nazik davranarak, gülümseyerek, insanlara dostça davranarak, kim olduğumuz konusunda kendimizi iyi hissettiğimizi, hayatımızdan hoşnut olduğumuzu gösterme şansımız vardır.   Bir Yahudi sırasını beklerken, seyahat ederken, ofiste çalışırken,  işlerini yürütürken veya insanları sık sık tedirgin eden şeylerden herhangi birini yaparken bile sakin, güler yüzlü ve sabırlıysa, bu onun mutlu ve hayatından memnun olduğunu ortaya koyar. Bu durum kendini çok iyi hissettiğini ve önemsiz şeylerden rahatsız olmadığını gösterir.   Kim olduğu konusunda kendini o kadar rahat ve huzurlu hisseder bunu da davranışlarına yansıtır.  

Bu yüzden Kiduş Aşem dediğimiz mitsva oldukça önemlidir.    İnsanların kişisel olarak bizim hakkımızda söyleyeceklerinden çok, toplumumuz, dinimiz ve Tora hakkındaki söyleyecekleri önem taşır.  

Mutluluğu Hissedebilmek: Mutluluğu hissetmek önemlidir. Ancak bunu göstermek de ayrı bir güzelliktir. Kendimiz olduğumuz için öz benliğimize sahip olduğumuz için mutlu olmalı ve bunu göstermeliyiz.    Bu övünmek ve böbürlenmek anlamına gelmez.   Normalde insanlar kim oldukları konusunda rahat olmadıkları için böbürlenirler ve bu nedenle kendilerinin reklamını yapma ihtiyacı hissederler. Halbuki bir gülümsemeyle, enerjiyle, güvenle, olumlu bir tavırla, arkadaşça hatta işler istediğimiz gibi gitmediğinde sabırlı ve sakin olmak sahip olduklarımız için şükretmek haklı bir övünç kaynağıdır.  

Bene Yisrael, Tora'yı almadan önce, ne zaman bir sorun olsa sızlanmaları ve şikayet etmeleri mazur görülürdü.   Ama Tora'yı sahiplendikten ve bunu hak ettikten sonra, Tora yaşamının ne kadar güzel ve tatmin edici olduğunu artık bildiğimize göre, hiçbir mazeretimiz kalmamıştır.   İşler zorlaştığında bile mutlu olmayı bilmeli ve bunu gerçekten göstermek istemeliyiz.

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

TU-BİŞVAT VE ÖĞRETİSİ

Mişna’da Tişri ayının 1. günü yılbaşısı olarak saptandığı halde, Şevat ayının 15. günüde ağaçların yılbaşısı olarak kabul edilir.

Doğanın bayramı adını tarihinden alır. İbranice’de Tu kelimesinin sayısal değeri olup Tu Bişvat Şevat ayının 15’i. Bayramın bir adı da Roş-aşana Lailanot. Fidan ve ağaçların yılbaşısı.

Bu tarihin saptanmasının en önemli nedeni kutsal topraklara yağan en bereketli yağmurların 15 şevat tarihine kadar sürmesidir. Bu tarihten sonra yağmurlar azalır, göklerden dallara su yürür, güneşli günler başlar, ağaçlar meyve ve çiçekler donanır.

Başlarında büyük alim din bilgini Aari ve Kabalistler Tu- Bişvat gecesini bir bayram gecesi olarak kabul etmişlerdir. Beyaz örtüler üzerinde çeşitli meyveler, çiçekler ve mersin dalları “adas” ile bezenmiş sofraların etrafında otururlar, dört kadeh beyaz ve kırmızı şarap içip, Tora, Talmud ve zor bölümleri okurlardı. Fidanların ve ağaçların sağlıklı büyümeleri için özel duaları yaparlardı. Rabi Hayim Vital adında bir din bilgisi  “Ets Hayim – hayat ağacı” adlı kitabında bayram düzenini açıklar.  Dini konu ve bölümler okunduktan sonra Beraha (dua) söylenerek şarap içilir, akabinde İsrael toprağına has olan buğday, zeytin, hurma, üzüm gibi meyveler yendikten sonra bir kadeh kırmızı şarap içilir. İncir, nar, elma gibi meyvelerle ziyafete devam edilir.

Mistik geleneklere göre Tu-Bişvat önemi çok büyük olan bir gündür. Tora bize der ki, insanoğulları arazinin ağaçları gibidir. (Devarim 20:19) Rabilerimiz, tabiat ile insan arasında büyük benzerlikler olduğunu vurgularlar.

İnsan; yaşayan bir ağaç, yaşam ağacıdır. İnsanın sahip olduğu bazı elementler ağaca benzer. Ağaç; üç temel özelliğin birleşimi ile oluşur. Bunlar; kök, ağacın gövdesi ve meyvelerdir.

 KÖK: Toprağın altında saklı ve gövdesi gözükmez ama görünmemesine rağmen ağaç hayatını köklerden çeker ve besler. Ne kadar sağlamsa hiçbir fırtına ve rüzgâr o ağacı kolay kolay yıkamaz. Kök dediğimiz bu element insanın sahip olduğu inanca eş değerdir. İnanç sayesinde kişi yaratana bağlanır. Hele bu kişide bilgelik, Tora ve mitsvotlar (Tora’da vurgulanan kurallar ve yaptığı sevaplar) varsa o kökler (inancın kendisi) bu özellikleri emerek sağlamlaşır. Büyük temeli sağlam bir ağaç haline gelir. Bilinmesi gereken en önemli nokta, Tora mitsvottan önce Tanrı inancının ve bilginin güçlü ve sağlam olması gerekliliği çok önemli bir faktördür. Nasıl ki küçük bir ağacın güçlenmesi için köklerine ihtiyacı varsa, aynı şekilde insanların da inanca ihtiyacı vardır. İnanç olursa, o kökün sağlamlığı sayesinde ağaç büyüyebilir.

2. element – AĞACIN GÖVDESİ: Gözüken ve ağaca güzellik katan kısmıdır. Yaprakları ağaca renk katar. Ağacın gövdesi Tora umitsvot umaasim tovim. İnsanın yapacağı sevaplar, hareketler ve yardımseverlik. Ağacın gövdesine eş değer olan bu elementler ne kadar çok yapılırsa zamanla dallar gelişir ve yaprakların içinde yapraklar çoğalır ve ağaca güzellik verir. Bazen biliyoruz ki bir mitsvanın içinde farklı farklı mitsvaların bize verdiği yansımaları vardır ve her bir mitsvanın da kendi içinde açılımları vardır.

Örneğin Şema okurken 4 tane mitsva iç içedir.

* Kabalat ol malhut şamayim -Tanrı’nın tekliğini kabul etme;

* Zeher yetsiyat mitsrayim – Mısır çıkışını hatırlama 

* Limud Tora – Tora öğrenme mitsvası

* Uhşohbeha uvkumeha – Sabah ve akşam Şema’yı okuma mitsvası

Bunun gibi her yapılan mitsvanın içinde mitsvalar vardır. Bu da yaprakların içinde yaprak açılımına benzer. Bu da görüntüde ağaca bir mükemmellik verir. Nasıl ki ağacın kökü gözükmez ama esastır, gözüken kısmı yapraklarıdır ve onu besleyen köküyse aynı şekilde insanın yaptığı hareketler yapraklar gibi kendini gösterir ama gözükmeyen kısmı kökü, inancı onu besler ve bu şekilde yapraklar mükemmelleşir. Ama bu ağacın yalnızca kökü ve yapraklarının olması yetmez. Ağacın büyüklüğünün yanında meyve vermesi ile mükemmelliğe erişir. Hele o meyveden çekirdek çıkıp başka ağaçlar yapabiliyorsa tam tekâmülle mükemmelliği oluşturur.

Aslında en mükemmeli yalnızca kendine yaptığı yarar değil, etrafına verdiği yararla mümkün olacaktır. Bu şekilde yalnızca kendisi meyve vermiş değil, kendinden çıkan çekirdekler sayesinde ileride başka ağaçların çıkmasına neden olabilecektir. Bu şekilde etrafında kökü sağlam yaprakları içinde renklenmiş yapraklar ve meyvesini vermiş ağaçlar yaratabilsin.

Bizim gerçekle olan ilk tecrübelerimiz fiziksel ve somuttur. Daha sonra köklerimizin ardından büyürüz. Yaşamımızı sorguladığımızda veya bir bağ kurmaya çalıştığımızda dallarımızı göklere doğru uzatır ve yaşamımızı meyveyi üretmeye adarız.

İşte Tu-Bişvat ağaçların yeni senesi – insan sağlam bir köke ihtiyacı var ki – inanç – bu kökün gelişmesi ve yaprakların çıkması için suya ihtiyaç varsa bu da Tora umitsvot umaasim tovim, gerekli olan manevi besini alır ve onunla yaşarsa meyveleri çıkabilir. Eğer bu meyvelerden çıkan çekirdekler toprağa dökülüp yeni ağaç ve meyve verebiliyorsa o zaman mükemmelliğe ulaşır.

Tsadik – dürüst, bilge kişi ters yüz edilen ağaçlar ile karşılaştırılır. Besini göklerden alıp meyvesini toprağın kendisine ve topraktan olan herhangi birine verir ki yeni meyveler çıksın.

Meyveleri yediğimizde köklerini düşünmeye çalışalım – yaşamın kaynağı – kökü sağlam olandan gelir. Köklerimiz sağlam olsun.

Bir fidan yetiştirmekle, bir çocuğu yetiştirmek arasında hiçbir fark yoktur. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz.

Şehirde büyümüş bir kişi asfalt yollardan başka tür bir arazi görmemiş, yüksek binalar arasında yaşamını sürdürmüş. Günün birinde yolu bir köye düşer ve bir bahçıvanın bir fidan diktiğini görür. Ömründe görmediği bu işlevi hayretle seyreder. Bahçıvan fidanın bazı küçük dallarını makasla keser, gövdesini iki çıta arasında bağlar… Şehirli kendini tutamayarak bahçıvana: “Bu küçücük fidana neden bu kadar eziyet ediyorsun. Toprağa dik kendi kendine büyüsün.” der. Bahçıvan gülümser ve cevap verir: “Ben eğer bu fidana gereken bu ilgiyi göstermezsem beklediğim randımanı alamam, eğri büğrü ve cılız büyür. Aynı, bir çocuğa ilgi göstermeden büyümesine göz yumarsak, gelecekte topluma nasıl zararlı bir unsur olacağı gibi…

Tu Bişvat bayramında soframızda okuyacağımız tüm berahalar her birimize ailemize ve cemaatimize ışık tutması dileğiyle… Hag Sameah

  

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres

İş yerinde başkalarına mitsva yaptırma eylemi (zikuy arabim) nasıl yapılabilir?

Basit bir öenek vermeye çalışalım: Yemek sırasında bir kişi kitaptan birkaç alaha okumak suretiyle yemek yendiği yerde Tora öğrenilmesi mitsvasını yerine getirmeye vesile olabilir. Mişle 10/8’de haham “lev yikah mitsvot – bilge kalp mitsva edinir” özdeyişi yer almaktadır. Bilgeler başkalarının mitsva yapmasına vesile olan kişinin günahtan uzak durmasının sağlandığı görüşünü savunurlar.

YETMİŞ İKİ’ DEN SEÇMELER
(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf

Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) tarafından yazılan kitaplardan biri “Tenufa Hayim” adını taşır. Rabi bu kitabında TaNaH üzerine açıklamalarda bulunmuştur. Kısa açıklamalarla dolu olan bu kitap yeşiva eğitimini aldığın Midrash Sephardi kütüphanesinde de yer almaktaydı. Orada haftanın Aftara’sı olarak okuduğumuz bölüm ile ilgili dikkatimi çeken kısa bir öğretiyi paylaşmak isterim.

Aftara “vataşar Devora – Devora şarkı söyledi” diye başlar. Devora Yavin generali Sisra’ya karşı kazanılan kesin zafer sonrasında bu şükran duasını ifade etmektedir. Aftara “uBarak ben Avinoam – Barak ben Avinoam da” şeklinde devam eder. Barak ordunun komutanıdır. Ancak bir kadın peygamber olan Devora’nın desteği ve kudreti ile savaşa çıkmaya cesaret edebilmiştir.  Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’)  Devora’nın manevi gücünün Barak’ın maneviyatının çok daha üzerinde olduğunu bizimle paylaşır.  Rabi bu yüzden Şofetim kitabının Devora’nın ismini önce kullandığını öğretir.

HAFTANIN SÖZÜ

"Anormal bir duruma verilen anormal tepki, normal bir davranıştır." (Victor Frankl)