Bu Hafta İçin Saatler

8 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:37

19:56

-----

Yeruşalayim

18:42

20:02

Tel Aviv

18:57

19:58

  29 NİSAN

Tel Aviv

19:02

20:04

İstanbul

19:43

20:26

2023

İstanbul

19:50

20:33

İzmir

19:39

20:30

İzmir

19:46

20:37

AHARE MOT-אחרימות

KEDOŞİM - קדושים

 


5 MAYIS 2023 PESAH ŞENİ

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Vayikra 14:1-15:33)


Nadav ve Aviu'nun ölümünden sonra, Tanrı, "kutsal"a izinsiz giriş konusunda uyarır: Sadece bir kişi, Koen Gadol, yılda ancak bir kez, Yom Kipur'da, Mişkan'ın en içteki odasına girebilecektir. Yom Kipur ibadetinin bir diğer özelliği, iki keçiden hangisinin Tanrı'ya korban edileceği ve hangisinin Yisrael'in günahlarının affını sağlamak üzere çöle gönderileceğini belirlemek için kura çekilmesidir. 

Ahare Mot peraşası ayrıca, Kutsal Mişkan dışındaki yerlerde korban yapılmaması konusunda uyarır, kanın yenilip içilmesini yasaklar, ensesti ve sapıkça cinsel ilişkileri yasaklayan kanunların ayrıntılarını verir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

Rav İsak Alaluf

Bu hafta da iki peraşa okuyoruz. Açıklamalarımız Kedoşim peraşası ile ilgilidir.

İlginç bir emir: Her zaman söylediğimiz gibi Kedoşim peraşası birçok emri ihtiva eden bir Tora bölümüdür. Bunlar içinde en ilgi çekici olanlardan biri şüphesiz “orla” dediğimiz mitsvanın anlatımıdır. Erets Yisrael’de dikilen meyve ağaçlarının üç yıl boyunca meyveleri yenmez. Bunlar “orla” dediğimiz emrin gereğidir. Hemen ardından gelen dördüncü yılda “kodeş” gurubuna gelen ürünlerin yine yenmesi yasaktır. Ancak beşinci yıldan itibaren ürünlerin yenmesinde bir sakınca yoktur. Or Ahayim ismi ile bilinen Rabi Hayim ben Atar burada tek emir gibi görünse de aslında üç emrin bulunduğunu bizlerle paylaşır.

Bu emirlerden ilki Erets Yisrael’de ikamet etme emridir. Bilgelerin hemen hemen tamamı Erets Yisrael’de ikamet etmek bir mitsa olarak değerlendirilir. Bu emrin hemen akabinde karşımıza çıkan emir toprağa meyve veren ağaçların dikilmesidir. Çünkü Erets Yisrael’e ikamet etmeye gelen kişinin kendi ihtiyaçlarından çok bu toprağı ihya etmesi bir düşünce olarak zihninde belirmelidir. Erets Yisrael’in ihya olmasının yollarından bir tanesi toprağa meyve veren ağaçların dikimi ile hayat bulur. Kişi burada ikamet ettiğinde sadece toprağın iyiliği için değil kendi geleceği için de Erets Yisrael’de meyve veren ağaçların dikimi ile ilgilenmelidir. Rabi Hayim ben Atar’ın bu pasuktan anladığı üçüncü emir ise “orla” mitvasıdır ki yukarıda bu mitsvanın ne anlama geldiğini paylaşmaya çalışmıştık.

Benzetmeler: Gemara Masehet Şabat 81’e göre meyve veren ağaç aynı zamanda Tora öğrencisi, hayatını Tora öğrenmeye adayan Talmid Haham anlamına da gelmektedir. Gemara Rabi Yose’nin Erets Yisrael’e geldiğinde beş sedir ağacı diktiğini söyler ve hemen ardından da her biri büyük birer bilge olan beş oğlunun ismini anar. Yeşayau kitabının yaptığı benzetmelere göre de “ets” yani ağaç Talmid Haham’ın bir simgesidir. Bu ağaç da meyve veren ağaçtır çünkü bilgeliğini bir meyve olarak sunabilmektedir. Bu da insanın ruhunun besini olarak karşımıza çıkaktadır. Rabi Hayim ben Atar Rabi Akiva ile ilgili bir kısa öyküyü de paylaşır.

Öykümüz var: Günün birinde Rabi Akiva babası vefat eden küçük bir çocuğa Tora öğretmektedir. Çocuğun vefat eden babası o ana kadar büyük sıkıntı içindedir ve Rabi Akiva ağzını açıp Tora sözcüklerini çocuğa öğretmeye başladığı anda ruhu yavaş yavaş huzurla tanışmaya başlamıştır. Bu örnek de meyve veren ağaç olarak nitelendirdiğimiz bilgelerin aslında insanın ruhuna ne kadar olumlu etki edebildiğinin bir göstergesidir.

Rabiler Gemara Masehet Bava Batra’ya göre Erets Yisrael’in havasının insanı bilgeleştirdiğinden söz ederler. “Avira şel Erets Yisrael mahkim, umtaer anefeş – Erets Yisrael’in havası bilge kılar ve ruhu saflaştırır.”

Pasuğun basit anlamını verirken meyvelerin ilk üç sene boyunca “orla” olduklarından söz etmiştik. Or Ahayim bunu bir çocuğun yaşamının ilk üç senesine benzetir. İlk üç sene boyunca çocuk anlamlı bir şeyler konuşmasını bile bilmez. Bu nedenle de bir şey öğrenmesi zordur. Bilgeler çocuğun ilk üç yılında “orla” gibi kapalı olduğunu bizlere öğretir. Dört yaşına gelen çocuk ise artık kendini daha rahat ifade etmeye başlar. Konuşabilen çocuklara ilk ders olarak RaMBaM Şema Yisrael cümlesinin öğretilmesi gerektiğini öğretir. Yine RaMBaM’a göre öğretilecek ikinci pasuk “Tora tsiva lanu Moşe” cümlesidir.

Dördüncü senede baba artık çocuğu Tora öğrenmeye başladığı için Tanrı’ya teşekkür etme durumundadır. Bu da meyvelerin dördüncü yıllarında “kodeş” olduğu yıla tekabül eder. Henüz meyvelerden yeme zamanı gelmemiştir ama bu yola girmiş bir çocuk için şükretme zamanıdır. Pirke Avot beş yaşında bir çocuğun artık “mikra” yani TaNaH öğrenimine başlayacağını söyler. Artık Tora öğrenme disiplinine giren çocuk için her an bir meyve verebilme zamanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu pasuğun devamında yer alan “lo tohelu al adam – kan karşısında yemek yemeyin” ifadesinin birçok açıklaması verilmektedir. Or Ahayim’e göre kan aynı zamanda maddiyatı temsil etmektedir. Buna göre bir kişinin yemek yemesinin en önemli amacı Yaradan’a ibadet edebilmek için sağlam olmasıdır. Ancak yemek olayı maddi bir keyif olarak gündeme gelecek olursa bu ruhu zayıflatmaya başlayacaktır. Birçok bilge sadece yaşamak için bu nedenle asgari beslenme konusunda dikkatli olmuşlardır. Ruhun zayıflaması istenmeyen bir durumdur. Bu pasuğun devamında yer alan “lo tenahaşu velo teonenu” basit anlamıyla alametlere ve uğurlu vakitlere göre hareket etmeme anlamına gelmektedir. Ancak Or Ahayim’e göre yemek yemenin maddi anlamda yapıldığı ve ruhu zayıflattığı durumlarda Zohar’ın öğretisine göre ilk nahaş yani yılan aktive olmakta ve yapılan iyi edimler bile iyi anlamda hayata geçememektedir. Bunun sonucunda kullanılan “lo teonenu” ifadesinde yer alan “teonenu” ifadesinin “anan” yani bulutla ilgisi vardır. Or Ahayim bu durumda güneşli günde bulutların kaybolması gibi kişinin maneviyatının da kaybolması tehdidinin göz ardı edilmemesi öğretisini paylaşmaktadır.

Kısacası öğrenme mitsvasının yerine gelmesi “leşem şamayim” yani Tanrı adına bir şeyler öğrenme ve öğretme disiplini ile gerçek amacına hizmet edebilecektir.

DİVRE TORA
Rav Yehuda Adoni

Ahare Mot peraşasında Koen Gadol’un Yom Kipurda Bet Amikdaş’ta yaptığı ibadeti okumaktayız. Yom Kipur, Tişri ayının onuncu gününe rastlar. Moşe Rabenu’nun, Tanrı tarafından Bene Yisrael’in bağışlandığının müjdesini getirdiği gündür. Peraşamızda ana fikir olarak şöyle ifade edilmiştir:

Ki bayom aze, o gün Koen Gadol AaronAkoen sizi paklandırmak için günahlarınızı bağışlatacaktır. Tanrı’nın huzurunda bütün günahlarınızdan arınacaksınız. Kipur gününde Arvit, Şahrit, Musaf ve Neila dualarında bu sözleri hep bir ağızdan tekrar ederiz. Ki bayom aze yehaper alehem… Koen Gadol, Kipur ibadetini yapabilmek için bir hafta önceden evden ayrılır ve büyük bir hazırlık dönemi geçirirdi. Kendinin pak, temiz bütün günahlardan arınmış olması gerekirdi. Kendisi için ailesi için ve sonuç olarak tüm halk için Tanrı’dan bağışlanma dualarını yapardı. Duaların içeriğinde tüm dünyanın huzuru selameti bolluğu ve barışı, büyük yer tutardı. Dünyanın ihtiyacı olan bereketli yağışların yağmasına, Tanrı’ya dua ederdi. Bu duanın içinde ilginç bir cümleye rastlarız. “Dünyanın yağmurlara ihtiyacı olan bir zamanda yağmurlar devam ediyorsa, sokakta yağmurdan ıslanan kişiler yağmurdan ıslanıp yağmurların durmasına dua ederse onların dualarını kabul etme. Tanrı bencilliği kabul etmez. Dünya veya toplum bir sıkıntı yaşıyorsa o sıkıntıya iştirak etmek bir zorunluluktur. Sıkıntıdan kaçmak yerine, sıkıntıya iştirak etmek ve yardım elini uzatmak gerekir. Kipur günü Bene Yisrael’in bütün günahlarını yılda bir kez bağışlatmak için verildi. Önemli olan bir nokta Tanrı tarafından bağışlanan günahlarımızı bir daha tekrar etmemek, yani teşuva yapmak.

Kedoşim peraşası kutsal merhumunu ele alıp kutsal yani dürüst bir hayat sürdürmemizi ele almakta ve şöyle başlamaktadır:

“Kutsal olun; çünkü ben Tanrınız kutsalım. Herkes annesine, babasına saygı göstersin ve şabat günlerini kutsallaştırsın. Ben Tanrınızım.” Peraşamızda anne ve babaya saygıyı Tanrı’ya saygı ile aynı konu içinde işlemiştir. İnsanın oluşumunda üç güç mevcuttur. Tanrı anne ve baba bu nedenle bu üçünün hiç birine kusur etmemek gerekir. On Emir levhalarında ilk beş emir Tanrı’ya olan görevimiz ikinci beş emir insanlara olan gözlerimizi gösterir. Anne ve babaya saygı 5. emir yani Tanrı’ya olan görevlerimiz hanesindedir. Bundan şunu öğreniyoruz. Anne ve babaya saygı Tanrı’ya saygıdır. On Emir levhalarında babaya ve anneye saygılı olacaksın peraşamızda anneye babaya saygılı olacaksın ibareleri ile ebeveyn saygı konusu gösterilmiştir. Bundan bir eşitlik konusu çıkmaktadır. Anne ve baba eşit konumdadır. Peraşamızda birbirimize dürüst olmayı şöyle gözlemlemekteyiz. Kimseye yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Komşun günah işlerse onu uyaracaksın yoksa sende günah işlemiş olursun. Öç almayacaksın. Kimseye kin belemeyeceksin. Herkesi kendin gibi seveceksin. Tanrı’n benim.

Yine peraşamızın bir ibaresinde bir fidanla bir bebeğin benzerliğini görmekteyiz. Bir meyve fidanından ilk üç yıl meyvesini yemeyeceksin. Dördüncü yıl şükran borcu olarak kutsal olacak Tanrı’ya sunacaksın. Beşinci yıl meyvesini yiyebilirsin. Aynı şekilde doğan bir bebeği 5 yıl büyüttükten sonra ona bir eğitim vereceksin. Ben hameş şanim lamikra. 5 yaş eğitime başlama yaşıdır.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Nisay ayı sonrasında Tahanunim ne zaman başlar?

Nisan ayı boyunca af dileme duaları olan Tahanunim okunmaz, çünkü Nisan ayı ilk kurtuluşun gerçekleştiği ve gelecekteki kurtuluşun gerçekleşeceği aydır. İstanbul geleneklerinde Yom Aatsmaut sonuna kadar Tahanunim okumama öğretisi mevcuttur.

AKLIMIZDAN GEÇENLER

Rav İsak Alaluf

Sorumuz şöyle: Ben bir tarih öğrencisiyim ve görünüşe göre Yahudilerin dünyada her zaman özel bir yeri olmuştur. İsrail ya da Yahudiler, her zaman olayların merkezindedirler. Sadece bugünü kastetmiyorum sanki tarihin başlangıcından beri demek istiyorum. Bunun arkasında ne var?

Rabimiz soruyu cevaplar:

Kral Louis XIV, bir keresinde ünlü 17. yüzyıl Roma Katolik filozofu ve matematikçisi Blaise Pascal ile tartışmış. Kral doğaüstü olayların kanıtını isterdi ve Pascal cevap verir. "Yahudiler, Majesteleri, Yahudiler!"

Yahudi tarihi inanılmaz bir paradokstur. Bir yandan, ebedi ulus olacağımız vaat edilir: “Ve senin ve senden sonra soyunun Tanrısı olmak için, benimle ve senden sonra soyunun arasında ahdimi nesiller boyunca ebedî bir ahit olarak sabit kılacağım.”  ( Bereşit 17:7 )

Öte yandan, sürgüne dağılacağımız ifade edilir: "Ve sen, ben, ülkeni ıssız bırakarak, kılıcımın ucunda ulusların arasına dağıtacağım. Şehirler harabeye dönecek." ( Vayikra)

Ama sonra (yine) ilk elden, uluslara ışık olacağımıza söz verilir: Yeşayau kitabı bu konuda örnektir.

Sanırım fikri anlatabildim.  Yahudi tarihi, tarihin geri kalanıyla uyuşmuyor; mantıklı değil.

Birçok bilim adamı, tarihçi ve yazar bunu fark etmiş ve bu konuda görüş bildirmiştir. Bir agnostik ve şüpheci olduğunu kabul eden Mark Twain, bunu 1899'da Harper's Magazine'de kaleme aldı:

"Mısır, Babil ve İran gülü, gezegeni ses ve ihtişamla doldurdu, sonra rüya gibi bir şeye dönüştü ve öldü. Yunan ve Romalılar izledi, büyük bir gürültü çıkardılar ve gittiler. Başka halklar türedi. Ve meşalelerini bir süre yüksekte tuttu, ama yandı ve şimdi alacakaranlıkta oturuyorlar ya da kayboldular. Yahudi hepsini gördü, hepsini yendi ve şimdi her zaman olduğu gibi, hiçbir çöküş ya da yaşlılık kusuru göstermiyor. Uzuvlarında zayıflama yok, enerjisinde yavaşlama yok, tetikte ve saldırgan zihninde körelme yok. Her şey ölümlü ama Yahudi. Diğer tüm güçler geçer, ama o kalır. Onun ölümsüzlüğünün sırrı nedir?"

HAFTANIN SÖZÜ

“Her affetme eylemi, bu parçalanmış dünyada kırılan bir şeyi onarır. Bu, kurtuluşa giden uzun ve zorlu yolculukta ne kadar küçük olursa olsun bir adımdır.” – (Rabi Lord Jonathan Sacks – Z”L)