Haftanın Peraşası Bülteni"Bamidbar - Çölde" kitabı Tanrı'nın Moşe'den, 20 yaşın üzerindeki tüm erkekleri saymasını istemesiyle başlar...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  19 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:56

8:12

-----

Yeruşalayim

7:00

8:17

Tel Aviv

7:11

8:14

2 Sivan

Tel Aviv

7:15

8:20

İstanbul

8:05

8:45

5767

İstanbul

8:12

8:52

B A M İ D B A R

 Hatırlatmalar:

ü 18 Mayıs Cuma: Roş Hodeş Sivan

ü 23 Mayıs Çarşamba: Şavuot

ü 24 Mayıs Perşembe: Şavuot II (Diaspora için)

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Bamidbar 1:1 - 4:20)

[www.ohr.org.il]

 

"Bamidbar - Çölde" kitabı Tanrı'nın Moşe'den, 20 yaşın üzerindeki tüm erkekleri saymasını istemesiyle başlar. Sonuç, Tanrı hizmetine uygun 603.550 erkeğin olduğunu ortaya çıkarır. Leviler daha sonra ayrıca sayılırlar; zira onların Tanrı hizmetindeki yeri özeldir. Mişkan'ın ve içindeki eşyaların taşınmasından, kamp kurulduğunda da birleştirilip düzenlenmelerinden onlar sorumludur. Diğer Yisrael kabileleri Mişkan'ın etrafında dört ana yönde ve herkes kendi bayrağı altında toplanacak şekilde düzenleneceklerdir. Levi kabilesi dışarıda bırakıldığı için Yosef kabilesi, Efrayim ve Menaşe olarak ikiye ayrılır. Böylece üçer kabileden dört grup oluşur. Halk seyahat ettiği zaman da, konakladıklarına benzer bir dizilişle hareket edecektir.

Behorlar'ın görevi Leviler'e devredilir. Zira eğer altın buzağı günahı olmasaydı, Leviler'in tüm görevleri aslında Behorlar tarafından yapılacaktı. Görev teslimi, bir aylıktan büyük tüm Leviler'e yapılır - ki sayıları 22.000'dir. Ancak Mişkan'da çalışacak Leviler, sadece 30-50 yaşları arasındakilerdir. Kalan behorlar, bugün yapılana benzer şekilde, Koenler'e gümüş bağışı karşılığında görevden azat olurlar.

Levi'nin oğulları Gerşon, Keat ve Merari olarak üç aileye ayrılırlar (Koenler Keat ailesine mensuptu ve diğer Leviler'den farklı görevlere sahip olacaklardı). Keat ailesi Menora, Şulhan (Masa), Mizbeah (sunak) ve Aron Aberit'i (Antlaşma Sandığı) taşımakla görevlendirilir. Üst düzey kutsiyetleri sebebiyle Aron ve Mizbeah, taşınmaya başlanmadan önce Koenler tarafından kaplanırlardı.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Kim Olabiliriz?

 

Bu haftaki peraşanın önemli bir bölümünü oluşturan nüfus sayımının ve kabile liderlerinin isimlerinin kaydedilmesinin, özellikle hem acıklı olduğunu, hem de iyi ve kötü yanları olduğunu görürüz. Peraşayı dinleyen bizler, bütün sayılanların ve ismi geçenlerin hiçbir zaman Erets-Yirael'e ulaşmayacaklarını ve çölde ölmeye mahkûm edileceklerini önceden biliyoruz. Tora da bunu bilir. O halde, Tora, Yahudiler'in gelişimine ve Erets-Yisrael'in fethine ve oradaki yerleşime görünürde hiçbir katkısı olmamasına rağmen, bizim için, ayrıntılı bir şekilde bu olayları ve isimleri kaydetmeye, neden bu kadar önem vermiştir?

 

Olasılıkla burada, hepimize ve tüm Yahudi neslillerine verilmek istenen önemli ve belirgin bir mesaj vardır. Bu da, insanın, içsel yüceliğin ve fırsatın hiçe sayılıp yok olması trajedisini görüp farketmesi konusundaki gerekliliktir. Potansiyelin kullanılmayıp boşa harcanması hazin bir olgudur ve ulusal meselelerde bir milletin felâketine neden olan şey, karar verme zayıflığıdır. Çölde ölmüş olan nesilde, isimlerin ve sayıların özenli bir ayrıntısı, neler olabileceğinin ve hedefe ulaşma başarısızlığının trajedisini vurgular.

Yahudilikte, insanlar için özgür irade ve özgür seçim kavramlarında örtülü olan gerçek, Tanrı'nın bize fırsatlar sunmasıdır. Tanrı, her şeyi bilme yeteneği ile, insanın bu fırsatları nasıl kullanacağının farkındadır. Ancak Rambam'ın açıkladığı gibi, Tanrı'nın bizim seçimlerimizi önceden bilmesi, bu seçimleri arzumuza göre yapma yeteneğimizi hiçbir şekilde etkilemez ve yönlendirmez. Çöldeki neslin yanlış tutumu ve hatalı davranışları ile kendini yıkması gerekmezdi. Fırsatı vardı, çünkü  kendisi dor dea idi - Yahudi devletini ve milletini en olumlu yönde kurmak için gerekli olan akla ve güce sahip nesildi.

Bu yüzden, bu neslin trajedisi, sadece çılgın tavırları değil, gücünü olumlu bir şekilde çalıştırmadaki başarısızlığıdır. Tanrı bizim sadece kim ve ne olduğumuzu ölçmez, aynı zamanda, kim ve ne olabileceğimizi de ölçer. Kaçırılan fırsatlar, fırsatın hiç ele geçmemesinden çok daha acı ve zararlıdır. Günümüzde, 2000 yıllık sürgün boyunca belki de en rahat ve hoşgörülü ortamda yaşamaktayız. Tanrı bize, 2000 yıl boyunca hiçbir neslin sahip olmadığı fırsatlar tanımıştır. Esas soru, bugün, Yahudi yaşamımızda ve toplumumuzda bu fırsatı nasıl değerlendireceğimiz konusudur. Bu Şabat, çöldeki neslin isimlerinin ve sayılarının okunduğunu dinlerken, aklımız başımıza gelmeli ve inanç, irade ve ileriyi görme eksikliği yüzünden böyle bir fırsatın kaçırılmaması gerektiğini farketmeliyiz. Çöldekine neslin sahip olduğu fırsata benzer bir fırsatı kaybetme lüksümüz yoktur.

 

DEVAR TORA

[Rabi Şelomo Freundlich - www.tfdixie.com]

 

Manevi "Yükselme" Duygusu Veren Bir Bakış Açısı

 

Hahamlarımız, haftalık Tora okumalarının döngüsünü belirlerken, Bamidbar peraşasının, her zaman, Şavuot'tan önce okunmasını sağlamışlardır. Talmud konusunda, ortaçağın büyük otoritelerinin okulu olan Tosafot'a göre (Megila 31b) bunun amacı, Yahudilerin Tora'ya sırt çevirmeleri karşılığında yüzleşecekleri belâları listeleyen bir önceki peraşa Behukotay'ın, Tanrı'nın meyve ağaçlarının geleceği hakkındaki kararının verildiği gün olan Şavuot bayramından hemen önceye rastlamamasını güvence altına almaktır. Böylece, Bamidbar peraşası, ağaçlarımız ve maddî bereketimiz hakkında kararın verildiği bu nazik dönemde, Behukotay'da listelenen lanet sözleri ile Şavuot bayramı arasında bir tür aralık verilmesini sağlar.

Geçmiş neslin büyük Tora lideri Rabi Moşe Feinstein, insana manevi "yükselme" duygusu veren ve ilham veren bir fikir önerir. Bamidbar peraşası Tanrı'nın, Moşe'ye Yahudileri sayma emrini vermesi ile başlar. Tora'da, Yahudileri sayma emri için kullanılan terim "seu" dur (Bamidbar 1:2). Rabi Feinstein "seu"nun genellikle "yükseltme" anlamına geldiğini hatırlatır. Dolayısıyla sayım yapma emrini bu lisanla veren Tora, böylece bu sayım ile herkesin "yüceldiğini" belirtir. Herkesin Tanrı'nın önünde eşit bir şekilde sayılması ve değerlendirilmesinin farkında olmak, her Yahudi'ye yüksek bir anlam ve önem sahibi oldukları hissi vermiştir. Ne de olsa, her Yahudi, bu ilahî emirle yapılan nüfus sayımında, diğer tüm Yahudiler gibi "bir kişi" olarak sayılmıştır.

Bu bakış açısının amacı, her Yahudi'ye, O'nun İsmi'ni mübarek kılmak için verdiği içten hizmet karşısında, kendini nasıl gördüğüne bakılmaksızın, Tanrı'nın o kişiyi takdir ettiği fikrini vermektir. Zira o Yahudi'nin gösterdiği hizmet, manevi uygulama konusunda, dışardan bakıldığında daha üstün görünen birinin hizmetinden daha az değildir.

Şavuot bayramı yaklaştıkça, bir kere daha, manevi ve duygusal olarak, Sinay Dağı'nda, Yahudiler tarafından dile getirilen "Naase VeNişma - Yapacağız ve Dinleyeceğiz" [yani "nedenlerini mitsvaları ne olursa olsun yapmayı üstleniyoruz; bu nedenleri araştırmayı sonraya bırakabiliriz, ama bir neden bulamasak bile bu bizim uygulamamızı etkilemeyecektir"] şeklindeki tarihî beyana bağlılığımızı yenilemeye hazırlanırız. Toramızın yüceliğini, onun dehşet veren derinliğini, sonsuz sayıda zekâ ve anlam katmanlarını bir kere daha zihnimizde tartacağız. Talmud'un derin tartışmalarına ve bugüne kadar, Tora konularında oluşmaya devam eden büyük çapta yorumlarına hayret edeceğiz. Ve sonra, ezici gerçek ortaya çıkacaktır. Çoğu insan, sahip olduğu Tora öğrenimi yeteneği ve düşük bilgi düzeyi nedeniyle sızlanacaktır. İnsan Tora'yı öğrendikçe, öğrenecek sonsuz bir deryanın halen kendisini beklediğinin daha da farkına varınca, bu onda, "eğer öyleyse fazladan bir şey öğrenmişim ya da öğrenmemişim, ne fark eder? Nasılsa hepsini öğrenmem mümkün değil" gibi bir düşünce doğurup, onu manevi gelişimden uzaklaştırabilir.

Bu yüzden, Bamidbar peraşası ve orada kullanılan seu sözcüğü bize bir noktayı hatırlatmaktadır: Her bir harf önemlidir. Herkes kendi düzeyinde gelişmekle sorumludur ve bunu yaptığı zaman, Tanrı'nın gözünde "herkesin" ve "her birimizin" değeri eşit olacaktır. Yeter ki ilerlemeye hazır olalım ve bunun için samimi çaba gösterelim. Her bir Yahudi'nin Tora öğrenmesi, öğrenim miktarına bakılmaksızın, Tanrı için çok değerlidir ve manevi âlemde, içinde yaşadığımız dünyanın olaylarını etkileyebilen bir etken görevi görebilir.

 

DEVAR TORA

[Rabi Daniel Estreicher - www.tfdixie.com]

 

Nihayet Özgür

 

Yahudi takvimini incelemek, aşağıdaki sorunun sorulmasına yol açar: Neden bir haftalık Sukot bayramının arkasından, kısa, bir günlük Şemini Hag Aatseret gelirken, bir haftalık Pesah bayramının arkasından, buna benzer kısa bir bayram gelmez? Bunun cevabı, bu hafta kutlayacağımız Şavuot bayramının, aslında Pesah bayramının kapanışı olmasıdır.

Pesah'ta kölelikten kurtulduğumuz doğrudur, ama bu sadece fiziksel bir özgürlüktü. Hiçbir kısıtlama olmadan, istediklerimizi yapmakta özgür olmamız gerçek özgürlük değildir, çünkü o zaman, arzularımızın kölesi oluruz. Ancak Şavuot'ta, Sinay Dağı'nda, Tora'yı kabul ettiğimiz ve  isteyerek, Tanrı'ya ve O'nun öngördüğü yaşam tarzına bağlandığımız zaman, gerçek özgürlüğe sahip olmuş olduk. Tora'yı almak hayatımıza yön vermiştir.

Talmud, "En Ben Horin, Ella Mi Şeosek BeTalmud Tora - Sadece, Tora Öğrenimiyle Meşgul Olan Kişi Gerçekten Hürdür" derken bunu kastetmektedir. Kişi, Tora öğretisi ile ilgilenmedikçe özgür olamaz. Tora hayatımızın rehberidir ve neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bize söyler. Büyük şeyler başarabilmemiz ve sonsuzluğa kavuşmamız için, kötü eğilimin prangalarından bizi kurtarır.

Tora'yı kabul etmek kolay görünmeyebilir ve Kaşerut'a, Şabat'a ve bütün ahlâkî kısıtlamalara uygun yaşamanın, nasıl gerçekten "özgürlük" olabileceğini merak edebiliriz. Ama bütün kanunların hayatımıza verdiği anlamı ve varlığımızın her yönünde, bizi nasıl mükemmeliyete ulaştırdığını kavramaya kendimizi verip, derinden araştırmaya koyulursak, o zaman, mutlaka özgür olduğumuz sonucuna ulaşırız. O zaman, gerçek kölelerin, yönden yoksun olanlar ve kendilerini, kalabalığı izlemek zorunda hissedenler olduğunu anlarız.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Zamanın Üstünde

 

Şavuot bayramının ilk gününde, Tora'da şunu okuruz: "Bene-Yisrael'in Mısır'dan çıktığı yılın üçüncü ayında - bu günde Sinay çölüne geldiler" (Bereşit 19:1) Büyük Tora otoritesi Raşi şu soruyu sorar: Pasuık "o günde" demeliydi. "Bu günde" demesinin anlamı nedir? Raşi bize, Yahudilerin, Tora'yı, onu "bu gün" kabul etmişler gibi görmeleri gerektiğini söyler. Tora her bir gün bize tekrar verilmektedir. Ama bu idrak nasıl gerçeğe dönüşebilir? Gerçek anlamda, bizim her gün Tora'yı almamız imkansız görülebilir. Emirler 3319 yıl önce verilmiştir. Tora'nın metni hiçbir zaman değişmemiştir. Eski bir metinle bu "yeni"olma kavramını nasıl bağdaştırabiliriz?

Tora'nın her bir gün "yeni" olduğunu görmek, bizim için zorunlu ise, bunun nedeni, Tora'nın değişip yenilenmiş olması değil, Tora'nın uygulama düzeyi açısından bizim değişmiş olmamızdır. Her geçen gün deneyimlerimizle gelişir ve bir önceki gün olduğumuz kişiden, daha ileriye adımlar atarız. Dün olduğumuz kişi ile aynı değiliz. Birer Yahudi olarak, her birimizin ruhsal olarak gelişip yükselmesi ve manevi yolculukta durağan kalmanın cazip dürtülerini geri çevirmesi şarttır. Yahudilik, her gün bize yeni mücadeleler sunan ebedî bir dindir.

Bu olgu, Yahudilerin, Sinay Dağı'nın eteklerinde Tora'yı alışlarını kutlayan Şavuot bayramından başka hiçbir yerde, daha belirgin değildir. Tora'yı almak, kusursuz olmadığımızı, benliğimizin dışında bir şeye ihtiyacımız olduğunu  kabul etmektir. Onu aldığımız zaman, ona ulaşabilir ve gelişebiliriz. Dün olduğumuz Yahudi'den, yarın olacağımız Yahudi'ye doğru gelişmek - Tora'yı "bugün" almak budur.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Tefilin'i Çıkarma Sırası

 

Öncelikle parmağa sarılı şerit çözülür, sonra başa takılı Tefilin çıkarılır. Mitsvadan ayrılmanın bizim için zor olduğunu simgelercesine, baştaki tefilin, daha güçsüz olan elimizle [çoğu insanda sol elle] çıkarılır. Bunun ardından, kola sarılı olan tefilin çıkartılır. Birçok Sefarad cemaatinde koldaki tefilin çıkarılırken oturma adeti vardır. Baş tefilini güzelce sarıldıktan sonra tefilin muhafaza torbasının sağ tarafına yerleştirilir. Koldaki tefilin de sarıldıktan sonra onun soluna konur.

Kol tefilini baş tefilininden önce takılmalıdır. Ve kurala göre bir mitsva ele alındıktan sonra bırakılmamalı ve yerine getirilmelidir. Bu nedenle kol tefilini torbaya yerleştirildiği zaman, ertesi gün öncelikle onu ele alacak şekilde konumlandırılması öönem kazanır. Zira yanlışlıkla baş tefilin ele alınırsa, Hahamlarımız arasında, böyle bir durumda önce baş tefilinini takmak gerekip gerekmeyeceği konusunda görüş ayrılığı olduğundan, böyle bir şüpheli duruma düşmemek için, önce kol tefilinini ele alacağımız şekilde yerleştirmek en iyisidir. [Pratikte, her şeye rağmen kazara önce baş tefilini ele alınmışsa bile, saygıyla bırakılır ve yine önce kol tefilini sarılır.]

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Başkasını Utandırmamak

 

·                Günahkâr bir kişiyi bile utandırmak yasaktır; zira Hahamlarımız'ın öğrettikleri üzere, Yisrael ulusundaki günahkârlar bile, bir nar gibi mitsvalarla doludurlar ve o günahkâr bireyin teşuva yapacağı, günahlarıundan pişmanlık duyup iyi ve dürüst bir Yahudi olacağı gün gelecektir.

·                Tora, hata içinde olan kişileri uyarmamızı emreder. Ancak bunu yaparken de "onun yüzünden günah üstlenme" demeyi ihmal etmez. İnsan başkasını "doğru yola getirmeden" önce, kendisinin her yönden mükemmel olduğundan emin olmalıdır. Ve eğer bunu yapabilecek düzeyde mükemmel bir kişi haline gelebilmişse, uyarısı sırasında kullanacağı dilde son derece dikkatli olmalıdır; bunu yapamayacaksa hiç uyarıda bulunmaması daha iyidir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Amida Kuralları

1.             Amida söylerken elde dua kitabından başka hiçbir şey tutulamaz. Sadece Sukot'ta Lulav tutulabilir.

    Amida söyleyen bir kişinin elinden kitabı düştüğünde, eğer Kavana (konsantrasyon) ile Amida söyleyemiyorsa eğilip kitabı alabilir. Herhangi bir ufak böcek onu rahatsız ediyorsa üzerinden onu atabilir.

2.             Amida söyleyen bir kişinin 2 metreye kadar önünden geçilmez.

3.             Sabahleyin Amida söyleme vakti gün doğumundan günün ilk üçte birinin sonuna kadardır. Günün üçte birini geçirip de Amida söyleyemeyen bir kişi, öğleye kadar Amida söyleyebilir. Herhangi bir sebeple Amida'yı söylemeyi unutan bir kişi saat 12:30'u bekler; sonra Minha duasını okur; ardından da sabah söylemediği Amida için Minha Amidası'nı tekrarlar [Bu tekrara Taşlumim adı verilir. İleri sayılarda bu konudaki kurallar verilecektir]. Fakat sabah Amidası'nı bilerek söylemediyse ve zaman geçmişse, Minha'dan sonra bir Amida daha söyleyemez.

4.             Resimlerin ve çizilmiş şeylerin önünde, kabartma olmasalar bile Amida söylenmez. Fotoğrafların önünde Amida söylemek zorunda kalınırsa gözler kapatılmalıdır. Amida, gözler kapalı da olsa, bir aynanın karşısında söylenmemelidir.

5.             Amida gülerek ve şakalaşarak söylenmez. Aksine saygı ve korkuyla söylenir.

Haftanın Sözü

[Rabi Yeuda Arye Leib Alter - "Sefat Emet"]

 

Tanrı'nın açığa çıkışı süreklidir. Tora'nın yeni yüzleri aralıksız olarak kendilerini gösterir. Onu ne kadar çok inceleyip öğrenirsek, o da o kadar genişler.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.