Birinin “sorumlu ol ve uzun vadeli düşün” dediğini diğerinin ise “gününü yaşa” dediğini yazdıklarından öğreniyoruz. Okuyucumuz her seste olumlu bir şeyleri hissettiğini de ekliyor. Rabimizin cevabına bakalım.

Tora şöyle öğretiyor: Yaakov Esav’a şöyle der: Nasıl olsa öleceğim ilk doğan hakkı bana ne lazım. Bana yemeği ver ilk doğan hakkını al.”

Esav, sonunda iyi kötü hepimiz öleceğimize göre, hayatımızı yemek, cinsellik ve şiddet heyecanı gibi yoğun zevklerle doldurabileceğimize inanır. Esav maneviyat veya hayatın anlamı gibi felsefi sorular için endişelenmenin yersiz olduğu kanısındadır. Esav aslında “kırmızı” anlamına gelen “Edom” toplumunun atası olarak bilinir. Edom denince de akla Roma felsefesi gelir. Romalıların harika bir akşam fikri, gladyatörlerin birbirlerini parçalamasını izlemek ve ardından sarhoş bir alemle tamamlamak olarak karşımıza çıkar. Boks ve benzeri şiddet içeren sporlardan keyif alma geleneği Roma devrine kadar uzanır.

Roma felsefesine göre din ve maneviyat gibi oluşumlar gereksiz ve sadece hüsnü kuruntudur. Hayatın amacı iştahımızı her yönüyle tatmin etmektir.

Bu, çökmekte olan dünyanın efsanesidir. Sonunda nasılsa öleceğim. Tavsiyem: Çok daha fazla anlamı olan ve nihayetinde daha tatmin edici olan uzun vadeli sesi dinleyin.

Rabimizin sözlerine ekleme yapalım. Uzun vadede daha huzurlu ve mutlu bir yaşam maddiyat ve maneviyatın uyumlu birlikteliğiyle oluşur.

 

*Rav İsak Alaluf'un 5783 Vayetse Peraşası, Aklımızdan Geçenler bölümünden alınmıştır. “www.aish.com sitesinden yararlanarak yazılmıştır.