Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

18 AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:54

20:12

-----

Yeruşalayim

18:47

20:05

Tel Aviv

19:14

20:14

5 AĞUSTOS

Tel Aviv

19:07

20:07

İstanbul

20:03

20:44

2023

İstanbul

19:53

20:34

İzmir

19:57

20:46

İzmir

19:49

20:38

EKEV- עקב

 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Devarim 7:12-11:25)

Moşe Bene-Yisrael'e, insanların genelde "topuklarıyla ezercesine" göz ardı ettikleri "az öneme sahip" oldukları varsayılan mitsvaları bile yerine getirdikleri takdirde, yeryüzünün en bereketli toplumu olacaklarına dair söz verir. Moşe halka, Kenaan Ülkesi'ni yavaş yavaş ele geçireceklerini bildirir.

Buna göre, ülke birden boşalmayacak ve bu şekilde vahşi hayvanlar, Bene-Yisrael hakim olana kadar buraları kaplamayacaklardır. Bene-Yisrael'in, Kenaan milletlerinin tapındığı putların hepsini yakmaları ve yok etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatan Moşe Rabenu, daha sonra Tora'nın bölünmez bir bütün olduğunun ve sadece belirli bölümlerinin kabul edilmesinin yanlış olacağının altını çizer. Moşe Erets-Yisrael'in buğday, arpa, üzüm, incir, nar, yağlık zeytin ve hurmanın özellikle bulunduğu bir ülke olduğunu belirtir.

Moşe halkı, ileride berekete kavuştukları zaman böbürlenmemeleri ve Erets-Yisrael'deki başarılarının sadece kendi çaba ve kuvvetleri sonucu geldiği fikrine kapılmamaları konusunda uyarır; zira zenginlik ve başarıyı verecek olan, Tanrı'dır. Moşe ayrıca, Tanrı'nın Kenaan'daki milletleri Bene-Yisrael'in müthiş dürüstlüğü sebebiyle değil, bu milletlerin günahları sebebiyle kovalayacağını hatırlatır. Ne de olsa Sinay'dan bu noktaya kadar olan yolculuk, halkın Moşe'ye ve Tanrı'ya yönelik irili ufaklı isyan ve günahlarının bir katalogu niteliğindedir. Tanrı'nın Sinay'da 10 Emri Bizzat verişini takip eden olayları anlatırken Moşe, Kipur günü ikinci On Emir levhaları ile dönüşüne değinir.

Aaron'un ölümü ve Levi kabilesi mensuplarının Tanrı hizmetine atanmaları hatırlatılır. Moşe, Mısır'a inen 70 kişinin, bu noktada göklerdeki yıldızlar kadar çok üyeye sahip bir ulus haline geldiğine dikkat çeker. Erets-Yisrael'in sıradışı özelliklerini belirttikten sonra, Moşe, Şema'nın ikinci paragrafını söyler ve bu şekilde, mitsvaların yerine getirilmesinin sonucu olacak bereketi ve aksi takdirde halkı bulacak laneti kavramsallaştırır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

BABA VE OĞUL İLİŞKİSİ

Başımıza gelenler: Hepimizin yakından bildiği klasik bir söylemle başlayalım. Başımıza olumsuz bir şey geldiğinde çoğumuz ortak bir tepki veririz. “Bana söyler misiniz? Tanrı bizlerden ne istiyor? Neden bu benim başıma geliyor?

Bazen teselli amacıyla bir aileyi aradığımızda peş peşe başlarına gelen olumsuz olaylar zincirini sıralarlar: Ailenin büyükbabası oldukça ileri bir yaşta vefat etmiştir. Kısa bir süre sonra torunlardan biri trafik kazası geçirir ancak şükür ki iyidir. Hemen ardından bir başka torun elini yaraladığı bir kazaya bulaşır. Hemen ardından torunlardan biri düşer. Ailenin sahip olduğu binada zarar meydana gelir. Aile bu kadar üst üste gelen olumsuzluklarla perişan olur ve sonunda bunların neden olduğunu anlamadıklarından bir Rabi’ye danışırlar.

Bir öykü bir ders: Rabi bir olay kurar ve onu anlatır. Diyelim ki bankadasınız ve birden içeri giren soyguncular içeri girip etrafa kurşun yağdırmaya başlar. İçeride herkes kaçarken sadece sizin kolunuza bir kurşun isabet eder ve hafif şekilde yaralanırsınız. Kendinizi şanslı mı şanssız mı hissedersiniz?

Rabi ile konuşan aile birkaç dakika bunu tartışır. Bir yandan vurulan kişi kendini şanssız kabul eder. Çünkü yanlış zamanda yanlış yerdedir, tek o vurulmuştur. Ancak bir yandan da oldukça şanslıdır kolundaki yara birkaç hafta içinde tamamen iyileşecektir.

Rabi daha sonra aileye cevap verir. Evet sıkıntılar peş peşe gelmiş gibi görünebilir. Ancak torunlardan biri hiç yara almadan kazayı atlatmıştır. Diğerinin sadece elinde sorun vardır o da geçecektir. Binanın çatısı yenilenince sorun ortadan kalkacaktır. Kısacası hiç de şanssız gibi görünmemektedirler.

Baba – oğul ilişkisi: Okuduğumuz Ekev peraşasındaki pasuk bizlere aslında sorunun cevabını da verir. “Veyadata im levaveha ki kaaşer yeyaser iş et beno Ad… E.loeha meyasereka - kalpten bilmelisin ki, bir babanın oğluna terbiye verdiği şekilde Tanrı da sana terbiye vermektedir.” İşler yolunda gitmediği zaman Tanrı’nın yanımızda olmadığı hissine kapılarak tepki vermeye başlarız. Aslında Tora’da Moşe Rabenu yukarıdaki cümle ile ne olduğunu bizlere anlatmaktadır.

Unutmayalım ki Tanrı bizim babamız gibi davranmaktadır. Bir babanın görevleri arasında çocuğuna etik değerleri öğretmek, onu eğitmek, disipline etmek de vardır. Bunu yaparken bazen onu cezalandırır bazen de sevdiği bir takım şeylerden mahrum eder. Çocuk başta bunu anlamaz ve babasının neden böyle davrandığını kavrayamaz. Ama zaman geçtikçe bunların nedenini kavrar ve ne kadar iyi bir babası olduğu için şükreder. Bu kadar zor durum arasında kalan bizler bazen bunun nedenlerini anlayamayız. Ancak bakış açımızı biraz değiştirmek suretiyle Tanrı’dan gelen her şeyin bizim iyiliğimiz için olduğu kanısına varırız.

Bereketler: Daha ilerideki pasuklarda Moşe olağanüstü bereketlerle donanmış olan Erets Yisrael’e gireceğimizi haber vermektedir. Bu cümleler hayatımızda bazı şeyler yolunda gitmese bile ne kadar güzel şeylere sahip olduğumuzu anlatmaktadır. Bazen zor durumlar bize yardım eden ailemiz, akrabalarımız veya arkadaşlarımız için yeni fırsatlar ve yeni kazanımlar anlamına da gelir. Bazı bağları güçlendirmek, yeni bağlar kurmak için bazen bu zor haller bulunmaz fırsatlar yaratabilir. Bu zamanlar aslında Tanrı’nın bizimle daha yakından ilgilendiği anlardır.

Hayatın zorlaştığını hissettiğimizde, Tanrı’nın hayatımızdaki her şeyi kontrol ettiğini ve bizi her zaman bir babanın çocuğunu sevdiği gibi sevdiğini hatırlamaya çalışalım. Etrafımıza bakıp hayatımızdaki harika nimetleri görmeye çalışalım ve o zaman gerçekten ne kadar şanslı olduğumuzu anlamaya çalışalım.

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Geçen hafta okuduğumuz Vaethanan peraşasında, Moşe Rabenu’nun vaat edilmiş toprağa girebilmek için Tanrı’ya yakarışlarını okuduk. Moşe, tevazu bir şekilde dua ederek, İsrail oğularının başında bir lider olarak başladığı görevi devam etme arzusundadır. Onları vaad edilmiş topraklara götürerek misyonunu tamamlama isteğindedir. Moşe Rabenu, 40 yıl boyunca çölde zor koşullarda yaşamını İsrailoğulları’na adamış ve onları süt ve bal ülkesi, vaad edilmiş topraklara götürmeyi hayal etmiştir.

Tüm kalbi ile yaptığı dua, Tanrı tarafından kabul edilmemiş ve Tanrı’nın İsrail topraklarına girememe kararı yürürlükten kaldırılmamıştır. Tanrı, kendisine dağın tepesine çıkmasını ve uzaktan İsrael topraklarına bakmasını söyler. Moşe’nin maalesef ulaşabileceği en son nokta bundan ibaret olacaktır.

Bu üzücü durum karşısında aklımıza hemen bazı soru geliyor: Tanrı’nın Moşe için aldığı bu karar karşında neden İsrail oğulları hiçbir şekilde tepki göstermedi? Neden toplumun bireyleri liderleri Moşe için dua etmedi? Neden her bir ağızdan Tanrı’ya Moşe topraklara girememe durumunda kendilerinin de topraklara girmek istemediklerini söylemediler? Liderlerine karşı bir empati veya onu koruma veya ona bağlılıklarını gösterme adına neden bir işaret gösteremediler?

Moşe’nin yaşamı boyunca onlara karşı yaptıklarına karşılık, Tanrı’nın Moşe’ye karşı merhametini ve şefkatini göstermesi için yalvarmaları gerekirken Tora’da bununla ilgili hiçbir kayıda rastlanmamaktadır.

Bu hafta okuduğumuz Ekev peraşasında bu sorulara cevap olarak bir ipucuya rastlamaktayız. Moşe, İsrailoğullarına 40 yıllık çöl hayatı boyunca Tanrı’nın gökten yağdırdığı manı tedarik ettiğini, onlara kıyafetleri konusunda yardım ettiğini, çöldeki zor koşullara rağmen yaşamlarını kolaylaştırdığını anlatır. Kısacası, İsrailoğulları günlük ihtiyaçları karşısında hiçbir şekilde endişe etmelerine gerek yoktu. Tüm maddi ihtiyaçları mucizevi şekilde tedarik edilmişti. Tüm bu güzel şeylere sahip olmak sayesinde doyuma erişmişlerdi. Ama bu doyum başkalarına empati duyma konularında ve başkalarının ihtiyaçlarını algılama hassasiyetini kaybetmişlerdi. Hepimizin bildiği bir deyim tok olan aç olanın halinden anlamaz sözü bizlere çok şey öğretmektedir.

İsrailoğulları 40 yıl boyunca çölde gezdiler ve tüm arzuları vaad edilmiş İsrael topraklarına girebilmekti. O an için kendi ihtiyaçları üzerinde odaklanmışlardı. Moşe’nin duyguları konusunda konsantre olmaları mümkün değildi. Tanrı’nın adaleti ve aldığı karar üzerinde bir değişiklik yapabileceklerine inanmadılar ve o an için yeni bir heyecan getirmek istemediler. O anda tek düşündükleri kendi yaşamları ve ileri gidebilmek için neler yapabilecekleriydi.

Tora, aslında bize İsrailoğullarının bu konuda sessiz kalmasının insan tabiatında var olan bir eseri zayıflık olduğunu öğretmektedir. Bu noktada önemli bir ders çıkarmaktayız. Burdaki sessiz kalma durumu ve Moşe için hiçbir dua etmemeleri onların kötü insanlar olduğu anlamını çıkarmaz. Normal bir insanın yapabileceği olağan bir davranış şekli olduğunu bize göstermektedir. . Ne zamanki Tanrı Moşe’ye vaad edilmiş topraklara giremeyeceğini söylediğinde, İsrael oğulları bu durumda Moşe adına dua ve teselli etmeyi, olaya tepki gösteremediler. Aslında bu insanın genel yapısı ve beşeri zayıflığına bağlı bir durumdur. Moşe lider olduğu sürece onunla bütünleştiler ve ne zaman ki Moşe’nin görevi biteceğini duydukları an ondan sonra ki liderle yollarını devam edebileceklerini düşündüler.

İsrailoğullarının buradaki davranış şekli normal bir davranış şekli olduğunu belirtsek de, bunun ideal bir davranış şekli olup olmadığı üzerinde durmamız gerekir. Şayet aynı durumda bizler olsaydık , Moşe’ye karşı empati kurabilir miydik yada kurmalı mıydık? Onun adına dua etmek ister miydik?

Ona karşı sadakatımızı ve yaptıklarına karşılık memnuniyetimizi göstermek adına Tanrı’nın şefkatini ve merhametini Moşe adına yapabilmesi için istekte bulunmalı mıydık?

Modern dünyamızda, kişilerin birbirlerine olan sadakat ve hoşgörüleri tamamen dış etkenlere bağlı bir durumdadır. Kişiler maalesef ben odaklı bir durumda olduklarından başkalarına olan tavır, davranışlar ve duygular günden güne farklı olabilir. İsrael oğullarının da burada takındıkları tutum bu günkü modern dünyadan farklı olamayıp normal görülen bir davranış şeklidir. Ama bizim izlememiz gereken davranış şekli normal olarak kabul edilen bu şekilden farklı olmalıdır. Dürüst olma yolunda ilerleme adına farklı davranılması gerekir. Ermiş ve dürüst bir insan başkalarına karşı hassas, şefkatli, merhametli, sadakatlı ve kendisine yapılanları unutmayıp takdir etmelidir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Başkalarının öfkesini alevlendirmemek için nasıl davranılmalıdır?

Toplum içinde ve dışında bir insanı utandırmak yasaktır. Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’)Tohahot Hayim kitabında şöyle öğretir: İnsanlara şaka amaçlı dahi olsa kızdırmak ve sinirlendiklerini görmek için  yapılan her hareket (bir eşyasını saklamak veya telefondan şaka amaçlı aramak gibi) yasaktır. Rabi bu harekete uğrayan kişilerin lanetinden dolayı şaka yapanların ömürlerinin  kısaldığını ve erken yaşta terki hayat ettiklerini gördüğünü belirtir. İnsanlar karşısındakini bu şekilde incitmemek konusunda çok hassas olmalıdırlar.

AKLIMIZDAN GEÇENLER

Rav İsak Alaluf

Bazı toplumlarda Şabat sabah duası sadece saat 9:00'da başlar. Tabi bitimi de saat 12:00’yi bulur.  Kiduş duasını önce yaparsam sabah Tefila öncesi yemek yiyebilir miyim?

Rabi David Rosenfeld yanıtlar.

Gerçekten, sabah dualarına yemek yemeden gelmek gerekir. Çünkü Tanrı'ya olan ruhsal bağlılığımızı fiziksel benliğimizle ilgilenmekten önce gösteririz. Bu ifade Gemara Masehet Berahot 10/B’de yazmaktadır. Bununla birlikte, güne başlamak için ihtiyacı olan insanlar için su içebilirler veya ilaç alabilirler. Ayrıca çay veya kahve içebilirler. Bunların hiçbiri, bedenlerimizin “şerefini” Talmud'un dilinde Tanrı'nın şerefinin önüne koymak olarak kabul edilmez.

Bir kişi dua edemeyecek kadar zayıfsa, hem Şabat sabahı hem de hafta boyunca sabah Tefila öncesinde yemek yiyebilir. Bu da kendisini Tanrı'ya dua etme gücü - vermek için yapmaktadır. Ancak önce Tevrat'ın ve Şema'nın ilk paragrafının söylemesi uygun olur.

Şabat günü zayıf bir kimse Tefila’dan önce ekmek veya kek yerse, önceden Kiduş yapmalıdır. Meyve gibi daha hafif bir yemek isterse Kiduş yapmaya gerek yoktur.

HAFTANIN SÖZÜ

"Senin soyunu yerin tozu gibi yapacağım" (Bereşit: 13:17). Dünyanın tozu nasıl dünyanın bir ucundan öbür ucuna dağılıyorsa, senin çocukların da dünyanın bir ucundan öbür ucuna öyle dağılacak.  Toprağın toprağı ancak suyla verimli kılındığı gibi, İsrael halkı da ancak suya benzeyen Tora fazileti ile bereketlenir. (Midraş Raba)