Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

23 ELUL

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:15

19:30

-----

Yeruşalayim

18:06

19:21

Tel Aviv

18:35

19:32

9 EYLÜL

Tel Aviv

18:25

19:23

İstanbul

19:11

19:51

2023

İstanbul

19:00

19:39

İzmir

19:09

19:58

İzmir

18:58

19:47

NİTSAVİM- נצבים

VAYELEH- וילך



16-17 Eylül 2023 ROŞ AŞANA

Peraşa Özeti

[www.chabad.org] 
(Devarim 29:10-30:20)

 

Nitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır: 

Yisrael'in birliği: "Sizler - hepiniz - Tanrı'nın önünde hazır duruyorsunuz: Kabile başkanlarınız, yaşlılarınız, memurlarınız - Yisrael'in tüm erkekleri; çocuklarınız, eşleriniz, kampınızdaki Ger (Yahudi olmuş kişi); oduncundan su çekenine kadar" (Devarim 29:9). 

Gelecekteki kurtuluş: Moşe, Yisrael'in Tanrı'nın emirlerini terk etmesi durumunda tecrübe edeceği sürgün ve perişanlık hakkında uyarıda bulunur, ama ardından en sonunda, "Tanrınıza geri döneceksiniz... Eğer kovulmuşların gökyüzünün ucundaysa [bile], Tanrı seni oradan toplayacak... Ve Atalarınızın miras aldığı Ülke'ye getirecek" (Devarim 30:4). 

Tora uygulaması: "Bugün sana emrettiğim emir, senin için ne ulaşılmazdır ne de uzaktır. Gökyüzünde değildir... Denizin öbür kıyısında değildir... Aksine sana çok yakındır; onu yerine getirmen için, ağzında ve kalbindedir" (Devarim 30:11). 

Seçim özgürlüğü: "Önüne hayat ve iyiliği, ölüm ve kötülüğü koydum; böylece sana bugün Tanrı'yı sevmeni, O'nun yolundan yürümeni ve emirlerine uymanı emrediyorum... Yaşam ve ölümü koydum önüne - berahayı ve laneti. Yaşamı seçmelisin!" (Devarim 30:19). 

Vayeleh ("gitti") peraşası, Moşe'nin dünyevi yaşamının son günlerini anlatır. "Bugün yüz yirmi yaşındayım" der halka, "artık çıkıp gelemeyeceğim". Liderliği Yeoşua'ya devreder ve daha sonradan güvenli bir şekilde Aron Aberit'te saklamaları için Leviler'e vereceği Tora rulolarını yazar (ya da yazmayı tamamlar).

"Akel - Tüm halkı toplama" mitsvasına yer verilir: Her yedi yılda bir, Şemita döngüsünün ilk yılındaki Sukot'ta, tüm Yisrael bütün halkı - erkek, kadın ve çocuklar - Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'ta toplanmalı ve kral orada halka Tora'yı okumalıdır.

Peraşa, Bene-Yisrael'in Tanrı ile olan antlaşmasına sırt döneceğini, bunun sonucunda Tanrı'nın, Yüzü'nü gizleyeceğini söyleyerek son bulur. Ama Tanrı, Tora'nın sözlerinin gelecek nesillerde hiçbir zaman unutulmayacağı teminatını da verir. 

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

KISIR DÖNGÜ

Döngü: Yılın bu döneminde sanki kısır bir döngü içinde durur gibiyizdir. Yamim Noraim sürekli açılıp kapanan ama hep aynı yerde duran bir kapıya benzetilir. Bizler sürekli hareket halinde oluruz. Sinagoga gitmeler, dualar, aile ile birlikte yenilen yemekler, faaliyetler, yerine getirilmeye çalışılan mitsvalar hayatımızda bir döngünün parçalarıdır. Ancak bunları yaparken bir yere varıp varmadığımızı sorgulamadan hayatımızın bu dönemi geçer durur. Aslında belki de cevabını bildiğimiz o soruyu sormaktan da çekiniriz. Evet bir yere varmamız nedense mümkün olmaz. Bayramlarda sinagoga gelme adeti olan insanların girdiği kapılar gibi aynı yerde durur sadece değişik bir tecrübeyi deneyimleriz. Şimdi asıl soruyu soralım: Neden hiçbir yere varamayız?

Aslında hepimizin aklında klişeleşmiş ifadeler yer almaktadır. Bir yere varamamamızın en önemli nedeni bu klişe ifadelerdir. Bakın birkaç tanesine bakınca kendimizi görebileceğiz.

Ben iyi bir insanım. Kalbim çok temiz. Hatta tanıdığım birçok insandan daha iyiyim. Elbette yanlışlarım var ama sonuçta ben iyiyim.

Bakın ben çok işi olan çok meşgul bir insanım. Hayatımı değiştirmek çok zor. Meşgul olduğumdan düşünecek, endişe etmem gereken çok fazla şey var. Değiştirmek istesem hayatımı yeniden inşa etmek gerekecek ve buna hazır olup olmadığım konusunda emin değilim. Yani ben yaşantımdan memnunum değişiklik istemiyorum. Bir de uğraşmaya hiç niyetim yok.

Taşlih: Roş Aşana’da hepimizin aşina olduğu bir gelenek vardır. Taşlih. Bir su kütlesine karşı okuduğumuz bu ritüel deniz, nehir veya bir su kuyusunun başında okunur. Eğer günahlarımızı suya atıp onlardan kurtulacağımıza inanıyorsak çok yanlış bir düşüncenin bizi esir aldığını söylemek mümkündür. Yahudilik bu gibi nedenlerle bir geleneği uygulamaz ve uygulatmaz. Bu geleneğin birçok sebebi vardır ancak Midraş’ya anlatılan bir olayı buradaki fikrimize destek amacıyla anlamaya çalışalım:

 Midraş’a göre Taşlih geleneğinin kaynağı Akedat Yitshak olarak bilinen Avraam’ın oğlu Yitshak’ı korban etmeye götürdüğü olaya dayanır. Bu emri yerine getirdiğinde Avraam ve Yitshak manevi anlamda büyüyecek ve çok özel yerlere sahip olacaktır. Bunu engellemek isteyen yetser ara yol üzerinde sayısız engel kurar. Bunlardan biri de yolu tamamen kapatan bir nehrin Avraam’ı yolundan çevirmesi olarak bilinir. Midraş’a göre Avraam ulaşabileceği son noktaya kadar suya girer ve Tanrı’dan kendisine yardım etmesini diler. Sular çekilir ve Akeda gerçekleşir.  Evet biz de Roş Aşana’da yani bu olayın defalarca anıldığı günde böyle bir geleneği uyguluyoruz. Çünkü hepimizin bizi gelişmekten ve büyümekten alıkoyan düşüncelere verilecek bir yanıtımızın olması gerekmektedir.

Atalar ne yapar? Hepimiz çok iyiyiz ve iyi niyetliyiz. Buna şüphemiz yok. Bir şeyi başarmak hele değişmek çok zordur. Buna da itirazımız yok. Ancak öyle atalara sahibiz ki onlar sadece iyi değil harika olabileceğimizi bizlere öğretmişlerdir. Avraam, Yitshak ve Yaakov’un çocukları olarak yapmamız gerekenler ve ulaşmamız istenen hedefler bellidir. Avraam o nehri aşmak için adım attığında sonsuza kadar benimsememiz gereken düşünce tarzını da inşa etmiştir. “Durmamak ve pes etmemek.” Daha iyi olmak, daha gelişmek ve manen daha büyük olmak için çaba gösteriyoruz ve önümüzdeki engeller bunu durduramayacaklardır.  

Yitshak peşinden gelmiştir. Pelişti kralı ordu komutanı ile onu sıkıştırmak amacıyla ziyaret ettiğinde Yitshak barışçıl ama kesin davranır. Sonuç kralın söylediği sözdür. “Ata ata beruh Ad…. – sen şimdi Tanrı’nın kutsadığı birisin.”

Yaakov farklı değildir. Lavan gibi birinin yanında yirmi sene çalışmak ve sonra kaçmak zorunda kalmak asla kolay bir deneyim sayılmaz. Hem Esav hem de Lavan gibi zihniyetlerle mücadele etmek başına gelen türlü sıkıntıları aşmak Yaakov için kolay olmamıştır. Yirmi iki sene oğlu için yas durumunda kalmak nasıl basit olabilir. Ama bilgelerin dediği gibi sonu iyi olan her şey iyidir.

Ataların çizgisinden çıkıp Nahşon ben Aminadav’a bakalım. Önde deniz, arkada Mısır ordusu varken suya dalmak kolay mıdır? Ama değişim ve gelişim için o adımı atmak gereklidir. Burada Devora ve Yael gibi, Ester gibi, Yeudit gibi değişime neden olan nice kahramanın ismini verebiliriz. “İm tirtsu az en zo agada” lafını söyleyen Herzl bir değişimin kapısını aralamıştır.

Evet dokumuzda sadece iyi olmak yoktur. Daha iyi hatta mükemmel olmak vardır. Bu teşuva döneminde, aklımızda tutmamız gereken şey zorluklardan yılmadan budur.   

TİZKU LEŞANİM RABOT

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Şofar ve özümüze dönebilme 

Roş-Aşana'dan yaklaşık bir  hafta uzaklıktayız...

Tora'nın yolunda ilerleyerek beraha dolu bir yıla girebiliriz.

Yahudi düşünürleri insanın, yaşamında ve kişisel gelişiminde iki önemli etkeni incelemesi gerektiğinden söz ederler. İlki, iç dünyamızı irdelemek ve özümüzü görebilmek; ikincisiyse özümüzün ötesini ve yaşamını çözümlemektedir.

Kutsal yazıtlarımızda, insanın iç dünyasındaki benliğini ararken, Tanrı'nın kıvılcımını hissedecek potansiyele sahip olduğundan söz edilir. Yani insan özündeki kutsiyetle, aynı anda Tanrı'yı da bulur. 

İkinci etkenle ilgili olarak Yeşayau Peygamber şöyle der: "Başınızı kaldırıp göklere bakın. Tüm bunları kim yarattı ?" Bu sözler bize, dünyanın tek bir yaratıcısı olduğunu ifade etmekle birlikte, insanın Yaratan'ına karşı sorumlulukları olduğunu ve kişisel gelişiminde özünden ötesini irdelemesi gerektiğini hatırlatır. Tanrı fikrinin olmadığı yerde evren terkedilmiş durumundadır

Bu da insanın amaçsız bırakır ve yalnızlığa sürükler. (Tıpkı Roş- Aşana sofrasında dualarımızda ifade ettiğimiz gibi) dünyada ve ülkemizde zamanında yaşanılan terör saldırıları ve terör düşüncesinin arttığı ve bu sebeple dünyada yaşanılan vahşet Tanrı fikrinin olmasının istenmediği, amaçsız bir evrenin göstergesidir. 

Ne yazık ki, insanın kendi iç dünyasını derinlemesine incelemesini ve Tanrı'yı bulmasını engelleyen bazı sosyal kültürel faktörler vardır. Bunlardan bir tanesi, kalabalık şehirlerde modern hayat şartlarının ve teknolojik ilerlemelerin, ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkilenmesidir. 

Bir diğer önemli faktör, insanın kutsallık anlayışını kaybetmesiyle birlikte, yeni bir düşünce tarzının ortaya çıkmasıdır.

Dini ve manevi öğretilerden uzak bir yaşam düşüncesi, yalnızca fiziksel öğelerin hakim olduğu, maddiyata dayalı bir yaşantıyı yeğlemek demektir. Bu tür bir yaşam, sağladığı rahatlık ve konfor nedeni ile yalnızca teknolojiyi, tıbbi ve bilimi değerli etkenler olarak görürken, manevi değerleri ve uygulamalarını reddeder. 

Bu inançla yetiştirilen bir çocuk, kendisine rahatlık ya da maddi açıdan hiçbir “yarar sağlamayacağını” düşündüğü dini ve manevi değerleri önemsemez. 

İnancını manevi değerlerle pekiştirmeyen bireyler Tanrı'nın kıvılcımını asla hissedemeyecekleri gibi, zamanla bunun zararını da görürler. Ne yazık ki bazen geç kalmış olmalarından dolayı, bu zarardan geriye dönmezler ve yaşamlarının geri kalanını mutsuzluk ve huzursuzluk içinde tamamlarlar. 

Zaman içinde bilgelik anlayışının değer kaybetmesi insanın ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Bilgelik, yaşamın anlamını görebilmek ve insan olmanın yollarını aramak açısından çok önemli bir rol oynar. Teilim (111:10) kitabında belirtildiği gibi; Reşit hohma yirat Ad... - Bilgeliğin temeli, Tanrı korkusudur.

Günümüz modern düşünce tarzında, Tanrısal bilgeliğin yerini teknoloji ve bilim almıştır. Artık bilgelik anlayışı başarı ve güçle tarif edildiğinden, hahamların ve düşünürlerin öğretileri demode olmuştur.

Kişiliğin yitirilmesi, kutsallık kavramının değerinin azalması ve temel bilgeliğin öğretilerine gereken önemin verilmemesi sonucu, bizler bugün özümüzü görememekte ve yaşamın gizemini çözümleyememekteyiz. 

Bu sorunlardan herkes nasibini almakta, aile fertleri arasında huzursuzluk, eşler arkasında sevgisizlik ve saygısızlık, bireysel olarak mutsuzluk görülmektedir. Bizler bu sorunların çözümlerini Tora'mızda aramak ve manevi değerlerimize sadık bir toplum olmanın gururunu yaşamak yerine, farklı çözümler arayarak zaman kaybetmekteyiz.

İç dünyamızı irdelemek, özümüzü görebilmek ve yaşamı çözümlemek için Roş-Aşana tam anlamıyla bir ilaçtır. Eğer ondan gerektiği gibi yararlanırsa, Roş-Aşana, bizleri doğru yolda yürümeye ve tüm gücümüzü harekete geçirmeye teşvik eder. 

Tişri ayının ilk ve ikinci günlerinde kutlanan Roş-Aşana geçen bir yıldaki yaşam biçimimiz hakkında hesap vermemiz için bize bir fırsat sağlar. 
Roş-Aşana yalnızca kişisel geçmişi yargılamanın değil, Tanrısal iradeye uygun bir yaşam sürdürmenin yani hür iradesiyle Tanrı'ya boyun eğmesinin başlangıç noktası sayılmaktadır. 

Bu düşüncelere paralel olarak Roş-Aşana günü çalınan Şofar'ın sesi her Yahudi'ye yeni bir ruh ve taptaze duygular kazandırır.

Sefer Ahinuh'ta (Öğretiler Kitabında ) Şofar'ın çalınmasının nedenini anlamak için insan doğasını anlamamız gerektiğini belirtilir. Fiziksel bir varlık olan insan, ancak kendisini olağan ve gündelik işlerinden koparıp, ona heyecan ve ilham verecek bir araçla harekete geçer. Şofar aracılığıyla tüm yargılanacak olanlar uyanır. 

Bilindiği gibi Şofar'ın bir ucu geniş, diğer ucu dardır. Şofar'ın dar ucundan çalınmasının ve çalınırken geniş ucunun yukarı bakmasının derin bir anlamı vardır. 
Teilim'de şöyle der: Min ametsar karati ya aneni bemarhav ya -Seni darlıktan çağırdım Tanrım, bana genişlikten cevap ver (Teilim 118:5) Bir başka deyişle Şofar "darlığı" ve "genişliği " ile insan ve Tanrı arasındaki bağlantıyı sağlayan bir iletişim aracıdır. 

Şofar'ın dar ucu çağrımızı, geniş uç ise Tanrı'nın olumlu yanıtını simgeler. 
Şofar'dan üç farklı ses duyulur: Tekia, şevarim ve terua 

1.Tekia : (düz ve uzun ses) Kral'ın taç giyme töreninin sesi olup, Tanrı'nın kralımız olduğunu bize ve dünyaya ilan eder. 
2. Şevarim: (orta uzunlukta üç ses) Üç yakarışı, yani bağlanma, gelişme ve başarma arzusuyla dolu Yahudi kalbinin hıçkırıklarla ağlama sesini simgeler. 
3. Terua: (birbirini izleyen kısa ve güçlü on ses) Saat alarmını andıran bu sesler, uyuyan maneviyatımızı, ruhumuzun derinliklerinde gizli kalmış duygularımızı uyandırır.

Görüldüğü gibi Şofar'ın sesi ve şekli bizlere ilham verme ve özümüzü görebilme açısından çok etkilidir. Ama tabii özümüze dönmenin yolu, Roş-Aşana bayramında duyulan Şofar'ın sesinden alacağımız enerjiyi, yapacağımız vicdan hesaplaması (heşbon anefeş) ile birleştirmekten geçer.

Selihot duaları, Yamim Noraim Roş-Aşana bayramı ve Kipur'da ettiğimiz tüm dualar ve yaptığımız tüm ayinler (Roş -Aşana sonrasındaki özel yiyecekler, okunan dualar, sinagogda çalınan Şofar, kuyu başındaki Taşlih duası, tutulan oruç, verdiğimiz tsedaka ve yapılan kaparalar) özümüze dönmemizi ve yeni yıla, yeni doğmuş bir bebek gibi saf girmemizi sağlar.

Dualarımızdan biri olan Amida'nın sonunda şu şatırı söyleriz : "Ağzımızdan çıkan sözler ve kalbimizdeki hisler Tanrı'nın huzurunda kabul edilsin."
Bu cümleyi söylememizin nedenine gelince ... Dualarımızı oluşturan sözcükler toz halindeki kahveye benzer ama tek başına bir tat vermez. Tadını elde edebilmek için sıcak suya ihtiyaç vardır. Peki dualarımızın ve bayramlarımızın ihtiyacı olan sıcak su nedir. Yanıtı yürekten duyulan hislerdir. Işte bu hisler içimizi doldurdukça, bayramlarımızın enerjisi ve Şofar'ın sesi ruhumuzu ısıtacak ve bu sayede özümüzü görebilme ve yaşantımızı çözümleme fırsatını bulabileceğiz.

Bu enerjinin bütün yıl hepimize refakat etmesi ve Tizku Leşanim Rabot temennisi ve duası ile 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Genç bir insan hayat arkadaşını seçerken nelere dikkat etmelidir?

Öncelikle duygularını bir kenara bırakıp akılcı düşünceye odaklanması gerekir. Hayat arkadaşı adayının  görüşmelerde etrafına veya ambiyansa değil kişiye odaklanmasını beklemek esastır. Bu şekilde kişinin karakteri daha iyi analiz edilebilir. Bu yüzden de yakınlaşmanın karaktere odaklanma amaçlı olması gereklidir. Yetişkin olup da hayat arkadaşını arayanların özellikle hisleri bir kenara bırakarak karakteri çok iyi tahlil etmesi şarttır.

AKLIMIZDAN GEÇENLER
Rav İsak Alaluf

Geçen haftaki hasta ziyareti ile ilgili soruya devam ediyoruz. Talmud'a göre ziyaretler çok erken ve geç saatlerde yapılmamalı ve çok kalınmamalıdır.

Çoğu görüşe göre, başka bir seçenek yoksa bir telefon görüşmesi yeterlidir. Bununla birlikte, bir kişi canlı ziyaret yapma şansına sahipse, ziyaretin hastaya daha pratik yollarla yardımcı olmasına izin verdiği ve özünde somut bir değeri olduğu için telefonla yükümlülüğünü yerine getiremez.

Kişi hastayı uyurken bulsa bile, hasta uyandıktan sonra ziyaret hakkında bilgilendirileceği ve bu onları cesaretlendireceği için, ziyaretçi hala mitsvayı yerine getiriyor demektir.

Ayrıca, Haham Yisrael P. Feinhandler, hasta bir bebek olsa ve hiçbir şeyin farkında olmasa bile, ebeveynlerin farkında olduğunu ve kesinlikle destekten muazzam ölçüde yararlandığını gözlemler; bu nedenle doğrudan hastaya olmasa bile rahatlık getirme fikri uygulanabilir.

Ne yazık ki, pek çok insan hastaları ziyaret etmemenin daha iyi olduğunu düşünür. İstemeden onları incitebileceği veya yanlış bir şey söyleyebileceği düşüncesine kapılabilir.  Bu gerekçeleri bahaneleri, belki de bu sorunlarla yüzleşmeden rahat yaşamayı tercih ettiğimiz için kullanırız. Tanrı'nın bize bu mitsvayı vermesinin bir nedeni bizi kendimizden uzaklaştırmak ve başkalarının ihtiyaçlarını hissetmek amaçlı olabilir.

HAFTANIN SÖZÜ

Sen şimdi Tanrı’nın kutsadığı birisin. (Bereşit)