Haftanın Peraşası BülteniTora, her yedi yılda bir Erets-Yisrael'de normal çiftçiliği yasaklamaktadır. Toprağın "Şabat" yapacağı bu yıla "Şemita" adı verilir. Her yedi Şemita'nın bitiminde, ellinci yıl "Yovel" olarak kutlanacaktır...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  12 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:51

8:06

-----

Yeruşalayim

6:56

8:12

Tel Aviv

7:06

8:09

24 İyar

Tel Aviv

7:11

8:14

İstanbul

7:58

8:38

5767

İstanbul

8:05

8:45

BEAR / BEHUKOTAY

 Hatırlatmalar:

ü 16 Mayıs Çarşamba: Yom Yeruşalayim

ü 18 Mayıs Cuma: Roş Hodeş Sivan

ü 23 Mayıs Çarşamba: Şavuot

ü 24 Mayıs Perşembe: Şavuot II (Diaspora'da)

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 25:1 - 26:2 / 26:3 - 27:34)

[www.ohr.org.il]

 

Tora, her yedi yılda bir Erets-Yisrael'de normal çiftçiliği yasaklamaktadır. Toprağın "Şabat" yapacağı bu yıla "Şemita" adı verilir. Her yedi Şemita'nın bitiminde, ellinci yıl "Yovel" olarak kutlanacaktır. Bu yılın girişi Yom Kipur'da özel bir şofar sesiyle ilan edilecektir. Çiftçilik bu ellinci yıl da yasaktır. Yovel yılı içinde tüm topraklar, Yeoşua zamanında yapılan taksim uyarınca eski sahibine geri dönecektir. Tüm Yahudi köleler, altı tam yıl çalışmadılarsa bile serbest kalacaktır. Bir Yahudi köleye küçük düşürücü, gereksiz ya da fazlasıyla ağır bir iş vermek yasaktır ve parayla alım satımı yapılamaz. Yaptığı işin karşılığı, otomatik olarak serbest kalacağı yıla kadar olan süre göz önünde bulundurularak belirlenir.

 

Eğer bir kişi atalarından kalan topraklarını satma durumunda kalırsa, onları geri alabilmek için iki yılı vardır. Etrafı surlarla çevrili olan bir şehirdeki bir ev satılırsa, geri alabilme süresi, satıştan itibaren bir yılla sınırlıdır. Her iki durumda yeni sahip bu süre içinde kendisine başvurulduğu takdirde toprağı geri satmakla yükümlüdür. Leviler'e özel şehirler ise daima onlara ait kalacaktır.

 

Bene-Yisrael'e bir başkasından faiz karşılığı borç vererek yararlanmaları yasaklanır. Zor durumda kaldığı için kendisini köle olarak satmış olan bir kişiyi kurtarma görevi yakın akrabalarına düşer.

 

Behukotay peraşasında Tora, Tanrı'nın emirlerine uygun yaşamaları halinde Bene-Yisrael'in refah içinde yaşayacağı sözünü verir. Ancak Özel Halk olmanın getirdiği sorumluluğu yerine getirmedikleri takdirde onları oldukça korkunç sonuçlar bekleyecektir. Tora, bu durumda Tanrı'nın özel korumasını geri çekmesiyle meydana gelecek olan ağır tarihi süreci ayrıntılarıyla açıklamaktadır. Amaçları Bene-Yisrael'in silkinerek Tanrı'ya dönmelerini (Teşuva yapmalarını) sağlamak olan bu cezalar, her biri bir öncekine göre daha sert şartlara sahip yedi aşamada gerçekleşecektir.

 

Vayikra kitabı "Arahin - Değerler" konusuyla sona erer. Buna göre bir kişi, kendi ya da bir hayvanın ya da mülkün parasal değerini Bet-Amikdaş'a bağışlayabilirdi. Bu değerler Tora'nın üçüncü kitabının sonunda belirtilmektedir.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

İnkâr Edilemez Kural

 

Bu hafta okuduğumuz Bear ve Behukotay peraşalarıyla birlikte Vayikra kitabının da tamamlanması, bu son derece önemli kitabı tekrar ele almak için bir fırsattır. Vayikra kitabı, belki de Tora'daki diğer kitapların hepsinden çok, ayrıntılar ve görünüşte teknik noktalarla ilgilidir. "Behukotay" sözcüğü bile, başlı başına, buradaki kanunların ve emirlerin rasyonel insani bir açıklama ve anlayışına yönelik verilmediğini belirtir. Tıpkı, işe yarayan, mevcut olan ve sayısal verilerle kanıtlanabilen, ama yine de akıl karıştırıcı ve mantık açısından açıklaması çok zor olan bazı doğa ve tıp kurallarının varlığı gibi, aynı şekilde buna paralel manevi dünyada da, bir yandan mantığımızı aşan, ama yine de bu kutsal dünyanın mevcudiyeti ve işleyişi için gereken temeli oluşturan kanun ve teknik ayrıntılar da vardır. Ve Vayikta kitabı bize bu dünyaya, onun işleyiş kanunlarına ve emirlerine bir bakış atma fırsatı tanır.

 

Bet-Amikdaş'taki ibadet düzeni, buna bağlı olarak korbanlarla ilgili gereklilikler, Koenler'in ve Koen Gadol'un özel rol ve görevleri, Vayikra kitabının başlıca içeriğini oluşturur. Bu kanunlar içinde tsaraat adlı, insanın bedenini, giysilerini ve evini etkileyen bir hastalık ile ilgili kanunlar da yer alır. Kedoşim peraşası, Tora'daki diğer tüm peraşalardan daha fazla mitsva içerir. Ve bu haftaki peraşamız da Tora kanununa göre, Erets-Yisrael'deki Şemita yılı düzeni ve emlak alış verişi ile ilgili kuralları içerir. Vayikra kitabının büyük bölümü ayrıntılar, teknik konulardan oluşur ve bunu anlamak ve açıklamak güçtür.

 

Yine de tıpkı günlük hayatta, ve özellikle sözleşmelerde olduğu gibi, şeytan ayrıntıda gizlidir. Büyük ve asil fikirlerin, yüce ümitler ve hırsların hepsi uygulama detaylarına muhtaçtır. Bene-Yisrael'e Yazılı Tora ile aynı anda verilen Sözlü Tora, Tora'daki büyük fikirler ve ahlak değerlerini Yahudiler'in gündelik yaşamlarına tercüme etmek için gereken tüm ayrıntıları içerir. Vayikra kitabı özellikle Behukotay peraşasıyla sonuçlanmaktadır, zira Tora'nın büyük manevi dünyasının işlemesini sağlayan ayrıntılar, Tora'nın, özellikle Hukim adlı, mantığa bağlı bir anlayış ve açıklamanın bizim için son derece zor olduğu kurallarda yer alır. Bu nedenle Tora'nın bizi bu haftaki peraşada, Hukim sınıfındaki kuralları göz ardı ya da ihlal etmenin, kaçınılmaz bir şekilde felaket ve keder getireceği konusunda uyarması bir sürpriz değildir.

 

Bazı Yahudiler bunu ne kadar gizemli karşılasa da, Yahudi tarihinin tümü, Yahudi yaşamının bu inkâr edilemez kuralına tanıklık etmektedir. Dolayısıyla Vayikra'yı, öğrenilmesi ve anlaması bu denli önemli yapan şey budur. Zira Tora'nın, hedeflerinin ve değerlerinin büyük resmi, ancak ve ancak bu kitapta ayrıntıya dökülen gizemler ve uygulama şekilleri ile açığa çıkacaktır. Doğal ve gündelik yaşamda, tamamen anlamadığımız bazı kanun ve uygulamaları da, sırf işe yaradıklarını gördüğümüz için kabul etme alışkanlığımız vardır [kaçımız cep telefonunun nasıl çalıştığını biliyor?]. Yahudilik'in manevi dünyasında da bizlerden, tamamen anlayamadığımız, ama yine de Yahudi devamlılığının ve başarısının temelini oluşturan bu kanun ve ayrıntılara yönelik tavrımızın da buna benzer şekilde olması beklenmektedir.

 

DEVAR TORA

[Rabi Dov Ber Weisman - www.tfdixie.com]

 

Mikrodalgalar, Jetler ve Tanrı'nın Sert İkazı

 

Behukotay peraşası Tora'nın Tohaha adı verilen, sert ikazları içerdiği iki peraşasından biridir. Bu peraşada, "Eğer Hükümlerim'i takip ederseniz, Emirlerim'i gözetir, onları yerine getirirseniz, yağmurlarınızı [uygun] vakitlerinde vereceğim..." (Vayikra 26:3-4) şeklindeki eski formülü okuruz. Başka bir deyişle, "Eğer emirleri yerine getirirseniz, hem maddi hem de manevi berekete kavuşacaksınız; ama Tanrı korusun, onları terk ederseniz, bunun aksi gerçekleşecektir."

 

İlginçtir; eğer Behukotay peraşasındaki lanet serisini incelersek, bugünün toplumunun hayret verici düzeyde tam bir betimlemesi olduğunu görürüz. Pasuklar bize "Ancak eğer Beni dinlemezseniz ... Üzerinize panik duyguları ... tayin edeceğim" (Vayikra 26:14-17) demektedir. Başka bir deyişle "hiç huzurlu olamayacaksınız, sükunet sizin için uzak bir ada olacak. Mitsvaları yerine getirmek için sabırlı olmadığınız, bunun yerine ‘şu dua ne zaman bitecek?' veya ‘şu Şabat bitse de, normal yaşama devam etsek' diye düşündüğünüz için, Tanrı da size kısasa kısas karşılık verecek, sabrınız olmayacak, huzur bulmayacaksınız ve fiziksel zevkler bile sizi sonuna kadar tatmin etmeyecek." Bu lanetin bir sonucu olarak, arabalardan uçaklara, bilgisayardan mikrodalga fırınlara ve anında hazır edilen her şeye kadar, işleri daha verimli ve hızlı hale getirmiş olan tüm teknolojik ilerlemelere rağmen, insanın bir türlü boş vakti olmadığını görmekteyiz! İnsan sürekli bir koşuşturma içindedir. Bir an için durup "Yahu ben kimim? Neden buradayım? Gidişim nereye?" diye düşünecek vakti bile yoktur. Ve tüm bu yirmi birinci yüzyıl konforuna rağmen, eskiye göre daha çok insanın zihinsel ve duygusal sorunları, daha çok endişeleri, sıkıntıları ve ülseri olmasını nasıl açıklayabiliriz? Daha çok insan psikiyatrik tedavi altındadır ve daha çok insan çareyi uyuşturucularda aramakta, hatta intiharı bile düşünebilmektedir. Uzun lafın kısası, tüm bu zaman kazandıran keşif ve icatlara rağmen, şu ana kadarki tüm nesiller içinde, bu nesildeki insanın gerçekte daha da az vakti, daha az sabrı, daha az duyarlılığı, daha az huzuru ve daha az mutluluğu vardır. Her zaman bir yerlere yetişmek zorunda gibiyiz. Ya bir toplantı vardır ya da bir olay. Hiç vaktimiz yoktur - ve bunun adı "gelişmişlik". Böylece peraşadaki "Kaçacaksınız - [oysa] sizi takip eden [bile] olmayacak" (Vayikra 26:17) sözleri de gerçekleşmiş olmaktadır.

 

Bu sonuçların hepsi, garip bir paradoksun bir sonucudur. Tarihteki diğer tüm nesillere göre daha çok maddi zenginlik ve konfora sahip olmamıza karşın, gerçek tatmin açısından en fakir nesilde yaşamaktayız. Hiçbir zaman tatmin olamıyoruz! Payımıza düşen bizi mutlu etmiyor. Bu haftaki peraşamızda yer alan kehanetsel sözlerin sonuçlarına tanık oluyoruz: "Yiyeceksiniz; ama doymayacaksınız" (Vayikra 26:26) ve "Üzerinize panik/karmaşa duyguları; gözlere hasret, canlara ıstırap vereceğim" (Vayikra 26:16).

 

Ama tüm bunlar, yaşamını Tora'ya göre süren bir Yahudi için geçerli değildir. Manevi zenginlik peşinde olup, maddi dünyayı bu amaca yönelik bir araç olarak gören Yahudi, fiziksel dünyayı kutsiyetle zenginleştirerek, Tanrı için bir tapınak haline getirir. Seçim bizim elimizdedir ve formül her zaman olduğu gibi aynıdır: "Eğer mitsvalarımı gözetip uygularsanız, o zaman bu dünyanın tadını çıkarırsınız."

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Erets-Yisrael Satılık Değildir

 

Mitsva: Erets-Yisrael'de kabileler arasında paylaştırılıp her ailenin atasal mülkü haline gelmiş olan topraklar, kalıcı bir şekilde satılamaz (Vayikra 25:23).

 

Bir Yahudi'nin, atasal mülk niteliğindeki Erets-Yisrael toprağını kalıcı olarak satamamasına dair kural, onun bakış açısı ne olursa olsun, bu toprağın gerçekte kendisine ait olmadığının en iyi belirtisidir. Toprağı ister işlemek, isterse de almak ya da satmak, tamamen Tanrı tarafından şarta bağlanıp düzene sokulmuştur. Buna bağlı olarak, tüm tarımsal faaliyetin durdurulduğu Şemita yılına (Vayikra 25:4) ve el değiştirmiş tüm toprakların asıl sahiplerine [ve tüm Yahudi kölelerin eski özgür konumlarına] döndüğü Yovel yılına (Vayikra 25:10) bağlı kurallar vardır.

 

Tüm bu kurallar, Yahudi Ulusu'nun, Erets-Yisrael üzerinde tam bir egemenliği olmadığına işaret eder - Ülke onların istediklerini istedikleri şekilde yapabilecekleri şahsi bir mal değildir.

 

Avraam'a söz verildiği şekilde, Tanrı bu Ülke'yi Bene-Yisrael'e bir anavatan olarka vermiştir (Bereşit 15:7). Elbette Evrenin Hâkimi olarak, her karış toprak parçası Tanrı'ya aittir. Dolayısıyla Tanrı'nın "Ülke [ya da yeryüzü] Bana aittir" (Vayikra 25:23) demesi kadar doğal bir şey yoktur. Gerçekte, Bene-Yisrael'in çöl yolculuğu sonrasında Erets-Yisrael'e girmesi sonrasında yerel halkın onları topraklarını çalan eşkiyalar olarak suçlamasının cevabı, Bereşit kitabının tümüdür. Bereşit kitabında anlatılan olaylar, "Evrenin Tanrı'ya ait olduğunu ve buna bağlı olarak yeryüzündeki herhangi bir yeri, arzu ettiği herhangi bir kişi ya da ulusa verebileceğini" gösteren anlatılardır (Raşi, Bereşit 1:1).

 

Yahudi Ulusu, Efendisi'ne, bu ülke'ye yönelik doğru bir ilişki yoluyla yakınlaşabilir. Burası maneviyat açısından en üst düzeyde olan, Bet-Amikdaş'ın kurulduğu, Tanrı'nın Gözü'nün yılın başından sonuna kadar üstünden hiç ayrılmamasıyla (Devarim 11:12) İlahi Nezaret'in özellikle yoğunlaştığı bir yerdir. Bu Ülke'nin içinde Tanrı'ya yakınlaşmak için daha büyük bir çekim gücü mevcuttur.

 

Kalıcı bir toprak satışının mümkün olmaması, bir endişe kaynağı olmamalıdır. Aksine mülk sahibi, kendisini toprağın gerçek Sahibi adına buraya göz kulak olan bir kiracı olarak görmelidir. Zira Yahudiler Erets-Yisrael'de "Tanrı'nın yanında [geçici bir süre oturan] birer yabancı ve mukim[den ibaret]tirler" (Vayikra 25:23).

 

Bu ülkede ikamet etmeyi hak edebilmek için, mukimlerin buradaki davranışlarını da bu kutsiyetine gerektirdiği düzeye ayralamaları gerekir. Paylarına düşen şey, kutsiyetle, maneviyatla, Tanrı'yla bağlantılıdır. Bu yüce düzeye ulaşma amacıyla yaşadıkları zaman, Ülke'nin tüm sembolizmiyle yakın ilişki kurmuş olurlar. Bu kutsal toprakla bağlantı kurduklarında, Tanrı ile olan ilişkilerini çok daha iyi geliştirebilirler.

 

Kral, bu ülkedeki toprakların onların ismiyle anılması ve onlara ait kabul edilmesini, sadece gereken vergiyi ödemeleri, yani Tora ve mitsvalara bağlı bir yaşam sürmeleri şartıyla kabul eder. Burası sadece bu şart altında "Erets-Yisrael - Yisrael'in Ülkesi" olarak isimlendirilebilir. Aksi takdirde, tarihte bu şarta uyulmadığı, Şemita kurallarına riayet edilmediği zamanlarda olduğu şekilde (bkz. Vayikra 26:34), buradan acımasız bir şekilde başka ülkelere, diğer ulusların arasına sürülürler.

 

Bu Ülke, tıpkı insan bedeni gibi, bir emanetçidir. Şüphe yoktur ki, bu fiziksel varlıkların her ikisinin de, kutsiyetle donatılması gerekir. Bunun kalıcı bir konum olmadığı konusunda temkinli olarak, her ikisi de Tanrı'ya hizmete yöneltilmelidir, zira Ülke de dâhil olmak üzere her şey, O'na aittir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Düşünceyi Tefilin'den Ayırmamak

 

İnsan, üzerinde bulunan tefilini sürekli aklında tutmaya gayret etmelidir. Üzerinde tefilini olan bir kişinin şakalar, alaylar gülüşmeler ve hafif başlı haraketlerde bulunması doğru değildir. Aynı şekilde düşüncelerinin de yanlış yerlere kaymasının önüne geçmeye çabalamalıdır.

 

Ara sıra tefiline dokunarak, içinde yer alan parşömenlerde yazılı olan Şema parçasında dile getirilen Tanrı inancına konsantre olmak bir gelenektir. Bunun yanında, kola takılan tefilin yerleştirildikten sonra baş tefilini takılana kadar konuşmak yasaktır. Bu nedenle ikisi arasında uzun bir zaman verilmemeli, bir an önce tüm tefilinin takılması tamamlanmalıdır.

 

Tefilinin iki parçası, onları takan kişiden Gökler'e sinyal gönderen iki senkronize telsiz vericisi gibidir. Arada hiçbir parazit olmamalıdır. Bu nedenle tefilini takan kişi, bu tipteki parazitlerin oluşmasından, yani kutsiyetle bağdaşmayacak düşüncelerden ve hareketlerden kaçınmalıdır.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Akranını Kendin Gibi Sev

 

·                Hahamlarımız, bir kişiyi toplum içinde küçük düşürmek ve onun yüzüne kanın hücum edip sonra da çekilmesiyle yüzünü beyazlatmak günahının, zina günahından bile daha ağır olduğunu öğretirler. Böyle bir kişi, teşuva yapmadığı ve arkadaşının affını almadığı sürece, Moşe Rabenu kadar Tora öğrenmiş ve uygulamışsa bile, Gelecek Dünya'da payı yoktur.

·                Rabi Şimon Bar Yohay şöyle der: Bir kişi, başkasını utandırmaktansa, kendini cayır cayır yanan bir fırına atmayı göze almalıdır. Bunu, Yeuda'nın gelini Tamar'dan öğreniyoruz. Tamar, zinayla suçlandığı zaman, Yeuda'nın ismini verip onu utandırmaktansa, ateşte yakılmayı göze almıştı. Bu tavrı nedeniyle Maşiah'ın soyunun temellerinden biri de Tamar'dır.

·                Hahamlarımız, başkasını toplum içinde utandıranın, onu öldürmekle eşdeğer bir günah işlediğini söylerler. Rabenu Akadoş, Rabi Yeuda Anasi, bir keresinde öğrencilerinin önünde oturmuş dersini vermekteydi. Birden burnuna keskin bir sarmısak kokusu geldi. Çok duyarlı olduğu ve böyle şeylere dayanamadığı bilinmekteydi. Sarmısak yiyen her kimse, dışarı çıkmasını istedi. Hemen öğrenciler arasındaki Rabi Hiya ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Onunla birlikte diğer öğrencilerin de hepsi ayağa kalkıp dışarı çıktılar. Ertesi gün, Rabi Yeuda'nın oğlu Rabi Şimon, Rabi Hiya ile karşılaştı ve ona, "babamı rahatsız edip Tora öğreniminin iptal olmasına sen mi sebep oldun?" diye sordu. Rabi Hiya cevap verdi: "Haşa; ben sarmısak yiyip derse gelecek kişi değilim. Sadece sarmısağı yiyen kişinin utanmaması için çıktım. Herkesin de benim ardımdan geleceğini biliyordum. Böylece kimse utanmadı."

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Amida Kuralları

1.      Amida yandaki kişinin duyamayacağı şekilde sessiz söylenmelidir. Yalnız dudaklar hareket ettirilir.

2.      Amida söylenirken, yüz Erets-Yisrael'e çevrilir. Erets-Yisrael'de olan bir kişi, yüzünü Yeruşalayim'e çevirir. Yeruşalayim'de olan bir kişi de, yüzünü Bet-Amikdaş'a çevirir.

3.      Amida'da ne tarafa döneceğini bilmeyen bir kişi, istediği tarafa döner. Ancak kalbinde, Tanrı'nın kutsiyetinin Yeruşalayim'de bulunduğunu düşünmelidir.

4.      Amida sadece can güvenliği tehlikede olduğu zaman kesilebilir. Başka hiçbir şekilde kesilemez.Hatta Kadiş, Keduşa ya da Barehu söylemek için bile, Amida kesilemez. Sadece cemaat bunlara cevap verince susulur ve bittikten sonra Amida söylemeye devam edilir.

5.      Bir kişi Sefer Tora'ya bile çağrılsa Amida'yı kesmez.

Haftanın Sözü

[Rabi Moşe İbn Ezra - "Şirat Yisrael"]

 

Herkesi memnun etmek, erişilmesi olanaksız bir hedeftir ve eleştiriden kaçabilmek imkânsız bir amaçtırKendi kusuru olmaksızın öğrendiklerini unutan yaşlı bir Haham'a saygı gösterin. Zira Moşe'nin kırdığı ilk On Emir levhalarının parçaları, ikinci levhalarla yan yana muhafaza edilirdi.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.